Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1582 Esas 2023/338 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1582
Karar No: 2023/338
Karar Tarihi: 27.04.2023


T.C.
GAZİANTEP
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1582
KARAR NO: 2023/338
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
BAŞKAN: ... (...)
ÜYE: ... (...)
ÜYE: ... (...)
KATİP: ... (...)
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GAZİANTEP 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/06/2021
NUMARASI: 2021/107 E., 2021/429 K.
DAVACI:
VEKİLİ:
DAVALI:
VEKİLİ:
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
İSTİNAF KARARININ
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
YAZIM TARİHİ: 27/04/2023
Taraflar arasında görülen davada Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce 2021/107 Esas, 2021/429 Karar sayılı dosyasında verilen 03/06/2021 tarihli kararın istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş olmakla, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten, istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket hakkında .... İcra Müdürlüğünün .... esas sayılı dosyası ile kambiyo takiplerine özgü takip başlatıldığını, bu takibe istinaden .... İcra Müdürlüğünün .... talimat sayılı dosyasıyla müvekkili şirket adına kayıtlı bulunan gayrimenkulün satılarak paraya çevrildiğini, .... İcra Müdürlüğünün ..... esas sayılı dosyasından müvekkili şirketten talep edilen alacağın usulsüz olduğunu, miktar itibariyle gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket temsilcisinin kendisinin ortağı olduğu ..... İnş. Tar. ve Gıda Ürün. Tic. San. Ve Paz. Ltd. Şti.'nin hesabından dosya hesap numarası belirtilerek icra dosyasındaki borca mahsuben toplamda 272.000 TL para ödenmiş olmasına rağmen alınan paraların icra dosyasına bildirilmediğini, anaparadan eksilme olmadığı gibi ayrıca müvekkili şirket borcuna faizin işletildiğini, icra müdürlüğüne yapmış oldukları başvuruda alacaklı vekili tarafından bildirimde bulunulmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, bir alacak varmış gibi gösterilerek haksız kazanç sağlanmaya çalışıldığını, Cumhuriyet Savcılığı nezdinde .....soruşturma numarası ile suç duyurusunda bulunulduğunu ileri sürerek davanın kabulüne, davalıya borçlu olmadıklarının kabulüne, davalının %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin zeytin yağı fabrikası işletmesi olduğunu, davacı şirketin ve yetkilisinin .... İcra Müdürlüğündeki .... esas sayılı dosyasından müvekkili senede bağlı para borcunun bulunduğunu, bu senet haricinde şirket yetkilisi .....'nun şahsi ve kardeşi ....'nun da borçlu olduğu 300.000 TL'lik senede bağlı icra işlemi başlatılmamış para borçlarının bulunduğunu, dava tarafından ödendiği iddia edilen bedellerin taraflarınca icra dosyasına mahsuben yapılmadığından bildirilmediğini, davanın ihale ile satılıp paraya çevrilen ve bedeli ihale alıcısı tarafından ödenen davacıya ait taşınmazın bedelinden müvekkilinin ..... esas sayılı alacak dosyasına ödenecek bedellerin kısmen önüne geçerek davacının ödediğini iddia ettiği İİK'nın 72. maddesi gereğince kısmi ödediği bedelleri geri isteme davası olduğunu, 13/11/2019 tarihinde ihale ile taşınmazın satışının yapıldığını, taşınmazın paraya çevrilerek İİK'nın 134. maddesi gereği ihale alıcısına devrinin geçtiğini, bu davanın niteliği gereği itfadan itibaren 1 senelik hak düşürücü süreye tabi olduğunu, taşınmazın paraya çevrilmesinden itibaren 1,5 yıl geçtiğini, zamanaşımı nedeni ile davanın reddinin gerektiğini, davacının kötü niyetli olarak avukatlık ücreti ve tazminat peşinde olduğunu belirterek davanın hukuka