Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/703 Esas 2021/3353 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/703
Karar No: 2021/3353
Karar Tarihi: 27.12.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/703 E.  ,  2021/3353 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/703
Karar No : 2021/3353
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : ...Fonu
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ...TAŞ hissedarı olan davacının, maddi zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin .... İdare Mahkemesinin kesinleşmiş kararının, mülkiyet ve mahkemeye erişim haklarını ihlal ettiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla tespit edildiğinden bahisle, yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılarak; maddî tazminat isteminin AİHM kararıyla karşılanmış olması dolayısıyla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin ve nispî vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla;
AİHM kararının yargılamanın yenilenmesi nedeni olduğu, davacı lehine AİHM tarafından hükmedilen tazminat tutarının davacının gerçek maddi zararını ifade ettiği, dolayısıyla AİHM tarafından hükme bağlanan 25.393,93-Avro tazminatın, kararın verildiği 10/10/2017 tarihi itibarıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen efektif alış kuru (4,3375-TL) karşılığı olan 110.146,17-TL'ye isabet eden talebinin karşılandığı, AİHM kararı ile hükmedilen tutarı aşan 112.964,16-TL kısmı yönüyle ise davacının talebinin yerinde görülmediği gerekçesiyle,
Davacının yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulüne, Mahkemelerinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yargılama yönüyle kısmen kabulü kısmen reddine, haklılık oranı dikkate alınarak yapılan hesaplama neticesinde 309,60 TL yargılama giderinden haklılık oranına göre takdiren 154,00 ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00 TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına, davanın reddedilen kısmı yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 1.362,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye ödenmesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi ...İdare Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla;
İstinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve dilekçelerde ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca tarafların istinaf başvurularının reddine karar verilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 25/12/2019 tarih ve E:2019/3887, K:2019/4652 sayılı kararıyla;
AİHM'in önüne taşınan uyuşmazlığın esasının, mülkiyet hakkı bağlamında, davacının Demirbank hissesinden tazminatsız olarak yoksun bırakıldığı iddiasının olduğu, AİHM'in yaptığı inceleme sonucunda nihaî olarak, davacının mülkiyet hakkının ihlâl edildiği tespitinde bulunduğu, Sözleşme'nin 41. maddesi kapsamında da davacının yoksun kaldığı hissesinin güncel karşılığı olan maddî tazminata hükmettiği, davacı ile birlikte diğer başvurucuların yapmış olduklarını ileri sürdükleri masraf ve giderler için 25.000-Avro ödenmesine ve âdil tazmine ilişkin taleplerinin geri kalanının ise reddine karar verdiği, AİHM'in anılan kararında tespit edilen ihlâl neticesinde yargılamanın yenilenmesi gerektiğine ilişkin bir ibareye yer verilmediği,
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendi uyarınca, yargılamanın yenilenmesinin uyuşmazlığın esasını oluşturan temel hak ve özgürlükler açısından ihlâlin sonuçlarının tam olarak giderilemediği hâllerde uygulanabileceği, somut olayda da davacının temel şikâyeti olan hisselerinden yoksun kalması nedeniyle mülkiyet hakkı bağlamında uğradığı zararın, AİHM tarafından âdil tazmin yoluyla tamamen giderildiği, bu nedenlerle yeniden yargılama yoluyla giderilebilecek ihlâl hükmünün varlığından ve dolayısıyla yargılamanın yenilenmesi şartlarının oluştuğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı,
Öte yandan, davacı ve diğer başvurucular tarafından Sözleşme'nin 41. maddesi kapsamında yerel mahkemeler önünde yaptıkları masraflara da hükmedilmesinin AİHM'den talep edildiği ve bu talep kapsamında 25.000-Avro ödenmesine karar verildiği, dolayısıyla âdil tazmin kararıyla ihlâlin sonuçlarının yeniden yargılamayı gerektirmeyecek şekilde ortadan kaldırıldığı bir durumda yerel mahkeme masraflarını yargılamanın yenilenmesi konusu yapmanın hukuken mümkün olmadığı,
