Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/2137 Esas 2021/1858 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/2137
Karar No: 2021/1858
Karar Tarihi: 13.10.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/2137 E.  ,  2021/1858 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/2137
Karar No : 2021/1858
TEMYİZ EDENLER :I- (DAVACI):... Birliği
VEKİLİ: Av. ...
II- (DAVALI): ... Bakanlığı
VEKİLİ: ...
KARŞI TARAF (DİĞER DAVACI): ... Platformu
VEKİLİ : Av. ...

İSTEMLERİN KONUSU : Danıştay Altıncı Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/2482, K:2019/10942 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 25/01/2017 tarih ve 29959 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 05/01/2017 tarih ve 99 sayılı "Doğal Sit Alanları Koruma ve Kullanma Koşulları İlke Kararı"nın, "Kesin Korunacak Hassas Alanlar" başlıklı A bölümünün 2. maddesinin (b) bendi ile (c) bendindeki "veya ruhsatlı sayılan" ifadesinin; "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün 4. maddesinin (c) bendindeki "teleferik, telesiyej gibi" ifadesi ile aynı maddenin (f) bendindeki "alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin sürdürülebileceğine" ifadesinin; "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünde yer alan "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı" tanımı ile bu tanım içerisinde yer alan "düşük yoğunluklu faaliyetler" ifadesinin; aynı bölümün 2. maddesinin (b) bendinin, (c) bendindeki "Katı atık düzenli depolama tesisi, atık su arıtma tesisi, akaryakıt istasyonu gibi" ifadesi ile (ç) ve (d) bentlerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 13/11/2019 tarih ve E:2019/2482 K:2019/10942 sayılı kararıyla;
İlke Kararının "Kesin Korunacak Hassas Alanlar" başlıklı A bölümünün 2. maddesinin (b) bendi ile (c) bendindeki "veya ruhsatlı sayılan" ifadesinin incelenmesinden;
Kesin korunacak hassas alanların tanımı ve niteliği göz önünde bulundurulduğunda; Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliği açıklamak amacıyla çıkarılan dava konusu İlke Kararında, dayanağı Yönetmelikte belirtilmeyen istisnalara yer verilmesinin üst normu aşar nitelikte olması nedeniyle, İlke Kararının A bölümünün 2. maddesinin (b) bendi ile (c) bendindeki "veya ruhsatlı sayılan" ifadesinde hukuka uyarlık görülmediği,
İlke Kararının "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün 4. maddesinin (c) bendindeki "teleferik, telesiyej gibi" ifadesi yönünden;
İlke Kararının "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün 4. maddesinin (c) bendinde; nitelikli doğal koruma alanlarında, Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonunun izniyle, zorunlu olan alanlarda, teknik altyapı hizmetleri olan telefon hattı, GSM baz istasyonu, teleferik, telesiyej gibi uygulamalarının yapılabileceğinin kurala bağlandığı,
İlke kararının dayanağı olan Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmeliğin 8. maddesinin 2. fıkrasında ise; nitelikli doğal koruma alanlarında, alanın doğal yapısı ile uyumlu çadırlı kamp alanı, bungalov ve günübirlik faaliyetlerin yapılabileceğinin öngörüldüğü,
Davalı idare tarafından nitelikli doğal koruma alanlarının; koruma amaçları doğrultusunda yörede yaşayanların alanın mevcut kaynaklarını kullanması sağlanarak geleneksel yaşam şekillerinin korunduğu alanlar olduğu, bu alanlarda kaynak değerlerin kontrollü ve sürdürülebilir olması amacıyla tedbirler alınarak sınırlı kullanımlara izin verilebileceği belirtilmiş ise de; bu alanların tanımı ve nitelikleri değerlendirildiğinde, dava konusu İlke Kararı ile zorunlu olan alanlarda yapılabileceği öngörülen telefon hattı, GSM baz istasyonu, teleferik, telesiyej gibi uygulamaların nitelikli doğal koruma alanlarına zarar verebileceği, öte yandan, İlke Kararında yer alan "zorunlu olan alan" ifadesinin muğlak bir ifade olduğu, belirsizlik yarattığı ve açıklığa kavuşturulması gerektiği sonucuna ulaşıldığı ve sonuç olarak dava konusu İlke Kararının "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün 4. maddesinin (c) bendindeki "teleferik, telesiyej gibi" ifadesinde hukuka uyarlık görülmediği,
