Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/3103 Esas 2022/883 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/3103
Karar No: 2022/883
Karar Tarihi: 17.03.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/3103 E.  ,  2022/883 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/3103
Karar No : 2022/883
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
Hukuk Müşaviri Av. …
DAVALI İDARE YANINDA
DAVAYA KATILAN : … Odası
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/04/2021 tarih ve E:2018/3352, K:2021/2219 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Eczacılıkta Uzmanlık Kurulunun 20/09/2017 tarihli kararı ile tesis edilen ''Fitofarmasi Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Müfredatı (v.1.1)"nın iptaline ve bu işlemin dayanağı olan 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'un eki ‘’Eczacılıkta Uzmanlık Dalları ve Eğitim Süreleri’’ başlıklı 1 sayılı çizelgenin 2. satırının iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 14/04/2021 tarih ve E:2018/3352, K:2021/2219 sayılı kararıyla;
Davacının Anayasaya aykırılık iddiası değerlendirilirken, Anayasa Mahkemesinin benzer konudaki 28/03/2013 tarih ve E:2011/65, K:2013/49 sayılı kararı irdelendikten sonra, Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyip,
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'un Ek 1. maddesine, 21/10/2016 tarih ve 29864 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Eczacılıkta Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği'nin 3. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ile 4. ve 5. maddelerine yer verilerek;
Anılan mevzuat ile Eczacılıkta Uzmanlık Kuruluna verilen çekirdek eğitim müfredatlarını belirleme görev ve yetkisinin ''kanuni idare'' ilkesi uyarınca, üst hukuk normlarına ve bilimin gereklerine uygun olarak kullanılıp kullanılmadığının ortaya konulması gerektiği;
6566 sayılı Kanun'un genel gerekçesinde özetle; sağlık alanındaki tüm meslekler gibi eczacılık alanının da hızlı, dinamik bir değişime uğradığının, değişen sağlık koşullarına ayak uydurmanın eczacılık mesleği için önemli olduğunun, gelişen sağlık hizmetlerinin hasta odaklı eczacılık uygulamalarını zorunlu hale getirdiğinin, bu durumun karşılanmasının ancak derinlemesine bir uzmanlık eğitimi ile mümkün olduğunun, hastalıkların önlenmesinde, koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesinde, ilaçla tedavinin etkinliğinin artırılmasında, kliniklerde ilaç danışmanlığı ve zehirlenmenin önlenmesinde, ülkemizin doğal bitkisel kaynaklarından elde edilecek etken madde ve drogların kullanılmasında, toplum sağlığının ve sağlık hizmetlerinin niteliğinin daha da gelişmesi için eczacıların uzmanlaşması gerektiğinin, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun'a dayanılarak hazırlanan Tababet İhtisas Tüzüklerine göre eczacılar farmakoloji, biyokimya ve tıbbi biyokimya alanlarında uzmanlaşma hakkına sahipken, ihtisas tüzüğünün 2002 yılında Tıpta Uzmanlık Tüzüğü olarak yeniden düzenlenmesiyle eczacıların uzmanlaşma haklarından mahrum bırakıldığının; ayrıca dünya genelinde uzman eczacılık eğitiminin çok sayıda branşta verildiğinin ve uzmanlık eğitimini tamamlayan eczacıların kamu ve özel sektörde yaygın olarak istihdam edildiğinin belirtildiği;
Eczacılıkta Uzmanlık Kurulunun 29/04/2015 tarih ve 2 sayılı kararı ile eczacılıkta uzmanlık dallarında müfredat ve standartların belirlenmesi amacıyla alanında uzman, akademik unvana sahip üyelerden meydana gelen bir komisyon oluşturulduğu, bu Komisyonun ilk toplantısını 05/06/2015 tarihinde gerçekleştirdiği ve devam eden süreçte müfredat çalışmalarının devam ettiği;
Dava konusu müfredatta; fitofarmasi uzmanlık alanı ile ilgili genel olarak bilgi verildikten sonra, müfradatın amaç ve hedefleri, temel yetkinlikler, öğrenme ve öğretme yöntemleri ve eğitim kaynaklarının ortaya konulduğu; bu uzmanlık dalında rotasyon bulunmadığının belirtildiği; fitofarmasinin, tıbbi bitkilerden elde edilen ve Farmakope normlarında standardize edilerek etkililik, güvenlik ve kalite analizleri yapılmış ve uygun şekilde doze edilmiş ekstreleri taşıyan tıbbi bitkisel ürünler (geleneksel bitkisel tıbbi ürün, bitkisel ilaç) ile tedavisinin hekimin hastaya uygulamak istemesi halinde, tedavi protokolüne uygun bir şekilde düzenlenmesinde, hasta sağlığının korunmasında ve iyileşmesinde hekimlerle işbirliği içerisinde danışmanlık görevini yapan, tedavide kullanılan tıbbi bitkisel ürünlerin üretiminden hastaya ulaşmasına kadar sürecin her basamağında yer alan ve kalitenin, etkililiğin ve güvenilirliğinin kontrol altına alınmasını sağlayan ve sadece eczacılara özgü bir eczacılık uzmanlık alanı olarak ifade edildiği;