Sonuç itibarıyla somut olayda yargılamanın yenilenmesinin şartlarının oluşmadığı, bu nedenle, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararında hukukî isabet bulunmadığı gerekçesiyle, ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi ısrar kararının özeti: ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 53. maddesinin 1. fıkrasının (ı) bendinde, "hükmün, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin AİHM'in kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması"nın yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edildiği, AİHM tarafından tespit edilen ihlal nedeniyle uğranılan zararın tazminine karar verilmesinin yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmasını engellemediği, konusu aynı olan çok sayıdaki davada benzer yolda verilen kararların 2577 sayılı Kanun'un öngördüğü temyiz sınırı nedeniyle kesinleştiği gerekçeleri eklenerek ilk kararda ısrar edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, uyuşmazlıkta yargılamanın yenilenmesini gerektiren şartların oluşmadığı, Daire kararında da ifade edildiği üzere, yargılamanın yenilenmesinin ancak ihlalin sonuçlarının tam olarak giderilemediği hallerde söz konusu olabileceği, oysa somut dava bakımından AİHM tarafından davacının maddî zararına karşılık tazminat, yargılama gider ve masraflarına karşılık olarak da tüm başvuru sahipleri için 25.000-Avro ödenmesine karar verildiği, bu suretle ihlalin sonuçlarının giderildiği, ısrar kararında, aynı konudaki davalarda verilen yargılamanın yenilenmesi yolundaki kararların kesinleşmiş olması gerekçesine dayanıldığı, oysa bu gerekçenin hukuken kabul edilemez olduğu, ısrar kararının eksik ve hatalı değerlendirme ile verildiği, Fon'un 5411 sayılı Kanun'un 140. maddesi uyarınca her türlü harçtan muaf olduğu, bu nedenle Fon aleyhine harç yükletilmesinin kanuna aykırı olduğu belirtilerek, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, somut uyuşmazlık bakımından yargılamanın yenilenmesi için öngörülen koşulların gerçekleştiği, AİHM kararında yerel mahkemeler önündeki yargılama giderleri yönünden adil tazmine hükmedilmediği, ihlal kararında hükmedilen 25.000-Avro'nun AİHM önündeki yargılama giderlerine ilişkin olduğu, bu haliyle yerel mahkemeler önündeki yargılama giderleri yönünden ihlalin sonuçlarının giderilmediği, öte yandan AİHM tarafından tespit edilen ihlal nedeniyle uğranılan zararın tazminine karar verilmesinin yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurulmasını engellemediği, yargılamanın yenilenmesi kararı üzerine tesis edilen kararda yargılama giderlerinin haklılık oranına göre taraflara yükletildiği, oysa yargılamanın yenilenmesi koşullarının oluştuğu gözetildiğinde yargılama giderlerinin tümünün davalı idareye yükletilmesi gerektiği, aynı şekilde yargılamanın yenilenmesi kararı verildikten sonra davaların açılmasına sebebiyet veren davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mülkiyet hakkını ihlal ettiği, haklılık oranı hesaplanırken AİHM kararının verildiği tarihteki kurun dikkate alınmasının hatalı olduğu belirtilerek, davalı idarenin temyiz başvurusunun reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile, ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, 06/12/2000 tarih ve 24252 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 4389 sayılı Bankalar Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Demirbank TAŞ'nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devrine ilişkin ...tarih ve ...sayılı Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu kararının Danıştay Onuncu Dairesinin 05/11/2004 tarih ve E:2004/8038, K:2004/7170 sayılı kararı ile iptal edildiği, davalı Kurum tarafından yapılan satışa hazırlık işlemlerinin ve buna dayalı olarak Fon tarafından yapılan satış işleminin ise .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:...K:...sayılı kararı ile iptal edildiği ve anılan kararların temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği belirtilerek, Demirbank TAŞ hissesi karşılığı bedelin ödenmesi istemiyle yapmış olduğu başvurusunun cevap verilmeyerek reddi üzerine hisse karşılığının el konulma tarihi olan 06/12/2000 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4. maddesi uyarınca işletilecek faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
İdare Mahkemesince süre aşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karar temyiz ve karar düzeltme aşamalarından geçerek kesinleşmiştir.
