Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2230 Esas 2022/911 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2230
Karar No: 2022/911
Karar Tarihi: 23.03.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/2230 E.  ,  2022/911 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2230
Karar No : 2022/911

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Kurulu
VEKİLİ : Av. v
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 12/03/2020 tarih ve E:2016/58131, K:2020/1938 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile yine aynı Kurulun … tarih ve … sayılı yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin kararının iptali ile bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 12/03/2020 tarih ve E:2016/58131, K:2020/1938 sayılı kararıyla;
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu davacının silahlı terör örgütüne üyelik suçundan yapılan ceza yargılamasının … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında devam ettiğinin görüldüğü,
ByLock delili yönünden, davacı hakkında düzenlenen "ByLock Tespit Tutanağı"nın incelenmesinden; davacı tarafından … GSM numarasından, … IMEI numaralı cihazla ByLock uygulamasının yüklendiğinin anlaşıldığı,
Davacı hakkındaki tanık beyanları ile davacı beyanı yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının işlem tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte iadesi isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, hukuka uygun idare ilkesi gereği, tüm idari işlemlerin hukuka uygun bir gerekçe / sebep unsuru içermesi gerektiği, işlemin yargısal denetiminin de tesis tarihindeki gerekçeler dikkate alınarak yapılması gerekirken, hakkında delil toplanmasının beklenildiği, ceza yargılaması sırasında toplandığı iddia edilen tespitlerin ise, başlangıçta olmayan işlemin sebep unsuru yerine ikame edilmeye çalışıldığı; işlemin hukuk devleti ilkesine, hâkim ve savcı teminatına, adil yargılanma hakkına, mülkiyet hakkına aykırı olduğu, 667 sayılı KHK'nın 3/1 maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu iddia etmesine karşın bu talebi hakkında Dairece karar verilmediği; OHAL KHK'ları ile olağanüstü hal süresi dışında uygulaması sürecek düzenlemeler yapılamayacağından 18/07/2018 tarihinde OHAL uygulamasına son verilmiş olmasına karşın meslekten çıkarma kararının etki ve sonuçları sınırsız ve ağır şekilde sürdüğünden 667 sayılı KHK'nın 3/1 maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu; hakim ve savcıların meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilebilmesi için somut düzenlemenin yasa koyucu tarafından kanunlaştırılmasının gerektiği, KHK'nın 3/1 maddesinin bu kapsamda olmadığı; irtibat ve iltisak sözcüklerinin belirsiz ifadeler olduğu, kanuni düzenlemede olması gereken belirlilik ve öngörülebilirlik niteliklerine sahip olmadığından kanunilik ilkesine aykırılık bulunduğu; işlem tesis edilmeden önce savunma alınmadığından adil yargılanma hakkının ihlal edildiği; dava konusu kararda şahsıyla ilgili olmayan soruşturmalardan bahsedildiği, işlem tarihinden önce hakkında herhangi bir inceleme ve soruşturma bulunmadığı, işlemde şahsına yönelik kişiselleştirme yapılmadığı; suç ve cezaların geçmişe yürütülemeyeceği ilkesi bertaraf edilmek suretiyle karar verildiği; 667 sayılı KHK'nin 3. maddesinin düzenlenme gerekçesinde "yapıların içine girilip örgüt hiyerarşisi içerisinde ve ideolojik bağlılıkla hareket edilmesi durumunda bağımsızlık ve tarafsızlığın kaybedileceği" belirtildiğinden, açık ve net olmayan iltisak ve irtibatlı olmak kavramları yorumlanarak karar verilmesi gerekirken, böyle bir değerlendirmeden yoksun olarak verilen Daire kararının yerinde olmadığı; yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ilkeleri ile demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığının somut delil ve tespitlerle açıkça ortaya konulmadığı; Yargıtay Ceza Genel Kurulunun E:2018/16-419, K:2018/661 sayılı kararı gereği, ByLock programı için kullanıcı kimliği olan ID numarası ve "Tespit ve Değerlendirme Tutanağı"nın olup olmadığının tespit edilmesinin gerektiği, hakkında verilen kararda bu hususa dikkat edilmediği; dava konusu işlem nedeniyle maaşının kesilmesi şeklindeki müdahalenin orantısız ve ölçüsüz olduğu, işlem nedeniyle artık kamu görevi almasının mümkün olmadığı, böylesi ağır sonuçlara yol açan işlemin ölçülülük ve orantılılık ilkesini ihlal ettiği, hakkında görevden uzaklaştırma tedbiri uygulanabilecekken, savunma alınmadan meslekten çıkarılmalarına karar verilmesinin ölçülü ve orantılı bir tedbir olmadığından mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ … 'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmeyerek işin esası incelendi, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Öte yandan, 667 sayılı KHK'nın 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen davacı hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uyarınca ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' suçundan kamu davası açıldığı ve karar tarihinde ceza yargılamasının … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında devam ettiği görülmektedir.
