Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2020/1456 Esas 2022/217 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2020/1456
Karar No: 2022/217
Karar Tarihi: 31.01.2022





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2020/1456 E.  ,  2022/217 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2020/1456
Karar No : 2022/217
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1-.... Enerji Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ.
2-...Enerji Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ.
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ...Kurumu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 17/12/2019 tarih ve E:2016/2718, K:2019/4369 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 29/04/2016 tarih ve 29698 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin 5., 6., 7., 8., 9., 10., 11., 12., 13., 14. ve 15. maddelerinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 17/12/2019 tarih ve E:2016/2718, K:2019/4369 sayılı kararıyla;
Davaya konu edilen 29/04/2016 tarih ve 29698 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmelik ile değiştirilen esas Yönetmeliğin 12. maddesinin 1. fıkrasında, 15. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında, 18. maddesinde, Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma tarihinden sonra değişiklik yapıldığı, 26. maddesinin ise yürürlükten kaldırıldığı görülmekle birlikte anılan maddelerde değişiklik yapılmadan önce maddelerin davacıya uygulandığı görüldüğünden Yönetmelik maddelerinin incelenmesine geçildiği,
5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un 1., 3. ve 6. maddesinin birinci ve 7. fıkrasına yer verildikten sonra,
Yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretiminin teşvik edilmesi amacıyla; üretim lisansı sahibi tüzel kişilere yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı üretim tesisleri için Yenilenebilir Enerji Kaynak Belgesi verilmesi ile 5346 sayılı Kanun kapsamında işletilecek YEK destekleme mekanizmasının kuruluşu ve işleyişini düzenlemek amacıyla kamu tüzel kişilerinin görev ve yetkileri ile ilgili gerçek ve tüzel kişilerin hak ve sorumluluklarına ilişkin usûl ve esasları belirlemek üzere 01/10/2013 tarih ve 28782 sayılı Resmî Gazete’de Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Belgelendirilmesi ve Desteklenmesine İlişkin Yönetmeliğinin yayımlandığı; 29/04/2016 tarih ve 29698 sayılı Resmî Gazete'de Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından yayımlanan dava konusu Yönetmelik ile anılan Yönetmelik'te değişiklikler yapıldığı,
5346 sayılı Kanun'un "YEK Destekleme Mekanizması" başlıklı 6. maddesinin yedinci fıkrasında, YEK destekleme mekanizmasının PMUM dâhil uygulamalara ilişkin usûl ve esasların EPDK tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceğinin kurala bağlandığı; her ne kadar, 5346 sayılı Kanun'un 11. maddesinde yer verilen "Kanun'un yürürlük tarihinden itibaren dört ay içerisinde, bu Kanun'un 5'inci maddesine ilişkin yönetmelik EPDK tarafından, diğer yönetmelikler Bakanlık tarafından hazırlanarak yürürlüğe konulur." kuralı gereğince dava konusu edilen yönetmeliği hazırlamada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yetkili olduğu iddia edilmekte ise de, 5346 sayılı Kanun'un 11. maddesinin 18/05/2005 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, dava konusu Yönetmeliğin ise 08/01/2011 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanan 6094 sayılı Kanun'un 3. maddesi ile değiştirilen 5346 sayılı Kanun'un 6. maddesine dayanılarak çıkarıldığı görüldüğünden dava konusu Yönetmeliği çıkarmada EPDK'nın yetkili olduğunun açık olduğu,
Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen maddeleri incelendiğinde, Yönetmeliğin 5. maddesi ile, esas Yönetmeliğin YEK toplam bedelinin hesaplanmasına ilişkin 12. maddesinin değiştirildiği; 6. maddesi ile, esas Yönetmeliğin YEKDEM portföy gelirinin hesaplanması ve paylaştırılmasına ilişkin 15. maddesinin başlığı ile birlikte değiştirildiği; 7. maddesi ile, esas Yönetmeliğin YEKDEM portföyü enerji dengesizlik miktarının hesaplanmasına ilişkin 16. maddesi ile YEKDEM portföyü enerji dengesizlik tutarının hesaplanması ve paylaştırılmasına ilişkin 17. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı; 8. maddesi ile, esas Yönetmeliğin YEK bedellerinin hesaplanmasına ilişkin 18. maddesinin değiştirildiği; 9. maddesi ile, esas Yönetmeliğin YEKDEM’e ilişkin aylık sürece ilişkin 19. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı; 10. maddesi ile, esas Yönetmeliğin YEKDEM katılımcılarının yükümlülüklerine ilişkin 23. maddesinin 1. ve 3. fıkralarının değiştirildiği, aynı maddenin 4. ve 5. fıkralarının ise yürürlükten kaldırıldığı; 11. maddesi ile, esas Yönetmeliğin yenilenebilir enerji kaynağına dayalı üretim miktarına ilişkin 25. maddesinin yürürlükten kaldırıldığı; 12. maddesi ile, esas Yönetmeliğin hibrit tesislere ilişkin 26. maddesinin 4. fıkrasının değiştirildiği; 13. maddesi ile, esas Yönetmeliğin yaptırımlar ve yaptırımların uygulanmasındaki usûllere ilişkin 27. maddesinin değiştirildiği; 14. maddesi ile, esas Yönetmeliğin bildirimler ve tebligatlara ilişkin 28. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “DUY uyarınca işletilen” ibaresinin yürürlükten kaldırıldığı; 15. maddesi ile de, esas Yönetmeliğe tolerans katsayısına ilişkin Geçici 2. maddenin eklendiğinin görüldüğü,
İdarelerin düzenleme yapma yetkisine sahip olduğu alanlarda, bu alanları düzenleyici işlemler ile objektif bir şekilde düzenlemesi gerektiği; idarelerin, işlem tesis ederken kendilerine Anayasa ve yasalarla çizilen çerçeve içinde takdir yetkilerini kullanmaları ve bu yetkilerini kullanırken kamu hizmetinin gereklerini ve kamu yararını göz önünde bulundurmaları gerektiği,
Bu itibarla, davalı Kurum tarafından yapılan düzenleyici işlemlerin 5346 sayılı Kanun'un 1. maddesinde öngörülen yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi amaçlı kullanımının yaygınlaştırılması, bu kaynakların güvenilir, ekonomik ve kaliteli biçimde ekonomiye kazandırılması, kaynak çeşitliliğinin artırılması, sera gazı emisyonlarının azaltılması, atıkların değerlendirilmesi, çevrenin korunması ve bu amaçların gerçekleştirilmesinde ihtiyaç duyulan imalat sektörünün geliştirilmesi amacına uygun olması gerektiği,
5346 sayılı Kanun uyarınca, yenilenebilir enerji kaynakları ile elektrik enerjisi üretimi yapanlara serbest piyasada kalmak ya da YEKDEM'e dâhil olmak üzere iki seçenek sunulduğu; başka bir anlatımla, yenilenebilir enerji kaynakları ile elektrik enerjisi üretimi yapan gerçek ve tüzel kişilerin, sebest piyasada kalarak ticarî fırsat ve risklere tâbi olmak veya üretilen elektriği YEKDEM kapsamında belirlenen fiyatlardan satmak şeklinde iki farklı tercih imkânı bulunduğu,
Dava konusu Yönetmelik değişikliklerinden önce, YEKDEM sistemine dâhil olan üretim tesislerinin, ilgili oldukları piyasa katılımcılarının portföyünden çıkarılarak tedarikçiler adına (dolayısıyla tüketiciler adına) Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi (TEİAŞ) bünyesindeki Milli Yük Tevzi Merkezi (MYTM) tarafından yönetilen YEKDEM portföyüne kaydedildiği; YEKDEM portföyüne giren santrallerin sadece günlük üretim tahminlerini MYTM'ye bildirmekle yükümlü olduğu; ayrıca, bildirdikleri tahminlerin gerçekleşmemesi durumunda herhangi bir malî sorumlulukları bulunmadığı, tahmin performansının kötü olması ve portföyün dengesizliğe düşmesi nedeni ile oluşan maliyetlerin de tüketicilere yansıtıldığı,
Dava konusu değişiklikler ile, YEKDEM katılımcılarına, santrallerini kendileri yönetme ve üretimlerini piyasada kendileri satma, piyasada sattıkları enerjinin gelirini tedarikçiler üzerinden tüketicilere belli bir referans fiyat ve tolerans katsayısı üzerinden geri ödeme, ilgili ayın sonunda yine 5346 sayılı Kanun uyarınca belirlenen teşvik fiyatlarını alma imkânı getirildiği; böylece sistemin nakit akışı işleyişi değiştirilerek, YEKDEM katılımcılarına bu fiyatların üzerinde kâr sağlama fırsatı sunulduğu, Kanun'da öngörülmeyen şekilde tahmin performansının kötü olması ve portföyün dengesizliğe düşmesi nedeniyle oluşan dengesizlik maliyetlerine tüketicilerin katlanması ve YEKDEM katılımcılarının herhangi bir dengesizlik riski taşımaması şeklinde ortaya çıkan ve Kanun'da var olmayan bir muafiyet Kanun'a uygun hâle getirilerek kaldırıldığı,
