Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2753 Esas 2021/2442 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/2753
Karar No: 2021/2442
Karar Tarihi: 17.11.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2753 E.  ,  2021/2442 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2753
Karar No : 2021/2442
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hazine Avukatı …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay İkinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2018/4418, K:2021/1500 sayılı kararının, davacı tarafından davanın reddine ilişkin kısımları ve tazminatın başlangıcı ile vekalet ücreti yönünden temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacı tarafından; "vergi müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin; 31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin "Atanma" başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; "Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar." düzenlemesinin iptali ile vergi müfettişliği kadrosuna atanmaya hak kazandığını ileri sürdüğü tarihten itibaren yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesine, geçmişe dönük maaş farklarının hesabında ve bundan sonraki maaş ödemelerinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 10. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin değişiklik öncesi hükümlerinin ve Geçici 12. maddesinin göz önünde bulundurulmasına ve vergi müfettişliğine atanmaya hak kazandığı tarihten itibaren yardımcı kadrosunda çalıştığı sürelerin vergi müfettişi kadrosunda çalışılmış sayılmasına ve 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece tarafına ödenmesine hükmedilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay İkinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2018/4418, K:2021/1500 sayılı kararıyla;
31/10/2011 tarih ve 28101 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin dava konusu "Atanma" başlıklı 34. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; "Yeterlik sınavında başarı gösterenler vergi müfettişi olarak atanırlar." düzenlemesinin iptal istemi yönünden;
Dava konusu Yönetmelik'in hukuki denetiminde esas alınacak dayanak norm olarak kabul edilen 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin -dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle- Ek 32. maddesinin üçüncü fıkrasında; " ... Yeterlik sınavında başarılı olanlar Vergi Müfettişi olarak atanırlar. .." hükmünün yer aldığı,
Bir hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde, alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı,
Yönetmeliğin dava konusu edilen düzenlemesinin, dayanağı olan Kanun Hükmünde Kararname'de yer verilen hükümlerle aynı nitelikte olduğu; kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan norma aykırı veya bunu değiştirici, daraltıcı nitelikte bir hüküm getirmediği; idarenin, mevzuat yapma konusunda sahip olduğu takdir yetkisini, kamu yararı ve hizmet gereklerini gözeterek üst hukuk normlarına aykırı olmayacak şekilde kullandığı, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı,
Davacının, "vergi müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile yoksun kalınan parasal haklarının ödenmesi istemi yönünden;
Vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavında başarılı olarak anılan kadroya ataması yapılan vergi müfettiş yardımcılarının, fiilen üç yıl çalışmaları ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmaları kaydıyla, yeterlik sınavına katılmaya hak kazanacakları,
Yazılı ve sözlü kısımlardan oluşan yeterlik sınavına tabi tutulan vergi müfettiş yardımcılarının, bu sınavda başarı göstermeleri durumunda, müfettişlik kadrolarına atamalarının öngörülmüş olduğu dikkate alındığında; yeterlik sınavında başarılı olan davacının, vergi müfettişiliğine atanma hususunda haklı beklenti içerisine girdiği; ancak, aradan geçen zamana rağmen müfettişlik kadrosuna atanamadığı,
Bu durumda, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine; hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukuki belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde; aradan uzun bir süre geçmesine karşın davacının vergi müfettişi olarak atanmadığının anlaşılması karşısında, vergi müfettiş yardımcısı olarak görev yapan davacının "vergi müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı,
Anayasa'nın 125. maddesinin son fıkrasında öngörülen "İdare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." kuralı uyarınca; dava konusu bireysel işlemin iptaline karar verildiğinden, işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerektiği, davacının vergi müfettişliğine atanması için davalı İdareye başvurduğu ve böylece dava konusu işlemin tesisine yol açtığı tarihin, vergi müfettişi kadrosuna ilişkin parasal hak kayıplarının ve buna ilişkin faizin hesaplanmasına da başlangıç teşkil edeceği,
