Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/3011 Esas 2022/197 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/3011
Karar No: 2022/197
Karar Tarihi: 27.01.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/3011 E.  ,  2022/197 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/3011
Karar No : 2022/197
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : ...Sendikası
VEKİLİ: Av. ...
2- (DAVALI) : ...Başkanlığı
VEKİLİ: Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 11/03/2020 tarih ve E:2016/1221, K:2020/1783 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: "2547 sayılı Kanun'a tabi personele uygulanacak disiplin hükümleri" ile ilgili Yükseköğretim Genel Kurulunun ...tarihli toplantısında alınan ...sayılı kararın iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 11/03/2020 tarih ve E:2016/1221, K:2020/1783 sayılı kararıyla;
Anayasa'nın 153. maddesinde; Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu, iptal kararlarının gerekçesi yazılmadan açıklanamayacağı, Anayasa Mahkemesinin bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tamamını veya bir hükmünü iptal ederken, kanun koyucu gibi hareketle yeni bir uygulamaya yol açacak biçimde hüküm tesis edemeyeceği, kanun, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği, bu tarihin, kararın Resmi Gazete'de yayımlandığı günden başlayarak bir yılı geçemeyeceği, iptal kararının yürürlüğe girişinin ertelendiği durumlarda, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, iptal kararının ortaya çıkardığı hukuki boşluğu dolduracak kanun tasarı veya teklifini öncelikle görüşüp karara bağlayacağı, iptal kararlarının geriye yürümeyeceği, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete'de hemen yayımlanacağı, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzelkişileri bağlayacağı hükmüne yer verildiği,
2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (b) fıkrası "Öğretim elemanları, memur ve diğer personelin disiplin işlemleri, disiplin amirlerinin yetkileri, devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslara göre Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir." şeklinde iken, 01/03/2014 tarih ve 6528 sayılı Kanun'un 7. maddesiyle, "Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir." şeklinde değiştirildiği,
Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararıyla, "kapsama dâhil personelin disiplin işlemlerine dair usul ve esasların kanunda gösterilmeyerek, tüm bu işlemlerin Yükseköğretim Kurulunca düzenlenmesini öngörmesi nedeniyle, Anayasa'nın 38., 128. ve 130. maddelerine aykırı olduğu" gerekçesiyle, 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin iptaline ve kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verildiği,
Söz konusu kararın, 07/04/2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandığı ve 08/01/2016 tarihinde yürürlüğe girdiği, bu süre zarfında, Türkiye Büyük Millet Meclisince yükseköğretim personeline ilişkin olarak herhangi bir yasal düzenlemenin yapılmadığı,
Anayasa Mahkemesi tarafından tanınmış olan dokuz aylık süre henüz dolmamışken verilen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 29/04/2015 tarih ve E:2013/826, K:2015/1654 sayılı kararıyla, Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki gerekçelere değinilerek, 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin iptaline karar verilmiş ve iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiş ise de, Anayasa Mahkemesince bir kanunun tümünün ya da belirli hükümlerinin Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş olduğu bilindiği halde eldeki davaların Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesinin, Anayasa'nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülemeyeceği, iptal kararının yürürlüğünün ertelenmesinin yargı mercilerinin bakmakta oldukları uyuşmazlıklarda hukuka ve Anayasa'ya aykırı bulunarak iptal edilmiş kuralları uygulaması ve uyuşmazlıkları bu kurallara göre çözümlemesi sonucunu doğurmayacağı değerlendirmesi yapılarak, Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararının, bu karardan önce açılmış bulunan ve henüz sonuçlanmamış olan tüm davalara uygulanması gerektiği belirtilerek davacıya verilen disiplin cezasının yasal dayanağının Anayasa'ya ve hukuka aykırı olduğunun Anayasa Mahkemesi kararı ile ortaya konulduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulduğu,
