Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2015/3251 Esas 2015/3205 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdari Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2015/3251
Karar No: 2015/3205
Karar Tarihi: 05.10.2015





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2015/3251 E.  ,  2015/3205 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2015/3251
Karar No : 2015/3205
Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesinin 30/04/2015 günlü, E:2015/48 K:2015/3500 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması,davacı tarafından istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; …. Beldesinde yapılması planlanan …. Nükleer Güç Santrali Projesi hakkında tarafından verilen 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararı ile dayanağı 25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin geçici 1. maddesindeki "Bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya" ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Danıştay Ondördüncü Dairesinin 30/04/2015 günlü, E:2015/48 K:2015/3500 sayılı kararıyla; çevreyi ilgilendiren projelerin yapımının planlandığı yörede ikamet etmeyen ya da o yörenin nüfusuna kayıtlı olmayanların, bu projelere verilen ÇED kararlarının iptali istemiyle dava açma ehliyetlerinin varlığının kabulü, bu tür idari işlemlerin ve bu işlemler üzerine yatırım planlayanların sürekli olarak dava tehdidi ile karşı karşıya kalmaları sonucunu doğuracağı ve bu durumun da idari istikrar ilkesine aykırı olacağı, davacının …. İlçesi nüfusuna kayıtlı olduğu ve İstanbul'da ikamet ettiği, bu durumda; davacının, …. Nükleer Güç Santrali Projesinin yapımının planlandığı yörede ikamet etmemesi ve o yöre nüfusuna kayıtlı olmaması nedeniyle, söz konusu proje kapsamında tesis edilen "çevresel etki değerlendirmesi olumlu" kararı ile güncel ve meşru bir menfaatinin ihlal edildiğinden söz edilemeyeceği, bu nedenle de bakılan davayı açma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varıldığından, bakılan davanın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmadığı, öte yandan; dava konusu 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararına karşı dava açma ehliyeti bulunmayan davacının, 25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği'nin geçici 1. maddesindeki "Bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya" ibaresinin iptalini istemede de ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
Davacı, bu kararı dava açma ehliyetinin bulunduğundan bahisle temyiz etmekte ve bozulmasına karar verilmesini istemektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması" başlıklı 56. maddesinde, herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu, çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemenin Devletin ve vatandaşların ödevi olduğu, 2872 sayılı Çevre Kanununun "ilkeler" başlıklı 3. maddesinde, başta idare, meslek odaları, birlikler ve sivil toplum kuruluşları olmak üzere herkesin, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olup bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü oldukları, Aynı Kanunun, "bilgi edinme ve başvuru hakkı" başlıklı 30. maddesinde, çevreyi kirleten veya bozan bir faaliyetten zarar gören veya haberdar olan herkesin ilgili mercilere başvurarak faaliyetle ilgili gerekli önlemlerin alınmasını veya faaliyetin durdurulmasını isteyebileceği belirtilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinde iptal davası; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı oldukları ileri sürülen idari işlemlerin iptalleri amacıyla menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan dava olarak tanımlanmıştır.
Hukuk devletinin özünü; devletin hukuka bağlılığı, devlet organlarının hukukun içinde kalarak işlem ve eylemler yapabilmesi oluşturmaktadır. Anayasal bir ilke olarak, devletin tüm faaliyetlerinin yargısal denetime açık olması, hukuk devletinin vazgeçilmez bir niteliği olup; yargı denetimi, hukuk devleti ilkesinin en önemli unsurlarından biri konumundadır. Şu kadar ki, yargısal denetim re'sen yapılan bir denetim olmayıp, usulüne uygun bir başvuru koşuluna bağlıdır. Bir idari işlemden dolayı iptal davası açılabilmesi için iptali istenilen idari işlem ile davacının bir menfaat ilişkisinin bulunması yeterli sayılmış olup; gerek doktrin, gerekse içtihatlar, dava açmaya yetecek bir menfaat ilişkisinden söz edilebilmesi için bu ilişkinin meşru, davacıyı etkileyecek bir biçimde kişisel ve güncel olması gerektiğinde birleşmektedirler.
Bir idari faaliyet ile, dava açma ciddiyetini sağlamaya yetecek ölçüde muhatap olup, menfaat ilgisini kuran kişi ve kuruluşlar, söz konusu faaliyetle ilgili idari işlemlerin iptali istemiyle dava açabilirler.
Nükleer Güç Santrallerinin çevreye olan etkisinin sadece projenin yapılacağı bölgeyle sınırlı olmayıp, başka nitelikteki projelere göre daha geniş bir alanı kapsaması nedeniyle, nükleer santrallere özgü olmak üzere, ülkede yaşayan bir vatandaş olarak herkesin, dava konusu işlemle menfaat ilgisinin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
…. Beldesinde yapılması planlanan …. Nükleer Güç Santrali Projesi hakkında tarafından verilen 01/12/2014 günlü, 3688 sayılı Çevresel Etki Değerlendirmesi Olumlu kararı ile dayanağı 25/11/2014 günlü, 29186 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinin geçici 1. maddesindeki "Bu Yönetmeliğin lehte olan hükümleri ve/veya" ibaresinin iptali istemiyle açılan davada; yukarıda anılan Anayasanın ve Çevre Kanununun ilgili maddeleri ve anılan Santralin etkilerinin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda, davacının, kişisel, güncel ve meşru menfaatinin, dolayısıyla dava açma ehliyetinin bulunduğu sonucuna varıldığından aksi yöndeki Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulüne, Danıştay Ondördüncü Dairesinin 30/04/2015 günlü, E:2015/48, K:2015/3500 sayılı kararının BOZULMASINA, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak , 05/10/2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY X-
Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Ondördüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu kararın onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.





























Full & Egal Universal Law Academy