Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/252 Esas 2021/430 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/252
Karar No: 2021/430
Karar Tarihi: 08.03.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/252 E.  ,  2021/430 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/252
Karar No : 2021/430
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Sendikası
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...
VEKİLİ : ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 01/07/2019 tarih ve E:2017/244, K:2019/5205 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 18/01/2017 tarih ve 29952 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, davacı sendika tarafından ... Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine bağlı ... Köyü Mevkii Orhangazi/Bursa ve ... Cad. ... Yol No: ... Çayırova/Kocaeli adreslerinde kurulu işyerlerinde alınan grev kararının, milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden bahisle 6356 sayılı Kanun'un 63. maddesine göre altmış gün süreyle ertelenmesi hakkındaki kararın yürürlüğe konulmasına ilişkin 17/01/2017 tarih ve 2017/9744 sayılı Bakanlar Kurulu kararının iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 01/07/2019 tarih ve E:2017/244, K:2019/5205 sayılı kararıyla;
Davacı sendika ile ... Çelik San. ve Tic. A.Ş. arasında yürütülen Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle 6356 sayılı Kanun uyarınca atanan arabulucu tarafından da uyuşmazlığın çözümlenememesi üzerine davacı sendika tarafından 16/12/2016'da grev kararının alındığı, grevin 18/01/2017 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verildiği,
18/01/2017 tarih ve 29952 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, dava konusu 17/01/2017 tarih ve 2017/9744 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile, davacı sendika tarafından ... Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'ne bağlı ... Köyü Mevkii Orhangazi/Bursa ve ... Cad. ... Yol No: ... Çayırova/Kocaeli adreslerinde kurulu işyerlerinde alınan grev kararının, milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğünden bahisle 6356 sayılı Kanun'un 63. maddesine göre altmış gün süreyle ertelenmesi hakkındaki kararın yürürlüğe konulmasına karar verildiği,
Yargılama kapsamında, Dairelerince davacının yürütmenin durdurulması isteminin 21/02/2017 tarihinde reddedilmesi, bu karara ilişkin itirazın da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca 13/03/2017 tarihinde reddedilmiş olması nedeniyle, davacı sendikanın 6356 sayılı Kanun'un 63. maddesinin 3. fıkrası uyarınca Yüksek Hakem Kuruluna başvurduğu, Yüksek Hakem Kurulunun 17/05/2017 tarihli kararı ile de toplu iş sözleşmesinin kesin olarak imzalandığı belirtilerek,
Anayasa'nın "Grev ve lokavt" başlıklı 54. maddesine; 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun "Yüksek Hakem Kuruluna başvurma" başlıklı 51. maddesine, "Grevin tanımı" başlıklı 58. maddesine, "Kanuni grev ve lokavt kararının alınması ve uygulanmaya konulması" başlıklı 60. maddesinin 1. fıkrasına, aynı maddenin 7. fıkrasına, "Grev ve lokavtın ertelenmesi başlıklı 63. maddesinin dava konusu Bakanlar Kurulu kararının verildiği tarihteki yürürlükte olan haline; dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunan 2945 sayılı Milli Güvenlik Kurulu ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Kanunu'nun 2. maddesine yer verilerek,
6356 sayılı Kanun'un 63. maddesinin dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı tarihte yürürlükte olan hali uyarınca; kanuni bir grevin ancak genel sağlığı, milli güvenliği, büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olması halinde ertelenebileceği,