Bahse konu karar üzerine, 12/11/2015 tarihinde toplanan YÖK Genel Kurulunca, 657 sayılı Kanun'un 1. maddesinin 3. fıkrasında özel kanunlarına atıfta bulunulan yükseköğretim personeline ilişkin disiplin hükümleri bakımından uygulanabilir özel hüküm bulunmadığına vurgu yapılarak, "2547 sayılı Kanun ile adı geçen Yönetmeliğe göre başlatılmış olup da henüz tamamlanmamış olan ve bundan sonra başlatılacak tüm disiplin soruşturmalarında;
- 2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (a) bendi ile diğer maddelerinde özel olarak düzenlenen disipline dair hususlar dışında 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümlerinin; her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin uygulanmasına,
- Disiplin cezalarına ilişkin olarak açılmış olan davalarda yukarıda zikredilen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçeyle mahkemelerce iptal kararı verilmesi halinde, disiplin cezasına konu olan fiil hakkında yukarıda zikredilen hükümler uygulanmak suretiyle yetkili mercilerce yeniden işlem tesisi yoluna gidilmesine..." karar verildiği,
Davacı Sendika tarafından, kısım belirtilmeden kararın iptali istenilmekte ise de; dava dilekçesinin incelenmesinden, hukuka aykırılık iddialarının söz konusu Genel Kurul kararının yukarıda alıntısı yapılan kısmına yönelik olduğu anlaşıldığından, istemin belirtilen kısımla sınırlı olarak incelendiği,
Dava konusu düzenlemede yer alan "...her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin..." ibaresi yönünden;
2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin verdiği yetkiye istinaden çıkarılan ve 21/08/1982 tarih ve 17789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin, dayanağını teşkil eden Kanun hükmünün, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararı ile iptal edilmesi ve yürürlük için tanınan dokuz aylık sürenin de 07/01/2016 tarihinde sona ermesi ile birlikte, kararın yürürlüğe girdiği 08/01/2016 tarihi itibarıyla kanuni dayanaktan yoksun kaldığı ve hukuka aykırı hale geldiğinin açık olduğu,
Öte yandan, davalı idarece, Anayasa Mahkemesi kararının sadece disiplin fiil ve cezaları ile ilgili olduğu ve usul hükümlerine ilişkin olmadığından hareketle bahse konu Yönetmeliğin usule ilişkin hükümlerinin uygulanabileceği belirtilmekte ise de; Anayasa Mahkemesinin söz konusu kararında, disiplin uygulamalarına ilişkin genel ilkeler, disiplin cezalarını gerektiren hâl ve durumlar, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar, disiplin cezalarının verilmesinde zamanaşımı ve karar verme süreleri, yüksek disiplin kurulunun çalışma usul ve yöntemleri, kurul kararlarına itiraz ve savunma hakkı başta olmak üzere kamu görevlilerinin hakları, cezaların tatbik edilme şekli ve disiplin cezalarının hangi hâllerde özlük dosyasından silinebileceği gibi disipline dair usul ve esasların tümünün kanunla düzenlenmesi gerektiğine vurgu yapıldığından, kanuni dayanaktan yoksun hale gelen Yönetmeliğin usule ilişkin hükümlerinin de uygulanmasına hukuken olanak bulunmadığı,
Dava konusu düzenlemenin diğer kısımları yönünden;
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun "Kapsam" başlıklı 1. maddesinde, bu Kanun'un, genel ve katma bütçeli kurumlar, il özel idareleri, belediyeler, il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları birlikler ile bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kefalet sandıklarında veya Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüklerinde çalışan memurlar hakkında uygulanacağı belirtildikten sonra, Anayasa Mahkemesi üye ve yedek üyeleri ile raportörleri, hakimlik ve savcılık mesleklerinde veya bu mesleklerden sayılan görevlerde bulunanlar, Danıştay ve Sayıştay meslek mansupları ve Sayıştay savcı ve yardımcıları, Üniversitelerin, İktisadi ve Ticari İlimler Akademilerinin, Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademilerinin, Devlet Güzel Sanatlar Akademilerinin, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsünün öğretim üye ve yardımcıları, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyeleri, Genelkurmay Mehtaran Bölüğü Sanatkarları, Devlet Tiyatrosu ile Devlet Opera va Balesi ve Belediye Opera ve tiyatroları ile şehir ve belediye konservatuvar ve orkestralarının sanatkar memurları, uzman memurları, uygulatıcı uzman memurları ve stajyerleri; Spor-Toto Teşkilatında çalışan personel; subay, astsubay, uzman jandarma, uzman erbaş ve sözleşmeli erbaş ve erler ile Emniyet Teşkilatı mensuplarının özel kanunlarının hükümlerine tabi olduğu kuralına yer verildiği,
