Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/983 Esas 2021/415 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/983
Karar No: 2021/415
Karar Tarihi: 08.03.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/983 E.  ,  2021/415 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/983
Karar No : 2021/415
TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) : ... Elektrik Dağtım A.Ş.
VEKİLLERİ : Av. ... , Av. ...
2- (DAVALI) : ... Kurumu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2014/2924, K:2018/3202 sayılı kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 28/05/2014 tarih ve 29013 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği'nin "Reaktif Enerjinin Kompanzasyonu" kenar başlıklı 14. maddesinin dördüncü fıkrası ile "Reaktif Enerji Cezası" kenar başlıklı Geçici 7. maddesinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Onüçüncü Dairesinin 15/11/2018 tarih ve E:2014/2924, K:2018/3202 sayılı kararıyla;
4628 sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'un "Amaç, Kapsam ve Tanımlar" başlıklı 1. maddesinin mülga 3. fıkrasında, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarının, "İlgili bağlantı ve sistem kullanım tarifesinin fiyatları, hükümleri ve şartlarını içeren ve bir üretim şirketi, otoprodüktör, otoprodüktör grubu, dağıtım şirketi ya da tüketicilerin iletim sistemine ya da bir dağıtım sistemine erişmeleri ya da bağlantı yapmaları için ilgili kullanıcıya özgü koşul ve hükümleri kapsayan anlaşmalar"; ikili anlaşmaların, "Gerçek ve tüzel kişiler arasında özel hukuk hükümlerine tabi olarak, elektrik enerjisi ve/veya kapasitenin alınıp satılmasına dair yapılan ve Kurul onayına tabi olmayan ticari anlaşmalar"; kontrol anlaşması, "Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi veya dağıtım şirketi ile özel direkt hattın mülkiyet sahibi ve/veya işletmecisi olan özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişi arasında, iletim ve dağıtım sistemlerinin kararlılığının ve işletme bütünlüğünün korunması amacıyla özel hukuk hükümlerine göre yapılan ikili anlaşmalar" olarak tanımlandığı;
6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu'nun 3. maddesinde, sistem kullanım anlaşmasının, "Bir üretim şirketi, tedarik lisansı sahibi şirket veya tüketicinin iletim sistemini ya da dağıtım sistemini kullanımına ilişkin genel hükümleri ve ilgili kullanıcıya özgü koşul ve hükümleri içeren anlaşma"; sistem kontrol anlaşmasının, "Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi veya dağıtım şirketi ile özel direkt hattın mülkiyet sahibi veya işletmecisi olan özel hukuk hükümlerine tabi tüzel kişi arasında, iletim ve dağıtım sistemlerinin kararlılığının ve işletme bütünlüğünün korunmasını sağlayan hükümleri içeren ve özel hukuk hükümlerine göre yapılan anlaşmalar" olarak tanımlandığı; 8. maddesinde, elektrik enerjisi iletim faaliyetinin, lisansı kapsamında münhasıran TEİAŞ tarafından yürütüleceğinin, TEİAŞ'ın, bu Kanunla belirlenen faaliyetler dışında bir faaliyetle iştigal edemeyeceğinin, iletim faaliyetiyle birlikte yürütülmesi verimlilik artışı sağlayacak nitelikteki piyasa dışı bir faaliyetin yürütülmesinin Kurumun iznine tabi olduğunun kurala bağlandığı;
6446 sayılı Kanun'a dayanılarak çıkarılan ve 28/05/2014 tarih ve 29013 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği'nin "Tanımlar" başlıklı 4. maddesinde de, bağlantı anlaşmasının, bir üretim şirketi, dağıtım şirketi ya da tüketicinin iletim sistemine ya da dağıtım sistemine bağlantı yapması için yapılan genel ve özel hükümleri içeren anlaşmayı; sistem kullanım anlaşmasının ise, bir üretim şirketi, tedarik lisansı sahibi şirket veya tüketicinin iletim sistemini ya da dağıtım sistemini kullanımına ilişkin genel hükümleri ve ilgili kullanıcıya özgü koşul ve hükümleri içeren anlaşmayı ifade edeceğinin belirtildiği; "Bağlantı anlaşması, sistem kullanım anlaşması ve yan hizmet anlaşması" başlıklı 36. maddesinde ise, "(1) Tüzel kişi tarafından üretim lisansının TEİAŞ’a verildiği tarihten itibaren altmış gün içerisinde bağlantı ve/veya sistem kullanım anlaşması TEİAŞ tarafından tüzel kişiye önerilir. TEİAŞ’ın bağlantı ve/veya sistem kullanım anlaşması önerisini yapabilmesi için ek bilgiye ihtiyaç duyması halinde, Ek-11’in Bölüm 2’sinde yer alan ayrıntılı planlama verileri de tüzel kişiden talep edilebilir. Bu hallerde TEİAŞ tarafından bağlantı ve/veya sistem kullanım anlaşmasının önerilmesine ilişkin süre doksan gün olarak uygulanır. Tüzel kişi TEİAŞ’ın anlaşma önerisine otuz gün içerisinde yazılı yanıt verir.