aykırı olması nedeniyle reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, "...Davacı vekili yapılan son duruşmada belgelerde imzaların karşı tarafa ait olup olmadığının sorulmasını talep etmiş ise de davalının böyle bir itirazının bulunmadığı kaldı ki cevap dilekçesinde ileri sürülmeyen bu hususun sonradan ileri sürülemeyeceği kaldı ki davalının böyle bir itirazın bulunmadığından soru yönlendirilmemiş, davalı vekilinin yine son duruşmada tamamlama harcının kesin süre dahilinden yatırılmadığına ilişkin savunmasının ise tamamlama harcının yaptırımının bir sonraki celseye kadar yatırılmaz ise dosyanın işlemden kaldırılacağının kanunda düzenlendiği bir sonraki celseye kadar da harcın yatırıldığı görüldüğünden bu konudaki savunmaya itibar edilmemiştir. Tüm dosya kapsamında davalı alacaklının yapılan ödemeler nedeni ile icra dosyasında bildirimde bulunmayıp, takibin genel miktar üzerinden devam etmesini sağlaması kötüniyet olarak değerlendirmek gerekeceğinden şartları oluştuğundan kötüniyet tazminatına hükmetmek gerekmiş davanın kabulü ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. 1-Davanın KABULÜNE, Davacının davalıya ....Müdürlüğü ... takip nedeniyle 272.000 TL lik kısım için BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, alacak miktarının %20 si olan 54.400,00 TL nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dosyasında davacının dava konusu .....İcra Müdürlüğünün .... esas sayılı dosyası için kısmi ödeme yapıldığı, ancak bu ödemelerin taraflarınca icra müdürlüğüne bildirilmediğinin iddia edildiğini, taraflarının ise yapılan ödemelerin dosya borçlusu davacı şirketin yetkilisi .... ve kardeşi ....'nun takibe konulmamış 300.000,00 TL şahsi borcuna karşılık yapıldığını, ancak .... ve ......'nun hile ile kendi şahsi borçlarını öderken dava konusu icra dosyasının esas numarasını yazdıklarını, bu durumun müvekkili tarafından fark edilmesi üzerine aralarında yapılan hile ile ilgili tartışmanın çıktığını, yapılan ödemelerin tüm beyanlarına rağmen icra müdürlüğüne bildirdiklerini, ancak icra müdürlüğünün haricen tahsil bildirimlerini reddettiğini beyan ettiklerini, kötü niyet tazminatının incelenmesinde takip tarihinin önem arz ettiğini, takip tarihinde haklılık durumlarının ortada olduğunu, bu sebepten dolayı kötü niyet tazminatına hükmedilmemesi gerektiğini emsal Yargıtay kararlarını sunarak beyan ettiklerini, ilk derece mahkemesinin 29/03/2021 tarihli ara kararı ile davacı tarafa eksik harcın yatırılması için duruşmaya kadar süre verildiğini, mahkeme tarafından duruşma tarihine de aynı ara karar ile karar verildiği ve tebliğe çıkartılmadığını, davacının duruşmadan haberinin olduğunu, duruşmaya katılmasına rağmen eksik harcın duruşmadan sonra 27/04/2021 tarihinde yatırıldığını, yerel mahkemece ara kararında olduğu üzere davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, mahkemece 15/02/2021 tarihli tensip zaptında alınan ara karar ile davacıya 2 haftalık kesin süre verildiğini, bu kararın davacıya 03/03/2021 tarihinde tebliğ edildiğini, davacının verilen kesin sürenin son günü 17/03/2021 tarihinde ilk derece mahkemesinden iki günlük ek süre istediğini, aynı tarihli ara karar ile davacı tarafa bir hafta ek sürenin verildiğini, davacı tarafın ise verilen bu ek süre içerisinde istenilen belgeyi sunduğunu, mahkemenin ise sunulan bu belgeye dayanarak davanın kabulüne karar verdiğini, verilen kararın usule aykırı olduğunu, taraflar için bağlayıcılık teşkil eden kesin sürelerin mahkeme için bağlayıcı olduğunu, mahkemenin tayin etmiş olduğu kesin süreye aykırı olarak yeniden ek süre verilemeyeceğini, bu konuda Yargıtay'ın