2547 sayılı Kanun'un "Özlük hakları" başlıklı 62. maddesinde, üniversite öğretim elemanları ve üst kuruluşlar ile üniversitelerdeki memur ve diğer görevlilerin özlük hakları için bu Kanun, bu Kanun'da belirtilmeyen hususlar için Üniversite Personel Kanunu, Üniversite Personel Kanunu'nda bulunmayan hususlar için ise genel hükümlerin uygulanacağı hükmünün yer aldığı,
2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'nun "Uygulanacak diğer kanun hükümleri" başlıklı 20. maddesinde ise, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağının kurala bağlandığı,
Hükümlerinin mahiyeti itibarıyla herkese veya her olaya uygulanması mümkün olan kanunlara genel kanun, buna mukabil belli kişilere veya belli olaylara uygulanan kanunlara ise özel kanun denildiği,
Yukarıda yer verilen kanuni düzenlemelerde yapılan atıflardan da anlaşılacağı üzere, 2547 sayılı Kanun'un, konusu ve kapsamı itibarıyla 657 sayılı Kanun'a göre özel nitelikte bir kanun olduğu, bu nedenle, 2547 sayılı Kanun'da hüküm bulunmayan hallerde, genel kanun olan 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerektiği,
Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin 03/04/2014 tarih ve Başvuru No:2013/1614 sayılı kararında da belirtildiği üzere, disiplin yaptırımlarının, bir kamu veya özel teşkilat düzenini devam ettirmek, onun verimli, süratli ve yararlı bir biçimde çalışmasını sağlamak, onur ve saygınlığını korumak amacıyla tesis edildiklerinin açık olduğu, özellikle kamu görevi yürüten bireyler açısından disiplin cezalarının amacının, kamu görevlisini görevine bağlamak, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini ve bu suretle kurumların huzurunu temin etmek olduğu, disiplin cezalarının kamu hizmetlerinin gereği gibi yapılması ve memurların hiyerarşik düzen içerisinde uyumlu hareket etmeleri amacıyla uygulandığı, 657 sayılı Kanun'un 124. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile..." ifadesinin de, disiplin cezalarının belirtilen amacını ortaya koyduğu, bu bağlamda, disiplin hukukuna ilişkin uygulamalar neticesinde, özellikle kamu görevlilerinin işlem ve eylem tarzlarıyla ilgili bazı sınırlamalar getirilmesinin belirtilen meşru temellere dayandığı,
Devlet memurlarına uygulanacak disiplin cezaları ile bu cezayı gerektiren fiil ve hallerin esas olarak 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinde sayıldığı, ancak aynı maddede, özel kanunların disiplin suç ve cezalarına ilişkin hükümlerinin saklı olduğunun belirtildiği, bu anlamda, yükseköğretim personeline ilişkin olarak öncelikle 2547 sayılı Kanun'a bakmak gerektiği, sözü edilen Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının Anayasa Mahkemesi kararından sonraki mevcut halinde, sadece öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezalarının sayıldığı, ancak bu cezayı gerektiren fiil ve haller ile disiplin uygulamalarına ilişkin genel ilkeler, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar, disiplin cezalarının verilmesinde zamanaşımı ve karar verme süreleri, yüksek disiplin kurulunun çalışma usul ve yöntemleri, kurul kararlarına itiraz, savunma hakkı, cezaların tatbik edilme şekli ve disiplin cezalarının hangi hâllerde özlük dosyasından silinebileceği gibi disipline dair usul ve esasların yer almadığı, bu itibarla, özel kanun olan 2547 sayılı Kanun'da yer almayan disipline ilişkin konularda, genel kanun niteliğinde bulunan 657 sayılı Kanun hükümlerini uygulamak gerektiği, aksi düşüncenin, mevzuata aykırı davranan yükseköğretim personeline halen yürürlükte bulunan disiplin cezalarının uygulanmaması sonucunu doğuracağı, bu durumun da kurumların çalışma düzeninin bozulmasına ve kuruluş amacı olan eğitim-öğretim hizmetlerinin sekteye uğramasına neden olacağı,
Bu düşünceden hareketle, Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararında, 2547 Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin iptal edilmesi nedeniyle doğacak hukuksal boşluk kamu düzenini ihlal edici görülerek, Anayasa'nın 153/3 ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 66/3. maddeleri gereğince iptal hükmünün, kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe girmesinin uygun görüldüğü,
