Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu 1996/234 Esas 1997/372 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: Vergi Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 1996/234
Karar No: 1997/372
Karar Tarihi: 10.10.1997





Vergi Dava Daireleri Kurulu         1996/234 E.  ,  1997/372 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
VERGİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 1996/234
Karar No: 1997/372
Temyiz Eden: ...
Karşı Taraf: ... Vergi Dairesi Müdürlüğü
İstemin Özeti: Takvim yılı kapanmadan, 1993 takvim yılına ilişkin işlemleri incelenen yükümlünün, 30.9.1993 tarihine kadar işletme defterine hiç bir kayıt yapmadığı halde ödediği katma değer vergilerini ilgili dönem beyannamelerinde indirim konusu yaptığının tespiti üzerine, söz konusu indirimler kabul edilmeyerek, 1993 yılının Ocak dönemi için adına kaçakçılık cezalı katma değer vergisi salınmıştır.
Tarhiyata karşı açılan davayı inceleyen ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve E: ..., K: ... sayılı Kararıyla; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu ve 34 üncü maddelerine göre katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için, verginin alış faturası veya benzeri vesikalarda gösterilmesi, ayrıca bu vesikaların yasal defterlere kaydedilmiş olması gerektiği, yükümlü şirketin yasal defterlerine 30.9.1993tarihine kadar hiçbir kayıt yapmadığı halde, emtia alışları ve giderleri için ödenen katma değer vergilerini sözü edilen belgelerin düzenlenme tarihine göre vermiş olduğu beyannamelerde indirim konusu yaptığının görüldüğü, 30.9.1993 tarihine kadar işletme defterine herhangi bir kayıt yapmadığı ihtilafsız olan davacı şirketin, ödediği katma değer vergisini yasal defterlere kayıt tarihinden önceki Ocak ila Ağustos dönemleri için verdiği beyannamelerde indirim konusu yapmasına açıklanan 34 üncü madde hükmü uyarınca yasal olanak bulunmadığı, ancak, faaliyet dönemi tamamlanmadan dönem vesikaları deftere 30.9.1993 tarihinde kaydedildiğinden, 3065 sayılı Yasanın 29 uncu maddesinin 3 üncü bendi uyarınca söz konusu vergilerin sonraki dönemlerde indirilmesinin mümkün olduğu, yasal defterlere kaydedilmeden önce verilen beyannamede indirim konusu yapılması nedeniyle doğan vergi kaybında vergi kaçırma kastı bulunmadığı kanaatine varıldığından, kusur cezası uygulanması gerektiği sonucuna ulaşarak vergi aslını aynen, kaçakçılık cezasını ise kusur cezasına çevirmek suretiyle değişiklikle onamıştır.
Tarafların temyiz istemini inceleyen Danıştay Onbirinci Dairesi 5.2.1996 günlü ve E:1995/4511, K:1996/419 sayılı kararıyla; vergi dairesince ileri sürülen iddiaların kaçakçılık cezasının aynen onanmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle idarenin istemini reddetmiş, yükümlü temyiz isteminin ise; 3065 sayılı Yasanın 29 uncu ve 34 üncü maddeleri uyarınca, katma değer vergisinin indirim konusu yapılabilmesi için indirim konusu yapılacak verginin fatura veya benzeri vesikalar ile gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmesi ve söz konusu belgelerin kanuni defterlere kaydedilmiş olması gerektiği, yükümlü, indirim konusu yaptığı vergileri yasal sürede kaydetmemiş ise de, işlemlerin tümünün bilgisayarda kayıtlı olduğu ve bu kayıtların her zaman incelenebileceği, bu hususların aksinin de idarece ileri sürülmediği, diğer taraftan indirime konu belgelerin gerçek olmadığı yolunda idarece yapılmış bir tespit ve buna dayanılarak hesaplanan herhangi bir matrah farkı bulunmadığından, gelişen teknolojinin bir gereği olan bilgisayarlı muhasebe sistemi ile de 3065 sayılı Yasanın 34 üncü maddesiyle amaçlanan otokontrolün sağlandığı, belgelerin defterlere kaydedilmediğine ilişkin tespit, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içinde yapıldığından, bu tesbitin, Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca mükellefiyete bağlı bir hak olan indirim hakkını ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle kabul ederek mahkeme kararını bozmuştur.
