Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 1999/40 Esas 1999/398 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 1999/40
Karar No: 1999/398
Karar Tarihi: 24.09.1999





Vergi Dava Daireleri Kurulu         1999/40 E.  ,  1999/398 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1999/40
Karar No: 1999/398
Temyiz Eden: ...
Vekili: ...
Karşı Taraf: Maliye Bakanlığı
İstemin Özeti: 3787 sayılı Yasanın 7 nci maddesi uyarınca matrah artırımında bulunan davacının yıllara yaygın inşaat işi nedeniyle hakedişlerinden yıl içinde tevkif yoluyla ödediği ve beyannamesinde yaptığı mahsup sonucu alacaklı kaldığını ileri sürdüğü verginin ret ve iadesi isteminin reddi yolundaki Maliye Bakanlığının 10.11.1994 günlü ve 75068 sayılı işleminin iptali istemiyle dava açılmıştır.
... Vergi Mahkemesi davayı reddetmiştir.
Davacının temyiz başvurusunu inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesi, 19.9.1997 günlü ve E:1997/942, K:1997/2638 sayılı kararıyla; 3787 sayılı Kanunun 7 nci maddesinde matrah arttırımında bulunan mükelleflerin daha önce tevkif yoluyla ödedikleri vergilerin mahsup ve iade edilemeyeceği öngörülmüş ise de, davacının bu Kanunun yürürlük tarihi olan 3.4.1992'den önce mahsup ve iade talebinde bulunduğu, 163 seri nolu Gelir Vergisi Genel Tebliği esaslarına göre yapılacak incelemenin de sadece vergi iadesine yönelik bir inceleme olup, 3787 sayılı Kanunda yer alan matrah arttırımında bulunan mükellefler hakkında vergi incelemesi yapılamayacağına ilişkin kuralla kastedilen vergi incelemesinden farklı nitelikte olduğu, bu haliyle iade işleminin yapılmasına engel olacak bir durumun söz konusu olmadığı gerekçesiyle mahkeme kararını bozmuştur.
Maliye Bakanlığının karar düzeltme istemi ise reddedilmiştir.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi, ... günlü, E: ..., K: ... sayılı kararıyla; 3787 sayılı Yasanın 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrasında yer alan kuralın Anayasa'nın 10 uncu maddesine aykırı olduğu yolundaki iddianın yerinde bulunmadığı, davacının, 26.5.1992 tarihli dilekçesiyle 1989 ve 1990 yılları için matrah arttırımında bulunduğu ancak, daha önce tevkif yolu ile ödediği ve iadesi gereken vergilerin inceleme yapılmadan iadesini istediği, bu istemin 3787 sayılı Yasanın 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrası ve 4 nolu Tahsilatın Hızlandırılması Genel Tebliği uyarınca reddedildiği, 3787 sayılı Yasanın 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrasına göre matrah artırımında bulunan mükelleflerin iade alacaklarının tevkif yoluyla ödenmiş vergilere mahsup ve iadesi isteminde bulunmaları mümkün olmadığından istemin reddi yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararını temyiz eden yükümlü, 3787 sayılı Yasanın 7 nci maddesinin 9 uncu fıkrası ile getirilen kuralın Anayasa'ya aykırı olduğunu, matrah artırımında bulunan iki mükellefe farklı işlemler uygulanmasına neden olunduğunu, matrah artırımında bulunulan dönemlerle ilgili olarak vergi incelemesi yapılmayacağı belirtilmişken, bir grup mükellefin bu olanaktan yararlandırılmamasının hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği yolundadır.
Danıştay Tetkik Hakimi ...'ın Düşüncesi: Yıllara yaygın inşaat ve taahhüt işi nedeniyle aldığı istihkak bedellerinden tevkif edilmiş vergilerin yıllık gelir vergisi beyannamesinde gösterilen gelire dahil kazançlar üzerinden hesaplanan gelir ve kurumlar vergisinden mahsubu sonucu arta kalan tutarın mükellefe ret ve iade edileceği hususu Gelir Vergisi Kanununun 121 inci maddesinde belirlenmiştir.
Tevkif yoluyla kesilen vergilerin iadesine ilişkin usul ve esasları belirleyen 163 sayılı Tebliğde ise; 10 milyon lirayı aşan vergilerin 10 milyon lirasının tamamı ile fazlasının % 30'unun teminat aranmaksızın ve inceleme raporu beklenmeksizin ret ve iade edileceği kalan kısmın mükellefin istemi üzerine yarısının teminat mektubu karşılığında, diğer yarısının ise inceleme raporu sonucuna göre göre iadesi gerektiği belirtilmiştir.
Olayda da yükümlüye tevkif yoluyla kesilen vergilerin % 30'luk kısmı iade edildiği halde kalan kısım için inceleme raporu düzenlenmesi beklenmekteyken 3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanun 3.4.1992 günlü Resmi Gazetede Yayımlanarak yürürlüğe girmiş, yükümlü de bu Kanundan yararlanmak istediğini bildirerek matrah artırımında bulunmuştur.
