Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3210 Esas 2021/2597 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/3210
Karar No: 2021/2597
Karar Tarihi: 24.11.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3210 E.  ,  2021/2597 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3210
Karar No : 2021/2597
TEMYİZ EDENLER : 1-(DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
2-(DAVALI): …
VEKİLİ: Huk. ve Mev. Gen. Müd. Av. …
DİĞER DAVALI : … İdaresi Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2021 tarih ve E:2019/20646, K:2021/8361 sayılı kararının davacı tarafından işin esası, davalılardan … vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Diyarbakır ili, Sur ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın acele kamulaştırılmasına dair … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ve anılan acele kamulaştırma kararı sonrasında … İdaresi Başkanlığınca tesis edilen tüm işlemlerin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 15/06/2021 tarih ve E:2019/20646, K:2021/8361 sayılı kararıyla; uyuşmazlığa konu alan için gerekli olan ayrıntılı teknik çalışmaların yapıldığı, bunun sonucunda bölgenin riskli alan ilan edildiği, bu riskli alan ilanı doğrultusunda bölgenin sağlıklı yapılaşmasının ve taşınmaz kültür varlıklarının ihya ve restorasyon çalışmalarının ivedilikle aslına uygun olarak tamamlanmasının sağlanmasının hedeflendiği, alanın bütünlüğü de göz önünde bulundurularak kullanılmaz halde bulunan bölgenin kent çeperinde çöküntü alanı oluşumunun önlenmesi, imar ıslahının bir an önce yapılabilmesi için acele kamulaştırma kararının alındığı sonucuna varılarak dava konusu Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, davanın konusunun acele kamulaştırma kararı ve sonrasında … tarafından tesis edilen işlemler olduğu, acele kamulaştırma işlemi yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, diğer talepler yönünden olumlu veya olumsuz bir hüküm kurulmadığı, hukuki dinlenilme hakkı gereği, tüm taleplerin olumlu veya olumsuz karara bağlanması gerektiği, öte yandan mülkiyet hakkının ihlal edildiği, alandaki yenileme çalışmaları için taşınmazların kamulaştırılmasına gerek olmadığı ileri sürülmektedir.
Davalı idarelerden … tarafından, davanın reddine karar verilmiş olması nedeniyle tarafları lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idarelerden … tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuş olup, … tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ:
Dava, Diyarbakır İli, Sur İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın acele kamulaştırılmasına dair … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ve anılan acele kamulaştırma kararı sonrasında …. İdaresi Başkanlığınca tesis edilen tüm işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı Kanun'un "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinde:" İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır: ...
b) Acele kamulaştırma işlemleri..." hükmü, Danıştay Kanunu'nun "İlk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülecek davalar" başlıklı 24. maddesinin işlem tarihinde yürürlükteki haliyle; Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak, Bakanlar Kurulu Kararlarına karşı açılacak iptal davalarını karara bağlayacağı hüküm altına alınmıştır.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5. maddesinde de, idare mahkemelerinin vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki davalara bakacağı belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 34. maddesinin 1.fıkrasında ise, imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkemenin taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın tüm işlemlerinin iptalinin talep edildiği, Daire kararının "davanın konusu" başlıklı kısmında, TOKİ'nin tüm işlemlerinin de iptalinin istenildiği belirtilmesine karşın, kararın içeriğinde bu istem yönünden gerekçeye yer verilmeyerek karar sonucu kısmında da herhangi bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Oysa, dava konusu işlemlerden Bakanlar Kurulu Kararının 2575 sayılı Kanun'un 24. maddesinde sınırlı olarak sayılan ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'ın karara bağlayacağı işlemler kapsamında ve ivedi yargılama usulüne tabi olup, diğer dava konusu edilen … tarafından alanda yapılan uygulama işlemlerinde uyuşmazlığın görüm ve çözümü görevi, 2576 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca idare mahkemelerine ait bulunmaktadır.