Davacı tarafından; fitofarmasi alanının doktora eğitimi olarak sürdürülmesi gerektiği belirtilmiş ise de, bu alanın, kanun koyucu tarafından uzmanlık alanı olarak belirlendiği; dava konusu müfredat ile de fitofarmasi uzmanlarının eğitim standartlarının ortaya konulduğu;
Davacı tarafından; 1219 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca vücut bütünlüğüne ancak tıp fakültesi diplomasına sahip hekimlerce müdahale edilebileceği, tedavinin bir parçası olan ilaç kullanımına karar verme yetkisinin, eczacılara tanınmasının üst hukuk normlarına aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de; dava konusu müfredatta, uzmanlık alanının tanımı yapılırken, fitofarmasi uzmanlarına, hekimlerle işbirliği içerisinde danışmanlık görevi verildiği, tedaviyi hekimin hastaya uygulamak istemesi halinde, fitofarmasi uzmanının danışmanlık görevi yapacağının belirtildiği, fitofarmasi uzmanının yetki ve sorumluluklarının ortaya konulduğu, doktorun sorumluluğunda olan alanlara müdahaleden ziyade doktorlara destek sunulmasının amaçlandığı dikkate alındığında, bu iddianın yerinde olmadığı;
Yine davacı tarafından; rotasyonlarda geçirilen süre sonunda asistana hangi yeteneklerin kazandırılmasının amaçlandığının davaya konu müfredatta tespit edilemediği, rotasyonlarda hangi kliniklerde bitkisel tedavi uygulandığı, uzmanlık öğrencilerinin bu kliniklerde nasıl eğitim alacağının düzenlenmediği öne sürülmüş ise de; müfredatın ''Rotasyon hedefleri'' başlığını taşıyan 6. kısmında, bu uzmanlık dalında rotasyon bulunmadığının açıkça ifade edildiği;
Bununla birlikte, müfredatın 2. kısmında, uzmanlık eğitiminin kuramsal eğitim, laboratuvar uygulamaları, klinik ortam eğitimleri, tez hazırlama ve tez savunması aşamalarından oluştuğu ve süresinin 3 yıl olduğunun belirtildiği; klinik ortam eğitiminin ise sağlık bakım ekibinin bir üyesi olarak hastanedeki ilgili servislerde klinik eczacılık bilgi ve becerilerini kazandırmak üzere, eğitici gözetim ve denetiminde gerçekleştirilen yapılandırılmış uygulamalı eğitim olarak kabul edildiği;
Müfredatın, Tıpta Uzmanlık Kurulunun (TUK) önerileri dikkate alınmadan yayımlandığı ve bilimsel temellere dayanılmadığı öne sürülmüş ise de, Eczacılıkta Uzmanlık Kurulu tarafından, alanında uzman akademisyenlerden meydana gelen bir komisyon tarafından, davaya konu müfredatın bilimsel çalışmalarının yürütüldüğü, hazırlanan müfredatın TUK'a gönderilerek görüş sorulduğu, TUK'tan gelen görüş değerlendirilerek değişiklikler yapıldığı ve mevzuat uyarınca nihai karar verme yetkisine sahip Eczacılıkta Uzmanlık Kurulu kararıyla kabul edildiğinin görüldüğü;
Nitekim, müfredatta uzmanlık alanının, TUK'a gönderilen ilk versiyonundan farklı tanımlandığı ve fitofarmasi uzmanlarının görev alanları ve yetkilerinin de farklı bir şekilde düzenlendiği, rotasyon hedeflerine ve rotasyonlara ise yer verilmediğinin anlaşıldığı;
Dava konusu müfredatın, etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış bitkisel ürünlerin tedavide kullanımına yol açacağı ve toplum sağlığı açısından ciddi zararlara neden olabileceği öne sürülmekte ise de; müfredatın amaç ve hedefleri arasında, fitofarmasinin alt konuları olarak bitkisel doğal ürünlerin tedavide kullanılabilmesi için gerekli kalite standartlarının oluşturulma süreci, hastalıkların önlenmesi ve tedavisinde etkililikleri, olası ilaç etkileşimleri, istenmeyen etkileri, alerjik veya toksik etkileri ve klinik araştırmaları gibi konulara yer verildiği; sağlık hizmet sunumunda olması gereken belirli bir standardın sağlanması için gerekli alt yapı ve donanıma sahip fitofarmasi uzmanlarının yetiştirilmesinin amaçlandığı;
Bununla birlikte, eczacılık biliminin ve tıbbın gelişen ve ilerleyen bir bilim olduğu, uygulamada farklı hususlarla karşılaşılabileceği dikkate alındığında, Eczacılıkta Uzmanlık Kurulu tarafından, çekirdek eğitim müfredatında, sağlık bakımından ülke genelindeki mevcut durum değişiklikleri, bilimsel, tıbbi ve teknolojik gelişmeler ve diğer husuların temel alınması suretiyle değişiklik yapılmasında bir engelin de bulunmadığı;