Yukarıda izah edildiği üzere; dava konusu Bakanlar Kurulu kararının, davacı sendika ile ... Çelik San. ve Tic. A.Ş. arasında yürütülen Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine davacı sendika tarafından 16/12/2016 tarihinde alınan karara istinaden 18/01/2017 tarihinden itibaren uygulanmasına karar verilen grevin ertelenmesine ilişkin alındığı; erteleme kararının sebebinin, "grevin milli güvenliği bozucu nitelikte olduğunun görüldüğü" olarak belirtildiği,
703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 39. maddesiyle yürürlükten kaldırılan ancak dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı tarihte yürürlükte olan 2945 sayılı Kanun'un 2. maddesinde, milli güvenlik kavramının Devletin anayasal düzeninin, milli varlığının, bütünlüğünün, milletlerarası alanda siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik dahil bütün menfaatlerinin ve ahdi hukukunun her türlü dış ve iç tehditlere karşı korunması ve kollanması olarak tanımlandığı; aynı tanıma 15/07/2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6 sayılı Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinin Teşkilat ve Görevleri Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi
'nin 2. maddesinde de yer verildiği,
Dar anlamıyla milli güvenliğin; bir devletin milli savunma ve dış ilişkilerini kapsayan ortak bir kavram olduğu, yabancı devletlere karşı askeri ve savunma üstünlüğü, uluslararası ilişkilerde üstünlük, iç veya dış tehditlere karşı koyabilme gibi unsurları barındırdığı,
Daha geniş anlamıyla ise, milli güvenlik kavramının; bir devletin, siyasi, askeri, ekonomik, ticari, mali, sağlık, çalışma ve sosyal güvenlik, öğretim, eğitim, bilim, teknoloji, kültür, sanat, spor alanlarında, gerek dış ilişkileri, gerek iç ilişkileri bakımından güvence içinde olması durumunu ifade ettiği,
Dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla ertelenmesine karar verilen grevin, milli güvenliği bozucu nitelikte olup olmadığına ilişkin incelemenin, bu hususlar göz önünde tutularak yapılacağı,
Dairelerinin 07/02/2017 tarihli ara kararı ile, davalı idareden erteleme konusu grevin milli güvenliği bozucu nitelikte olduğunun nasıl ve ne şekilde belirlendiği ve milli güvenliği bozucu hususların neler olduğunun açıklamasının istendiği, davalı idarenin ara kararına istinaden, savunma dilekçesi ekinde erteleme konusu grevin milli güvenliği bozucu nitelikte görüldüğüne ilişkin kurum görüşlerini sunduğu, davalı idarenin savunma dilekçesi ekinde sunulan kurum görüşlerinin incelenmesinden;
- Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu'nun 20/12/2016 tarih ve 120169 sayılı yazısında; Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın üç yıllık ihtiyacı olan ve Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu tarafından üretilecek otuz beş adet Leopard tank namlusu, otuz dört adet M60 tank namlusu, seksen adet ZMA namlusu, kırk iki adet Fırtına namlusu ve muhtelif miktarlardaki 60 mm, 81 mm, 120 mm havan namlularının üretiminde kullanılan malzemelerin grev kararının alındığı ... Çelik San. ve Tic. A.Ş.'den tedarik edildiği,
- Bu ürünlerin başta Fırat Kalkanı harekatı olmak üzere, ülke güvenliği ve savunmasında kullanıldığı,
- Kurumlarca, üretimde sıkıntı yaşanmaması ve teslimatların gecikmemesi amacıyla davacı sendika tarafından alınan grev kararının uygulanmasının ertelenmesine yönelik girişimlere başlanılmasının talep edildiği, hususlarının anlaşıldığı,
Ülkemizin uzun yıllardır -jeopolitik konumunun da etkisiyle- gerek iç gerekse de dış tehditlerle karşı karşıya olduğu, bir çok terör örgütünün gerçekleştirdiği eylemler nedeniyle onbinlerce vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 2011 yılından bu yana devam eden Suriye iç savaşının ülkemizin milli güvenliği açısından büyük etkilerinin olduğu,
