Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/462 Esas 2021/2347 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/462
Karar No: 2021/2347
Karar Tarihi: 10.11.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/462 E.  ,  2021/2347 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/462
Karar No : 2021/2347

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …Kurulu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 29/06/2020 tarih ve E:2017/3729, K:2020/2764 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun …tarih ve …sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin …tarih ve …sayılı kararının iptali ile yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 29/06/2020 tarih ve E:2017/3729, K:2020/2764 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin iddiaları yerinde, davacının 6749 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile ilgili Anayasa'ya aykırılık iddiası ise ciddi görülmediğinden işin esasına geçildiği,
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararın Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda …Ağır Ceza Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 5 yıl 15 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamından yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen "ByLock Tespit Tutanağı"ndan, davacı tarafından …GSM numarasından, …IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiği, örgüt tarafından kiralanan 9 adet IP adresi vasıtasıyla 20/09/2014-17/02/2015 tarihleri arasında ByLock uygulamasına 783 kez bağlantı kurduğunun anlaşıldığı,
Davacı tarafından, kullanım tarihi olarak belirtilen aralıkta meslek hayatının başlamadığı, meslek hayatı boyunca kullandığı hatta ilişkin böyle bir iddianın olmadığı, ID, kullanıcı adı, şifre, içerik vb. bilgiler bulunmadan delil olarak kullanılmasının hukuka aykırı olduğu, CGNAT-HTS kayıtlarında yüzde yirmi oranında hata olduğu, kaldı ki bu delilin işlem tarihinden sonra ileri sürüldüğünün beyan edildiği, ByLock uygulaması ile ilgili kararda aktarılan hususların ve davacı hakkında düzenlenmiş olan "ByLock Tespit Tutanağı"nın birlikte değerlendirilmesi sonucunda davacının bu beyanına itibar edilmediği,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacı tarafından, davalı idarenin tanık olarak gösterdiği şahısların aynı suçun sanığı olduğu, bu nedenle aralarında menfaat çatışması bulunduğu ve bu şahısların etkin pişmanlık hükümleri kapsamında verdiği ifadelerin delil olarak kullanılamayacağı, tanık ifadelerinin tümünün işlem tarihinden sonra ortaya çıktığı ve işlemin gerekçesi olamayacağı, kesinlikle katolog evlilik yapmadığının beyan edildiği,
Davacının örgütün içinde yer aldığına, örgütün yönlendirmesiyle katalog evlilik yaptığına, örgüt toplantılarına katıldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, sınavlara örgütün hakim-savcı sınav çalışma evlerinde hazırlandığına ve diğer hususlara yönelik kararda yer verilen ifadeler ile davacının bu ifadelere karşı beyanlarının değerlendirilmesi sonucunda, davacının beyanlarına itibar edilmeyerek FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği,
Öte yandan, davacı tarafından, davalı idarece savunma dilekçesinin yasal cevap verme süresinden sonra verildiğinden bahisle dikkate alınmaması gerektiği ileri sürüldüğü, ancak dava dilekçesinin 15/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği ve yasal cevap verme süresi içerisinde (16/03/2018) davalı idarece savunma dilekçesinin sunulduğu anlaşıldığından, davacının söz konusu iddiasının yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, 667 sayılı KHK'nın 3. maddesinin 1. fıkrasının (6749 sayılı Kanun'un) Anayasa'ya aykırı olduğu, dava konusu kararlar tesis edilirken, hiçbir aşamada savunmasının alınmadığı, bu sebeple savunma hakkının ihlal edildiği, hakimlik teminatı dikkate alınmaksızın ve soruşturma yürütülmeksizin disiplin cezası verildiği, masumiyet karinesinin, suç ve cezaların geriye yürümezliği ilkesinin, suç ve cezanın şahsiliği ve kusur ilkesinin ihlal edildiği, ölçülülüğün aşıldığı, "iltisak ve irtibatlı olmak" kavramı yorumlanmak suretiyle belirtilen şartların gerçekleşip gerçekleşmediği ve böylelikle tarafsızlık ve bağımsızlığın kaybedilip kaydedilmediği değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken böyle bir değerlendirmeden yoksun olarak verilen Daire kararının hukuka aykırı olduğu, meslekten çıkarma kararının demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünün ihlali gerekçesiyle tesis edilmediği, davalı idare tarafından, görevlerini yerine getirirken ve mesleğini ifa ederken kanuna ve hukuka aykırı olarak, vicdani kanaati dışında hareket ettiğine dair herhangi bir tespitte bulunulmadığı, işlem tarihi itibarıyla atfedilen suçlamaya ilişkin herhangi bir somut tespit ve delilin olmadığı, Dairece, sadece idarenin beyanlarının dikkate alındığı, araştırma taleplerinin ve mevcut ceza dosyası dahilinde bulunan delillerin ve Yargıtayın güncel değerlendirmelerinin dikkate alınmadığı, karara eklenen tüm tanık beyanlarının, esasında kendileri soruşturma geçiren ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan kişilerin kendi menfaatlerini tesis etmek amacıyla verdikleri beyanlar olduğu, başkaca delillerle desteklenmesi gerektiği, tanık beyanları açısından araştırma yapılması gerektiği, ifadelerin iftira niteliğinde olduğu, aşamalar dahilinde değişiklikler gösterdiği, kendi içerisinde çelişkiye düştüğü, Daire kararında hangi tanık beyanına ne şekilde üstünlük tanındığının belirtilmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esası incelendi, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin 29/06/2020 tarih ve E:2017/3729, K:2020/2764 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 10/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.





























Full & Egal Universal Law Academy