Davacı tarafından, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne Ek 1 nolu protokolün 1. maddesinin ve Sözleşmenin 6/1. maddesinin ihlâl edildiği iddialarıyla AİHM'ne başvuruda bulunulmuştur.
AİHM'nin, 10/10/2017 tarih ve Başvuru no. 13312/08 ve 840 diğer başvuru "Fellner ve Diğerleri/Türkiye" kararıyla, başvurularda Sözleşme’ye Ek 1 No’lu Protokol’ün 1. maddesinin ihlâl edildiğine; karara ekli listede yıldızla (*) işaretli başvurularda üçüncü dava bakımından Sözleşme’nin 6/1. maddesinin ihlâl edildiğine; davalı Devlet tarafından başvuranlara, üç ay içerisinde, ekli listede belirtilen maddî tazminat miktarlarının (tüm başvuranlar bakımından toplam 9.679.799,26-Avro) ve yargılamalarda tüm başvuranlar tarafından yapılan masraf ve giderlere karşılık olarak toplam 25.000-Avro ödenmesine; üç aylık sürenin bittiği tarihten itibaren, ödeme gününe kadar, Avrupa Merkez Bankasının kısa vadeli kredilere uyguladığı marjinal faiz oranına üç puan eklemek suretiyle elde edilecek oranda, bahsedilen meblağlara basit faiz uygulanmasına; ihlâl bulgusunun tek başına, başvuranların uğradığı manevî zarar bakımından yeterli âdil tazmin teşkil ettiğine; başvuranların âdil tazmine ilişkin taleplerinin geri kalanının reddine karar verilmiştir.
Demirbank TAŞ hissedarı olan davacının, maddî zararının yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açtığı davanın süre aşımı yönünden reddine ilişkin ... İdare Mahkemesinin kesinleşmiş kararının, mülkiyet ve mahkemeye erişim haklarını ihlal ettiğinin AİHM kararıyla tespit edildiğinden bahisle, yargılamanın yenilenmesi yoluyla kaldırılarak; maddî tazminat isteminin AİHM kararıyla karşılanmış olması dolayısıyla davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yargılama giderlerinin ve nispî vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya ödenmesine hükmedilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 18/06/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun'un 19. maddesiyle değişik 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine, kararın tebliğinden itibaren otuz gün içinde istinaf yoluna başvurulabileceği; aynı Kanun'un 6545 sayılı Kanun'un 27. maddesiyle eklenen geçici 8. maddesinde ise, 6545 sayılı Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümlerin, 2576 sayılı Kanun'un, anılan Kanunla değişik 3. maddesine göre kurulan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen kararlar hakkında uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun'un geçici 8. maddesinde belirtilen bölge idare mahkemeleri, Adalet Bakanlığı tarafından 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemelerinin Tüm Yurtta Göreve Başlayacakları Tarihe İlişkin Kararı" uyarınca 20/07/2016 tarihinde göreve başlamışlardır.
Öte yandan, 2577 sayılı Kanun'un, yargılamanın yenilenmesi istemine konu olan .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 4577 sayılı Kanun ile değişik “itiraz” başlıklı 45. maddesinde, bu maddede sayılan uyuşmazlıklarla ilgili olarak, idare ve vergi mahkemelerince verilen nihai kararlar ile tek hakimle verilen nihai kararlara, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemelerin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine itiraz edilebileceği; 3622 sayılı Kanun ile değişik 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebileceği; 4577 sayılı Kanun ile değişik 47. maddesinde ise, idare ve vergi mahkemelerinin itiraz yolu açık olan kararlarının temyiz edilemeyeceği hüküm altına alınarak, idare mahkemelerinin itiraz yolu öngörülmeyen nihai kararlarının Danıştayda temyiz edileceği belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri bir arada değerlendirildiğinde; yargılamanın yenilenmesi istemine konu olan ve kaldırılması istenen .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının, istinaf kanun yolunun uygulanmasına başlandığı 20/07/2016 tarihi öncesinde verilmesi ve bu haliyle, verildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan 2577 sayılı Kanun'un kanun yollarına ilişkin hükümleri uyarınca temyize tabi bir karar olması nedeniyle, bu karara karşı yargılamanın yenilenmesi isteminde bulunulması üzerine yapılan yargılama sonucunda verilen .... İdare Mahkemesinin ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararının da ilk kararın verildiği tarihte yürürlükte olan kanun yollarına ilişkin hükümlere, dolayısıyla temyiz kanun yolu incelemesine tabi olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, yargılamanın yenilenmesi isteminin kabulüne ilişkin .... İdare Mahkemesince verilen ...tarih ve E:..., K:...sayılı kararın Danıştay nezdinde temyiz incelemesine tabi olduğu hususu göz önüne alındığında, uyuşmazlıkta, ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesince görevsizlik kararı verilerek, dosyanın Danıştayın ilgili dairesine gönderilmesi gerekirken, tarafların istinaf başvurusu hakkında karar verilmesinde usul kurallarına uygunluk görülmemiştir.