08/09/2015 tarih ve 29469 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türkiye’nin Ulusal Güvenliğine Yönelik Terör Tehdidi ve Her Türlü Güvenlik Riskine Karşı Uluslararası Hukuk Çerçevesinde Gerekli Her Türlü Tedbiri Almak, Irak Ve Suriye’deki Tüm Terörist Örgütlerden Ülkemize Yönelebilecek Saldırıları Bertaraf Etmek ve Kitlesel Göç Gibi Diğer Muhtemel Risklere Karşı Ulusal Güvenliğimizin İdame Ettirilmesini Sağlamak İçin Hudut, Şümul, Miktar ve Zamanı Hükümetçe Takdir ve Tayin Olunacak Şekilde, Gerektiğinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin Yabancı Ülkelere Gönderilmesi, Yabancı Silahlı Kuvvetlerin Türkiye’de Bulunması ve Bu Kuvvetlerin Hükümetin Belirleyeceği Esaslara Göre Kullanılması İle Hükümet Tarafından Belirlenecek Esaslara Göre Gerekli Düzenlemelerin Yapılması İçin Türkiye Büyük Millet Meclisinin 02/10/2014 Tarihli ve 1071 Sayılı Kararıyla Hükümete Verilen Bir Yıllık İzin Süresinin Anayasa’nın 92’nci Maddesi Uyarınca 02/10/2015 Tarihinden İtibaren Bir Yıl Daha Uzatılmasına Dair Türkiye Büyük Millet Meclisi kararına istinaden, Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak, Suriye’deki tüm terörist örgütlerden ülkemize bundan sonra da yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek ve kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı ulusal güvenliğimizin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere 24/08/2016 tarihinde Fırat Kalkanı Harekatı adı verilen sınır ötesi operasyonun başlatıldığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve Özel Kuvvetler Komutanlığı birliklerine mensup yaklaşık 4.000 askeri personelin katıldığı operasyonun 30/03/2017 tarihinde sona erdiği,
Görüldüğü üzere; ertelemeye konu grev kararının ve dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alındığı tarihlerde Fırat Kalkanı harekatının devam ettiği,
Suriye'de bulunan terör örgütleri tarafından ülkemize yöneltilen tehditleri bertaraf etmek, terör unsurlarını temizlemek, sınır hattının ve bölgedeki halkın güvenliğini sağlamak ve göç sorununu bitirmek amacıyla başlatılan Fırat Kalkanı harekatının devam ettiği günlerde, gerek bu harekatta gerekse de diğer iç ve dış tehditlerle mücadelede kullanılan askeri araç ve ekipmanların ülkemizde üretilmesi ve bu konuda dışa bağımlılığın azaltılmasının milli güvenliğin unsurları arasında yer aldığı, bu üretimin durmasına veya yavaşlamasına neden olacak müdahalelerin ise, ülkenin iç ve dış tehditlere karşı koyabilme gücünü azaltacağından milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu,
Dava konusu Bakanlar Kurulu kararı ile ertelenen grev kapsamında yer alan işyerlerinde veya bu işyerleri tarafından ürün tedarik edilen firmalarda iç ve dış tehditlere karşı ülkemizin milli savunmasında, özellikle Fırat Kalkanı harekatında kullanılan araç ve ekipmanların üretiliyor olması karşısında, bu işyerlerindeki üretimi durduracak veya yavaşlatacak bir grev uygulamasının ülkemizin iç ve dış tehditlere karşı koyabilme gücünü azaltacağı, bu durumun da milli güvenliği bozucu bir nitelik taşıdığının açık olduğu,
Bu durumda; grev kapsamındaki işyerlerinde üretilen ürünlerin niteliği göz önüne alındığında, davacı sendika tarafından uygulanmasına karar verilen grevin milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu ve bu grevin ertelenmesine ilişkin dava konusu 17/01/2017 tarih ve 2017/9744 sayılı Bakanlar Kurulu kararının haklı ve meşru gerekçelere dayalı olarak verildiği, bu nedenle dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığı,
Öte yandan; idari işlemin sebebinin, idareyi işlem yapmaya yönelten etken olduğu, idari işlemin gerekçesinin işlem metninden anlaşılmasının idarenin takdir yetkisini hukuka uygun kullanmasını sağlamak, idari işlemin yargısal denetimini kolaylaştırmak ve işlemin muhatabı bireyi ikna etmek işlevleri bulunmakla birlikte, işlem metninde bu sebebin açıklanması veya gösterilmesine dair genel bir yükümlülüğün bulunmadığı,