açık kararlarının olduğunu, süresinden sonra sunulan söz konusu belgelere dayanılamayacağını, dava konusu icra dosyasına istinaden yapıldığı iddia edilen ödemelerin tüm dava haklarının saklı tutularak ..... İcra Müdürlüğüne 08/03/2021 tarihinde bildirdiklerini, ilgili icra müdürlüğünün taleplerini reddettiğini, takip tarihi itibariyle vadesi gelmiş bir borcun olduğunun ortada olduğunu, bu yüzden taraflarının kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini, yerel mahkeme kararının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, davacı şirket yetkilisi ....ve kardeşi .....'nun ödemeleri 300.000,00 TL'lik şahsi borçları için yaptıklarını, hali hazırda şahsi borç için düzenlenen senedin takibe konulması halinde eşiyle sıkıntıları olan .... ve ...'nun borçlar sebebiyle boşanma durumunun söz konusunun olabileceğini, 2018 yılı içerisinde şahsi borcunu ve yetkilisi olduğu şirketin tüm borçlarını ödeyeceğini beyan ettiklerini, tüm bu sözlerin, vaatlerin ve müvekkilini oyalama eylemlerinin dosyaya sundukları tanıkların huzurunda gerçekleştiğini, müvekkilinin iradesinin bu şekilde sakatlandığını, anlaşma tarihinden itibaren uzunca bir süre borçlunun kısmi ödemelerinin dosyaya yansıtmaması ve şahsi borç içerikli senedin müvekkilince icra takibine konulmaması sebebinin bu hususlar olduğunu, müvekkiline çeşitli vaatlerde bulunulduğunu, şahsi borçlarının ödemelerinin bu şekilde kabul etmesi halinde şahsi borçları ve şirkete ait borçların tamamının 2018 yılı içerisinde ödeyeceklerinin sözünü verdiklerini, ortada sakatlanan bir iradenin olduğunun açık olduğunu, kanun gereği tüm bu iddialarının tanık delilleriyle ispata elverişli olduğunu, ilk derece mahkemesince tanıklarının dahi dinlemeden hile olmadığı kanaatine varıldığını belirterek mahkemece verilen kararın kaldırılması istemiyle istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
HMK'nın 353.maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır.
İstinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi hükmü uyarınca, istinaf edenin sıfatı, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; İİK 72. Maddesine dayanan menfi tespit istemine yöneliktir.
Davacı vekili; müvekkili aleyhine davalı tarafından başlatılan ... İcra Müdürlüğü'nün ....Esas sayılı icra takibi nedeniyle davalı yana toplamda 272.000 TL ödeme yapıldığını, alacaklı davalı tarafından icra müdürlüğüne bildirimde bulunulmadığını, davacının bu miktar yönünden borçlu bulunmadığının tespiti ile davalı aleyhine %20'den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından davanın kabulü ile; davacının davalıya ..... İcra Müdürlüğü'nün ..... Esas sayılı icra takibi nedeniyle 272.000 TL borçlu olmadığının tespiti ile bu miktarın %20'si olan 54.400 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar vermiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
.... İcra Müdürlüğünün .... Esas sayılı icra takibinin incelenmesinde; alacaklının davalı, borçluların davadışı .... ve davacı ....San. Tic. Ltd. Şti. olduğu, takip tarihinin 23/08/2016 olduğu, takibin .... tanzim, .... vade tarihli 570.000 TL bedelli bonoya ilişkin olduğu, icra takibinde davacının gayrimenkul satışından kaynaklanan 11/02/2021 tarihli 2.020.342,39 TL bedelli tahsilatı dışında tahsilat bilgisinin bulunmadığı görülmüştür. Davacı tarafından ise ilgili icra takibine istinaden 23/10/2017 tarihinde 30.000 TL, 25/10/2017 tarihinde 20.000TL ve 03/1/2017 tarihinde 32.000 TL davalının hesabına ödeme yapıldığı, 22/01/2018 tarihinde ise 02/03/2018 tarihli 95.000 TL ve 14/03/2018 tarihli 95.000 TL bedelli iki adet çekin icra takibindeki borca istinaden davalıya