Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/1300 Esas 2022/1896 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2021/1300
Karar No: 2022/1896
Karar Tarihi: 30.05.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2021/1300 E.  ,  2022/1896 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/1300
Karar No : 2022/1896
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ: I. Hukuk Müşaviri Yrd. V. …
2- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 02/02/2021 tarih ve E:2017/4403, K:2021/595 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3-II-B-6 maddesinde yer alan; "tedavi edilmiş spontan pnömotoraks" ibaresi ile bu ibareye dayanılarak tesis edilen, davacının Polis Amirleri Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nden ilişiğinin kesilmesine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 02/02/2021 tarih ve E:2017/4403, K:2021/595 sayılı kararıyla;
Düzenleyici işlem yönünden;
04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3-II-B-6 maddesinde, "tedavi edilmiş spontan pnömotoraks" teşhisi bulunanların öğrenciliğe kabul edilmeyecekleri hükmünün yer aldığı,
03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin 28. maddesiyle 04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin yürürlükten kaldırıldığı,
Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin eklerinde 29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan değişiklikle yeniden düzenlenen Ek-3-5-A maddesinde, "Komplikasyonsuz olarak iyileşmiş, anatomik veya fonksiyonel bozukluk yapmamış geçirilmiş pnömotoraks sağlam kabul edilir." hükmüne yer verildiği,
04/08/2003 tarih ve 25189 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, iptali istenilen mülga Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3-II-B-6 maddesinde yer alan "tedavi edilmiş spontan pnömotoraks" ibaresinin, 03/01/2018 tarih ve 30290 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği ile yeniden ve farklı bir şekilde düzenlendiği ve uyuşmazlık bu yönüyle konusuz kaldığından dava konusu yönetmeliğin ilgili ibaresi yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği,
Bireysel işlem yönünden;
Dairelerinin 08/10/2020 tarihli ara kararı ile davacıda "geçirilmiş spontan pnömotoraks" rahatsızlığının bulunup bulunmadığı, eğer bu rahatsızlık bulunuyorsa bu rahatsızlığın hem 2003 tarihli hem de 2019 tarihli Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'ne göre değerlendirilerek davacının öğrenci adayı olmasını engelleyip engellemediğine ilişkin bir raporun hazırlanarak Dairelerine bildirilmesinin … Hastanesi'nden istendiği; anılan Hastane tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporunda "Bu bulgularla Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğinin (29/09/2019 tarih ve 30903 sayılı Resmi Gazetede) Ek-3-5-A maddesi uyarınca komplikasyonsuz olarak iyileşmiş, anatomik veya fonksiyonel bozukluk yapmamış geçirilmiş pnömotoraks sağlam kabul edilir, hükmü doğrultusunda göğüs cerrahisi açısından Pomem öğrencisi olması uygundur."; karar hanesinde, "ETSŞY Ek-3-5-A'ya uyar POMEM öğrencisi olur" ifadesinin yer aldığı,
Bu durumda; davacının, Dairelerinin ara kararı uyarınca aldırılan sağlık kurulu raporuna göre yürürlükte bulunan Emniyet Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliği'nin Ek-3-5-A maddesinde aranılan şartları taşıdığı anlaşıldığından dava konusu ilişik kesme işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin ise iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, davacı hakkında aldırılan raporlara göre davacının sağlık durumu itibarıyla öğrenci olamayacağına karar verildiği; emniyet hizmetleri sınıfının görev tanımları açısından travmaya uğrama ihtimallerinin yüksek olduğu; işlemin, tesis edildiği tarih itibarıyla yürürlükte bulunan mevzuata uygun olduğu; sağlık raporlarının düzenlenmesinde tüm sorumluluğun ilgili hastanelere ait olduğu belirtilerek Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle davanın düzenleyici işleme ilişkin kısmı hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 02/02/2021 tarih ve E:2017/4403, K:2021/595 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 30/05/2022 tarihinde esas yönünden oybirliği, yargılama giderleri yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 31. maddesinde, bu Kanun'da hüküm bulunmayan ve madde metninde sayılan hallerde 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun uygulanacağı belirtilmiş, sözü edilen haller arasında “yargılama giderlerine” de yer verilmiş, 04/02/2011 tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 450. maddesiyle 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun’un 447. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarih ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı Kanun'un “Yargılama giderinin kapsamı” başlıklı 331. maddesinde, yargılama giderlerini oluşturan unsurlar sayılmış, maddenin 1/ğ bendinde; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderleri arasında olduğu belirtilmiş, Kanun’un “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasında da; “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralına yer verilmiştir.
Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu düzenleyici işlemin ilga edilmesi, akabinde yeniden ve farklı şekilde düzenlenmesi ve uyuşmazlığın bu yönüyle konusuz kalması sebebiyle düzenleyici işlem yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bireysel işlemin ise iptaline karar verilmiş olup işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın yargılama giderlerinin yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, kalan yarısının ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine hükmedildiği görülmektedir.
2577 sayılı Kanun'un 31. maddesinde yer alan atıf hükmü uyarınca yargılama giderleri konusunda 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. 6100 sayılı Kanun’un 331. maddesinin 1. fıkrasında, davanın konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde yargılama giderlerinin ne şekilde takdir edileceği hususu düzenlenmiştir. Temyiz başvurusuna konu kararda, dava konusu düzenleyici işlemin ilga edilmesi, akabinde yeniden ve farklı şekilde düzenlenmesi ve uyuşmazlığın bu yönüyle konusuz kalması sebebiyle davanın bu kısmı yönünden “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş olması nedeniyle, başvuruya konu kararın hüküm fıkrasında yer alan yargılama giderlerine 6100 sayılı Kanun’un metnine yer verilen 331. maddesinin 1. fıkrasındaki kural çerçevesinde hükmedilmesi gerekir.
Bu durumda, kısmen konusu kalmadığından bahisle karar verilmesine yer olmadığı kararıyla neticelenen davada, tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumları belirlenip buna göre yargılama giderleri konusunda hüküm kurulması gerekirken, böyle bir değerlendirme yapılmaksızın, yargılama giderlerinin yarısının davacı üzerinde bırakılmasına, kalan yarısının ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine hükmedilmiş olduğundan, temyiz başvurusuna konu kararın bu yönden bozulması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.




























Full & Egal Universal Law Academy