Gerekçe ilkesinin, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (77) 31 sayılı “İdarenin İşlemleri Karşısında Bireyin Korunması Hakkında Karar”ında “Haklarını, özgürlüklerini veya çıkarlarını ihlal edici nitelikte bir idari işlem söz konusu olduğunda, ilgili bu işlemin dayanağı olan nedenlerden haberdar edilir. Bu bilgi, ya idari işlemin metninde nedenlerin belirtilmesi şeklinde ya da ilgilinin isteği üzerine makul bir süre içinde yazılı olarak ayrıca kendisine verilir.” şeklinde düzenlendiği,
İdari yargılamada uygulanmakta olan re'sen inceleme ilkesi uyarınca, idari yargı mercilerinin işlem metninden anlaşılmasa da işlemin sebebini ve gerekçelerini araştırıp, bu ilkenin bir uzantısı olarak da gerekirse sebep ikamesi yaparak hüküm kurabildikleri,
Somut olayda da; dava konusu Bakanlar Kurulu kararının metninde ertelemeye konu grevin milli güvenliği bozucu nitelikte olduğuna ilişkin sebebin gösterildiği, karar metninde gerekçeye ayrıntılı biçimde yer verilmediği, ancak Dairelerinin 07/02/2017 tarihli ara kararına istinaden dava konusu işlemin gerekçesini oluşturan ... tarih ve ... sayılı Milli Savunma Bakanlığı yazısı ve bu yazıda belirtilen hususları ortaya koyan kurum görüşlerinin sunulduğu,
Bu durumda; dava konusu işlemin gerekçelerinin karar metninde yer almamakla birlikte Dairelerinin 07/02/2017 tarihli ara kararı uyarınca sunulmuş olması nedeniyle davacı sendikanın, dava konusu Bakanlar Kurulu kararında, grevin ertelenmesine dair hiç bir sebep gösterilmediği, sadece Kanunda yer alan ifadeye yer verildiği, Kanunun genel soyut ifadesinin kararda gösterilmiş olmasının sebep göstermek anlamına gelmeyeceği, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının bu nedenle sebep yönünden hukuka aykırı olduğu yönündeki iddiasının da yerinde görülmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, yürütmenin durdurulması talebinin reddi üzerine grev erteleme süresinin dolduğu; yetkili sendika vasfının kaybedilmemesi için yasal zorunluluktan dolayı Yüksek Hakem Kuruluna başvuruda bulunulduğu; bu doğrultuda, toplu iş sözleşmesinin Yüksek Hakem Kurulu kararıyla bağıtlandığı; yürütmenin durdurulması istemi ile davanın reddine yönelik kararların Danıştayın yerleşik içtihatlarıyla bağdaşmadığı; yürütmenin durdurulması isteminin reddi nedeniyle, grev hakkının kullanımının fiilen ortadan kalktığı; 2015 yılında 38 işyeri için alınan grev kararının ertelenmesine ilişkin Bakanlar Kurulu kararına karşı açılan davada da benzer bir sürecin yaşandığı; bu nedenle, o tarihte konunun bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine taşındığı; anılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen 09/05/2018 tarihli kararda, milli güvenlik kavramının uygulayıcıların kişisel görüş ve anlayışlarına göre genişleyebilecek, öznel yorumlara elverişli, keyfiliğe yol açabilecek nitelikte olduğu, grevin uygulanacağı işyerlerinde üretimin bir süre durmasının milli güvenliği nasıl etkileyeceğinin ortaya konulmadığı, "ekonomik güvenliğin milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu" şeklindeki kavramın açıklanmaya muhtaç olduğu, "ekonomik güvenlik" kavramının grev erteleme sebebi olarak yasada sayılmadığı, erteleme kararının sendika hakkına müdahale niteliğini taşıdığı belirtilerek, ihlal ve tazmin kararı verildiği; temyize konu Daire kararında, grevin milli güvenliği bozucu nitelikte olduğu kanaatine varıldığı; aynı şekilde, Daire kararında, idari işlemlerin metninde sebebin açıklanması veya gösterilmesi konusunda genel bir yükümlülüğün bulunmadığı