Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2023/1059 Esas 2023/552 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/1059
Karar No: 2023/552
Karar Tarihi: 17.04.2023

T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
6. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2023/1059
KARAR NO: 2023/552

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU:Menfi Tespit
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ:17/04/2023

Taraflar arasında görülen davada Mahkemece verilen görevsizlik kararının istinaf incelemesi davalı vekili tarafından istenmiş, 6100 sayılı HMK’nın 353. maddesi gereğince tetkikatın evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için düzenlenen rapor ile istinaf sebepleri dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları, tüm belgeler okunup incelendikten sonra, gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında akdedilmiş bulunan ... tarihli kira sözleşmesine binaen .. adet araç teslimi yapıldığını ve hali hazırda sözleşme ilişkisinin devam ettiğini, davalı takip alacaklısının sözleşme ilişkisi devam ederken haksız ve hukuka aykırı şekilde sözleşme ile ilgili yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve haksız bir şekilde sözleşme ilişkisini feshettiğini bildirdiğini, müvekkili tarafından yapılan yazışmalarda ise sözleşme fesih dayanaklarının haksız olduğu, tarafların işlem ve eylemlerinin zımni olarak sözleşmeyi ayakta tutma iradelerini gösterdiği, buna göre sözleşmenin yürürlükte olduğu ifade edilerek sözleşmenin kiracı açısından devam ettiği yönünde bildirim yapıldığını, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi devam etmesine ve her ay fatura teatisi gerçekleşmesine rağmen; davalı takip alacaklısının, müvekkili şirket tarafından keşide edilen faturaları dikkate almadığını, müvekkili şirketin ticari defterlerinde kayıtlı bulunan faturaları ticari defterlerine işlemediğini, bir kısım faturaları yasal süresi geçmesine karşın iade etmiş gibi gösterdiğini, her ne kadar davalı tarafça alacaklı olduğu iddiası ile icra takibi başlatılmış ise de, müvekkili şirket kayıtları ile sabit olduğu üzere müvekkili şirketin borcunun bulunmadığını, aksine davalı taraftan alacaklı durumda olduklarını, davalı tarafça başlatılan icra takiplerine itiraz edilmiş olunması ve gönderilen tüm ihtarlara cevap verilmiş olunmasına rağmen, alacaklı olunduğu iddiası ile Diyarbakır İcra Müdürlüğünün .... E. sayılı dosya ile yeniden icra takibi başlatıldığını, söz konusu ödeme emri müvekkili şirketin KEP adresine tebliğ edildiğini ve kesinleştiğini, söz konusu icra dosyasında müvekkili şirkete ait onlarca araca ve taşınmaza haciz konulduğunu beyan ederek; öncelikle teminatsız yahut teminat karşılığında Diyarbakır İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasındaki icra takibinin durdurulmasına ve vezneye yatan paranın alacaklıya ödenmemesine, müvekkili şirketin davalıya söz konusu icra dosyasındaki .... TL tutarlı alacak iddiası için borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının, sözleşmenin yürürlükte ve haksız şekilde feshedildiği yönündeki iddialarının kabul edilemez olduğunu, davacının sözleşmeyi ihlali sebebiyle sözleşmenin feshedilerek davacıya, haksız şekilde uhdesinde tuttuğu sözleşme konusu araçların derhal müvekkiline iade edilmesinin de defalarca ihtar edilmesine rağmen davacının, sözleşmeye konu araçları teslim yükümlülüğünü yerine getirmediğini ve bu araçları haksız şekilde kullanmaya devam ettiğini, davacının düzenlediği faturalara karşı da gerekli yasal işlemler ve itirazların yapıldığını, davacının taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunduğu iddiasında ise, bunu da yazılı delille ispat etmek durumunda olduğunu, davaya konu Diyarbakır İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı takip dosyası ile davacının bildirdiği diğer takip dosyalarının aynı alacağa ilişkin olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece yapılan yargılama neticesinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın ... tarihinde imzalanan araç kiralama sözleşmesinin halen ayakta olup olmadığı, sözleşmeye istinaden davalı tarafından başlatılan Diyarbakır İcra Müdürlüğünün ... E. sayılı takip dosyasına konu fatura sebebiyle davacının borçlu olup olmadığı, borçlu ise borç miktarının tespitine ilişkin olduğu, davacı vekiline duruşmada, araçların şoförlü mü yoksa şoförsüz mü kiraya verildiğinin sorulması üzerine, davacı vekilince araçların şoförsüz olarak kiralandığının beyan edildiği, 6100 sayılı HMK'nın 4/1-a maddesi uyarınca, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanun'una göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar bakımından sulh hukuk mahkemelerinin görevli olduğu, davacı vekilinin açıkça araçların şoförsüz olarak kiralandığının beyan edilmesi karşısında, uyuşmazlığın hizmet alım sözleşmesinden değil, kira sözleşmesinden kaynaklandığının kabulü gerektiği, davaya bakma görevinin sulh hukuk mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili; Mahkemece verilen görevsizlik kararının hukuka, kanuna ve dosya kapsamına aykırı olup kaldırılması ve davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini beyan ederek istinaf isteminde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER VE GEREKÇE:
6100 sayılı HMK'nın 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde;
Dava, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu ("İİK") m. 72 hükmü uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfî tespit istemine ilişkindir.
Davacı tarafından varlığı inkâr edilen bir hukukî ilişkinin mevcut olmadığının tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Kuru, Baki: İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı, İstanbul 2013, s. 346). Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiş olup bu davadaki amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir. Menfi tespit davası 2004 sayılı İİK'nın 72. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu düzenlemeden de anlaşılacağı üzere menfî tespit davasında amaç, bir hukukî ilişkinin veya bir hakkın gerçekten mevcut olmadığının tespitidir.
UYAP üzerinden incelenen Diyarbakır İcra Müdürlüğünün .... E. sayılı icra takip dosyasında; alacaklı ... tarafından borçlu ... aleyhine genel haciz yolu ile ilamsız icra takibi yapıldığı, toplam alacak miktarının .... TL olduğu, takip dayanağının "ticari defter ve kayıtlar ile muavin defter kaydına dayalı bakiye alacak" olarak gösterildiği, Örnek-7 ödeme emrinin davacı borçlu şirketin UETS hesabına .... tarihinde e-tebligat yoluyla tebliğ edildiği, icra takibinin kesinleşmiş olduğu anlaşılmıştır.
Yine dosya içeriğine göre, taraflar arasında "Motorlu Kara Nakil Araçları Kiralama Sözleşmesi" imzalandığı, bu sözleşme ile davalı kiraya verenin sözleşmede adet ve evsafı yazılı kara nakil araçlarını, sözleşmede yazılı kira bedeli karşılığında davacı kiracıya kiraya vermeyi yükümlendiği, sözleşme içeriğinde araçların şoförlü olarak kiralandığına dair bir ibare bulunmadığı, aksine davacı vekilinin .... tarihli duruşmada araçların şoförsüz olarak kiralandığını beyan ettiği görülmüştür.
Göreve dair kurallar kamu düzenine ilişkin olup 6100 HMK'nın m. 1 hükmü uyarınca mahkemelerin görevi, ancak kanunla düzenlenir; m. 114(1)-c hükmüne göre de mahkemenin görevli olması bir dava şartıdır. Aynı Kanun'un m. 115 hükmüne göre ise, dava şartlarının mevcut olup olmadığı, taraflarca ileri sürülüp sürülmediğine bakılmaksızın yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözetilir. Bu nedenle, dava açılırken dayanılan hukuki ve maddi olguların göreve etkili olduğu durumda öncelikle hukuki nitelemenin yapılması ve sonucuna göre mahkemenin görevsiz olduğu kanısına varılırsa dava dilekçesinin usulden reddine karar verilmelidir.
6098 sayılı TBK m. 299 hükmü uyarınca, kira sözleşmesi, kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını veya kullanmayla birlikte ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Taraflar arasında imzalanan "Motorlu Kara Nakil Araçları Kiralama Sözleşmesi" başlıklı sözleşmenin, 6098 sayılı TBK m. 299 hükmünde tanımlanan bir kira sözleşmesi niteliğinde olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.
Yargıtay kararlarında, sözleşmede iş tanımının şoförle birlikte araç kiralama olarak belirtilmesi durumunda sözleşmenin sürücülü araç hizmeti alımına dair bir sözleşme olduğu kabul edilmekte ise de (Yargıtay 3. HD'nin 11/12/2019 tarihli ve 2019/687 E., 2019/9983 K. sayılı kararı); somut olayda sözleşme içeriğinde araçların şoförlü olarak kiralandığına dair bir ibare bulunmadığı gibi, aksine davacı vekilinin ... tarihli duruşmada araçların şoförsüz olarak kiralandığını beyan ettiği anlaşıldığından, uyuşmazlığın araç kira sözleşmesinden kaynaklandığı aşikardır.
6100 sayılı HMK'nın 4/1-a maddesine göre “Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davalarda” sulh hukuk mahkemesi görevlidir.
Somut olayda taraflar arasında imzalanan "Motorlu Kara Nakil Araçları Kiralama Sözleşmesi'' başlıklı sözleşmenin kira sözleşmesi niteliğinde olduğu, uyuşmazlığın kira ilişkisi kapsamında kaldığı, davaya bakmaya sulh hukuk mahkemesinin görevli olduğu kabul edilmelidir. O hâlde mahkemece, sulh hukuk mahkemesinin görevli olması nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin davanın asliye ticaret mahkemesinde görülmesi gerektiğine dair istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Yukarıda belirtilen sebeplerle, Dairemizce yapılan değerlendirmede; ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, incelemenin istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın m. 353(1)-b-1 hükmü gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-)Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin yukarıda anılan kararına yönelik istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353(1)-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-)492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın MAHSUBUNA, bakiye 99,20 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-)İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-)İstinaf incelemesi duruşma açılmadan yapıldığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-)6100 sayılı HMK'nın 7035 sayılı Kanun ile değişik m. 359(4) hükmü uyarınca Dairemiz kararının İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın m. 362(1)-c hükmü gereğince KESİN olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/04/2023


Full & Egal Universal Law Academy