Diğer taraftan, temyize cevap dilekçesinin davacının mirasçısı adına verildiği görülmekte olup, bu hususun bozma kararı üzerine, ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesince görevsizlik kararı verilerek temyiz incelemesi için dosyanın gönderileceği Danıştayın ilgili dairesi tarafından değerlendirileceği tabiidir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2.Yukrarıda özetlenen ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesinin temyize konu ...tarih ve E:..., K:...sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,
3.Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ...Bölge İdare Mahkemesi .... İdare Dava Dairesine gönderilmesine,
4.27/12/2021 tarihinde, kesin olarak oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 1. 18/6/2014 tarih ve 6545 sayılı Kanun'un 27. maddesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'na eklenen geçici 8. madde ile 6545 sayılı Kanun ile idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümlerin zaman bakımından nasıl uygulanacağı düzenlenmiştir. Anılan maddeye göre, ivedi yargılama usulü hariç olmak üzere, 6545 sayılı Kanunla kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları 20/07/2016 tarihinden sonra verilen kararlar hakkında uygulanacak, 20/07/2016 tarihinden önce verilmiş kararlar hakkında ise, kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan kanun yollarına ilişkin hükümler uygulanacaktır.
2. Kanun koyucu, daha önce idari yargıda kanun yollarına ilişkin yapılan değişikliklerde düzenlenen geçiş hükümlerinden farklı olarak geçici 8. maddede, "Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararların, Danıştayda temyiz edileceği" yönünde bir düzenlemeye yer vermemiştir. Gerek 08/06/2000 tarihli ve 4577 sayılı Kanunla, gerekse 02/07/2012 tarih ve 6352 sayılı Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin hükümlerde değişiklik yapılırken, 2577 sayılı Kanun'a eklenen geçici 4. ve geçici 6. maddelerde açık geçiş hükümlerine yer verilmiştir. Anılan geçici maddelerde 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesinin birinci fıkrasında yer alan uyuşmazlıklarla ilgili olarak verilen nihaî kararlardan, değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce verilen kararlar ile Danıştayın bozma kararı üzerine kararı bozulan mahkemece verilen kararların, Danıştayda temyiz edileceği açık bir şekilde hükme bağlanmışken, kanun koyucu geçici 8. maddede böyle bir düzenlemeye bilinçli bir şekilde yer vermemiştir.
3. Adli yargıda ise idari yargıdan farklı bir şekilde, kanun koyucu bilinçli bir tercihle, kanun yolu aşamasında Yargıtay incelemesine tabi tutulan kararların tabi olacağı kurallara ilişkin açık geçiş hükümleri öngörmüş ve Ceza Muhakemesi Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve İş Mahkemeleri Kanunu'na ilişkin olarak kanun yollarına yönelik geçiş hükümleri düzenlemiştir. Bu kapsamda, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesinin birinci fıkrasında, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nun uygulanacak maddeleri belirlenmiş, anılan fıkraya 01/07/2016 tarih ve 6723 sayılı Kanunla "Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez." cümlesi eklenmiş, yine 24/11/2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunla eklenen geçici 10. madde ile de "Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay ceza daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir." hükmüne yer verilmiştir. Benzer şekilde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasında, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un uygulanacak maddeleri belirlenmiş, anılan fıkraya 01/07/2016 tarih ve 6723 sayılı Kanunla “Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” cümlesi eklenmiştir. Yine, 04/11/2016 tarih ve 6763 sayılı Kanunla eklenen geçici 4. maddenin birinci fıkrası ile “Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.” hükmüne yer verilmiştir.