İlke Kararının "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünün 2. maddesinin (c) bendindeki "Katı atık düzenli depolama tesisi, atık su arıtma tesisi, akaryakıt istasyonu gibi" ifadesi ile, (ç) ve (d) bentleri yönünden;
Dava konusu İlke Kararının "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım" başlıklı C bölümünde yer alan 2. maddesinin (c) bendinde; bu alanlarda, Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu izniyle, katı atık düzenli depolama tesisi, atık su arıtma tesisi, yat çekek yeri, akaryakıt istasyonu gibi uygulamaların yapılabileceği, (ç) bendinde; üst ölçekli planlara uygun olmak şartıyla sanayi tesislerinin yapılabileceği, (d) bendinde ise; doğal peyzaj ve siluet dikkate alınarak kum, çakıl, taş, maden ve benzeri malzeme alınabileceği, bu amaçla ocak açılabileceğinin belirtildiği,
Anılan bentlerde, izin verilebileceği belirtilen faaliyetlere ilişkin herhangi bir belirleme yapılmadığı, diğer bir anlatımla, bu faaliyetlerden hangilerine ne ölçüde izin verileceğine ilişkin açıklık getirilmediğinin görüldüğü,
Sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarının özellikleri dikkate alındığında; bu alanlara ilişkin düzenlemelerde alanın doğallığını muhafaza etmek ve mevcut koruma değerlerinin devamlılığını sağlamak amacı gözetilerek yalnızca düşük yoğunluklu faaliyetlere izin verilmesi gerektiği; dava konusu düzenlemeler ile yapılabileceği öngörülen faaliyetlerin ise sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarının ve bu alanlarla etkileşim halinde bulunan/bütünlük gösteren kesin korunacak hassas alanlar ve/veya nitelikli doğal koruma alanlarının doğal yapısının bozulmasına yol açabilecek nitelikte olduğu, izin verilen faaliyetlerin bu haliyle sürdürülebilir koruma esasları kapsamında değerlendirilemeyeceği anlaşılmış olup, bu düzenlemelerin 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikle düzenlenen koruma ilkelerine aykırı olduğu sonucuna ulaşıldığı,
İlke Kararının "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün (f) bendindeki "alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin sürdürülebileceğine" ifadesi, "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünde yer alan "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı" tanımı ile bu tanım içerisinde yer alan "düşük yoğunluklu faaliyetler" ifadesi ve aynı bölümün 2. maddesinin (b) bendi yönünden;
Dava konusu İlke Kararının "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün (f) bendindeki "alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin sürdürülebileceğine" ifadesinde, "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünde yer alan "sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı" tanımı ile bu tanım içerisinde yer alan "düşük yoğunluklu faaliyetler" ifadesinde ve aynı bölümün 2. maddesinin (b) bendinde dayanağı üst hukuk normları ile koruma ilke ve esaslarına aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle,
Dava konusu 05/01/2017 tarih ve 99 sayılı İlke Kararının, "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün (f) bendindeki "alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin sürdürülebileceğine" ifadesi, "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünde yer alan "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanı" tanımı ile bu tanım içerisinde yer alan "düşük yoğunluklu faaliyetler" ifadesi ve aynı bölümün 2. maddesinin (b) bendi yönünden davanın reddine, "Kesin Korunacak Hassas Alanlar" başlıklı A bölümünün 2. maddesinin (b) bendi ile (c) bendindeki "veya ruhsatlı sayılan" ifadesinin, "Nitelikli Doğal Koruma Alanları" başlıklı B bölümünün 4. maddesinin (c) bendindeki "teleferik, telesiyej gibi" ifadesinin, "Sürdürülebilir Koruma ve Kontrollü