Davacının, dava konusu işlem nedeniyle oluşan parasal kayıplarının İdareye başvuru tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren ve yine bu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi; buna karşılık, başvuru tarihinden öncesine yönelik parasal hak talebinin reddi gerektiği,
Davacının, geçmişe dönük maaş farklarının hesabında ve bundan sonraki maaş ödemelerinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 10. maddesinin, 1. fıkrasının (c) bendinin değişiklik öncesi hükümlerinin ve Geçici 12. maddesinin göz önünde bulundurulması ile vergi müfettişliğine atanmaya hak kazandığı tarihten itibaren yardımcı kadrosunda çalıştığı sürelerin vergi müfettişi kadrosunda çalışılmış sayılmasına karar verme istemleri yönünden;
Davacıya yapılacak ücret ve tazminat ödemelerinin, maddelerin yürürlük tarihinden sonra anılan hükümlere göre yapılacağı; öte yandan davacının anılan maddenin yürürlüğe girmesinden sonra, 07/03/2013 tarihinde vergi müfettiş yardımcısı olarak göreve başladığı göz önüne alındığında; mali hakları yeni sisteme, yani 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 10. maddesine göre belirlenen davacının, 15/01/2012 tarihinden önceki mevzuat hükümlerinden, yani eski maaş sisteminden ve geçmişe dönük hakları koruma altına alan geçiş hükümleri içeren Geçici 12. maddeden yararlandırılması mümkün olmadığından, davacının bu yöndeki isteminin yerinde görülmediği,
Ayrıca, davacı tarafından, vergi müfettişliğine atanmaya hak kazandığı tarihten itibaren yardımcı kadrosunda çalıştığı sürelerin vergi müfettişi kadrosunda çalışılmış sayılmasına karar verilmesi de istenilmiş ise de; mevzuatta, yardımcı olarak fazladan çalışılan sürelerin müfettiş kadrosunda çalışılmış sayılmasına ilişkin bir düzenleme bulunmadığından ve İdarenin bu hususta yargı kararı ile zorlanamayacağından davacının bu isteminin de reddi gerektiği,
Davacının "atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 tarih ve E:2017/141, K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi" istemi yönünden;
Davacının başvuru dilekçesinde, "atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 tarih ve E:2017/141, K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi" de istenilmiş ise de; anılan kararda söz edilen kuralların "müfettiş" ibaresini de kapsayacak şekilde hükme bağlandığı 6745 sayılı Kanun'un 07/09/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, başka bir ifadeyle Anayasa Mahkemesi kararında bahsi geçen kuralların anılan iptal kararından önce, kanun hükmü ile yeniden düzenlendiği göz önüne alındığında, davacıya yapılacak ödemelerde Anayasa Mahkemesi kararının esas alınmasına imkân bulunmadığı, davacının bu yöndeki isteminin de reddi gerektiği,
Davacının manevi tazminat istemi yönünden;
Manevi tazminatın, malvarlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin değil, manevi tatmin aracı olduğu, başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışının, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirdiği, manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fiziki yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olmasının gerektiği; uyuşmazlıkta anılan şartlar oluşmadığından, davacının manevi tazminat isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle,
Düzenleyici işlemin iptali istemi yönünden davanın reddine, davacının, "vergi müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline,dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idareye başvuru tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren ve yine bu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, istemin başvuru tarihinden öncesine yönelik kısmının reddine, davacının, geçmişe dönük maaş farklarının hesabında ve bundan sonraki maaş ödemelerinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 10. maddesinin, 1. fıkrasının (c) bendinin değişiklik öncesi hükümlerinin ve Geçici 12. maddesinin göz önünde bulundurulması ile vergi müfettişliğine atanmaya hak kazandığı tarihten itibaren yardımcı kadrosunda çalıştığı sürelerin vergi müfettişi kadrosunda çalışılmış sayılmasına karar verme istemlerinin reddine, davacının, atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin, Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 tarih ve E:2017/141 K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi isteminin reddine, manevi tazminat isteminin reddine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 