Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi 2020/70 Esas 2020/178 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/70
Karar No: 2020/178
Karar Tarihi: 02.06.2020



(2577 S. K. m. 15, 45)

İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, Van 2. İdare Mahkemesi'nin 28/06/2018 tarih ve E:2018/239, K:2018/1568 Sayılı kararının gereğinin yerine getirilmesi suretiyle 01/04/2008 tarihinden 07/06/2018 tarihine kadar eksik ödendiği iddia edilen 48.087,00.-TL engelli aylığı ve faiz tutarının ödenmesi talebiyle yapılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000,00.-TL'nin ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılan davada, "Olayda, %40 engel oranı üzerinden aylık alan davacı tarafından; %70 engel oranı üzerinden aylık bağlanması istemiyle dava açıldığı, Van 2. İdare Mahkemesi'nin 28/06/2018 tarih ve E:2018/239, K:2018/1568 Sayılı kararıyla davacıya %70 engel oranı üzerinden aylık bağlanmasına hükmedildiği, anılan kararının gereğinin yerine getirilmesi suretiyle 01/04/2008 tarihinden 07/06/2018 tarihine kadar eksik ödendiği iddia edilen 48.087,00-TL engelli aylığı ve faiz karşılığının ödenmesi talebiyle başvuru yapıldığı, anılan başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali ile fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla 10.000,00-TL'nin ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Konuya ilişkin mevzuat hükümleri ile somut olay birlikte irdelendiğinde; 3294 Sayılı Kanun'a göre faaliyet gösterecek vakıfların mütevelli heyetleri (çoğunlukla) belli kamu görevlilerinden oluşmasına rağmen, gerek 3294 Sayılı Yasada, gerek diğer düzenlemelerde; söz konusu vakıfların kamu tüzel kişiliği şeklinde kurulduğuna işaret eden özel bir düzenlemeye yer verilmeyip, söz konusu vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması karşısında davacının eksik ödenen engelli aylığının ödenmesi talebine ilişkin açılan davanın özel hukuk hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekecektir. Uyuşmazlıkta; davaya konu edilen işlemin, vakıf başkanı kararı ile yapıldığı, yapılan kısmi ödemenin vakıf bütçesinden karşılandığı hususları dikkate alındığında, 3294 Sayılı yasa gereğince söz konusu vakıfların Medeni Kanun hükümlerine tabi olarak kurulup faaliyette bulunmalarının öngörülmüş olması nedeni ile dava konusu işlemin kamu gücü kullanılmak suretiyle tesis edildiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı sonucuna varılmakla; davanın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, adli yargının görevinde bulunan uyuşmazlıkla ilgili olarak tesis edilen işleme karşı açılan davanın, 2577 Sayılı Kanun'un 15/1-a maddesi uyarınca görev yönünden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Nitekim; Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 08/07/2019 tarih ve E:2019/279 K:2019/422 Sayılı kararı da aynı yöndedir." gerekçesiyle davanın görev yönünden reddine karar veren Van 1. İdare Mahkemesi'nin 24/10/2019 tarih ve E:2018/2318, K:2019/1753 Sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu, davanın Tuşba Kaymakamlığı aleyhine açıldığı, zira vakıf bütçesinden kişilere yapılan ödemelerin ve diğer işlemlerin Tuşba Kaymakamlığının üst yazısıyla yürütüldüğü, bu vakıfların kanunla kurulan müesseseler olduğu, bu vakıfların bütçelerinin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından finanse edildiği, bu vakıfların kamu gücü kullanarak işlem tesis edebilme kabiliyetine sahip olduğu, söz konusu vakıfların İş Kanunu kapsamında iş yeri olarak tanımlanmalarının ve işçilerle toplu iş sözleşmesi yapmalarının bu vakıfların her işleminin adli yargı yerinde denetleneceği anlamına gelmediği, engelli vatandaşlara aylık bağlanmasının belli bir idare disiplini gerektiren ve kamu gücünün kullanılması sonucunu doğuran bir işlem olduğu, hangi engelli kişilere aylık bağlanacağının önceden belli olan kanun maddeleri ile sabit olduğu, sosyal yardımlaşma vakıflarının idari nitelikteki kararlarına karşı idare mahkemelerinde dava açıldığı, sosyal yardımlaşma vakıflarının Türk Medeni Kanunu ve Vakıflar Kanunu gereği vakıf senedi ile kurulan vakıflardan olmadığı, vakfın vermiş olduğu aylıkların tek taraflı işlem mahiyetinde olduğu, bu işlemlerin vakıf tarafından resen icra edilebildiği, bu nedenle de asliye hukuk mahkemeleri tarafından denetlenebilme olanaklarının bulunmadığı, söz konusu vakıfların mallarının kamu malı statüsünde olup haczedilemediği, vakıf alacaklarının 6183 Sayılı Kanun gereği tahsil edildiği, bu derece kamu gücü ile donatılan bir vakfın tüm eylem ve işlemlerinin özel hukuka tabi olacağına dair mahkeme kararında hukuki isabet bulunmadığı öne sürülerek 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesi uyarınca incelenerek kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Davacının istinaf taleplerinin yersiz olduğu, dava konusu işlemin Tuşba Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın mütevelli heyeti tarafından alınmış bir karar olduğu, vakfın ayrı bir tüzel kişiliğinin olduğu, bu tüzel kişiliğin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, dolayısıyla Tuşba Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın kamu kurumu niteliğinde bir tüzel kişilik olmadığı, özel hukuk tüzel kişisi olduğu, özel hukuk tüzel kişilerinin yapmış olduğu işlemlerin hukuk mahkemelerine konu olabildiği iddiaları ile istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren Erzurum Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi'nce, Tuşba Kaymakamlığı yanında Tuşba Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığı da hasım mevkiine alındıktan sonra, işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesine göre yapılan inceleme sonucu, mezkur kararın usul ve hukuka uygun olup kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun reddine, adli yardım nedeniyle istinaf aşamasında alınmayan 121,30.-TL başvuru harcı ile resmi posta giderinden karşılanan 80,75.-TL posta ücretinin davacıdan tahsili için ilgili merciye Mahkemesince müzekkere yazılmasına, 2577 Sayılı Kanun'un 45/6. maddesi uyarınca kesin olarak, 02/06/2020 tarihinde oyçoğunluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY
 