(2) Tarafların mutabakatı halinde bağlantı ve/veya sistem kullanımına ilişkin hüküm ve şartları içeren bağlantı ve/veya sistem kullanım anlaşması imzalanır. TEİAŞ ve lisans sahibi tüzel kişinin, bağlantı ve/veya sistem kullanımına ilişkin anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları halinde, ihtilaflar Kanunun ve tarafların ilgili lisanslarının hükümlerine göre Kurum tarafından çözüme kavuşturulur ve konu hakkında alınan Kurul kararları bağlayıcıdır.
(3) İletim sistemine halihazırda bağlı olan üretim tesisleri ile bağlantı ve/veya sistem kullanımına ilişkin olarak üretim tesisleri dışında gerçek ve tüzel kişiler tarafından TEİAŞ’a yapılan diğer başvurularda da aynı süreç uygulanır." düzenlemelerine yer verildiği;
Ayrıca, uyuşmazlığa konu döneme ilişkin olarak TEİAŞ tarafından hazırlanan ve ... tarih ve ... sayılı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararıyla onaylandıktan sonra, 29/03/2012 tarih ve 28248 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren standart nitelikteki Sistem Kullanım Anlaşması örneğinin "Karşılıklı Yükümlülükler" başlıklı 3. maddesinde, kullanıcının, aylık olarak, iletim sistemi kullanım fiyatı üzerinden tahakkuk ettirilen bedel ile iletim sistemi işletim fiyatı üzerinden tahakkuk ettirilen bedeli TEİAŞ’a ödeyeceği, kullanıcının, ödeme bildiriminin kendisine tebliğ edildiği günü izleyen on beş gün içerisinde bildirimde yer alan tutarı TEİAŞ’a ödeyeceği, ödemede gecikilen süre için 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 51. maddesinde öngörülen gecikme zammının uygulanacağı; "Ek Protokoller/Ek Sözleşmeler" başlıklı 10. maddesinde, bu anlaşmanın birinci bölümünde yer alan genel hükümlerin, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararı ile değiştirilebileceği; "
Anlaşmazlıkların Çözümü" başlıklı 13. maddesinde, TEİAŞ ile kullanıcının bu anlaşmanın hükümleri üzerinde mutabakata varamamaları hâlinde, tarafların, anlaşmazlığın çözümü konusunda Kuruma yazılı olarak başvuruda bulunabileceği, anlaşmazlıkların Kurum tarafından çözüme kavuşturulacağı, anlaşmazlıklar hakkındaki Kurul kararlarının bağlayıcı olduğu hükümlerinin yer aldığı;
28/05/2014 tarih ve 29013 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği'nin "Reaktif Enerjinin Kompanzasyonu" kenar başlıklı 14. maddesinin 4. fıkrasının incelenmesinden;
4628 ve 6446 sayılı Kanunlarda sistem kullanım anlaşmalarının hukuki mahiyetine ilişkin açık bir nitelendirmeye gidilmemekle birlikte, elektrik piyasasında, Kanun'da imzalanması öngörülen diğer anlaşmaların özel hukuk hükümlerine tabi olduğu ifade edilmiş olduğundan, belirtilen tanımlamaların karşıt anlamından, sistem kullanım anlaşmalarının da kamu hukukuna tabi olduğu sonucuna varılabilirse de, Kanun'da açık bir nitelendirmeye gidilmediğinden, sözleşmelerin nitelendirilmesinde, konunun, sözleşmenin tarafları, sözleşmenin konusu ve sözleşmenin özel hukuku aşan hükümler içerip içermediği kıstasları yönünden irdelenmesi gerektiği;