yönünde tespite yer verildiği; bu yaklaşımın, idarenin keyfi, gerekçesiz ve hak ihlali yaratacak şekilde işlem ve eylemlerinin önünün açılmasına neden olacağı; dava konusu işlemde, kanunda yer alan soyut ifadenin geçiyor olmasının sebep göstermek anlamına gelmediği; bu haliyle, dava konusu işlemin sebep yönünden hukuka aykırı olduğu; milli güvenlik kavramının keyfi ve geniş bir biçimde yorumlanamayacağı; Danıştayın istikrar kazanmış içtihatlarında, ekonomik nedenlerin milli güvenliği bozucu unsurlar arasında gösterilmediği; davalı idarenin ertelenen grevin milli güvenliği nasıl ve ne şekilde bozduğunu açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya koyamadığını; milli güvenlik kavramının geniş yorumlanmasının bütün grevlerin ertelenmesine sebebiyet vereceği; grev hakkının, sendikalaşma ve toplu pazarlık sisteminin ayrılmaz bir parçası olduğu; toplu pazarlık sisteminin, iş barışının sosyal taraflarca gerektiğinde grev hakkı ve lokavt kullanılarak gerçekleştirilmesi mantığına dayandığı; bu doğrultuda, işveren kesiminin ekonomik olarak toplu pazarlığa zorlanmasının grev hakkının doğasında bulunduğu; grev süresince, işçilerin ücret alamadıkları; dolayısıyla, grev hakkının işçiler yönünden de ekonomik olarak külfet oluşturduğu; dava konusu Bakanlar Kurulu kararının aynı zamanda, sendikalaşma hürriyetini içinde barındıran Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesi ile sendika hakkını düzenleyen Anayasa'nın 51., 53. ve 54. maddelerine aykırı olduğu; yine, dava konusu işlemin Uluslararası Çalışma Örgütü sözleşmeleri ve denetim organları kararı ile de bağdaşmadığı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NIN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 01/07/2019 tarih ve E:2017/244, K:2019/5205 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 08/03/2021 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun ''Grev ve lokavtın ertelenmesi'' başlıklı 63. maddesinin dava konusu Bakanlar Kurulu kararının verildiği tarihteki yürürlükte olan halinde,
(1) Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt; genel sağlığı veya millî güvenliği, büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir. Erteleme süresi, kararın yayımı tarihinde başlar.
(2) Erteleme kararının yürürlüğe girmesi üzerine, 60 ıncı maddenin yedinci fıkrasına göre belirlenen arabulucu, uyuşmazlığın çözümü için erteleme süresince her türlü çabayı gösterir. Erteleme süresi içerisinde taraflar aralarında anlaşarak uyuşmazlığı özel hakeme de götürebilir.
(3) Erteleme süresinin sonunda anlaşma sağlanamazsa, altı iş günü içinde taraflardan birinin başvurusu üzerine uyuşmazlık Yüksek Hakem Kurulunca çözülür. Aksi takdirde işçi sendikasının yetkisi düşer.'' kuralı yer almıştır.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere, Bakanlar Kurulunca, karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavtın, genel sağlığı veya millî güvenliği bozucu nitelikte olduğunun saptanması halinde, yasal grev ve lokavtın altmış gün süreyle ertelenmesi mümkündür. Bir başka ifade ile, bir anayasal hak ve işçi açısından güvence olan grev hakkının, ancak yasada sayılan sebeplerle idari bir tasarrufla ertelenebilir. Ekonomik veya siyasi veya başkaca bir sebeple yasal bir grevin ertelenmesine yasal olanak bulunmamaktadır.
Türk hukukunda, grev hakkının kullanılması da dahil, bir çok temel hak ve özgürlüğün kullanımının sınırlanmasına veya yasaklanmasına sebep olarak gösterilen milli güvenlik kavramına ilişkin bir tanım bulunmamaktadır. Soyut ve belirsiz olan bu kavramın çok geniş bir şekilde yorumlanması, hemen hemen bütün grevlerin sonuçları bakımından milli güvenliği bozabileceği sonucuna ulaşılmasına ve böylece bütün grevlerin ertelenmesine yol açacaktır.