2022 Sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'un 1. ve 2. maddelerinde; bu Kanuna göre aylık bağlanacak kimseler ve aylık bağlanma şartları düzenledikten sonra, 8. maddesinde; "1. ve 2. maddelerin kapsamına girenlere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca aylık bağlanır ve Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden ödenir. ..." hükmüne yer verilmiştir.
 
2022 Sayılı Kanunda yer verilen aylık bağlanmasına dair hükümlerin Anayasamızda ifade edilen sosyal devlet ilkesinin bir tezahürü vasfında ve kamu hizmeti niteliğinde olduğu, Kanunda aylığın Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından bağlanacağının ve bakanlık bütçesinden ödeneceğinin ifade edildiği, ikincil mevzuat ile aylığın sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının bütçesinden ödeneceği ve başvuru sahibinin aylık bağlama şartlarına sahip olup olmadığının sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarınca belirleneceği düzenlense de, uyuşmalığın özel hukuk hükümlerine tabi bir uyuşmazlık olarak değerlendirilmesine yine imkan bulunmadığı, çünkü burada tam anlamıyla özel hukuk hükümlerine tabi olarak kurulmuş bir vakfın değil, devlet tarafından sosyal devlet olma yükümlülüğünün gereği olan iş ve işlemleri yerine getirmek üzere kurulmuş bir vakfın söz konusu olduğu, nitekim sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının bütçelerinin büyük oranda merkezi idare bünyesinde olan sosyal yardımlaşma ve dayanışma fonundan yapılan aktarımlardan oluştuğu, bu nedenle sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarının özel hukuk tüzel kişiliğinin yanında kamu tüzel kişiliğine de sahip karma bir tüzel kişiliklerinin olduğunun kabulü gerektiği, dava konusu uyuşmazlığın herhangi bir vakfın bağış vb... özel hukuka tabi bir işinden değil, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfının 2022 Sayılı Kanun'un emredici hükümlerine göre ve idari usullerle tesis edilmiş bir işleminden kaynaklandığı, olayın her yönüyle kamu hukukuna dayalı olup onun esaslarına uygun olarak gerçekleştiği, kamu gücü kullanılarak tesis edilen, tek yanlı, kesin ve yürütülmesi zorunlu olan bir idari işlemin mevcut olduğu, bu nedenle uyuşmazlığın çözümü görevinin idari yargı yerine ait olduğu düşüncesindeyim.
 
Öte yandan; benzer bir uyuşmazlık hakkında verilen Uyuşmazlık Mahkemesi'nin 08/07/2019 tarih ve E:2019/279, K:2019/422 Sayılı kararı göz önüne alınarak, Uyuşmazlık Mahkemesi'nin kararlarının bağlayıcılığı doğrultusunda, dava konusu uyuşmazlıkta adli yargının görevli olduğu yönünde karar verilmesi gerektiği düşünülebilir ise de, bakılan davanın Van 2. İdare Mahkemesi'nin 28/06/2018 tarih ve E:2018/239, K:2018/1568 Sayılı iptal kararı üzerine açılmış bir tam yargı davası olduğu, ilk davada görev hususunun gündeme gelmediği ve iptal kararının kesinleştiği, Tuşba Kaymakamlığı aleyhine verilen ve kesinleşen bu iptal kararı üzerine açılan bir tam yargı davası mahiyetinde olan ve idare mahkemesi tarafından verilen iptal kararının gereğinin yerine getirilip getirilmediğinin inceleneceği uyuşmazlığın çözümü görevinin her halükarda en azından bu sebeple idari yargı yerine ait olduğu düşüncesindeyim.
 
Bu nedenlerle; davanın görev yönünden reddine dair istinaf istemine konu kararın kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy