Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/985 Esas 2022/2030 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2022/985
Karar No: 2022/2030
Karar Tarihi: 02.06.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/985
Karar No : 2022/2030
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 07/12/2021 tarih ve E:2016/41418, K:2021/4347 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve diğer tüm özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 07/12/2021 tarih ve E:2016/41418, K:2021/4347 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyerek işin esasına geçilmiş; "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, anılan karara karşı yapılan istinaf başvurularının ise … Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesi … tarih E:…, K:… sayılı kararıyla esastan reddedildiği, anılan karara karşı yapılan temyiz başvurusunun da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının … esasına kaydedildiği ve Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, sınavlara örgütün hâkim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına, örgütün staj evlerinde kaldığına, örgütün çalışma ve mülakat evlerinde murakıplık yaptığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Davacının kendi beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, sınavlara örgütün hâkim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına, örgütün staj evlerinde kaldığına, örgüte himmet verdiğine ve diğer hususlara yönelik ifadesinin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar (Davacının adının geçtiği bylock yazışmaları) yönünden, örgütsel faaliyet kapsamındaki ByLock yazışma içeriklerinin değerlendirilmesinden; ismine, doğum tarihine ve doğum yerine açıkça yer verilen davacının, örgüt içinden birisiyle evlendirilme hazırlıklarına dair bahse konu yazışmaların FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyan bir unsur olarak değerlendirildiği belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu karar nedeniyle yoksun kaldığı maaş ve diğer tüm özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, savunma hakkı ihlalinin görmezden gelindiği, disiplin cezası prosedürüne uygun şekilde soruşturma, savunma hakkı, delil sunma, hakkındaki delilleri yanıtlama haklarının bulunmamasının tek başına idari işlemi sakatlamaya yeter olmasına karşın Daire kararında buna hiç değinilmediği, iptali istenen karar bir disiplin kararı değil ise bu takdirde bu otomatik mekanizmanın tarifinin gerektiği, bunun da mesleğe alınma şartlarının sonradan ortadan kalkması olabileceği, bunun için kesinleşmiş mahkeme kararının bulunmadığı; HSK’nın 11/08/2016 tarihli görevden uzaklaştırma kararının tebliğ edilmediği, mahkemeye meslekten çıkarılmasına gerekçe olarak gösterilen itirafçı beyanlarının, meslekten çıkarıldığı tarih itibarıyla bulunmadığı, dava konusu işlemde işleme dayanak yapılan eylemlerin ne olduğu, yeri, zamanı veya delillerinin bildirilmediği, yeniden inceleme talebinin bir kanun yolu olduğu, bu yolun savunma hakkı verilmesi şeklinde nitelendirilmesinin mümkün olmadığı; mahkemece samimi beyanlarına itibar edildiği, ancak yapının içyüzünü öğrendikten sonra ilişiğini kestiği yolundaki beyanlarına itibar edilmediği gibi bu yolda karar gerekçesinde açıklamaya yer verilmediği; dini inancına uygun yaşama arzusu nedeniyle irtibat kurduğu yapının, irtibatın sürdüğü dönemde suç örgütü veya terör örgütü olmadığı; FETÖ güdümünde karar verecek kişilerden olduğu kabulünün haklı ya da doğru olmadığı; kararda yer alan ByLock görüşmeleri ve davacıyı katalog evliliğe zorlama konuşmalarının; bu yapı ile arasına mesafe koyan davacıyı tekrar cemaate kazandırma çabasının kanıtı olduğu, bu konuşmanın kendisini silahlı terör örgütü üyesi yapmayacağı, bahsi geçen kişileri tanımadığı, hukuka aykırı yol ve yöntemle elde edildiğinden ByLock uygulamasına dair delillerin ceza ve de disiplin hukukunda kullanılamayacağı; makul sürede yargılanma hakkının, masumiyet karinesinin ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, UYAP kayıtlarının incelenmesinden, Daire kararının "Maddi Olay ve Hukuki Süreç" kısmının "Davacıya İlişkin Süreç" bölümünde sözü edilen ve hükme esas alınmayan, davacının “silahlı terör örgütüne üyelik” suçundan 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki … Bölge Adliye Mahkemesi ... Ceza Dairesi … tarih E:…, K:… sayılı kararının temyiz edildiği ancak Yargıtayca henüz bir karar verilmediği görülmüştür.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun tespitinde delil olarak değerlendirilecek bir kısım fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü olan yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemlerde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden örgüt üyeliğine göre farklı değerlendirilebilecek nitelikte olduğundan, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yargısal denetime ilişkin bu davada, ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' isnadıyla açılan ve temyizen Yargıtayca incelenmekte olan ceza yargılamasında nihayeten verilecek kararın beklenilmesi gerekmemektedir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 07/12/2021 tarih ve E:2016/41418, K:2021/4347 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 02/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.