Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2022/657 Esas 2022/1826 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2022/657
Karar No: 2022/1826
Karar Tarihi: 18.05.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2022/657 E.  ,  2022/1826 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2022/657
Karar No : 2022/1826
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Odaları Birliği
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 8 ay 10 gün hapis ve 400-TL adli para cezasıyla cezalandırılıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51/1 maddesi uyarınca hapis cezası ertelenen davacının meslek ruhsatının iptaline ilişkin Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Yönetim Kurulunun 12/02/2013 tarihli kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 4. maddesi ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin 1. ve 3. fıkralarında yer alan kurallar aktarılarak,
Dosyanın incelenmesinden, davacının ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan hüküm giymiş olduğunun anlaşılması üzerine, serbest muhasebeci ruhsatının iptaline ilişkin Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Yönetim Kurulunun 12/02/2013 tarihli kararının alındığı ve söz konusu kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
3568 sayılı Kanun'un 4. maddesinde sayılan; meslek mensubu olabilmenin genel şartları arasında "...zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma.." suçlarından mahkum olmamak şartının yer aldığı, davacının nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkum olduğu noktasında uyuşmazlık bulunmadığı,
Bu durumda, nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkum olan davacının, mesleğe kabule ilişkin şartı kaybetmiş olduğu anlaşıldığından, meslek ruhsatının iptali yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği,
Davacı tarafından; memnu haklarının iadesinin Mahkemeden istenildiği, söz konusu Mahkemece yasaklanmış hakkının bulunmadığı yolunda karar verildiği, yeniden yapılan başvuru sonrasında ise karar verilmesine yer olmadığı yolunda karar verildiği, verilen bu kararların lehine olduğu, dolayısıyla Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesine göre hak yoksunluğunun bulunmadığı ileri sürülmekte ise de, anılan Kanun kapsamında memnu haklarının iadesi yolunda alınan bir mahkeme kararının bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin karar düzeltme aşamasında verdiği 06/04/2021 tarih ve E:2020/4649, K:2021/2082 sayılı kararıyla;
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 4. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 49. maddesinin 2. fıkrası, 53. maddesinin 1., 2. ve 4. fıkraları ile 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 13/A maddesinin 1. ve 2. fıkralarında yer alan kurallar aktarılarak,
Dosyanın incelenmesinden; ... Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odasına kayıtlı serbest muhasebeci ruhsatına sahip ve meslek kütüğüne kayıtlı üye iken, 12/01/2010 tarihli form ile "çalışanlar listesine" kaydolmak üzere Odaya müracaatta bulunan davacının, müracaat formu ekinde Odaya sunduğu 28/10/2009 tarihli adli sicil belgesinde, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile "resmi belgede sahtecilik" suçundan mahkumiyetinin bulunduğunun anlaşılması üzerine, Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Yönetim Kurulunun 08/04/2010 tarihli kararı ile ruhsat, kimlik ve kaşesinin iptal edildiği,
Bunun üzerine, davacı tarafından davalı idareye yapılan 02/08/2012 tarihli başvuruda, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve Değişik İş No:... sayılı kararı ile yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verildiği belirtilerek iptal edilen meslek ruhsatının tarafına geri verilmesi ve Oda kaydının yapılması talebinde bulunulduğu, söz konusu talebin Birlik Yönetim Kurulunun 08/08/2012 tarihli karar ile uygun görüldüğü,
Daha sonra, davacının Özel Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Sınavı için davalı idareye başvuruda bulunduğu, söz konusu başvuru ekinde sunulan 05/09/2012 tarihli adli sicil belgesinden, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve Değişik İş No:... sayılı kararı ile yasaklanmış haklarının geri verilmesine karar verilen ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile "resmi belgede sahtecilik" suçundan verilen mahkumiyet kararının yanı sıra ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı kararı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan verilen başka bir mahkumiyetinin daha bulunduğunun anlaşıldığı,