Öte yandan, 5346 sayılı Kanun uyarınca ödenecek teşviklerde herhangi bir kesinti veya değişikliğin olmadığı, Kanun tarafından teşvik fiyatları için öngörülen güvencelerin ortadan kaldırılmadığı,
Bu itibarla, 5346 sayılı Kanun'un amaç maddesinde de belirtildiği üzere, gelişen piyasanın ihtiyaçlarına cevap veremeyen uygulamanın güncel durum ile uyarlı hâle getirilmesi, tüketicinin yüklenmek zorunda kaldığı bir takım maliyetlerin azaltılması, elektrik kaynaklarının güvenilir ve ekonomik biçimde ekonomiye kazandırılması ve malî açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşmasını teminen yapıldığı anlaşılan dava konusu Yönetmelik değişikliklerinde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, getirilen yeni sistem ile üreticilerin ürettikleri elektrik enerjisini doğrudan piyasada satmalarının istendiği; bu yolla sisteme girilen tahmini üretim miktarı ile gerçekte üretilen elektrik enerjisi miktarı arasındaki farktan kaynaklanan dengesizlikten doğan zararın üreticilere ödenmesine ilişkin sistemin yürürlükten kaldırıldığı ve bu değişiklik ile mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasası oluşturma amacından uzaklaşıldığı; davalı idarenin 5346 sayılı Kanun'a göre YEKDEM mekanizmasına ilişkin ödenecek bedelleri belirleme konusunda yetkili olmadığı; davalı idarenin Kanun ile kendisine tanınan yetkinin dışına çıkarak, bu hususa ilişkin Yönetmelik çıkarma yetkisinin aslen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na tanındığı ve idarenin sadece yenilenebilir enerji kaynak belgesi verilmesine ilişkin usul ve esaslara ilişkin yetkisi bulunduğu; Kanun'un 6. maddesi ile düzenleme altına alınan yenilenebilir enerji kaynakları destekleme mekanizması çerçevesinde üreticilere ödenecek desteklemeye ilişkin formülasyona dair Yönetmelik çıkarmış olmasının, yetki bakımından hukuka aykırılık teşkil ettiği; dava konusu Yönetmelik hükümleri ile yapılan değişikliğin özellikle rüzgar enerjisi üreticileri açısından telafisi imkansız zararlara sebebiyet verdiği ve haklı beklenti ilkesinin ihlal edildiği; rüzgar şiddetinin alansal ve zamansal olarak süreksizliğe sahip olması nedeniyle, rüzgar güç üretiminin tahmininin bilimsel açıdan oldukça güç olduğu; ciddi anlamda sapmaları da bünyesinde barındırdığı; rüzgar enerjisi üretim santralleri açısından hava durumu tahminlerine bağlı olarak fiyat tahmini ve fiyat senaryolarının oluşturulmasının; diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına göre oldukça zor olduğu, bu durumun rüzgar enerjisi santralleri açısından piyasa yapısında artan belirsizliklerden dolayı daha fazla riskli olduğu; enerji kaynağının insan kontrolünde olduğu hidroelektrik, termik, doğalgaz çevirim santrallerinde üretim tahminin yapılabilmesi mümkünken rüzgar ve güneş enerjisi gibi insan kontrolünde olmayan kaynaklarda %100 isabetle üretim tahmini yapmanın mümkün olmadığı; bu nedenle, tahmini mümkün olmayan doğa olaylarının yarattığı sonuçları 5346 sayılı Kanuna aykırı yönetmelik değişikliği ile formülize ederek, bu sonuçların yatırımcıya kesinti şeklinde yansıtılmasının hukuk güvenliği prensibine aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra dosya tekemmül ettiğinden davacıların yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz istemlerinin reddine,
2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 17/12/2019 tarih ve E:2016/2718, K:2019/4369 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan ...- TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacılara iadesine,
4. Kesin olarak, 31/01/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.






























Full & Egal Universal Law Academy