4. Yukarıda alıntılanan kanun hükümlerinin incelenmesinden görüleceği üzere, kanun koyucu temyiz merciinin incelenmesinden geçmiş ilk derece mahkemesi kararları açısından bilinçli bir ayrım yaparak, adli yargı ile idari yargıda istinaf hükümlerinin zaman bakımından uygulanmasında farklı düzenlemeler öngörmüştür.
Nitekim, gerek 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un 8. maddesine, gerekse 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine 01/07/2016 tarih ve 6723 sayılı Kanun'un 33. ve 34. maddeleriyle “Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmü eklenirken, anılan 6723 sayılı Kanun'un 13. ve 14. maddeleriyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. ve 61. maddelerinde düzenleme yapılmasına rağmen, adli yargıdan farklı olarak, bölge idare mahkemelerinin göreve başladığı 20/07/2016 tarihinden önce Danıştayca verilen bozma kararları üzerine verilecek ilk derece mahkemesi kararları hakkında herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
5. Diğer taraftan, Anayasa Mahkemesine göre de 6545 sayılı Kanun’un idari yargıdaki kanun yollarında değişiklik yapan hükümleri, bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen mahkeme kararları hakkında uygulanacağı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır
2577 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesinin bir numaralı fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “…kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan…” ibaresinin, 6545 sayılı Kanunla idari yargıda kanun yollarına ilişkin olarak getirilen hükümlerin zaman bakımından uygulanması açısından belirsizliğe sebebiyet vermek suretiyle hukuki güvenliği ihlal ettiği belirtilerek, kuralın Anayasa'nın 2. maddesine aykırı olduğu iddiasıyla itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesince; "Kanun koyucunun, 6545 sayılı Kanun’la idari yargıdaki kanun yoluna ilişkin getirilen değişikliklerin yeni kurulacak bölge idare mahkemelerinin fiilen göreve başlamasından sonra uygulanmasını amaçladığı açıktır. Buna göre, 6545 sayılı Kanun’un idari yargıdaki kanun yollarında değişiklik yapan hükümleri, Kanun’un Resmî Gazetede yayımlandığı 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe girmekle birlikte 2576 sayılı Kanun’un 3. maddesine göre kurulacak olan bölge idare mahkemelerinin tüm yurtta göreve başlayacakları tarihten sonra verilen idare ve vergi mahkemeleri kararları hakkında uygulanacaktır. Bu tarihten önce verilen kararlar hakkında ise 6545 sayılı Kanun’la değişiklik yapılmadan önce 2577 sayılı Kanun’da yer alan kanun yolu hükümleri uygulanmaya devam edecektir. Bu itibarla, idare ve vergi mahkemelerince verilen nihai karar tarihinin esas alınarak, bu kararlara karşı başvurulacak kanun yollarının belirlenmesine ilişkin kural açık olup kuralın belirsizliği ve öngörülemezliğinden söz edilebilmesi olanaklı değildir." gerekçesiyle itirazın reddine hükmedilmiştir. (04/12/2015 tarih ve 29552 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/11/2015 tarih ve E:2015/63, K:2015/106 sayılı karar).
6. Yukarıda belirtilen gerekçelerle, 2577 sayılı Kanun'un geçici 8. maddesinin açık hükmü ve kanun koyucunun adli yargı ve idari yargı bakımından konuya farklı yaklaşımı karşısında, 6545 sayılı Kanun ile idari yargıda kanun yollarına ilişkin getirilen hükümler, 20/07/2016 tarihinden sonra verilen tüm kararlar hakkında uygulanacağından, uyuşmazlığın, 2577 sayılı Kanun'un 45. maddesi uyarınca bölge idare mahkemesi istinaf incelemesine tabi olduğu sonucuna varılmış olup, uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.






























Full & Egal Universal Law Academy