3.600,00-TL vekalet ücreti ile buna ilaveten davacının manevi tazminat isteminin de reddedilmesi nedeniyle 3.600,00-TL maktu vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Yönetmelik hükmünün idareyi makul bir süre ile bağlamadığından, hukuki öngörülebilirlik ve hukuki güvenirlik ilkelerini ortadan kaldırdığı, parasal haklarının idareye başvuru tarihinden itibaren değil atamaya hak kazandığı tarihten itibaren ödenmesinin gerektiği, kararda özlük haklarıyla ilgili olarak hüküm kurulmadığı, davalı idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle eksik maaş ödendiği, hayatının olumsuz etkilendiği, vergi müfettişliğine atanmayı hak etmesine rağmen vergi müfettiş yardımcılığı kadrosunda çalıştırıldığı, denetimi yapılan mükelleflere karşı rencide edildiği, şeref ve haysiyetinin zedelendiği, saygınlığının gölgelendiği bu nedenle manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, manevi tazminat talebinin aynı dava içerisinde talep edilmesine karşın bu talebinin reddedilmesi ile aynı davada ikinci kez aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının temyize konu davanın reddine ilişkin kısımları ve tazminatın başlangıcı ile vekalet ücreti yönünden onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın davanın reddine ilişkin kısmı ve tazminatın başlangıcı ile vekalet ücretine yönelik kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, davacı tarafından, özlük haklarının iadesi istemine ilişkin olarak temyize konu Daire kararında hüküm kurulmadığı, kararın bu yönüyle eksik olduğu ileri sürülmekte ise de, davacının vergi müfettişi olarak atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlem hakkında verilen iptal kararının sonucu olarak, davacıya özlük hakları da tanınacağından, bu yönde ayrıca hüküm kurulmamış olmasının kararı sakatlamayacağı açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu düzenleyici işlem yönünden davanın reddine, davacının, "vergi müfettişi" kadrosuna atanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptaline, dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal haklarının davalı idareye başvuru tarihi olan 29/06/2018 tarihinden itibaren ve yine bu tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, istemin başvuru tarihinden öncesine yönelik kısmının reddine, davacının, geçmişe dönük maaş farklarının hesabında ve bundan sonraki maaş ödemelerinde 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin Ek 10. maddesinin, 1. fıkrasının (c) bendinin değişiklik öncesi hükümlerinin ve Geçici 12. maddesinin göz önünde bulundurulması ile vergi müfettişliğine atanmaya hak kazandığı tarihten itibaren yardımcı kadrosunda çalıştığı sürelerin vergi müfettişi kadrosunda çalışılmış sayılmasına karar verme istemlerinin reddine, davacının, atamaya hak kazandığı tarihten atamasının yapılacağı tarihe kadar oluşan maaş farklarının ve yasal faizlerinin, Anayasa Mahkemesinin 26/07/2017 tarih ve E:2017/141 K:2017/123 sayılı iptal kararı ve mevzuat hükümleri doğrultusunda ödenmesi isteminin reddine, davacının manevi tazminat isteminin reddine, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen …-TL vekalet ücreti ile buna ilaveten davacının manevi tazminat isteminin de reddedilmesi nedeniyle …-TL maktu vekalet ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin 22/04/2021 tarih ve E:2018/4418, K:2021/1500 sayılı kararının temyize konu, davanın reddine ilişkin kısımları ve tazminatın başlangıcı ile vekalet ücretine ilişkin kısmının ONANMASINA,
4. Kesin olarak,17/11/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Daire kararının temyize konu davacının manevi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmı yönünden;
Manevi tazminat, malvarlığında meydana gelen bir eksilmeyi karşılamaya yönelik bir tazmin olmayıp, manevi tatmin aracıdır. Zira, başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı, manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu hale getirmektedir. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için kişinin fiziki yapısını zedeleyen, yaşama ve kazanma gücünün azalması sonucunu doğuran olayların meydana gelmesi veya idarenin hukuka aykırı bir işlem veya eylemi sonucunda ağır bir elem ve üzüntünün duyulmuş olması ya da şeref ve haysiyetin rencide edilmiş olması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden, mevzuatına göre vergi müfettiş yardımcılığı giriş sınavında başarılı olarak anılan kadroya ataması yapılan vergi müfettiş yardımcılarının, fiilen üç yıl çalışmaları ve yardımcılık döneminde performans değerlendirmesine göre başarılı olmaları kaydıyla, yeterlik sınavına katılmaya hak kazanacakları anlaşılmaktadır.