3787 sayılı Yasanın yürürlük tarihinden önce vergi iadesi isteminde bulunulması ve iadenin % 30'unun da gerçekleşmiş olması karşısında matrah artırımında bulunulması; kalan % 70'lik kısma ilişkin vergi iadesi için inceleme yapılmasını ve olumlu sonuç doğması halinde de verginin iadesini engellemeyecektir. Nitekim dava konusu işlemde de bu husus belirtilmektedir.
Bu nedenle tevkif yoluyla ödenen vergilerin reddi yolundaki işlemin iptali gerektiğinden ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı ...'ın Düşüncesi: Yükümlünün 1989-1990 takvim yıllarına ait tevkifat alacağının iadesi istemiyle yaptığı başvurunun reddedilmesi yolundaki Maliye Bakanlığı işlemine karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararını, Davacının 3787 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 3.4.1992'den önce mahsup ve iade talebinde bulunduğu, bu kanunda yer alan hükümlerin iade işlemi için yapılması gereken vergi incelemesine engel teşkil etmediği, tevkifat alacağının iadesi isteminin reddine ilişkin işlemin iptali gerekirken aksi yönde verilen Mahkeme kararında isabet görülmediği gerekçesiyle bozulmasından sonra, aynı Mahkemece verilen ısrar kararının bozulması istenilmektedir.
Temyize konu ısrar kararı, yükümlünün 26.5.1992 tarihli dilekçeyle 1989-1990 yılları için 3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanun hükümleri uyarınca matrah artırımında bulunması nedeniyle yine anılan Kanunun 7 inci maddesinde yer alan hükümleri uyarınca tevkif yoluyla ödenen vergilerin mahsup ve iadesini isteme hakkının bulunmadığı gerekçesine dayalıdır.
Oysa Danıştay Dördüncü Daire kararında belirtildiği üzere, yükümlünün 1989-1990 yıllarında kendisine yapılan hakediş ödemelerinden kesilen vergilerin mahsup ve iadesini 3787 sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 3.4.1992 tarihinden önce Gelir Vergisi Kanununun 121 inci maddesine göre istediği, bu istemi üzerine mahsup işlemi yapılıp, mahsuptan sonra kalan miktarın % 30 unun iade edilip, % 70 ının iadesinin inceleme raporu gerektiği nedeniyle iadesinin yapılmadığı anlaşıldığından; Davacının daha sonra 3787 sayılı Kanundan yararlanarak matrah artırımında bulunması nedeniyle 3787 sayılı Kanuna göre mahsup ve iade isteme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle mahkemece verilen ısrar kararında isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle yükümlü temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
3.4.1992 günlü 21191 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 3787 sayılı Yasadan yararlanarak 1989 ve 1990 yılları için matrah artırımında bulunan davacının, yıllara yaygın inşaat işi nedeniyle hakedişlerinden kesilen ve beyanname üzerinde yapılan mahsuba karşın alacaklı olduğu vergilerin ret ve iadesi isteminin reddi yolundaki Maliye Bakanlığı işlemine karşı açtığı davayı reddeden vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
3787 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsilatının Hızlandırılması ve Matrah Artırımı Hakkında Kanunun 7 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin vermiş oldukları yıllık beyannamelerinde vergiye esas alınan matrahlarını maddede belirtilen yıllar için belirlenmiş olan asgari nispetlerden az olmamak üzere Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 30.4.1992 tarihine kadar artırdıkları takdirde, artırımda bulundukları yıllar için mükelleflerin kendileri hakkında yıllık gelir ve kurumlar vergisi incelemesi ile bu yıllara ilişkin olarak daha sonra başkaca bir tarhiyat yapılamayacağı, 9 uncu fıkrasında da; gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin bu madde hükmünden yararlanarak beyan ettikleri matrahları artırmaları halinde, daha önce tevkif yoluyla ödemiş oldukları vergilerin mahsup ve iade edilmeyeceği kurala bağlanmıştır.
Söz konusu düzenleme karşısında, 1989 ve 1990 yıllarına ilişkin olarak beyan ettiği matrahları artırmak suretiyle 3787 sayılı Yasada öngörülen bu yıllara ilişkin gelir vergisi incelemesi ve başkaca bir tarhiyat yapılamayacağı yolundaki kuraldan yararlanacak olan davacıya, daha önce tevkif yoluyla ödemiş olduğu vergilerin mahsup ve iadesi mümkün olmadığından iade başvurusunun reddi yolunda kurulan işlemde ve bu işleme karşı açılan davanın reddinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, 24.9.1999 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
X - K A R Ş I O Y
Israr kararının, Danıştay Dördüncü Dairesinin 19.9.1997 günlü, E:1997/942, K:1997/2638 sayılı kararında yer alan esaslar doğrultusunda bozulması gerektiği görüşünde olduğumuzdan karara katılmıyoruz.






























Full & Egal Universal Law Academy