Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/147 Esas 2020/1890 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/147
Karar No: 2020/1890
Karar Tarihi: 19.10.2020





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/147 E.  ,  2020/1890 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/147
Karar No : 2020/1890
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Konfederasyonu (…)
VEKİLİ : Av. … - Av….
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onuncu Dairesinin 15/05/2019 tarih ve E:2019/7603, K:2019/3974 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 13/02/2019 tarih ve 30685 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmeliğin "Bayi veya toptancı izin belgesinin verilmesi" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin 1 ve 2 nolu alt bentlerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onuncu Dairesinin 15/05/2019 tarih ve E:2019/7603, K:2019/3974 sayılı kararıyla;
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 97. maddesine ve 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun 3 ve 39. maddelerine yer verildikten sonra;
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerektiği, nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararlarının yerleşik içtihat niteliği kazandığı,
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak, bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceği,
5362 sayılı Kanun oda, birlik ve federasyon üst kuruluşu olan konfederasyona; yalnızca oda, birlik veya federasyonun menfaatini ihlal eden bireysel işlemlere karşı, onları temsilen dava açma yetkisi tanıdığı, konfederasyonun üyelerini, oda üyeleri değil, odaların kendisinin oluşturduğu dikkate alındığında; konfederasyonun, oda üyelerine yönelik düzenleyici işlemlere karşı dava açamayacağının kabulü gerektiği, zira konfederasyonun, 5362 sayılı Kanun'la verilen özel yetki dışında, sadece kendi tüzel kişiliğine yönelen düzenlemelere karşı dava açmaya ehil olduğu,
Dava konusu düzenleme ile ilgili olarak menfaatleri ihlâl edilmiş kişiler ile bu kişilerin üyesi olduğu oda, birlik ve federasyonlar tarafından dava açılabileceğinde kuşku bulunmamakla birlikte, davacı konfederasyonun, doğrudan kendi üyesi oda, birlik ve federasyonlara uygulanma olanağı bulunmayan dava konusu Yönetmelik hükümlerinin iptalini istemekte doğrudan bir menfaati bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa'nın 135. ve 5362 sayılı Kanun'un 39. maddesi gereğince, mensupları olan esnaf ve sanatkârlar hakkında yapılan bir düzenlemede, mensuplarının mesleki çıkarlarını korumak amacıyla dava açmada meşru ve güncel menfaatlerinin bulunduğu, üyelerinin tek tek dava açmasının usul ekonomisine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5362 sayılı Kanun gereğince; oda, birlik ve federasyon üst kuruluşu olan konfederasyonun, anılan kuruluşlara ya da kendi tüzel kişiliğine yönelik düzenlemelere karşı dava açmakta menfaatinin bulunduğu kuşkusuzdur.
Ancak, dosyada bulunan dava dilekçesinin incelenmesinden; dava konusu düzenlemenin, davacı konfederasyonun üst kuruluşu olduğu ve haklarının ihlali durumunda dava açma hak ve yetkisinin bulunduğu oda, birlik ya da federasyonun menfaatine aykırı olduğu gerekçesiyle değil, doğrudan, kendi üyesi olmayan esnaf ve sanatkârların menfaatinin ihlal edildiği gerekçesiyle açıldığı anlaşıldığından, davacının anılan davada dava açma menfaatinin bulunmadığı açıktır.