Diğer yandan, 657 sayılı Kanun ile Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin disipline ilişkin hükümlerinin karşılaştırılmasından, yalnızca yükseköğretim personeli tarafından işlenebilecek bazı eylemler dışında disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerin neredeyse birebir aynı olduğunun görüldüğü, bu durumun, ilgili Yönetmelik hükümleri uygulanmakta iken dahi yükseköğretim personeline uygulanan disiplin işlemlerinin dayanağının 657 sayılı Kanun olduğunun bir göstergesi olduğu,
2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrası uyarınca, Yükseköğretim Kurulunca yapılacak düzenlemede, devlet memurlarının disiplin işlemlerinde uygulanan usul ve esasların düzenlendiği 657 Kanun'un esas alınması ve disiplin cezalarının bu Kanun çerçevesinde belirlenmesi gerektiğinden, ne 2547 sayılı Kanun'da ne de 657 sayılı Kanun'da yer almayan ve doğrudan Yönetmelik'le düzenlenen görevinden çekilmiş sayma cezasının yükseköğretim personeline uygulanamayacağına ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 24/02/2014 tarih ve E:2011/301, K:2014/472 sayılı kararının da bu mahiyette olduğu,
Bununla birlikte, 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının Anayasa Mahkemesi kararından sonraki mevcut halinde, yükseköğretim personeline uygulanabilecek disiplin cezaları arasında sayılan yönetim görevinden ayırma ve üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezalarını gerektiren fiil ve haller 657 sayılı Kanun'da yer almadığından, ilgili personele sözü edilen cezaların uygulanmasına hukuken olanak bulunmadığı gerekçeleriyle,
Dava konusu düzenlemede yer alan "...her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin..." ibaresinin iptaline, dava konusu düzenlemenin diğer kısımları yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, 657 sayılı Kanun'a yapılan atıfların, disipline ilişkin hükümlerin uygulanmasının dayanağı olmadığı, yasal boşluğun idarece doldurulmasının hukuka aykırı olduğu, yasayla doldurulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, dayanağını halen yürürlükte bulunan 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (a) fıkrasından alan dava konusu "her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin uygulanmasına" ilişkin düzenlemenin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.
Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın, davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Temyize konu kararda, dava konusu Yükseköğretim Genel Kurulu kararında yer alan "2547 sayılı Kanunun 53. maddesinin (a) bendi ile diğer maddelerinde özel olarak düzenlenen disipline dair hususlar dışında 657 sayılı Kanunun disipline ilişkin hükümlerinin uygulanmasına" ibaresi hakkında karar verilirken, 2547 sayılı Kanun'un "Özlük hakları" başlıklı 62. maddesinde yer alan, üniversite öğretim elemanları ve üst kuruluşlar ile üniversitelerdeki memur ve diğer görevlilerin özlük hakları için bu Kanun, bu Kanun'da belirtilmeyen hususlar için Üniversite Personel Kanunu, Üniversite Personel Kanunu'nda bulunmayan hususlar için ise genel hükümlerin uygulanacağı yolundaki hüküm ile 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu'nun "Uygulanacak diğer kanun hükümleri" başlıklı 20. maddesinde yer alan, bu Kanun'da hüküm bulunmayan hallerde 2547 sayılı Kanun ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu hükümlerinin uygulanacağı yolundaki hükümde yapılan atıflardan yola çıkılarak, 657 sayılı Kanun'un, olayda uygulanacak genel kanun niteliğinde olduğu sonucuna varılmış ise de; yukarıda belirtildiği üzere 2547 sayılı Kanun'un 62. maddesi, disiplin konusunda değil özlük hakları konusunda 657 sayılı Kanun'a atıfta bulunmaktadır. 2914 sayılı Kanun ise aylık ve ek gösterge, derece yükseltilmesi ve kademe ilerlemesinin şekil ve şartları ile, sosyal haklardan yararlanma, ek ders ücreti, üniversite, idari görev ve geliştirme ödeneklerinin miktarı, emekli ve yabancı öğretim elemanlarının sözleşmeli olarak çalıştırılma usul ve esaslarını belirlemek amacıyla yürürlüğe konulmuş olup, anılan Kanun'un 20. maddesi de disiplin konularında değil, bu Kanun'da belirtilen ve ayrıntısına yukarıda değinilen konularda hüküm bulunmayan hallerde 657 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması sonucunu doğurmaktadır.