İşçi ile işveren arasında başlayan toplu görüşmelerin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine kullanılan anayasal bir hak ve işçi açısından güvence olan grev hakkının; grevin uygulandığı işyerlerinin ve yapılan üretimin grev nedeniyle bir süre durmasının milli güvenliği nasıl ve ne şekilde bozduğunun açık ve tereddüte yer bırakmayacak şekilde ortaya konulması, bu saptama yapılırken de ölçülülük ilkesinin ve demokratik toplumun gereklerinin dikkate alınması gerekir.
Öğretide, milli güvenlik, ''Yurt ölçüsünde beliren iç ve dış tehlikelere karşı devlet tüzel kişiliğinin savunma ve güvenlik altına alınması şeklinde tanımlanmıştır. Danıştay Onuncu Dairesi de, yasal bir grevin yasada öngörülen anlamda milli güvenliği bozucu nitelikte görülebilmesi için, ülke ve devletin özel savunma ve güvenlik altına alınmasını zorunlu kılacak ciddi tehlikelerin ortaya çıkması gerektiğini belirterek milli güvenliğin tanımını yapmıştır. (Danıştay Onuncu Dairesinin 19/04/2006 tarih ve E:2003/6134, K:2006/2551 sayılı kararı)
Yukarıda yapılan açıklama ve değerlendirme ışığında dosyanın incelenmesinden; davacı Sendikanın, ... Çelik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine bağlı Bursa ve Kocaeli illerindeki iş yerlerinde grev kararı aldığı, grev kararının dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla ertelenmesine karar verilmesi üzerine bu kararın iptali ve yürütülmesinin durdurulması istemiyle dava açıldığı, Daire tarafından verilen 16/02/2017 tarihli ara kararıyla grev kararının milli güvenliği nasıl ve ne şekilde bozduğunun açıklanmasının, dava konusu Bakanlar Kurulu kararının alınmasına dayanak oluşturan tüm bilgi ve belgelerin sunulmasının istenilmesi üzerine, adı geçen şirket ve Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun Milli Savunma Bakanlığına, Bursa Valiliğinin de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına hitaplı yazılarının dosyaya sunulduğu, bu yazılarda özetle; grev kararının uygulanacağı iş yerlerinde muhtelif namluların hammaddelerinin üretildiği, grev kararının uygulanmasının milli güvenliği bozucu nitelikte sonuçlar doğurabileceği belirtilerek 6356 sayılı Kanunun 63. maddesi uyarına grev kararının ertelenmesi için Bakanlar Kurulu kararı alınmasının talep edildiği ve dava konusu grevin altmış gün süreyle ertelenmesine ilişkin 18/01/2017 tarih ve 29952 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17/01/2017 tarih ve 2017/9744 sayılı Bakanlar Kurulu kararının alındığı, ayrıca davacı Sendikanın itiraz dilekçesinde Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumunun stoklarında grev kararı alınan iş yerinde üretilen türden ne kadar çelik olduğunun ve bu vasıflı çeliğin başka bir şirket tarafından üretilip üretilmediğinin tespit edilmediğinin ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Bu durumda, Dairece, ertelenen grevin milli güvenliği bozucu nitelikte sonuç doğurabileceğine davalı idarenin dosyaya ibraz ettiği bilgi ve belgelerle ulaşıldığı, ancak idarece aynı vasıftaki çeliğin başka yerden temin edilme imkanı, mevcut stok durumu gibi hususların açıklıkla ortaya konulmadığı anlaşıldığından, dava konusu Bakanlar Kurulu kararında hukuka uyarlık, aksi değerlendirmeyle verilen Daire kararında ise hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.






























Full & Egal Universal Law Academy