Bu itibarla, Danıştay Altıncı Dairesi tarafından verilecek dilekçe ret kararı üzerine uyuşmazlığın yeniden çözümlenmesi gerektiğinden, davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan, bozma kararı üzerine yapılacak yargılama sonucunda verilecek kararda, vekalet ücreti hakkında yeniden bir değerlendirme yapılacağından, davalı Cumhurbaşkanlığı'nın vekalet ücretine ilişkin temyiz iddialarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesi uyarınca gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Diyarbakır ili, Tarihi Sur Koruma Bandı içerisindeki … ve … Mahalleleri ile … Bölgesindeki … Mahallesi sınırları içerisindeki taşınmazlara ilişkin 2008 yılından itibaren … Valiliği, … Büyükşehir Belediyesi, Sur Belediye Başkanlığı ve davalı … tarafından çalışmalara başlanmıştır.
Davaya konu taşınmazın bulunduğu alanda, 5216 sayılı Kanun'un değişik 7. maddesi ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu'na istinaden … ile … Valiliği arasında 31/03/2008 tarihinden itibaren muhtelif tarihlerde "Gecekondu Dönüşüm Proje Alanı" olarak belirlenmesine dair protokoller imzalanmış, 6306 sayılı Kanun'un 2. maddesi uyarınca 22/10/2012 tarih ve 2012/3900 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de alan riskli alan ilan edilmiştir.
Daha sonra, … Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile Sur içi 1/5000 ölçekli Koruma Amaçlı Nazım ve 1/1000 ölçekli Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı onaylanmış, … tarih ve … sayılı Koruma Kurulu Kararı ile de imar planları revize edilmiş, anılan imar planlarında taşınmaz 'okul alanı' olarak belirlenmiştir.
Davacının veraseten iştirak sahibi olduğu ... ada, ... parsel sayılı 68 m2 yüz ölçümlü taşınmazın tamamının babası …'ye ait olduğu, bu kişinin mirasçılarından olan davacının 1/8 oranında hisse sahibi olduğu, davacı dışındaki diğer mirasçılar ile uzlaşma sağlanarak taşınmazın geri kalan kısmının 04/05/2012 tarihinde …'ye devredildiği, davacıya 28/11/2016 tarihinde bizzat tebliğ edilen uzlaşmaya çağrı yazısına rağmen davacı ile uzlaşma sağlanamadığından, dava konusu edilen acele kamulaştırma kararının tesis edildiği görülmüştür.
Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak … tarafından 18/08/2016 tarihinde adli yargıda açılan dava neticesinde, …. Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:… Değişik İş, K:… sayılı kararı ile taşınmaza yönelik el koyma kararı verilmiş, daha sonra 07/03/2017 tarihinde bedel tespit ve tescil davası açılarak, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile taşınmazın Hazine adına tesciline karar verilmiştir.
Davacı tarafından, 20/08/2019 tarihinde davalılardan …'ye başvuruda bulunularak taşınmaza ilişkin acele kamulaştırma ile ilgili tüm işlemlerin onaylı örnekleri Bilgi Edinme Kanunu kapsamında talep edilmiş ve dilekçe ekine taşınmazın Hazine adına tesciline dair mahkeme kararı eklenmiş, bu başvuruya taşınmazın acele kamulaştırılmasına dair yargı kararının eklenmesi suretiyle … tarafından verilen cevabın 31/08/2019 tarihinde davacıya tebliği üzerine, temyizen incelenen dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT :
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında; Devletin, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükme bağlanmış, 125. maddesinin üçüncü fıkrasında da; 40. maddedeki düzenlemenin devamı niteliğinde, "İdari işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar." hükmüne yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Aynı dilekçe ile dava açılabilecek haller" başlıklı 5. maddesinde, "Her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılır. Ancak, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile de dava açılabilir." hükmüne yer verilmiş; "Dava açma süresi" başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 2. fıkrasında, bu sürenin, idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihi izleyen günden itibaren başlayacağı; dördüncü fıkrasında ise, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, 14/3-e ve 15/1-b maddelerinde de; idarî dava dilekçelerinin süre aşımı yönünden Kanun'a uygunluğunun inceleneceği ve bu yönden Kanun'a aykırı bulunan davaların reddedileceği hükme bağlanmıştır.