Bunun üzerine, adli sicil belgesinde bulunan bu mahkumiyet kararı ile ilgili olarak alınacak memnu hakların iadesi kararının Birliğe sunulması, aksi takdirde 3568 sayılı Kanun'un 4/d maddesi uyarınca ruhsatının iptal edileceği hususunun ... tarih ve ... sayılı yazı ile davacıya bildirildiği,
Davacının, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararından kaynaklanan memnu haklarının iadesine karar verilmesi istemiyle anılan Mahkemeye talepte bulunması üzerine verilen ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve Değişik İş No:... kararıyla, davacı hakkında verilen mahkumiyet kararında kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 51/1 maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, 02/11/2007 tarihinde kesinleşen söz konusu kararda 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmadığı ve davacının yasaklanmış bir hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının memnu haklarının geri verilmesine ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığı yolunda karar verildiği,
Bu kararın davalı Birliğe sunulması üzerine, söz konusu kararın "yasaklanmış hakların iadesi" mahiyetinde bir karar olmadığından bahisle tesis edilen Birlik Yönetim Kurulunun 12/02/2013 tarihli kararıyla, 3568 sayılı Kanun'un 4/d maddesinde belirtilen meslek mensubu olabilmenin genel şartını "nitelikli dolandırıcılık" suçundan aldığı mahkumiyet kararıyla kaybeden davacının ruhsatının iptaline karar verildiği, söz konusu kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığının anlaşıldığı,
Davacı hakkında verilen ilk mahkumiyet kararı ile sonraki başvuru süreci incelendiğinde; davacının ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile "resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince cezanın ertelendiği ve kararın 16/03/2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakta olup, aynı Mahkemeden memnu hakların iadesi kararı alınması üzerine, davacının meslek ruhsatının iadesine karar verildiğinin görüldüğü,
Davacı hakkında verilen ikinci mahkumiyet kararı ile sonraki başvuru süreci incelendiğinde ise; ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan davacının 8 ay 10 gün hapis (kısa süreli hapis) ve 400-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 51/1 maddesi gereği ertelenmesine karar verildiği, davacı hakkında kısa süreli hapis cezasına hükmedilmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmadığı ve kararın 02/11/2007 tarihinde kesinleştiği görülmekte olup, aynı Mahkemeden memnu hakların iadesine karar verilmesi istemiyle talepte bulunulması üzerine Mahkemece yapılan incelemede, davacı hakkında 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmadığı, bu sebeple davacının yasaklanmış haklarının bulunmadığı gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davalı idarece, bu kararın 5352 sayılı Kanunu'na uygun olarak verilmiş bir "memnu hakların iadesi kararı" olmadığı gerekçesiyle davacının meslek ruhsatının tekrar iptaline karar verildiğinin anlaşıldığı,
Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için, öncelikle 5237 sayılı Kanun'un 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumunun hukuki niteliği ve düzenleniş amacının ortaya konulması gerektiği, 5237 sayılı Kanun ile ertelemenin, bir tür koşullu af olmaktan çıkarılarak, cezanın özel infaz biçimine dönüştürüldüğü, buna göre, belirli ağırlıkta hapis cezasına mahkum edilen kişinin, mahkemede ileride yeniden suç işlemeyeceği kanısı uyandırdığında hapis cezasının infaz edilmeyeceği ve Kanun'da öngörülen deneme süresini iyi halli geçirdiğinde de "cezasının infaz edilmiş" sayılacağı, bu yönüyle, deneme süresi sonunda mahkumiyetin vaki olmamış sayılması şeklinde hukuki sonuç doğuran 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 95/2. maddesinde düzenlenen "tecil" müessesesinden farklı bir hüküm getirildiğinin açık olduğu, ertelemenin sadece hapis cezaları bakımından mümkün bulunması, yine deneme süresi içinde hükümlünün yerine getirmesi gereken bazı yükümlülüklere yer verilebilmesi ve cezası ertelenen kişinin deneme süresini olaysız geçirmesi durumunda cezanın infaz edilmiş sayılması nedenleriyle 5237 sayılı Kanun'da ertelemenin bir infaz kurumu olduğunun kabul edildiği,
Buna göre, yeni 5237 sayılı Kanun'un getirdiği erteleme kurumuyla, hapis cezası ertelenen bir hükümlünün, Kanun'da öngörülen denetim süresini iyi halli geçirmesi durumunda cezasının infaz edilmiş sayılacağı ve fakat hapis cezasına mahkumiyetin sonuçları olan belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma, hükmün adli sicile kaydedilmesi, tekerrüre esas teşkil etmesi gibi hususların varlığını koruyacağı,
