Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2023/182 Esas 2023/364 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/182
Karar No: 2023/364
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C. GAZİANTEP BAM 11. HUKUK DAİRESİ
T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/182
KARAR NO: 2023/364
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ŞANLIURFA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/12/2022
NUMARASI: 2022/1105 E., 2022/1330 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ: Av. ...
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
YAZIM TARİHİ: 04/05/2023
Taraflar arasında görülen davada Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesi'nce 2022/1105 Esas, 2022/1330 Karar sayılı dosyasında verilen 23/12/2022 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin ..... Ticaret Sicil Müdürlüğü'ne .....sicil numarası ile kayıtlı bir limited şirketi olduğunu, ancak TTK'nın geçici 7. Maddesi uyarınca yapılan ihtarnameye rağmen bildirimde bulunmadığından dolayı .....İnş. Tar. Ürün. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti.'nin 06/07/2015 tarihinde terkin edildiğini, söz konusu şirket yetkilisi müvekkilinin bu durumu 30/03/2022 tarihinde öğrendiğini, müvekkilinin bu durumu şirket bünyesinde bulunan ....Mah. ...Ada ... Parsel de kayıtlı .... nolu BB taşınmazı üzerinde tasarruf yetkisini kullanmak isterken öğrendiğini, .... Ticaret Sicil Müdürlüğünün müvekkili şirket adına tam ve hukuki bir tasfiye sürecine girmeden usule aykırı bir şekilde terkin işlemini gerçekleştirdiğini, Ticaret Sicil müdürlüğü tarafından yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, yetkisiz temsilciye yapıldığını, müvekkili şirketin Ticaret Sicil Müdürlüğünce ticaret sicilinden terkin edilmişse de müvekkili şirketin TTK madde 547 ve geçici 7. madde gereğince yeniden tescilinin gerektiğini, şirketin yararına sonuç doğuracak bir mal varlığının söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin ve yetkilisinin menfaatinin açık olup TTK uyarınca şirketin yeniden ihyasının uygulanacak tek yol olduğunu ileri sürerek ..... Ticaret Sicil Müdürlüğüne kayıtlı .... İnş. Tar. Ürün. İth. İhr. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Unvanlı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, "...İhyası istenilen şirketin TTK geçici 7. maddesi gereği resen terkin edildiği, terkin öncesi tasfiyeye tabi tutulmadığı belirlenmiş ise de benzer olayda mahkememeizce verilen 2021/224 e. 2021/481 k. sayılı ilamının ek tafiye işlemleri için şirkete tasfiye memuru atanması gerektiğinden bahisle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi'nin 2021/1254 esas, 2021/1498 karar sayılı ilamı ile kaldırıldığı, mahkememizce de kaldırma kararı sonrası 2021/1209 Esas 2021/1450 k. sayılı ilamı ile şirkete tasfiye memuru atandığı görülmüştür. Ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için ihyasına karar verilen şirketin son yetkili temsilcileri olan ...'ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar vermek gerekmiştir. Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü'nün yasal hasım olduğu, bu yüzden yargılama giderleriyle sorumlu tutulamayacağı anlaşıldığından, yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmış ve aşağıdaki şekilde davanın kabulüne dair karar verilmiştir. DAVANIN KABULÜ ile; 1-Davanın kabulü ile .... Ticaret Sicil Müdürlüğünün... sicil numarasında kayıtlı iken sicil kaydı kapatılan ... İNŞAAT TARIM ÜRÜNLERİ İTHALAT İHRACAT SANAYİ ve TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ'nin ....İli .... İlçesi ...... Mah. ....Ada, ... Parsel de kayıtlı ... kat ..... nolu BB taşınmazın ek tasfiye işlemleriyle sınırlı olmak kaydıyla Ticaret Siciline yeniden tescili ile ihyasına; 2-Ek tasfiye işlemlerini yerine getirmesi için ihyasına karar verilen şirketin son yetkili temsilcisi ve ortağı olan ... T.C kimlik numaralı ...’ tasfiye memuru olarak atanmasına, şirketin son yetkilisi ve ortağı olması nedeniyle tasfiye memuruna takdiren ücret verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının hukuki mesnetten yoksun olduğunu, hakkaniyete aykırı bir gerekçe ile karar verildiğini, yerel mahkemenin anılan gerekçeli kararının usule, yasaya ve olaya açıkça aykırı olduğunu, söz konusu davada her ne kadar yerel mahkemenin terkinin usulüne uygun olmadığından bahisle davayı reddetmiş ise de söz konusu terkinin usulüne uygun olup yerel mahkemenin kararını kaldırılmasının gerektiğini, söz konusu şirket ile ilgili olarak TTK'nın 7. maddesine istinaden ihtar tebligatı gönderildiğini, fakat adreste kimsenin olmaması sebebiyle iade edildiğini, Ticaret Sicil Memurluğunun bu davada yasal hasım olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, mevcut dosyada taraflarına vekalet ücreti hüküm verilmemesi gerekirken aleyhlerine vekalet ücretine hükmedildiğini, bu hususun hukuka aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK'nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, 6102 sayılı yasanın geçici 7. maddesi gereğince Ticaret Sicilinden terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı (Mülga HUMK’nın 382 ve devamı) maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca düzenlenmiştir. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması, tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi esastır. Bu nedenle hükmün, açık, anlaşılır, infaz edilebilir şekilde tesis edilmesi ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın, kısa karara uygun olması gerekmektedir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına güven sarsılmış olacaktır.
Öte yandan, yazılacak kararın gerekçesiyle hüküm kısmı arasında bütünsellik esastır. Başka bir anlatımla, gerekçe ile hüküm birbirine bağlı olup, çelişki bulunmaması gerekir. Nitekim, HMK’nın 298/2. maddesinde de gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı açıkça düzenlenmiş bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemenin gerekçesinde davalının, davanın açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakıldığının açıklanmasına rağmen hüküm fıkrasında yargılama giderleri ve davacı tarafından yatırılan harçlar ile davacı taraf yararına vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi suretiyle gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki meydana getirilmiş olması nedeniyle ilk derece mahkemesi kararı yerinde değildir.
Şu durumda mahkemece yapılacak iş yukarıda belirtilen ilke ve açıklamalar ışığında dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı nitelikleri haiz kısa karar ve buna uygun gerekçesi ile hüküm fıkrası bir bütün olan gerekçeli karar oluşturulmasıdır.
Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı nitelikleri haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilemeyecektir. Zira HMK’nin 355. maddesi gereği de Bölge Adliye Mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu resen gözetir. Doktrinde HMK’nin 353. maddesindeki istinaf sebeplerinin örnek niteliğinde olduğu, maddede sayılmamasına karşın mutlak istinaf sebebi olabilecek başka usul hatalarının da sözkonusu olabileceği görüşünde olanlar da bulunmaktadır (AKKAYA Tolga, Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Ankara 2009, s. 192). Kararın gerekçesiz olması ve bu gibi kamu düzenine aykırılık teşkil eden ve istinaf denetim ve yargılamasının yapılmasına engel oluşturan hususlar da HMK’nin 353. maddesi kapsamında değerlendirilerek kararın kaldırılarak ilk derece mahkemesine gönderilmesini gerektirmektedir.
Netice olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile mahkeme kararı kaldırılarak, HMK'nın 294 ve devamı maddelerine uygun olarak gerekçeli karar yazılıp, bir hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin KABULÜNE,
2-Şanlıurfa Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23/12/2022 tarih ve 2022/1105 esas, 2022/1330 karar sayılı kararın KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalı tarafa İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dair, HMK'nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.04/05/2023

...
Başkan
...
e-imzalıdır
...
Üye
...
e-imzalıdır
...
Üye
...
e-imzalıdır
...
Katip
...
e-imzalıdır

NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. "5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur."


Full & Egal Universal Law Academy