Her ne kadar, anılan maddelerde yapılan atıflar, 657 sayılı Kanun'un disipline ilişkin hükümlerinin uygulanmasının dayanağı olmasa da, Anayasa Mahkemesinin 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesinin iptali yolunda verdiği karar üzerine doğan hukuksal boşluğun doldurulmasında, 2547 sayılı Kanun ve bu Kanun'a dayanılarak yürürlüğe konulan Yönetmeliğe göre başlatılan ya da başlatılacak olan disiplin soruşturmalarında, genel kanun olması dolayısıyla, 657 sayılı Kanun'un uygulanması tabiidir. Bu nedenle, Daire kararında yer alan ve 2547 sayılı Kanun'un 62. maddesi ile 2914 sayılı Kanun'un 20. maddesine yer verilmesi suretiyle oluşturulan gerekçede hukuki isabet bulunmamakta ise de, anılan ibare yönünden verilen davanın reddine ilişkin karar sonucu itibarıyla yerinde görülmüştür.
Diğer yandan; temyiz istemine konu Daire kararıyla, dava konusu Yükseköğretim Genel Kurulu kararında yer alan "...her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin..." düzenlemesinin iptaline karar verildiğinden, bu kararda yer alan "Disiplin cezalarına ilişkin olarak açılmış olan davalarda yukarıda zikredilen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında belirtilen gerekçeyle mahkemelerce iptal kararı verilmesi halinde, disiplin cezasına konu olan fiil hakkında yukarıda zikredilen hükümler uygulanmak suretiyle yetkili mercilerce yeniden işlem tesisi yoluna gidilmesine..." düzenlemesi gereğince yeniden işlem tesis edilirken Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nde yer alan usule ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı açıktır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen dava konusu düzenlemenin iptali, kısmen davanın reddi yolundaki Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 11/03/2020 tarih ve E:2016/1221, K:2020/1783 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 27/01/2022 tarihinde, davanın reddine ilişkin kısım yönünden oybirliği, iptale ilişkin kısım yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (a) fıkrasının, 02/12/2016 tarih ve 6764 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle değiştirilmeden önceki halinde, "Yükseköğretim Kurul Başkanı Yükseköğretim Kurulu ile üniversite rektörlerinin, rektör üniversitenin, dekan fakültenin, enstitü ve yüksekokul müdürleri enstitü ve yüksekokulların, bu birimlerin genel sekreter veya sekreterleri de sekreterlik personelinin disiplin amirleridir. Üniversite ve bağlı birimlerinin yönetim kurulları aynı zamanda disiplin kurulu olarak görev yaparlar. Disiplin kurullarında profesörlerle ilgili hususların görüşülmesinde doçent ve yardımcı doçentler, doçentlerle ilgili hususların görüşülmesinde de yardımcı doçentler disiplin kurullarına alınmazlar."; (b) fıkrasında "Öğretim elemanları, memur ve diğer personele uygulanabilecek disiplin cezaları uyarma, kınama, yönetim görevinden ayırma, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması, üniversite öğretim mesleğinden çıkarma ve kamu görevinden çıkarma cezalarıdır. Hangi fiillere hangi disiplin cezasının uygulanacağı, bu bentte sayılan kişilerin disiplin işlemleri ve disiplin amirlerinin yetkileri, Devlet memurlarına uygulanan usul ve esaslar da göz önüne alınmak suretiyle Yükseköğretim Kurulunca düzenlenir." hükümlerine yer verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 14/01/2015 tarih ve E:2014/100, K:2015/6 sayılı kararı ile, 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (b) fıkrasının ikinci cümlesi iptal edilmiştir.
2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (a) fıkrasında disiplin kurullarının oluşumu ile usule ilişkin düzenleme yapılmış, bu hüküm Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmemiştir. Dava konusu Yükseköğretim Genel Kurulunun 12/11/2015 tarihli toplantısında alınan 2015.14.486 sayılı kararın "...her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin..." şeklindeki kısmının dayanağı, 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (a) fıkrasıdır.
Dolayısıyla, dayanağını halen yürürlükte bulunan 2547 sayılı Kanun'un 53. maddesinin (a) fıkrasından alan dava konusu "...her iki kanunda bulunmayan usul kuralları açısından Yükseköğretim Kurumları Yönetici Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinde yer alan usule ilişkin hükümlerin..." şeklindeki düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, temyize konu Daire kararının iptale ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyuyla, kararın bu kısmına katılmıyoruz.






























Full & Egal Universal Law Academy