Diğer taraftan, işlediği suç dolayısıyla toplumda kişiye karşı duyulan güvenin sarsılması nedeniyle suçlu kişinin özellikle güven ilişkisinin varlığını gerekli kılan belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasının, 5237 sayılı Kanun sisteminde süresiz hak yoksunluğu olarak öngörülmediği, bu sürenin hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanması yönünde bir düzenlemeye gidildiği, cezalandırılmakla güdülen asıl amacın, işlediği suçtan dolayı kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayarak tekrar topluma kazandırılması olduğu için, 5237 sayılı Kanun'da hak yoksunluklarının belirli bir süreyle sınırlandırıldığı, bu nedenle, 765 sayılı Kanun ile 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yer verilen memnu hakların iadesi kurumuna 5237 sayılı Kanun'da yer verilmediği,
Bununla birlikte, 5352 Kanun'un Geçici 2. maddesinde, diğer kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin, belli hakları kullanmaktan süresiz olarak yoksun bırakılmasına ilişkin hükümlerin saklı tutulmuş olmasının, 5237 sayılı Kanun dışındaki çeşitli kanunlardaki süresiz hak yoksunluğu doğuran bu hükümlere rağmen, yasaklanmış hakların geri verilmesi yolunun yeni 5237 sayılı Kanun'da öngörülmemiş olmasının, uygulamada ciddi sorunlara yol açabileceği değerlendirilerek, 5237 sayılı Kanunu dışındaki çeşitli kanunlardaki kasıtlı bir suçtan dolayı belirli süreyle hapis cezasına veya belli suçlardan dolayı bir cezaya mahkum olan kişilerin süresiz olarak kullanmaktan yasaklandıkları hakları tekrar kullanabilmelerine olanak tanıyan bir düzenleme yapılamasına ihtiyaç duyulduğu ve 5352 sayılı Kanun'a 19/12/2006 tarih ve 26381 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5560 sayılı Kanun'un 38. maddesiyle 13/A maddesinin eklendiği, 5352 sayılı Kanun'un Geçici 2. maddesinde yer alan "Anayasanın 76 ncı maddesi ile özel kanun hükümleri saklıdır." şeklindeki hükmün ise, 11/04/2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6290 sayılı Kanun'un 3. maddesiyle yürürlükten kaldırıldığı,
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile düzenleniş amaçları ve davaya konu uyuşmazlık bir arada değerlendirildiğinde; 5237 sayılı Kanun ile kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması, mahkum olduğu hapis cezasının infazı süresince geçerli olduğundan, 5237 saylı Kanun'da "yasaklanmış hakların iadesi" müessesesine yer verilmediği, ancak özel kanun hükümleri ile belli suçlardan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyet halinde öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikler bakımından, kişilerin bu kanunlardan doğan süresiz hak yoksunluklarını ortadan kaldırıcı mahiyette olmak üzere 5352 sayılı Kanun'a 13/A maddesi eklenerek "yasaklanmış hakların geri verilmesi" müessesesinin getirildiğinin görüldüğü,
Bu kapsamda, yasaklanmış hakların geri verilmesi, ceza mahkumiyetinden doğan yasakların ve ehliyetsizliklerin ortadan kaldırılmasını sağlayan bir müessese olup, sadece mülga 765 sayılı veya 5237 sayılı Kanun'larda öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikleri değil, bu kanunların dışındaki kanunların belli suçlardan dolayı veya belli bir ceza mahkumiyetine bağladığı hak yoksunluklarını da ortadan kaldırdığı,
Olayda, kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 4. fıkrası uyarınca hakkında hak yoksunluğu uygulanmayan davacının, 3568 sayılı Kanun'un 4/d maddesinden kaynaklı hak yoksunluğunun giderilebilmesi amacıyla yasaklanmış haklarının geri verilmesi kararı verilmesi yolundaki talebi üzerine, 5352 sayılı Kanun'a eklenen 13/A maddesinin getiriliş amacı doğrultusunda yasal şartlarının oluşup oluşmadığı hususu Mahkemece araştırılmaksızın sadece Türk Ceza Kanunu'ndan kaynaklı hak yoksunluğunun bulunmadığının tespiti ile yetinilerek talep hakkında verilen karar verilmesine yer olmadığı yolundaki kararın, yasaklanmış hakların iadesi talebinin reddi olarak değerlendirilemeyeceği, (Nitekim, davacının yasaklanmış hakların iadesi kararı verilebilmesi için 5352 sayılı Kanun'un 13/A maddesinde öngörülen yasal şartları haiz olduğu, ancak 5237 sayılı Kanun'un lehe olan 53/4 maddesinin uygulanması sebebiyle, hakkında 5237 sayılı Kanun uyarınca hak yoksunluğu kararı bulunmadığı gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verildiği) bu nedenle yasaklanmış hakların iadesi için Kanun ile öngörülen şartları gerçekleştirdiği hususunda tereddüt bulunmayan davacı hakkında meslek ruhsatının iptaline yönelik olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılarak ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla;
