Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2459 Esas 2022/870 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/2459
Karar No: 2022/870
Karar Tarihi: 17.03.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/2459 E.  ,  2022/870 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2459
Karar No : 2022/870
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 19/02/2021 tarih ve E:2017/5235, K:2021/344 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile irtibat ve iltisakının olduğu gerekçesiyle davacının meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hakimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile bu karara yönelik yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin aynı Kurulun … tarih ve … sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi ve 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (6749 sayılı Kanun'un) 3. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğundan bahisle iptali talebiyle Anayasa Mahkemesine başvurulması istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 19/02/2021 tarih ve E:2017/5235, K:2021/344 sayılı kararıyla;
Davalı idarenin usule ilişkin itirazları yerinde görülmeyip, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi bulunmayarak işin esasına geçilmiş;
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda Yargıtay ... Ceza Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 13 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucunda anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü;
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen "ByLock Tespit ve Değerlendirme Tutanağı"nın incelenmesinden; davacının … ID numarasıyla ve bir kullanıcı adı ve şifre almak suretiyle bu ağa dâhil olduğunun anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgüt hiyerarşisi içerisinde üst yönetim kadrosu içerisinde yer aldığına, örgüt içerisinde aktif görevler üstlendiğine, FETÖ/PDY örgütünün yargıda etkin olduğu dönemde yargının üst yönetim kadrosunun yer aldığı sohbetlere ve toplantılara katıldığına, 2010 HSYK üyeliğine örgüt kontenjanında seçildiğine, bu görevi sırasında örgüt üyeleri ile birlikte, örgüt mensubiyeti duygusuyla hareket ettiğine, 2011 yılında örgüt ağırlıklı olarak oluşan HSYK tarafından seçilen Yargıtay ve Danıştay üyelerini belirleyen ekibin içerisinde yer aldığına, 2014 yılı HSYK seçim sürecinde örgütün sözde bağımsız adayları için çalıştığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Asya Katılım Bankası hesabı yönünden, örgütün amacına hizmet eden bir finans kuruluşu olan Bankanın mali durumuna destek olmak amacıyla örgüt liderinin talimatı sonrasında davacının eşine ait hesabında para bulundurulmasının davacının FETÖ ile iltisak ve irtibatını ortaya koyan bir unsur olduğu,
Unvanlı görev yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün Adalet Bakanlığı ve HSYK'da etkin olduğu dönemde HSYK üyesi olarak görev yapmasının, diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesi ve özlük haklarının iadesine karar verilmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, tetkik hakimi görüşünün kendisine tebliğ edilmediği, savcı düşüncesinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde güvence altına alınan haklarının ihlal edildiği, olağanüstü hal dönemi süresince uygulanan tedbirlerin bu hal ortadan kalktıktan sonra uygulanmayacağı, kamu görevinden çıkarılması işleminin Anayasal dayanağının kalmadığı, ByLock hususundaki delillerin hukuka aykırı olarak elde edildiği, bu nedenle hükme esas alınamayacağı, kaldı ki bu konudaki tespitlerin dava konusu işlemden sonra yapıldığı, sonradan yapılan tespitin işlemi hukuka uygun hale getirmeyeceği, çekişmeli yargılama ve silahların eşitliği ilkelerinin ihlal edildiği, aleyhine beyanda bulunan tanıkların etkin pişmanlık altında ifade vermeye zorlandıkları, bu nedenle alınan ifadelerin hükme esas alınamayacağı, kabul anlamına gelmemekle birlikte ifadelerde geçen tarihlerde henüz ortada bir terör örgütünün bulunmadığı, mevzuata uygun şekilde faaliyet gösteren banka ile ilgili bir işlemin terör örgütü ile irtibat ve iltisak olarak yorumlanamayacağı, unvanlı görev açısından varsayıma dayalı değerlendirme yapıldığı, sadakat yükümlülüğüne aykırı hareket ettiğini gösteren somut bir tespit bulunmadığı, dava konusu kararların Anayasa'nın 38. maddesine aykırı olduğu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinde belirtilen bağımsız mahkeme ilkesinin, masumiyet karinesinin, 8. maddesindeki özel hayata saygı hakkının; öte yandan ayrımcılık yasağının, şeref ve itibara saygı hakkının, eğitim hakkının, mülkiyet hakkının ve iddia ettiği hususlar tartışılmadan karar verildiğinden gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'UN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra; temyiz aşamasında yargı harçlarının davacı tarafından yatırıldığı ve daha evvel davacının yatırdığı posta gideri avansının yapılacak tebligatlar için yeterli olduğu görüldüğünden, davacının adli yardım istemi hakkında karar verilmeksizin ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 19/02/2021 tarih ve E:2017/5235, K:2021/344 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 17/03/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.




























Full & Egal Universal Law Academy