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Onuncu Dairesinin temyize konu 15/05/2019 tarih ve E:2019/7603, K:2019/3974 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 19/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X- Dava, 13/02/2019 tarih ve 30685 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması ile Depolanması Hakkında Yönetmeliğin "Bayi veya toptancı izin belgesinin verilmesi" başlıklı 13. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin 1 ve 2 nolu alt bentlerinin iptali istemiyle açılmıştır.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nun "Tanımlar" başlıklı 3. maddesinde, "Oda"; esnaf ve sanatkârların kuracakları ihtisas ve karma esnaf ve sanatkârlar odalarını, "Konfederasyon" ise; esnaf ve sanatkârlar odaları, birlikleri ve federasyonları arasında birliği temin, gelişme ve ilerlemeyi sağlamak ve genel olarak esnaf ve sanatkârların çalışmalarını meslekî yönden ve kamu yararına uygun olacak şekilde düzenlemek ve bu hususta gerekli görülecek her türlü tedbiri almak ve teşebbüste bulunmak, meslekî eğitimlerini geliştirmek, esnaf ve sanatkârları yurt çapında ve uluslararası düzeyde temsil etmek, sorunlarının çözümü için ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlar nezdinde gerekli girişimlerde bulunmak, ulusal ekonomideki gelişmelere paralel olarak lüzumlu görülecek meslekî tedbirleri almak ve Bakanlık tarafından esnaf ve sanatkârlarla ilgili verilecek görevleri yapmak üzere kurulan Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un "Odaya kayıt" başlıklı 6. maddesinin 4. fıkrasında; "Esnaf ve sanatkârlar odasına kayıtlı olanlar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki ticaret ve sanayi odasına, ticaret odasına, sanayi odasına, deniz ticaret odasına; bu odalara kayıtlı bulunanlar ise esnaf ve sanatkârlar odasına kaydedilemezler. Sermaye şirketlerinin ortakları, başkaca esnaf ve sanatkârlık faaliyeti olmadıkça, sadece şirket ortaklığı sebebiyle hiçbir şekilde esnaf ve sanatkârlar odalarına üye kaydedilemezler." hükmü, Oda yönetim kurulunun görev ve yetkilerinin düzenlendiği 11. maddesinde ise; "Oda üyelerinin sicillerini tutmak ve bu bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında güncelleştirerek eksiksiz ve doğru olarak her an hazır halde bulundurmak, üyeler tarafından talep edilen belgeleri bilgisayar ortamında düzenlemek, ayrıca üyelerinin çalışma konuları hakkında resmî makamlarca istenilecek bilgileri vermek. Oda üyelerinin çalışma konularına giren hususlarda haklarını korumak için resmî ve özel kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunmak, üyelerinin meslekî menfaatlerini ilgilendiren konularda, adli ve idari yargı mercileri önünde oda başkanı marifetiyle odayı temsil etmek." hükmü yer almaktadır.
Dava konusu Yönetmeliğin, 1. fıkrasının (g) bendinin 1 ve 2 nolu alt bentlerinin iptalinin istendiği 13. maddesinde; bitki koruma ürünü satış faaliyeti yürütecek esnaf ve sanatkârlara verilecek olan bayi veya toptancı izin belgesi için gerekli olan bilgi ve belgeler düzenlenmiş, ticaret sicil gazetesi ve ticaret sicil kaydı da bu belgeler arasında sayılmıştır.
Yukarıda hükümlerine yer verilen kanuni düzenleme ve dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen ilgili kısımları birlikte değerlendirildiğinde; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesindeki odalara (ticaret ve sanayi odasına, ticaret odasına, sanayi odasına, deniz ticaret odasına) kaydolamayacak esnaf ve sanatkârlardan, kendi faaliyet alanlarında yürütecekleri bir iş için ticaret sicil gazetesi ve ticaret sicil kaydının istendiği anlaşılmaktadır.
Bununla birlikte, esnaf ve sanatkârların Oda sicillerini tutmak, bu bilgileri Bakanlık e-esnaf ve sanatkâr veri tabanında güncelleştirerek eksiksiz ve doğru olarak her an hazır halde bulundurmak, üyeler tarafından talep edilen belgeleri bilgisayar ortamında düzenlemek, ayrıca üyelerinin çalışma konuları hakkında resmî makamlarca istenilecek bilgileri vermek, Oda üyelerinin çalışma konularına giren hususlarda haklarını korumak için resmî ve özel kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunmak, üyelerinin meslekî menfaatlerini ilgilendiren konularda, adli ve idari yargı mercileri önünde Oda başkanı marifetiyle Odayı temsil etmek gibi görevlerin, esnaf ve sanatkârların üyesi oldukları esnaf ve sanatkâr odalarının görevleri arasında yer aldığı açıktır.
Esnaf ve sanatkârların kendi faaliyet alanlarında yürütecekleri bir iş için, esnaf ve sanatkâr odaları tarafından tutulan esnaf ve sanatkâr sicil kaydının değil de ticaret sicil kaydının istenilmesine yönelik dava konusu düzenlemenin, esnaf ve sanatkarların yanı sıra esnaf ve sanatkâr odalarını da doğrudan ilgilendirdiğinin kabulü gerekmektedir.
Bu durumda, davacı Konfederasyonun üyeleri olan esnaf ve sanatkâr odalarının görev alanına giren bir konu hakkında yapılan dava konusu düzenleme hakkında davacı Konfederasyon tarafından açılan davada, dava açma ehliyetinin bulunduğu oyuyla, karara katılmıyorum.






























Full & Egal Universal Law Academy