28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 18. maddesiyle, 2577 sayılı Kanun'a eklenen "İvedi yargılama usulü"nün düzenlendiği 20/A maddesinde;
"1. İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır:
a) İhaleden yasaklama kararları hariç ihale işlemleri.
b) Acele kamulaştırma işlemleri.
c) Özelleştirme Yüksek Kurulu kararları.
d) 12/3/1982 tarihli ve 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu uyarınca yapılan satış, tahsis ve kiralama işlemleri.
e) 9/8/1983 tarihli ve 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca, idari yaptırım kararları hariç çevresel etki değerlendirmesi sonucu alınan kararlar.
f) 16/5/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun uyarınca alınan Bakanlar Kurulu kararları. (02/07/2018 tarih ve 703 sayılı KHK'nın 185. maddesi ile "Bakanlar Kurulu" ibaresi "Cumhurbaşkanı" olarak değiştirilmiştir.)
2. İvedi yargılama usulünde:
a) Dava açma süresi otuz gündür.
b) Bu Kanunun 11 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.
c) Yedi gün içinde ilk inceleme yapılır ve dava dilekçesi ile ekleri tebliğe çıkarılır.
d) Savunma süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren on beş gün olup, bu süre bir defaya mahsus olmak üzere en fazla on beş gün uzatılabilir. Savunmanın verilmesi veya savunma verme süresinin geçmesiyle dosya tekemmül etmiş sayılır.
e) Yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak verilecek kararlara itiraz edilemez.
f) Bu davalar dosyanın tekemmülünden itibaren en geç bir ay içinde karara bağlanır. Ara kararı verilmesi, keşif, bilirkişi incelemesi ya da duruşma yapılması gibi işlemler ivedilikle sonuçlandırılır.
g) Verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.
h) Temyiz dilekçeleri üç gün içinde incelenir ve tebliğe çıkarılır. Bu Kanunun 48 inci maddesinin bu maddeye aykırı olmayan hükümleri kıyasen uygulanır.
ı) Temyiz dilekçelerine cevap verme süresi on beş gündür.
i) Danıştay evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar verir. Aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisi yaparak esas hakkında yeniden karar verir.
Ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri gönderir. Temyiz üzerine verilen kararlar kesindir.
j) Temyiz istemi en geç iki ay içinde karara bağlanır. Karar en geç bir ay içinde tebliğe çıkarılır." hükümlerine yer verilmiştir.
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2577 sayılı Kanun'un "Kararlarda bulunacak hususlar" başlıklı 24. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde, kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği hüküm altına alınmış; aynı Kanun'un 31. maddesinin yargılama giderleri konusunda yollamada bulunduğu 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yerine yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesinde; vekâlet ücretine yargılama giderleri arasında yer verilmiş ve 326. maddesinde; Kanun'da yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği, davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkemenin, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştıracağı belirtilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava konusu … tarih ve …. sayılı Bakanlar Kurulu Kararı yönünden;
İlgili mevzuat başlığı altında belirtilen Anayasa ve 2577 sayılı Kanun hükümleri uyarınca; özel kanunlarında aksine bir hüküm bulunmadıkça, idari işlemlerde dava açma süresinin başlamasında yazılı bildirimin esas olduğu; dava açma süresi hesabında ilân tarihinin, ancak "ilanı gereken" düzenleyici nitelikteki işlemler açısından dikkate alınacağı, bireysel/subjektif nitelikteki işlemlere karşı ise ilgililerin, bu işlemlerin kendilerine yazılı olarak bildirildiği tarihten itibaren dava açabilecekleri açıktır.
