Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1457 Esas 2022/652 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1457
Karar No: 2022/652
Karar Tarihi: 24.02.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1457 E.  ,  2022/652 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1457
Karar No : 2022/652
TEMYİZ EDENLER : I- (DAVALI) : ...Kurumu
VEKİLLERİ : Av. ..., Av. ...
II- (DAVALI YANINDA MÜDAHİL) : ...A.Ş.
VEKİLİ: Av. ...
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...İşletmecileri Derneği
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 03/03/2020 tarih ve E:2018/3124, K:2020/712 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 12/11/2009 tarih ve 27404 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Tarife Yönetmeliği'nin 6. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 7. ve 8. maddeleri uyarınca bildirim usulü ile yürürlüğe giren ve Türk Telekomünikasyon A.Ş. abonelerinden sabit telefon hizmeti sunan işletmecilerin abonelerine yapılacak olan aramaların, şehiriçi ve şehirlerarası aramalar farketmeksizin tüm vergiler dâhil 24 krş/dk olarak ücretlendirilmesini öngören Türk Telekomünikasyon A.Ş. Tarifesi'nin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 03/03/2020 tarih ve E:2018/3124, K:2020/712 sayılı kararıyla;
Dairelerinin dava konusu tarifenin iptali yolundaki 22/06/2015 tarih ve E:2010/610, K:2015/2528 sayılı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08/02/2018 tarih ve E:2015/3401, K:2018/342 sayılı kararıyla, davanın Türk Telekomünikasyon A.Ş.'ye ihbarı yapılmadan karar verildiği gerekçesiyle bozulması üzerine, bozma kararına uyularak;
5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve Tarife Yönetmeliği'nin ilgili hükümlerinin incelenmesinden, davalı Kurumun elektronik haberleşme sektöründe işletmecilerin serbest rekabet ortamına uygun şartlarda faaliyetine sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlamak, haksız/yıkıcı rekabeti önlemek, etkin piyasa gücünü sahip işletmecilerin diğer işletmeciler üzerindeki sektörün geleceği açısından olumsuz olabilecek her türlü baskısını engellemek ve hizmet alanların en uygun ve verimli şartta hizmet almasını sağlamak açısından düzenleme yapmak, kararlar almak, işletmecilere yükümlülükler getirmek, tedbirler almak konularında yetkili ve görevli olduğunun anlaşıldğı,
Diğer yandan, elektronik haberleşme sektöründe tarifeler belirlenirken işletmecilerin pazar şartlarını ve tarifelerin etkin piyasa gücüne bağlı olarak rekabeti engelleyici olmaması, maliyet, tüketicinin mağdur edilmemesi, bilgilendirilmesi, aldatılmaması gibi hususları dikkate alması gerektiği, Kurumun bu gibi hususlar açısından denetim ve gözetim yapacağının açık olduğu,
Dairelerinin 17/12/2013 tarih ve E:2010/610 sayılı ara kararı ile, dava konusu Türk Telekom Tarifesi'nin yürürlüğe girdiği tarihten önce veya sonra yapılmış inceleme, düzenleme veya denetime ilişkin kararlara dair tüm bilgi ve belgelerin istenildiği; bunun üzerine 24/04/2014 tarihinde Danıştay kayıtlarına giren cevap yazısının ve dosyada yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden, söz konusu tarifenin maliyet esaslı olarak belirlendiğine ilişkin hiçbir bilgi veya belge sunulamadığı, GSM operatörleri yönünde yapılan aramalara ilişkin oluşan konuşma ve çağrı sonlandırma bedellerine ilişkin basit bir oran orantı hesaplamasıyla tarifenin makûl olduğuna karar verilerek yürürlüğe konulduğu, bu noktada davalı idare tarafından tarifenin aktarılan mevzuat kuralları açısından ve özellikle maliyet esaslı belirleme ve rekabet ilkeleri yönünden hiçbir araştırma yapılmadığının anlaşıldığı; bu nedenle söz konusu tarifede hukuka uygunluk bulunmadığı,
Nitekim, davalı idare tarafından söz konusu bedele ilişkin olarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulunun ...tarih ve ...sayılı kararıyla dava konusu tarifede düzenlenen Türk Telekom abonelerinden sabit telefon hizmeti sunan işletmecilerin abonelerine yapılacak olan aramalarda tüm vergiler dâhil 0,1459-TL ücretin üst sınır olarak belirlendiğinin anlaşıldığı, belirtilen kararın ise maliyet bazlı hesaplamaya dayalı olarak yapıldığının görüldüğü gerekçesiyle, dava konusu Kurum kararının iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, 5809 sayılı Elektronik Haberleşme Kanunu ve bu Kanun'a dayanılarak yürürlüğe konulan Tarife Yönetmeliği'nin ilgili hükümleri uyarınca, iptali istenen tarifenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Türk