667 sayılı KHK uyarınca, hâkimlerin ve savcıların terör örgütüne üyelik ve mensubiyeti bulunmasa da terör örgütü ile iltisaklı veya irtibatlı olmaları nedeniyle meslekte kalmalarının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına yönelik işlem tesis edilebilmesi mümkündür. Nitekim dava konusu işlem de davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile iltisak ve irtibatının bulunduğu gerekçesiyle tesis edilmiştir.
Anayasa Mahkemesi, 14/11/2019 tarih ve E:2018/89, K:2019/84 sayılı kararında iltisaklı kavramını ''kavuşan, bitişen, birleşen'', irtibatlı kavramını ise ''bağlantılı'' olarak tanımlamış, bu kavramların hukuki niteliği ve objektif anlamının yargı içtihatlarıyla belirlenebileceğini belirtmiştir. Bu kavramlar ile, kişilerin cezai sorumluluğunu gerektiren örgüte üyelik ve mensubiyet kavramlarına nazaran terör örgütleri ile daha az yoğun ve atipik bir bağlantının vurgulandığı açıktır. Bu kapsamda kişilerin terör örgütleri ile irtibat ve iltisaklarının ortaya konulabilmesi için, örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi ya da örgütten yarar sağlamak maksadıyla gerek örgütten gelen talimatlar doğrultusunda gerekse inisiyatif alarak bulundukları hâl ve hareketler neticesinde örgüte veya kendilerine yarar sağladıkları ya da örgüt ile amaç birliği veya sosyal birliktelik görünümü içinde oldukları yönünde kanaat oluşması yeterlidir.
Bu itibarla, ceza muhakemesinde terör örgütüne üye olma suçunun ispatını sağlayacak delil niteliğinde bulunmayan fiil ve davranışlar, üstün bir kamu gücü niteliğindeki yargı yetkisini kullanan hâkim ve savcılar hakkında tesis edilen idari tedbir niteliğindeki işlemde terör örgütüne irtibat veya iltisakın sübut bulup bulmadığı yönünden farklı değerlendirilebileceğinden, davacının terör örgütü ile iltisak veya irtibatının bulunup bulunmadığına yönelik yapılan yargısal denetime ilişkin bu davada, davacının ''silahlı terör örgütüne üye olmak'' isnadıyla devam eden ceza yargılamasında verilecek kararın beklenilmesi gerekmemektedir.
Diğer taraftan, her ne kadar davacı tarafından Anayasa'ya aykırılık iddiasının Dairece karşılanmadığı ileri sürülmüş ise de, Kurulumuzca davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmediğinden, bu husus bozma sebebi olarak görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 12/03/2020 tarih ve E:2016/58131, K:2020/1938 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Adli yardım kararından dolayı ertelenmiş olan temyiz aşamasına ilişkin yargılama giderlerinin, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davacıdan tahsili için Dairesince müzekkere yazılmasına,
4. Kesin olarak, 23/03/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Dosyanın incelenmesinden, dosyada mevcut bilgi ve belgelerin, dava konusu işlemin sebebini oluşturan, davacının terör örgütü ile iltisakının veya irtibatının bulunduğuna ya da bulunmadığına yönelik bir karar verilebilmesi için yeterli olmadığı değerlendirilmiştir.
Bu durumda, 667 sayılı KHK'nın 3/1. maddesi uyarınca meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına karar verilen davacı hakkında, bu işlemin sebebini oluşturan ve Dairece karara alınan eylem ve davranışların aynı zamanda ''Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak'' suçundan yargılamasının sürdüğü … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasının delilleri olduğu görüldüğünden, ceza yargılamasında davacı hakkındaki delillere yönelik yapılacak tahlil ve değerlendirmelerin işbu davada karar verilmeden önce dikkate alınmasını gerektirdiğinden, davacı hakkındaki ceza yargılamasında verilecek karardan sonra yeniden karar verilmek üzere Daire kararının bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.





























Full & Egal Universal Law Academy