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 4. maddesinde yer alan kural aktarılarak,
Davacı hakkında verilen ilk mahkumiyet kararı ile sonraki başvuru süreci incelendiğinde; davacının ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile "resmi belgede sahtecilik" suçundan 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, 647 sayılı Kanun'un 6. maddesi gereğince cezanın ertelendiği ve kararın 16/03/2006 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakta olup, aynı Mahkemeden memnu hakların iadesi kararı alınması üzerine, davacının meslek ruhsatının iadesine karar verildiğinin görüldüğü,
Davacı hakkında verilen ikinci mahkumiyet kararı ile sonraki başvuru süreci incelendiğinde ise; ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:... K:... sayılı kararı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan davacının 8 ay 10 gün hapis (kısa süreli hapis) ve 400-TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 51/1 maddesi gereği ertelenmesine karar verildiği, davacı hakkında kısa süreli hapis cezasına hükmedilmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmadığı ve kararın 02/11/2007 tarihinde kesinleştiği görülmekte olup, aynı Mahkemeden memnu hakların iadesine karar verilmesi istemiyle talepte bulunulması üzerine Mahkemece yapılan incelemede, davacı hakkında 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmadığı, bu sebeple davacının yasaklanmış haklarının bulunmadığı gerekçesiyle talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davalı idarece, bu kararın 5352 sayılı Kanunu'na uygun olarak verilmiş bir "memnu hakların iadesi kararı" olmadığı gerekçesiyle davacının meslek ruhsatının tekrar iptaline karar verildiğinin anlaşıldığı,
5237 sayılı Kanun'da, ertelemenin mahkumiyeti ortadan kaldırıcı bir etki doğurmadığı, yalnızca hükmedilmiş olan cezanın denetim süresi içerisinde belirli yükümlülüklere uygun veya iyi halli geçirildiği takdirde infaz kurumunda çektirilmeyerek infaz edilmiş sayılacağının düzenlendiği,
Uyuşmazlıkta, meslek mensubu olabilmek için dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından mahkum olmamak gerektiğinde ve davacının nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından mahkum olduğu noktasında duraksama bulunmadığı,
Bu durumda, 3568 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde, dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından mahkum olmamak, meslek mensubu olabilmenin genel şartı olarak açıkça sayılmış olup, davacının ... Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile resmi belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 11 ay 10 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, ... Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile de nitelikli dolandırıcılık suçundan 8 ay 10 gün hapis (kısa süreli hapis) ve 400-TL adli para cezası ile cezalandırıldığı anlaşıldığından, almış olduğu bu cezaların davacı için nitelik kaybı yaratması nedeniyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, kısa süreli hapis cezasının ertelenmesi nedeniyle 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin 4. fıkrası uyarınca hakkında hak yoksunluğu uygulanmadığı dikkate alındığında dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, ... Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile ... İdare Mahkemesi ısrar kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:... , K:... sayılı ısrar kararının ONANMASINA,
3. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18/05/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı ısrar kararının Danıştay Sekizinci Dairesinin 06/04/2021 tarih ve E:2020/4649, K:2021/2082 sayılı kararında yer alan gerekçe doğrultusunda bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

KARŞI OY
XX- 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu'nun 4. maddesinde, "Meslek mensubu olabilmenin genel şartları şunlardır:
a) T.C. vatandaşı olmak (yabancı serbest muhasebeci mali müşavirler hakkındaki hüküm saklıdır).
b) Medeni hakları kullanma ehliyetine sahip bulunmak.
c) Kamu haklarından mahrum bulunmamak.
d) (Değişik: 10/7/2008-5786/2 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
e) Ceza veya disiplin soruşturması sonucunda memuriyetten çıkarılmış olmamak.
f) Meslek şeref ve haysiyetine uymayan durumları bulunmamak.