Bozma kararına uymayan ... Vergi Mahkemesi ... günlü ve E: ..., K: ... sayılı kararında, ilk kararındaki hukuksal nedenlere ek olarak, önceki dönemler için indirim hakkı tanınması durumunda deftere kayıt yapan ve usulüne uygun olarak indirim hakkından yararlanan mükellef ile defter kayıtlarını yılın son gününde yapan mükellefler arasında herhangi bir farklılık meydana gelmeyeceği, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belgelerin defterlere engeç on gün içinde yazılmasının zorunlu bulunduğu, bilgisayar disketlerindeki bilgilerin kayıt yapılmadan her zaman düzeltilmesinin de mümkün olduğu gerekçesiyle ilk kararında direnmiştir.
Direnme kararı yükümlü tarafından temyiz edilmiş ve indirim konusu yapılan katma değer vergilerinin yer aldığı faturaların defterlere geç kaydedilmiş olmasının, usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiği, müteharrik yapraklı deftere yazılması gereken bilgilerin bilgisayar disketlerinde yer aldığı, eksik beyan edildiği belirtilen katma değer vergisi matrahının saptanması için bilirkişi incelemesi yaptırılması, vergi ziyaı olmadığı için kusur cezasının da kaldırılması gerektiği ileri sürülerek, kararın bozulması istenmiştir.
Savunmanın Özeti: İstemin reddi gerektiği savunulmuştur.
Danıştay Tetkik Hakimi ...'ın Düşüncesi: Tarhiyatın dayanağı olan inceleme raporunda, kayıtlarını bilgisayarla tutan yükümlünün tespit tarihine kadar işletme defterine herhangi bir kayıt yapılamamasına rağmen, ilgili dönem beyannamelerinde katma değer vergilerinin indirime konu edilmesinin 3065 sayılı Kanunun 34 üncü maddesi uyarınca mümkün olmadığı belirtilmiş ve kaçakçılık cezalı tarhiyat önerilmiştir. Bu öneri üzerine cezalı vergi tarhiyatı yapılmıştır.
Olayda katma değer vergilerinin yer aldığı fatura ve benzeri vesikaların işletme defterine kaydedilmeden önce verilen beyannamelerde sözü edilen verginin indirimi gerçekleştirilmiş ise de, kayıtlarını bilgisayarla tutan yükümlü bu bilgiler doğrultusunda beyannamelerini vermiş ve vergilerin tahakkuku da buna göre yapılmıştır. Öte yandan beyannamelerdeki bilgilerin bilgisayar kayıtlarına uygun olmadığı yolunda bir tespite de yer verilmemiştir.
Bu nedenlerle yükümlü temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ...'nun Düşüncesi: Araç telofonu bayiliği faaliyetinden dolayı 1993 yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonucunda, işletme defterine 30.9.1993 tarihine kadar herhangi bir kayıt yapılmadığı halde katma değer vergisi beyannamelerinde indirim hakkından yararlanıldığı ve matrahın noksan beyan edildiği ve fuzulen indirim yapıldığı tesbit edilmesi üzerine ilgili dönem için tarh edilen katma değer vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılması istemiyle açılan davanın kısmen kabulüne, vergi aslının onanmasına, kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine karar veren Vergi Mahkemesi kararının yükümlü temyizistemi doğrultusunda bozulmasına karar veren 11.Daire kararına uymayarak eski kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararının yükümlü tarafından bozulması istenilmektedir.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun vergi indirimi başlığını taşıyan 29 uncu maddesinin 1.fıkrasında, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergilerini indirebilecekleri hükme bağlanmış, aynı maddenin 3.fıkrasında, indirim hakkı vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği açıklanmış ve söz konusu yasanın 34 üncü maddesinin 1.fıkrasında, yurt içinde sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisinin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinde ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği belirtilmiş bulunmaktadır.
Olayda, dosyada mevcut inceleme raporu ve ilişiği tutanakla da tesbit ve beyan edildiği gibi davacı, indirim konusu yaptığı katma değer vergisini takvim yılı aşılmadan ve 30.9.1993 tarihinde işletme defterine kayıt yaptığına göre, 3065 sayılı Kanunun 29/3 bendi hükmü karşısında davacının katma değer vergisi indirim hakkı doğduğunun kabulü gerekir. Vergi indirim hakkı mükellefiyete bağlı bir görev ve hak olduğundan, aynı takvim yılında geç kayıt yapılması kanunen tanınan hakkın ortadan kaldırılmasına neden olamayacağı gibi işlemlerin tümü bilgisayar hafızasında kayıtlı ve bilgisayar kayıtlarının her an incelenebilme olanağı bulunduğu cihetle salınan katma değer vergisinin terkini gerekirken tasdik olunması yolundaki Vergi Mahkemesi kararında isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenlerle, Danıştay 11.Dairesince verilen bozma kararına uymayarak eski kararında ısrar eden Vergi Mahkemesi kararında isabet görülmediğinden yükümlü temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca duruşma yapılmasına gerek görülmeyerek, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
1.1.1993 tarihinden başlayarak 30.9.1993 gününe değin işletme defterine herhangi bir kayıt yapmadığı saptanan, bu nedenle bu tarihler arasındaki katma değer vergisi indirimleri kabul edilmeyen davacı adına uygulanan kaçakçılık cezalı tarhiyatın değişiklikle onanması yolundaki vergi mahkemesi ısrar kararı temyiz edilmiştir.
Dosyada bir örneği bulunan vergi inceleme raporu ve eki tutanaktan yükümlünün, 1993 yılına ilişkin işlemlerini bilgisayarla yürüttüğü, işletme defterinin yılbaşı açılış onayından 30.9.1993 tarihine değin işlenmediği, katma değer vergisi beyannamelerinin bilgisayarla yapılan kayıtlara dayanılarak düzenli olarak ve süresinde verildiği anlaşılmaktadır.
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun "Vergi İndirimi" başlıklı 29uncu maddesinin 1 inci fıkrasında, mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesapladıkları katma değer vergisinden, kanunda aksine hüküm olmadıkça, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri öngörülmüştür.
İndirimden faydalanma koşulları ise, aynı Kanunun 34 üncü maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin 1 inci fıkrasında, yurt içinden sağlanan mal ve hizmetlere ait katma değer vergisinin, alış faturası veya benzeri belgelerde ayrıca gösterilmek ve bu belgeler yasal defterlere kaydedilmek koşuluyla indirilebileceği kurala bağlanmış; Yasanın 54 üncü maddesinde ise bu kayıtlarda en az hangi bilgilerin bulunması gerektiği de belirtilerek, mükelleflerin, tutulması mecburi defter kayıtlarını, bu verginin hesaplanması ve kontrolüne imkan verecek şekilde düzenlemeleri öngörülmüştür.
Yukarıdaki kurallar; indirime konu verginin fatura ve benzeri belgelerde hem ayrıca gösterilmesini, hem de alış belgelerinin yasal defterlere kaydedilmiş olmasını gerektirmektedir.
Olayda, katma değer vergisi beyannameleri bilgisayar kayıtlarına göre ve zamanında verilmiş, vergi idaresi tarafından eleştiri konusu edilmeksizin tahakkukları yapılmıştır.
Bilgisayar kayıtlarının 30.9.1993 tarihinde yapılan defter kayıtlarını doğru yansıtmadığı yolunda bir tespite yer verilmediği gibi yüklenilen katma değer vergilerini gösterir alış belgelerinin gerçekliği konusunda inceleme elemanı tarafından ileri sürülmüş herhangi bir eleştiri ve saptama da mevcut değildir.