Yazılı ve sözlü kısımlardan oluşan yeterlik sınavına tabi tutulan vergi müfettiş yardımcılarının, bu sınavda başarı göstermeleri durumunda, müfettişlik kadrolarına atamalarının öngörülmüş olduğu dikkate alındığında; yeterlik sınavında başarılı olan davacının, vergi müfettişiliğine atanma hususunda haklı beklenti içerisine girdiği; ancak, aradan geçen zamana karşın müfettişlik kadrosuna atanmadığı görülmektedir.
Bu durumda, hem bireylerin tüm eylem ve işlemlerde devlete güven duyabilmesi ilkesini ifade eden hukuki güvenlik ilkesine; hem de idarenin yaptığı iş ve eylemlerde makul süre içerisinde hareket ederek bireylerin mağduriyetini engelleme işlevi olan hukuki belirlilik ilkesine aykırı olacak şekilde; aradan uzun bir süre geçmesine karşın davacının vergi müfettişi olarak atanmadığının anlaşılması karşısında, idarenin hukuka aykırı işlemi nedeniyle duyulan elem ve üzüntünün karşılığı olarak davacı lehine bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğinden, davacının bu kısma yönelik temyiz isteminin kabulüyle Daire kararının manevi tazminatın reddine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.

KARŞI OY
XX- Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu kararında, dava konusu edilen Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği'nin, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 29. maddesine dayalı olarak, bu maddenin uygulanmasını sağlamak üzere çıkarıldığı, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ise 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 13. maddesi ile yürürlükten kaldırıldığı, 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 178. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 29. maddesinde yer alan kurallarla aynı nitelik ve içerikte kurallar getiren, "Vergi Müfettişi İstihdamı" başlıklı ek 32. maddenin eklendiği, bu nedenle dava konusu Yönetmeliğin ve buna dayalı işlemlerin hukuki denetiminin yürürlükten kaldırılmış olan 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname değil, pozitif hukukta yer alan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 32. maddesinin esas alınmak suretiyle yapılması gerektiği belirtilmiştir.
703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 179. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 27. maddenin 2. fıkrasında, vergi müfettiş yardımcıları ile ilgili özel bir hüküm öngörülmeksizin, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kamu kurum ve kuruluşlarında 10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı 6771 sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanununa göre çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle yürürlükten kaldırılan hükümlere dayanarak müfettiş yardımcısı, denetmen yardımcısı, denetçi yardımcısı, aktüer yardımcısı ve stajyer kontrolör olarak istihdam olunanların müfettiş, denetmen, denetçi, kontrolör, aktüerler kadro veya pozisyonlarına atanmaları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır." hükmüne yer verildiğinden, somut uyuşmazlığın çözümünde, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 32. maddesinde anılan Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 27. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra yapılan lehe düzenlemelerin yanı sıra, ek 32. maddeye göre vergi müfettiş yardımcıları ve vergi müfettişleri hakkında lehe hükümler öngören 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 29. maddesinin ve ek 29. maddeye dayanılarak yürürlüğe konulan ikincil mevzuatın uygulanması gerektiği açıktır.