" hükmü yer almaktadır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun "Yasaklanmış hakların geri verilmesi" başlıklı 13/A maddesinde, "(1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu dışındaki kanunların belli bir suçtan dolayı veya belli bir cezaya mahkûmiyete bağladığı hak yoksunluklarının giderilebilmesi için, yasaklanmış hakların geri verilmesi yoluna gidilebilir. Bunun için; Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinin beşinci ve altıncı fıkraları saklı kalmak kaydıyla,
a) Mahkûm olunan cezanın infazının tamamlandığı tarihten itibaren üç yıllık bir sürenin geçmiş olması,
b) Kişinin bu süre zarfında yeni bir suç işlememiş olması ve hayatını iyi halli olarak sürdürdüğü hususunda mahkemede bir kanaat oluşması,
gerekir.
...
(3) Yasaklanmış hakların geri verilmesi için, hükümlünün veya vekilinin talebi üzerine, hükmü veren mahkemenin veya hükümlünün ikametgâhının bulunduğu yerdeki aynı derecedeki mahkemenin karar vermesi gerekir..." hükmüne yer verilmiştir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile kişinin kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkumiyetinin sonucu olarak belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakılması, mahkum olduğu hapis cezasının infazı süresince geçerli olduğundan 5237 saylı Kanun'da "yasaklanmış hakların iadesi" müessesesine yer verilmediği, ancak özel kanun hükümleri ile belli suçlardan dolayı veya belli bir cezaya mahkumiyet halinde öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikler bakımından, kişilerin bu kanunlardan doğan süresiz hak yoksunluklarını ortadan kaldırıcı mahiyette olmak üzere Adli Sicil Kanunu'na 13/A maddesi eklenerek "yasaklanmış hakların geri verilmesi" müessesesinin getirildiği görülmektedir.
Bu kapsamda, yasaklanmış hakların geri verilmesi, ceza mahkumiyetinden doğan yasakların ve ehliyetsizliklerin ortadan kaldırılmasını sağlayan bir müessese olup, sadece mülga 765 sayılı veya 5237 sayılı Kanun'larda öngörülen hak yoksunlukları ve ehliyetsizlikleri değil, bu kanunların dışındaki kanunların belli suçlardan dolayı veya belli bir ceza mahkumiyetine bağladığı hak yoksunluklarını da ortadan kaldırmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile "nitelikli dolandırıcılık" suçundan 8 ay 10 gün hapis ve 400-TL adli para cezasıyla cezalandırılıp, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51/1 maddesi uyarınca hapis cezası ertelenen davacının meslek ruhsatının iptaline ilişkin Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Yönetim Kurulunun 12/02/2013 tarihli kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Olayda, söz konusu mahkumiyet kararından kaynaklanan memnu hakların iadesine karar verilmesi istemiyle talepte bulunulması üzerine verilen ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve Değişik İş No:... kararıyla, davacı hakkında verilen mahkumiyet kararında kısa süreli hapis cezasının 5237 sayılı Kanun'un 51/1 maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, 02/11/2007 tarihinde kesinleşen söz konusu kararda 5237 sayılı Kanun'un 53. maddesinin uygulanmadığı ve davacının yasaklanmış bir hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, davacının memnu haklarının geri verilmesine ilişkin talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedildiği görülmektedir.
Bu durumda, ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve Değişik İş No:... kararının memnu hakların iadesine ilişkin bir karar olmadığı anlaşıldığından, "nitelikli dolandırıcılık" suçundan mahkumiyeti bulunması nedeniyle meslek mensubu olmak için 3568 sayılı Kanun'un 4. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde aranılan şartı sonradan kaybeden davacının meslek ruhsatının iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi ısrar kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.





























Full & Egal Universal Law Academy