Bu aşamada konu ile ilgili olarak belirtilen mevzuat ve sözleşme hükümlerinin birlikte değerlendirilmesinden, elektrik iletim hizmetinin tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu, bu hizmetin bir yasal tekel olan TEİAŞ tarafından gerçekleştirildiği, elektrik dağıtım hizmetinin ise bölgesel tekel niteliğinde bir kamu hizmeti olduğu ve davacı şirket gibi lisanslı dağıtım şirketleri tarafından yerine getirildiği, iletim hizmetinin elektrik dağıtım şirketleri açısından zorunlu unsur niteliğinde olduğu ve bu hizmetin bir kamu tüzel kişisi ve doğal tekel olan TEİAŞ ile dağıtım şirketleri arasında akdedilen sistem kullanım ve bağlantı anlaşmaları ile gerçekleştirildiği, bu bağlamda bu sözleşmelerin bir kamu hizmetinin ifası amacıyla akdedildiği, anlaşmanın TEİAŞ tarafından hazırlandığı ve EPDK tarafından onaylandığı, sözleşme hükümlerinin aynı zamanda EPDK tarafından çıkarılan ikincil düzenlemelerde de yer aldığı, dağıtım şirketinin, lisansa konu faaliyeti yürütebilmesi açısından bu anlaşmaların imzalanmasının zorunlu olduğu, bu çerçevede sözleşme serbestisinden söz edilemeyeceği, EPDK'nın sözleşmenin genel hükümlerinde tek taraflı olarak değişiklik yapma yetkisine sahip olduğu, sözleşmede ödenmesi öngörülen bedellerin EPDK tarafından belirlendiği, söz konusu bedellerin ödenmesinde gecikmeye düşülmesi hâlinde 6183 sayılı Kanun uyarınca faiz uygulanacağı, sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde tarafların EPDK'ya başvurabilecekleri, bu durumda uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin EPDK kararlarının bağlayıcı olduğu hususları birlikte dikkate alındığında, sistem kullanım anlaşmalarının özel hukuku aşan bir rejime tabi olduğu ve tüm değerlendirme kıstasları açısından idari sözleşme özelliklerini taşıdığında kuşku bulunmamakla birlikte, idari sözleşmelere, özel hukuk sözleşmelerinde olduğu gibi, tarafların sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa etmeleri amacıyla cezai hükümler konulmasına engel olan bir yasal düzenleme bulunmadığı;
"Özel hukuk sözleşmeleri ancak tarafların karşılıklı rızalarıyla değiştirilebilir. Özel hukukta bir sözleşme, taraflarınca tek yanlı olarak değiştirilemez. Buna "sözleşmenin değişmezliği ilkesi (principe d'immutabilite du conrat)" denir. İdare hukukunda ise idari sözleşmelerin idare tarafından tek yanlı olarak "değiştirilebilirliği ilkesi (principe de mutabilite du conrat administatif)" bulunmaktadır. Buna "tek yanlı değişiklik (pouvoir de modification unilaterale)" denir. İdareye böyle bir yetkinin tanınmasının altında kamu hizmetinin gerekleri düşüncesi yatar. İdari sözleşmeler, kamu hizmetlerine ilişkin olan sözleşmelerdir. ....İdarenin tek yanlı değişiklik yapma yetkisi, özellikle imtiyaz sözleşmelerinde uygulansa da bütün idari sözleşmeler için geçerli genel bir ilkedir. Fransız Danıştayı daha yeni kararlarında da bu ilkenin bütün idari sözleşmelere uygulanabilecek genel nitelikte bir ilke olduğuna karar vermiştir." (GÖZLER Kemal, İdare Hukuku, II. Cilt 2009 s.168,169)
"İdare, kamu yararı gerekçesi ile sözleşmeyi tek yanlı olarak sona erdirebileceği gibi, aynen ifa; zorunlu hallerde iş el koyma; işi karşı taraf ad ve hesabına yaparak ve başkasına ihale etme; sadece yaptırım yeterli olacak hallerde para cezası, cezai şart, teminatın irat kaydedilmesi gibi yaptırımlar uygulayabilir veya başka türlü mali yaptırımlara başvurabilir." (YAŞAR Hasan Nuri , İdare Hukuku Genel Esaslar ikinci baskı, 2014 s.333)