Bununla birlikte, idari işlemin niteliğinin ve hukuki sonuçlarının davacı tarafından bütünüyle öğrenilmesi halinde, bilgi edinmenin (ıttılanın) yazılı bildirimin sonuçlarını doğuracağı ve dava açma süresine başlangıç alınacağı Danıştay içtihatlarıyla kabul edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; 26/01/2013 tarih ve 28540 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uyuşmazlığa konu taşınmazı da kapsayan şekilde, Diyarbakır İli, Sur İlçesi Tarihi Sur Koruma Bandında bulunan … ve … Mahalleleri ile … Bölgesindeki … Mahallesi sınırları içerisinde gecekondu dönüşüm proje alanı olarak belirlenen alandaki taşınmazların Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından acele kamulaştırılmasına karar verildiği ve kamulaştırma işlemlerine başlanıldığı, davacıya gönderilen … tarih ve … sayılı uzlaşma davetiyesinin, 28/11/2016 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği; ancak uzlaşma sağlanılamadığı, öte yandan ... Asliye Hukuk Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında görülen bedel tespit ve tescil davasında, tebligatların bir kısmı (örneğin tensip zaptı ve dava dilekçesinin 17/04/2017 tarihinde, ek bilirkişi raporunun 10/07/2018 tarihinde) ile anılan Mahkemenin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının (09/08/2019 tarihinde) 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21.maddesi hükmü uyarınca tebliğ edildiği, davacı tarafından anılan Mahkeme kararı ile birlikte 20/08/2019 tarihinde davalı …'ye başvuruda bulunulduğu, son olarak bedel tespiti ve tescile ilişkin karara karşı … tarafından verilen istinaf başvuru dilekçesinin 06/09/2019 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
28/11/2016 tarihinde bizzat davacıya tebliğ edilen uzlaşma davetiyesi içeriğinde, taşınmazın acele kamulaştırılmasına dair Bakanlar Kurulu Kararının 26/01/2013 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlandığı ve bu karara istinaden kamulaştırma işlemlerine devam edildiği bilgisi de yer aldığından, davacının dava konusu Bakanlar Kurulu kararından bu uzlaşma davetiyesinin tarafına tebliğ edildiği 28/11/2016 tarihi itibarıyla haberdar olduğunun kabulü gerekmektedir. Bununla birlikte işbu davanın da tabi olduğu ivedi yargılama usulünde otuz günlük özel dava açma süresi bulunmakta ise de, dava konusu Bakanlar Kurulu kararında husumetin yöneltileceği idarenin gösterilmesi suretiyle otuz gün içinde acele kamulaştırma işleminin iptali istemiyle dava açılabileceği şerhine yer verilmediğinden, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu içtihatlarına göre Anayasa'nın 40. maddesi uyarınca, acele kamulaştırma işleminin iptali istemiyle, öğrenme tarihinden itibaren idari yargıda genel dava açma süresi olan altmış gün içerisinde dava açılabilecektir.
Bu itibarla, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararından 28/11/2016 tarihi itibarıyla haberdar olan davacı tarafından, acele kamulaştırma işlemine karşı 28/11/2016 tarihinden itibaren altmış gün içinde dava açılması gerekirken, bu süre geçtikten çok sonra 24/09/2019 tarihinde açılmış olan davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiğinden, dava konusu Bakanlar Kurulu kararı yönünden davanın reddi yolunda verilen Daire kararında sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmemiştir.
Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca … tarafından tesis edilen işlemler yönünden;
Dava dilekçesinde, acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile birlikte Toplu Konut İdaresi Başkanlığının ilgili tüm işlemlerinin de iptali talep edilmiştir.
"…'nin tüm işlemleri" ifadesinden, hangi işlemlerin dava konusu edildiği anlaşılamamakla birlikte, 2577 sayılı Kanun'un 5. maddesi dikkate alındığında aralarında maddi veya hukuki bağlılık ya da sebep-sonuç ilişkisi bulunan işlemler, birlikte dava konusu edilebileceğinden, anılan işlemlerin acele kamulaştırma kararı ile birlikte dava konusu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.
Bunun yanı sıra; genel idari yargılama usulüne tabi olan idari bir işlemin, ivedi yargılama usulüne tabi olduğu tartışmasız olan acele kamulaştırma kararı ile birlikte dava konusu edilmesi halinde, 2577 sayılı Kanunun 5. maddesindeki koşulu sağlamak kaydıyla bu işlemin de ivedi yargılama usulüne tabi olacağı kuşkusuzdur. Bu itibarla, davanın …'nin tüm işlemlerine yönelik kısmı da “ivedi yargılama usulüne” tabi olup, yargısal denetiminin 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesi kapsamında yapılması gerekmektedir.
Dava konusu uyuşmazlıkta, Daire kararının "Davanın konusu" kısmında acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ile birlikte …'nin tüm işlemlerinin de iptalinin istenildiği belirtilmesine karşın, kararda bu işlemler yönünden herhangi bir hukuki değerlendirme yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı görülmektedir.
