Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/467 Esas 2023/208 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/467
Karar No: 2023/208
Karar Tarihi: 13.04.2023


TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
DİYARBAKIR
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO:
KARAR NO:
HAKİM:
KATİP:
DAVACILAR :
VEKİLİ:
DAVALI :
VEKİLLERİ:

DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 30/03/2022
KARAR TARİHİ:
Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, davalı sigorta şirketince zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi düzenlenen .... plaka sayılı aracın ......... tarihinde sürücü .....'in sevk ve idaresinde iken müvekkillerin desteği Mehmet .....'a çarpması sonucu ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, müteveffanın geride eşi ile 5 çocuğu kaldığı, kaza nedeniyle Diyarbakır .....Asliye Ceza Mahkemesi..... esas sayılı dosyasında yapılan yargılamanın devame ettiğini, tazminat ödenmesi için ..... tarihinde sigorta şirketine yapılan başvuruya dönüş yapılmadığı, arabuluculuk aşamasınının anlaşamama ile sonuçlandığı ileri sürerek fazlası saklı şimdilik .... TL destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze defin giderinin kaza tarihinden yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacılar tarafından dava açılmadan önce KTK.'nun 97. Maddesi gereğince yapılması gereken başvuru şartının yerine getirilmediğini, davacılar tarafından eksik evrkala başvuru yapıldığından başvurunun sonuçlandırılamadığını, kusur yönünden uzman bilirkişi heyetinden rapor alınması gerektiğini, cenaze ve defin giderlerinin poliçe kapsamında olmadığını, temerrüdün gerçekleşmediğini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ile nenaze ve defin gideri istemine ilişkindir.
Davacı vekili tarafından UYAP sistemi üzerinden gönderilen ..... tarihli dilekçe ile davalı sigorta şirketi ile sulh olunduğu, sulhname gereğince davanın konusuz kaldığı ve yine sulh name gereğince karşılıklı vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığı ve dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemiştir,
Davalı vekili tarafından da UYAP sistemi üzerinden ..... tarihli dilekçe ile maddi tazminat yönünden dava konusu alacak ile ilgili davacılarla sulh olunduğu, davanın konusuz kaldığı ve sulh name gereğince karşılıklı olarak vekalet ücreti ve yargılama gideri taleplerinin bulunmadığını ve dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istemiştir.
HMK.nın davaya son veren taraf işlemleri başlıklı, beşinci kısım, üçüncü bölümde sulh düzenlenmiş olup 313.maddesinde; "(1) Sulh, görülmekte olan bir davada, tarafların aralarındaki uyuşmazlığı kısmen veya tamamen sona erdirmek amacıyla, mahkeme huzurunda yapmış oldukları bir sözleşmedir.
(2) Sulh, ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri uyuşmazlıkları konu alan davalarda yapılabilir.
(3) Dava konusunun dışında kalan hususlar da sulhun kapsamına dâhil edilebilir.
(4) Sulh, şarta bağlı olarak da yapılabilir."
6100 sayılı HMK'nun 314.maddesinde; ise "(1) Sulh, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir."
6100 sayılı HMK'nun 315.maddesinde; "(1) Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir." düzenlemesi yapılmıştır.
Buna göre; sulh, görülmekte olan bir davanın taraflarının, karşılıklı anlaşmaları ile dava konusu uyuşmazlığı sonlandırmalarıdır. Sulh, mahkeme önünde iki şekilde yapılabilir, taraflar, dava konusu uyuşmazlığın dava dışı konularda dahi sulh sözleşmesi yaparak, içeriği ile birlikte, mahkemeye bildirip, bu sulh sözleşmesinin karara aynen geçmesini isteyebilecekleri gibi, mahkemeye sadece sulh olduklarını bildirip, sulhun içeriğini bildirmeksizin, sulh nedeni ile davanın sonlandırılmasını isteyebilirler. Birinci halde mahkeme, sulh sözleşmesinin içeriğine göre aynen hüküm kurarken, ikinci halde "sulh nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurulması gerekir.
Elde ki davada, davacı ve davalı taraf dosyaya sundukları dilekçeleri ile sulh olduklarını beyan ederek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili tarafından dilekçenin ekinde sulh anlaşması da dosyaya sunulmuştur. Ne varki, taraflar sulh anlaşmasına göre karar verilmesini talep etmediğinden HMK.nın 315/1. maddesinin son cümlesi gereğince sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Dava konusuz kaldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Tarafların yargılama gideri ve vekalet ücreti talebi bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
4-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan gider avansının HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
6-Arabuluculuk aşaması görüşme sonucunda anlaşamama ile sonuçlandığından, 6325 Sayılı HUAK'nun 18/A-13 maddesi ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği tarife hükümleri gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1.400,00 TL arabuluculuk ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irad kaydına,
Dair, taraflar ve vekillerinin yokluklarında, gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesine istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip Hakim


Full & Egal Universal Law Academy