Bu durumda; sağlık alanındaki tüm meslekler gibi eczacılık alanında da bilimin ve nitelikli sağlık hizmeti sunumunun gereği olarak, belirli bir standardın sağlanması suretiyle bir bütün olarak toplumun ve tek tek bireylerin sağlığının koruması, uygulamada sıkıntıların ve olumsuzlukların yaşanmasının engellenmesi, gerekli alt yapı ve donanıma sahip fitofarmasi uzmanlarının yetiştirilmesi amacıyla tesis edildiği anlaşılan davaya konu müfredatın, üst hukuk normlarına uygun olduğu, kamu yararı ve sağlık hizmetinin gereklerine aykırılık taşımadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, atıf yapılan Anayasa Mahkemesi kararında yalnızca tıp ve diş hekimliğinde uzmanlık alanlarının kanun ile düzenlenmesi açısından iddiaların incelendiği; ancak iddialarının bitkisel ürün olarak tarif edilen ve ilaçlar gibi hastanın tedavisinde kullanılması önerilen ürünler için tıp biliminin evrensel kurallarına uygun bir süreç işletilmeden uzmanlık alanı belirlenerek sağlık hakkına müdahale edildiğine ilişkin olduğu, dava konusu müfredat belirlenirken bilimsel çalışma yapılmadığı, akademik çevrelerden görüş alınmadığı, Eczacılıkta Uzmanlık Kurulu kararının tek başına bilimsel görüş olarak kabul edilemeyeceği, zira bu Kurulda yer alan üyelerin tamamının uzmanlık alanının eczacılık olmadığı, Tıpta Uzmanlık Kurulu tarafından verilen görüşlerin dikkate alınmadığı, uzmanlık eğitimi görenlerin bu alandaki eğitimleri nasıl göreceğinin düzenlenmediği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI : Davalı idare ve davaya katılan … Odası tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esasının incelenmesine geçildi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 14/04/2021 tarih ve E:2018/3352, K:2021/2219 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 17/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- İdari işlemlerin bir sebebe ve gerekçeye dayalı olması idare hukukunun genel ilkelerindendir. İdareler işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir hakkına sahiptirler. Ancak bu takdir hakkı, serbestçe kullanılanabilecek bir keyfiyeti ifade etmeyip, kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka uygun olarak temellendirilmiş olgularla desteklenmeli ve hukuka uygun kılacak bilimsel sebeplere dayanmalıdır.
6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun'a, 06/11/2014 tarih ve 6566 sayılı Kanun ile eklenen Ek 1. madde ile; anılan Kanun'da belirlenen uzmanlık dallarının eğitim müfredatları ve bu müfredatlara göre uzmanlık dallarının temel uygulama alanları ile görev ve yetkilerinin çerçevesini belirleme yetkisi, Sağlık Bakanlığının sürekli kurullarından olan Eczacılıkta Uzmanlık Kuruluna verilmekle birlikte, bu yetkinin davalı idarece hukuki güvenlik ve idari istikrar ilkelerine uygun olarak kullanılması gerektiğinde duraksama bulunmamaktadır.
Her ne kadar davalı idarenin, eczacılıkta uzmanlık alanlarına ilişkin düzenleme yapma konusunda takdir yetkisi bulunmakta ise de, uzmanlık alanına ilişkin müfredatın, eğitimin içeriği, süresi gibi esaslarının bilimsel olarak sebeplerinin somut olarak ortaya koyulması gerekmektedir.
Ancak, dosyanın incelenmesinden, davalı idarece, hastaların tedavisine yardımcı nitelikte dava konusu fitofarmasi müfredatı hazırlanırken bir bilimsel komisyon oluşturulmadığı, akademik çevrelerden görüşler alınmadığı, dolayısıyla dava konusu düzenlemeye dayanak olacak bilimsel sebeplerin sunulmadığı görülmektedir.
Diğer yandan, davalı idarece bu alanda kanunen yetkili olan Eczacılıkta Uzmanlık Kurulu tarafından düzenleme yapıldığı ileri sürülmekte ise de, bu hususun, dava konusu müfredatın bilimsel çalışmalar ışığında yayımlandığını göstermediği anlaşıldığından, bu savunmaya itibar edilmemiştir.
Bu haliyle, dava konusu Fitofarmasi Uzmanlık Eğitimi Çekirdek Müfredatı hazırlanırken kamu yararı ve hizmet gereklerinin gözetildiğini gösteren somut gerekçeler bulunmadığından, düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Açıklanan nedenle, davacının temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.




























Full & Egal Universal Law Academy