2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin 1.fıkrasının (i) bendinde Danıştayın, ivedi yargılama usulüne tabi davaların temyiz incelemesinde; evrak üzerinde yaptığı inceleme sonunda, maddi vakıalar hakkında edinilen bilgiyi yeterli görürse veya temyiz sadece hukuki noktalara ilişkin ise yahut temyiz olunan karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise işin esası hakkında karar vereceği, aksi hâlde gerekli inceleme ve tahkikatı kendisinin yaparak esas hakkında yeniden karar vereceği; ancak, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan temyizi haklı bulduğu hâllerde kararı bozmakla birlikte dosyayı geri göndereceği hükme bağlanmıştır.
Bu düzenlemeye göre 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesinde sayma yoluyla belirtilen davalar yönünden ivedi yargılama usulünün öngörülmesindeki -bu davaların özelliği gereği bir an önce sonuçlandılmasına yönelik- amacın gerçekleşmesi için, temyiz incelemesine konu olan kararda hukuki isabet görülmediğinin temyiz mercii tarafından saptanması halinde, dosyanın kararı veren mahkeme veya Daireye geri gönderilmesi yerine, uyuşmazlığın esasının bizzat çözümlenerek nihai olarak karara bağlanması genel kural olup; kararın bozularak dosyanın geri gönderilmesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlarla sınırlı tutulmuştur.
Bununla birlikte, yukarıda belirtilen durumun, ivedi yargılama usulüne ilişkin uyuşmazlıklarda verilen kararların temyiz incelemesinin esastan yapılabilmesi, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın tüm unsurları yönünden bir inceleme yapılarak davanın esası hakkında bir karar verilmiş olması halinde geçerlidir. Başka bir deyişle ilk derece mahkemesince, dava konusu edilen işlemlerin tamamına yönelik bir inceleme ve hukuki değerlendirme yapılmadan bazı işlemler yönünden hüküm kurulmadan karar verilmesi durumunda, temyiz merciinin, ilk derece mahkemesi kararını, yargılaması hiç yapılmamış kısım yönünden de bir denetime tabi tutup uyuşmazlığın esası hakkında ilk derece mahkemesinin yerine geçerek karar vermesi 2577 sayılı Kanunun 20/A maddesine aykırı olacaktır.
2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (g) bendinde yer alan "verilen nihai kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir." düzenlemesinde yer alan "nihai kararlar" ibaresi de, davaya konu edilen tüm işlemler yönünden yargılaması yapılmış ve hüküm kurulmuş bir kararın varlığına işaret etmekte olup, ilk derece mahkemesince davanın bir kısmının hiç incelenmemesi ve eksik hüküm kurulmuş olması halinde, davanın bu kısmının temyiz incelemesi aşamasında ilk kez yargılamaya tabi tutularak esasının incelenmesi suretiyle doğrudan çözümlenmesine hukuki olanak bulunmamaktadır.
Zira aksi bir kabul, yasa koyucu tarafından benimsenen iki dereceli yargılama sistemi dışında bir yargılama usulünün benimsenmesi ve ivedi yargılama usulünün getiriliş amacının dışına çıkılması sonucunu doğuracağı gibi ivedi yargılama usulüne tabi davalarda temyiz üzerine verilen kararların kesin nitelikte olduğu ve bu kararlara karşı başka bir kanun yolunun öngörülmediği de dikkate alındığında, kararın kanun yoluyla denetiminin yapılabilmesini de engelleyecek ve Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde vurgulanan adil yargılanma ilkesine aykırı sonuçlar doğurabilecektir.
Yukarıda belirtilen değerlendirmeler çerçevesinde; ilk derece mahkemesi sıfatıyla uyuşmazlığa bakan Danıştay Altıncı Dairesince davada, henüz niteliği ortaya konulmamış "TOKİ'nin tüm işlemleri" yönünden bir inceleme ve değerlendirme yapılmamış ve hüküm kurulmamış olması nedeniyle, davanın bu kısmı açısından temyize konu kararda, usul hükümlerine uyarlık görülmemiştir.
Bu durumda; Daire kararının, davanın "TOKİ'nin tüm işlemleri" ne ilişkin kısım yönünden bozularak hukuki inceleme yapılıp hüküm kurulmak üzere dosyanın Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.
Davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığının Daire kararının vekalet ücretine ilişkin kısmına yönelik temyiz istemi yönünden;
Temyize konu Daire kararında dava konusu Bakanlar Kurulu kararı yönünden davanın reddine hükmedilmiş olmasına karşın davalı idareler lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olup, davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı tarafından kararın bu kısmının bozulması istenilmiştir.