Kullanım Alanları" başlıklı C bölümünün 2. maddesinin (c) bendindeki "Katı atık düzenli depolama tesisi, atık su arıtma tesisi, akaryakıt istasyonu gibi" ifadesi ile (ç) ve (d) bentlerinin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı ... Birliği tarafından, temyize konu karar ile belirsizlik yaratacak nitelikteki hükümlerden bir kısmının iptaline karar verildiği ancak davanın reddine karar verilen kısım bakımından da benzer sorunların var olduğu, İlke Kararının B bölümünün 4. maddesinin (f) bendinde; doğal dengenin devamlılığının sağlanması amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşleri doğrultusunda alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin sürdürülebileceği yolunda düzenleme getirildiği, ancak, alanın özelliğinden kaynaklanan faaliyetlerin neler olduğu belirtilmeyerek öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkelerinin ihlal edildiği, dava konusu İlke Kararının C bölümünde yer alan, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarının tanımında, bu alanlarda düşük yoğunluklu faaliyetlere izin verilebileceği öngörülmesine rağmen, düşük yoğunluklu faaliyetlerin neler olduğunun belirtilmediği ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 16/10/2019 tarih ve 109 sayılı ilke kararı ile dava konusu ilke kararının yürürlükten kaldırıldığı, dava konusu İlke Kararının kesin korunacak hassas alanlara ilişkin düzenlemeler içeren A Bölümünün 2. maddesinin (b) bendinde; devlet güvenliği emniyeti için zorunlu olan yapıların yapılmasına izin verilebileceği yolundaki düzenlemede üstün kamu yararı bulunduğu, ayrıca, günümüzde savunma sistemlerinin gelişimi öngörülemediğinden bu yapıların sınırlandırılmasının uygun bulunmadığı, (c) bendindeki; ruhsatlı veya ruhsatlı sayılan yapıların bakım ve onarımlarının yapılabileceğine ilişkin düzenlemenin, imar mevzuatı uyarınca ruhsat almış veya ruhsatlı olduğu kabul edilen yapılara ilişkin olarak kişilerin kazanılmış haklarını korumaya yönelik olduğu, İlke Kararının B bölümünün 4. maddesinde; Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikteki nitelikli doğal koruma alanlarının tanımına uygun olarak, koruma kullanma dengesi esas alınarak, bu alanlarda kaynak değerlerin kontrollü ve sürdürülebilir olması amacıyla tedbirler alınarak sınırlı faaliyetlere ve yapılara izin verildiği, anılan maddenin iptali istenilen bentlerindeki, balıkçı barınağı, ahşap iskele, bekçi kulübesi, telefon hattı, GSM baz istasyonu, teleferik ve telesiyej gibi yapıların ancak Koruma Bölge Komisyonunca uygun görülmesi halinde inşa edilebileceği, Korunan Alanların Tespit, Tescil ve Onayına İlişkin Usul ve Esaslara Dair Yönetmelikte, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında korumaya katkı sağlayacak, doğal ve kültürel bakımdan uyumlu düşük yoğunlukta faaliyetler, turizm ve yerleşimlere izin verilebilecek ve ulusal, bölgesel ve yerel seviyelerde doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ve kalkınmaya destek olan alanlar olduğunun belirtilmesi karşısında, İlke Kararın C bölümünün 2. maddesinin (c), (ç) ve (d) bentlerinde; bu alanlarda katı atık düzenli depolama ve sanayi tesisi gibi tesislere, kum, çakıl, taş ve benzeri malzeme alınması ve ocak açılması gibi faaliyetlere izin verilmesinin üst hukuk normuna aykırılık taşımadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı ... Birliği tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın iptale ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare tarafından, Danıştay Altıncı Dairesince verilen kararın redde ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen reddi kısmen dava konusu ilke kararının iptali yolundaki Danıştay Altıncı Dairesinin temyize konu 13/11/2019 tarih ve E:2019/2482 K:2019/10942 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kesin olarak, 13/10/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






























Full & Egal Universal Law Academy