teslim edildiği, davalının çeklerin ilgili icra takibine istinaden alındığına dair imzasının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı ele alındığında; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davaya konu, davacının borçlu bulunduğu 01/08/2016 vade tarihli 570.000 TL bedelli bono ödenmediği için davalı tarafça takibe konulduğu ve takipten sonra ancak davadan önce davacı tarafından kısmi ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla takip tarihi itibariyle davaya konu bononun davacı tarafça ödenmediği sabittir. Davacı aleyhine 23/08/2016 tarihinde icra takibinin başlatıldığı, davacının icra takibine istinaden takip tarihinden sonra 2017 ve 2018 tarihlerinde ödemeler yaptığı, davacının hacizli taşınmazının icra dosyasından icra yolu ile satılarak paraya çevrildiği ve satış bedelinin icra dosyasına 11/02/2021 tarihinde girdiği, ancak alacaklıya ödenip ödenmediğinin, davacının davalıya bakiye borcunun bulunup bulunmadığının ve takibin halen derdest olup olmadığının dosya kapsamından anlaşılmadığı, işbu dava tarihinin ise 12/02/2021 olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda tahsilatların takip tarihinden sonra yapıldığı, takip tarihinden dava tarihine kadar davacının yaptığı ödemelerin tespiti ile dava tarihi itibariyle davacının davalıya borçlu olup olmadığının, borçlu ise miktarının tespitinin yapılması gerekir. Davacının güncel borcunun hesaplanması için icra takip dosyası dışında yaptığı tahsilatları icra dosyasına beyan etmesi ve icra müdürlüğünce dosya hesabı yapılması, takip tarihi ile dava tarihi arasındaki her bir ödemeden sonra alacak borç ilişkisinin kalan ana para, faiz, harç ve vekalet ücreti nazara alınarak hesaplama yapılması, TBK 100. Maddesi gereğince kısmi ödemelerin önce faiz ve giderlerden mahsubu gerektiği hususu da gözetilerekbu konuda gerekirse icra ve iflas hukuku uzmanı bilirkişiden denetime açık, dosya kapsamına uygun bilirkişi raporu alınması gereklidir.
Kabule göre de; davalı vekili davacının kötü niyet tazminatı talebinin kabulü kararına yönelik istinaf itirazında bulunmuştur. İİK'nun 72/5. maddesi uyarınca borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğunun anlaşılması halinde kötü niyet tazminatı mahkemece hüküm altına alınabilecektir. İcra takip tarihi itibariyle davacının davalıya takibe konu bono nedeniyle borçlu bulunduğu tüm dosya kapsamı ile sabittir. Dolayısıyla davalının davacı aleyhine icra takibi yapmasında haksız olduğundan söz edilemeyecektir. Açıklanan gerekçe ile davacının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi yerinde değildir.
Netice olarak; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yukarıda açıklanan usul gözetilerek yargılamanın yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- Gaziantep 2. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından verilen 03/06/2021 tarih ve 2021/107 Esas, 2021/429 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurma harcı dışında istinaf peşin karar harcı olarak alınan harcın isteği halinde davalıya İADESİNE,
5-İstinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
HMK'nın 353. maddesi uyarınca kesin olmak üzere 26/04/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.2 7/04/2023
...
Başkan
...
e-imzalıdır
...
Üye
...
e-imzalıdır
...
Üye
...
e-imzalıdır
...
Katip
...
e-imzalıdır


NOT: BU BELGE ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP AYRICA ISLAK İMZA UYGULANMAYACAKTIR. "5070 Sayılı Yasanın 5. ve 22. maddeleri gereğince elektronik imza ile oluşturulan belgeler elle atılan ıslak imza ile aynı hukuki sonucu doğurur."


Full & Egal Universal Law Academy