Bu itibarla, temyize konu kararın gerekçeleri arasında yer alan; "dava konusu Yönetmeliğin ve buna dayalı işlemlerin hukuki denetiminin yürürlükten kaldırılmış olan 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname değil, pozitif hukukta yer alan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 32. maddesi esas alınmak suretiyle yapılması gerektiği"ne ilişkin tesbitte hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay İkinci Dairesi kararının yukarıda belirtilen açıklama ile onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyorum.

KARŞI OY
XXX- Dava konusu edilen Vergi Denetim Kurulu Yönetmeliği, 178 sayılı Maliye Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 29. maddesine dayalı olarak, bu maddenin uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılmıştır.
178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin tamamı, 09/07/2018 tarih ve 30473 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 13. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ve aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 178. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 29. maddesinde yer alan kurallarla benzer içerikte kurallar getiren, "Vergi Müfettişi İstihdamı" başlıklı ek 32. madde eklenmiştir.
Ancak yine aynı Kanun Hükmünde Kararname'nin 179. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye eklenen geçici 27. maddenin 2. fıkrasında, vergi müfettiş yardımcıları ile ilgili özel bir hüküm öngörülmeksizin, "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte kamu kurum ve kuruluşlarında 10/5/2018 tarihli ve 7142 sayılı 6771 sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Çeşitli Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Konusunda Yetki Kanununa göre çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle yürürlükten kaldırılan hükümlere dayanarak müfettiş yardımcısı, denetmen yardımcısı, denetçi yardımcısı, aktüer yardımcısı ve stajyer kontrolör olarak istihdam olunanların müfettiş, denetmen, denetçi, kontrolör, aktüerler kadro veya pozisyonlarına atanmaları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tabi oldukları mevzuat hükümlerine göre sonuçlandırılır." hükmüne yer verilmiştir.
Anılan mevzuat düzenlemesine göre; yürürlükten kaldırılan 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine dayanarak vergi müfettiş yardımcısı olarak istihdam edildiği anlaşılan davacının, vergi müfettişliği kadrosuna atanması/atanmaması konusunda tesis edilecek işlemlerin, 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin ek 29. maddesindeki hükümler çerçevesinde gerçekleştirilmesi ve somut uyuşmazlığın çözümünde anılan Kanun Hükmünde Kararname hükümlerinin esas alınması gerekmektedir.
Bu itibarla, temyize konu kararın gerekçeleri arasında yer alan; "dava konusu Yönetmeliğin ve buna dayalı işlemlerin hukuki denetiminin yürürlükten kaldırılmış olan 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname değil, pozitif hukukta yer alan 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 32. maddesi esas alınmak suretiyle yapılması gerektiği"ne ilişkin tespitte hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay İkinci Dairesi kararının yukarıda belirtilen açıklama ile onanması gerektiği oyuyla, karara gerekçe yönünden katılmıyoruz.

KARŞI OY
XXXX -Dava konusu uyuşmazlığın, kamu görevlisi olan davacının vergi müfettişliğine atanmamasına ilişkin işlemden kaynaklanması ve konuya ilişkin Yönetmelik hükmü ile bireysel işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararların karşılanmasına yönelik olması; temyize konu Daire kararında, dava konusu bireysel işlemin hukuka aykırı olduğu saptanarak, davacının parasal taleplerinin kısmen kabulüne, Yönetmelik hükmü ile parasal taleplerinin bir kısmının reddine karar verilmesi karşısında, olayın özelliği gereği, reddedilen kısımlar yönünden davalı idare lehine tek bir avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekmekte olup, manevi tazminat isteminin reddine karar verildiğinden bahisle, davalı idare lehine ikinci kez vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuki isabet bulunmadığından, davacının bu kısma yönelik temyiz isteminin kabulüyle, Daire kararının reddedilen manevi tazminat istemine bağlı olarak davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyorum.




























Full & Egal Universal Law Academy