Telekom'a tarifelerini maliyet esaslı olarak belirleme yükümlülüğünün getirilmediği, dava konusu tarifenin bildirim usulüne tabi olduğu, tarifelerin maliyet esaslı olarak belirlenmesi hususunun mevzuatta kural olarak erişim tarifeleri için öngörüldüğü, Tarife Yönetmeliği'nin 6. maddesi uyarınca, etkin piyasa gücüne sahip olan işletmecilerin perakende tarifelerinin kural olarak bildirim usulüne tabi olduğu, dolayısıyla etkin piyasa gücüne sahip olan işletmecilerin perakende tarifelerinin maliyet esaslı olarak düzenlenebilmesi için, bu yönde açıkça karar alınması gerektiği, bu çerçevede dava konusu tarifenin maliyet esaslı hazırlanmadığı gerekçesiyle iptali yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmadığı, öte yandan tarifelerin yürürlüğe girmesi sürecinde "maliyetlerin dikkate alınması" ile "tarifelerin maliyet esaslı hazırlanması" hususlarının birbirinden farklı kavramlar olduğu, iptali istenen tarifenin değerlendirilmesi aşamasında Türk Telekom'un farklı tarifeleri ile maliyet yönünden karşılaştırma yapıldığı, bu haliyle Daire kararında tarifenin maliyet esaslı belirlenmediği ve tarifenin yürürlüğe girmesi aşamasında Kurumlarınca herhangi bir araştırma yapılmadığı yönündeki gerekçesinin de maddi gerçeklik ile bağdaşmadığı, nitekim aynı dönemde Türk Telekom'un mobil şebeke işletmecilerine uyguladıkları tarifedeki maliyet unsurları ile karşılaştırma yapılarak somut uyuşmazlığa konu tarifenin makul olduğuna karar verildiği, Daire kararının gerekçesinde ...sayılı Kurul kararına dayanıldığı, anılan Kurul kararının Tarife Yönetmeliği'nin 9. maddesine dayanılarak tesis edildiği, oysa davaya konu tarifenin anılan Kurul kararından farklı olarak bildirim usulüne tabi olduğu, ayrıca davanın konusuz kaldığı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı yanında müdahil tarafından, temyize konu Daire kararında esasa ilişkin iddialarının karşılanmadığı, bu haliyle anılan kararın gerekçeli karar ilkesi ile bağdaşmadığı, davaya konu olayda icrai nitelikte kesin ve yürütülmesi gereken bir idari işlemin bulunmadığı, nitekim davalı idare tarafından dava konusu tarifenin yürürlüğe girmesi konusunda herhangi bir idari işlem tesis edilmediği, ayrıca somut uyuşmazlıkta davacı tarafından tarifenin incelenmesi veya yürürlüğünün durdurulması konusunda davalı idareye 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 10. maddesi uyarınca yapılmış herhangi bir başvurunun da bulunmadığı, Tarife Yönetmeliği'nin bildirim usulünü düzenleyen 8. maddesine karşı açılan davanın ret ile sonuçlandığı, bu çerçevede Tarife Yönetmeliği'nin anılan hükmüne istinaden bildirim usulüne tabi olarak yürürlüğe giren davaya konu tarifeye karşı açılan davanın da reddi gerektiği, bildirim usulüne tabi olan dava konusu tarifenin maliyet esasına göre düzenlenmesi konusunda herhangi bir zorunluluk bulunmadığı, Tarife Yönetmeliği'nin 6. maddesi uyarınca, etkin piyasa gücüne sahip olan işletmecilerin perakende tarifelerinin kural olarak bildirim usulüne tabi olduğu, dolayısıyla etkin piyasa gücüne sahip olan işletmecilerin perakende tarifelerinin maliyet esaslı olarak düzenlenebilmesi için, bu yönde açıkça karar alınması gerektiği, bu çerçevede dava konusu tarifenin maliyet esaslı hazırlanmadığı gerekçesiyle iptali yolundaki Daire kararında hukuki isabet bulunmadığı, kaldı ki davalı idare tarafından tarife ile ilgili hiçbir araştırma yapılmadığı yönündeki gerekçenin de maddi gerçekle bağdaşmadığı, davaya konu tarifenin sonradan yürürlüğe giren Kurul kararıyla değiştirilmesinin, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla hukuka uygun olan tarifeyi sakatlamadığı, sonradan yürürlüğe giren ve tarifeye üst sınır getiren Kurul kararının Tarife Yönetmeliği'nin 9. maddesi uyarınca tesis edildiği, bu haliyle bildirim usulünden farklı bir yöntem olan üst sınır yöntemine dayanılarak tesis edilen Kurul kararının somut uyuşmazlığa konu tarife ile karşılaştırılmayacağı belirtilerek, Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden davalı yanında müdahilin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idare ve davalı yanında müdahilin temyiz istemlerinin reddine,
2.Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 03/03/2020 tarih ve E:2018/3124, K:2020/712 sayılı kararının ONANMASINA,
3.Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı yanında müdahile iadesine,
4.Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






























Full & Egal Universal Law Academy