Öte yandan 3065 sayılı Yasanın 29 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasında, indirim hakkının vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği belirtilmiştir. İncelemede, belgelerin işletme defterine 30.9.1993 gününde kaydedildiğine ilişkin tespit, vergiyi doğuran olayın vuku bulduğu takvim yılı içinde yapıldığından ve yükümlü tarafından da indirim hakkı ilgili takvim yılı içinde kullanıldığından, yukarıda değinilen kural uyarınca, işletme defterine geç kayıt yapılmış olması mükellefiyete bağlı bir hak olan indirim hakkını ortadan kaldırmayacaktır.
Kanunda yer alan bu düzenlemelerin, indirim konusu yapılacak verginin gerçekte yüklenilip yüklenilmediğinin kontrolünü sağlamak amacıyla yapıldığı gözönüne alındığında, olayda bu amacın diğer yasal kayıtlarla sağlandığı görülmektedir.
Bu nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne, ... Vergi Mahkemesinin ... günlü ve E: ..., K: ... sayılı ısrar kararının bozulmasına, yeniden verilecek kararda karşılanacağından yargılama giderine ilişkin hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 10.10.1997 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
X - K A R Ş I O Y
Takvim yılı kapanmadan yapılan incelemede bilgisayar kayıtlarında yer almakla birlikte, yasal defterlere kaydedilmeyen alış belgelerindeki katma değer vergilerinin indirim konusu yapılamayacağı sonucuna varılmıştır. Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki düzenleme karşısında söz konusu vergilerin, bu belgelerin deftere kayıt tarihi olan 30.9.1993 tarihini kapsayan dönemde indirim konusu yapılması mümkündür. Bu durumda indirimin, belgelerin ait oldukları dönemde yapılması nedeniyle doğan vergi kaybından dolayı kesilen cezanın kusura çevirilmesi yolundaki hükümde yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, temyiz isteminin ceza yönünden reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.
XX - K A R Ş I O Y
Olayda; önceki aylara ait belgeleri yasal defterlerine 30.9.1993 tarihinde kaydetmiş bulunmasına karşın, katma değer vergisi indirimini belgelerin düzenlendikleri tarihlerde gerçekleştiren mükellefin, anılan dönemlerde indirim hakkından yararlanıp yararlanamayacağı uyuşmazlık konusudur.
Katma Değer Vergisi Kanununun 29 uncu maddesinin 3 üncü fıkrasında; indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın vu kubulduğu takvim yılı aşılmamak şartıyla, ilgili vesikaların kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği açıklanmıştır. Olayda da, indirime konu edilen katma değer vergisinin ilgili bulunduğu belgelerin yasal defterlere 30.9.1993 tarihinde kaydedildikleri tartışmasızdır. Bu durumda, indirim hakkının da bu tarihten sonraki dönemlerde kullanılması açıklanan yasa hükmünün emridir.
Her ne kadar, sözkonusu belgelerin indirim hakkının kullanıldığı dönemlerde bilgisayar kayıtlarına geçirildiği iddia edilmişse de, yasal defterlerin neler olduğu ve taşımaları gereken özellikler 213 sayılı Vergi Usul Kanununun ilgili maddelerinde gösterilmiştir. Buna göre, bir kaydın yasal defter sayılabilmesi, öncelikle noter tastiki taşımasına, sabit ve teselsül eder numaralar taşıyan yapraklardan oluşmasına bağlı bulunmaktadır. Bir kayıtta, yasal defter sayılabilmek için bu özelliklerin aranmasının sebebi, vergi güvenliğidir. Oysa; bilgisayar hafıza ve disket kayıtları, her zaman silinebilir, değiştirilebilir ve hatta virüs bulaşması sebebiyle bozulabilir niteliktedir. Bu nitelikteki bir kaydın yasal defter sayılması, kanun koyucunun bu defterlerden beklediği yarara aykırı olduğundan, söz konusu belgelerin bilgisayar kayıtlarına geçirilmesinin indirim hakkı vermesi olanaklı değildir.
Açıklanan nedenle, temyiz isteminin reddi gerektiği oyu ile aksine verilen çoğunluk kararına karşıyız.






























Full & Egal Universal Law Academy