Daire kararının dava konusu acele kamulaştırma kararı yönünden davanın reddine ilişkin kısmı Kurulumuzca sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunduğundan, temyize konu kararın vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının bozularak, bu kısım yönünden davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığı lehine doğan vekalet ücretine Kurulumuzca hükmedilmesi gerektiği açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kısmen reddine,
2.Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 15/06/2021 tarih ve E:2019/20646, K:2021/8361 sayılı kararının … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,
3.Davacının temyiz isteminin kısmen kabulüne,
4.Anılan kararın "… İdaresi Başkanlığınca tesis edilen tüm işlemler" hakkında hüküm kurulmamasına ilişkin kısmının BOZULMASINA,
5.Davalı idarelerden … temyiz isteminin kabulüne,
6.Anılan kararın davalı idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesine ilişkin kısmının BOZULMASINA,
7.Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen …-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelerden Cumhurbaşkanlığına verilmesine,
8…. İdaresi Başkanlığınca tesis edilen işlemler hakkında da bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Altıncı Dairesine gönderilmesine,
9.Aşağıda dökümü yapılan temyiz aşamasına ilişkin …-TL yargılama giderinin yarısı olan …-TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, …-TL'nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10. Kesin olarak, 24/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Dava, Diyarbakır ili, Sur ilçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın acele kamulaştırılmasına dair … tarih ve … sayılı Bakanlar Kurulu Kararının ve anılan acele kamulaştırma kararı sonrasında … İdaresi Başkanlığınca tesis edilen tüm işlemlerin iptali istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı Kanun'un "İvedi yargılama usulü" başlıklı 20/A maddesinde:" İvedi yargılama usulü aşağıda sayılan işlemlerden doğan uyuşmazlıklar hakkında uygulanır: ...
b) Acele kamulaştırma işlemleri..." hükmü, Danıştay Kanunu'nun "İlk derece mahkemesi olarak Danıştay'da görülecek davalar" başlıklı 24. maddesinin işlem tarihinde yürürlükteki haliyle; Danıştay'ın ilk derece mahkemesi olarak, Bakanlar Kurulu Kararlarına karşı açılacak iptal davalarını karara bağlayacağı hüküm altına alınmıştır.
2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un 5. maddesinde de, idare mahkemelerinin vergi mahkemelerinin görevine giren davalarla ilk derece Danıştay'da çözümlenecek olanlar dışındaki davalara bakacağı belirtilmiş, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 34. maddesinin 1.fıkrasında ise, imar, kamulaştırma, yıkım, işgal, tahsis, ruhsat ve iskan gibi taşınmaz mallarla ilgili mevzuatın uygulanmasında veya bunlara bağlı her türlü haklara veya kamu mallarına ilişkin idari davalarda yetkili mahkemenin taşınmaz malların bulunduğu yer idare mahkemesi olduğu belirtilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; dava dilekçesinde, acele kamulaştırmaya ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığı'nın tüm işlemlerinin iptalinin talep edildiği, Daire kararının "davanın konusu" başlıklı kısmında, …'nin tüm işlemlerinin de iptalinin istenildiği belirtilmesine karşın, kararın içeriğinde bu işlem yönünden gerekçeye yer verilmeyerek karar sonucu kısmında da herhangi bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Oysa, dava konusu işlemlerden Bakanlar Kurulu Kararının 2575 sayılı Kanun'un 24. maddesinde sınırlı olarak sayılan ilk derece mahkemesi olarak Danıştay'ın karara bağlayacağı işlemler kapsamında ve ivedi yargılama usulüne tabi olduğu, diğer dava konusu edilen … tarafından alanda yapılan uygulama işlemlerinde uyuşmazlığın görüm ve çözümü görevi, 2576 sayılı Kanun'un 5. maddesi uyarınca idare mahkemelerine ait bulunmaktadır.
Bu itibarla, Danıştay Altıncı Dairesi tarafından verilecek dilekçe ret kararı üzerine uyuşmazlığın yeniden çözümlenmesi gerektiğinden, davacının temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile, karara katılmıyoruz.




























Full & Egal Universal Law Academy