Bu itibarla, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında, bu anlaşmalar kapsamında iletim hizmeti alan kullanıcıların, bu hizmeti alırken uymaları gereken yükümlülüklerin belirlenebileceği ve bu yükümlülüklere uyulmaması hâlinde cezai şart uygulanacağına dair hüküm konulabileceği dikkate alındığında, reaktif enerjiye ilişkin olarak, Yönetmeliğin 14. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen oranlara uyulmaması durumunda, kullanıcılara uygulanacak yaptırımların bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenleneceğine ilişkin kuralda hukuka aykırılık bulunmadığı;
Yönetmeliğin iptali istenilen Geçici 7. maddesine gelince;
Yönetmeliğin davaya konu edilen Geçici 7. maddesinde, "İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler tarafından, aylık olarak sistemden çekilen endüktif veya sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının, 14. maddede düzenlenen oranları aşması durumuna ilişkin olarak, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında Kurul Kararı ile gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, reaktif enerji kullanım oranı 14. maddeye göre değerlendirilir ve ihlâl tespiti durumunda kullanıcılara o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin %20’si oranında ceza uygulanır."; 14. maddesinde ise, "(1) İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler tarafından; aylık olarak sistemden çekilen endüktif reaktif enerjinin sistemden çekilen aktif enerjiye oranı yüzde yirmiyi, aylık olarak sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin sistemden çekilen aktif enerjiye oranı ise yüzde onbeşi geçemez.
(2) Birinci fıkranın uygulanmasında aşağıda yer alan esaslar dikkate alınır:
a) TEİAŞ transformatör merkezlerinde 36 kV ve altı gerilim seviyesinden bağlı kullanıcılar için; aynı baradan birden fazla kullanıcının beslenmesi durumunda, kullanıcının sistemden çektiği endüktif veya sisteme verdiği kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının tespitinde, bu kullanıcının o barada ölçülen aktif/reaktif enerjinin toplamı alınarak değerlendirme yapılır. Ancak, bir transformatör merkezinde aynı kullanıcının bağlantısı birden fazla ve farklı baralar ile gerçekleşiyor ise değerlendirme, kullanıcı için her bir barada ayrı ayrı yapılır.
b) İletim sistemine 36 kV üstündeki gerilim seviyelerinden tek bir hat ile doğrudan bağlı veya birden fazla hat ile kullanıcı tesisindeki aynı baraya bağlı kullanıcının birden fazla ölçüm noktası var ise, sistemden çekilen endüktif veya sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının tespitinde, bu ölçüm noktalarındaki aktif/reaktif enerjinin toplamı alınarak değerlendirme yapılır. İletim sistemine 36 kV üstündeki gerilim seviyelerinden birden fazla hat ile kullanıcı tesisindeki ayrı baralara doğrudan bağlı kullanıcının sistemden çektiği endüktif veya sisteme verdiği kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının tespitinde ise, bu kullanıcının iletim sistemine bağlı olduğu her bir bara için ayrı değerlendirme yapılır.
(3) İkinci fıkradaki esaslar çerçevesinde ölçülen toplam aylık aktif enerji tüketimi dikkate alınarak hesaplanan aylık ortalama güç miktarının, söz konusu ölçüme tabi noktalarda ölçülen maksimum demand değerlerin toplamı oranının yüzde beşten daha az olması halinde o ay için birinci fıkrada yer alan oranlar için hesaplama yapılmaz.
(4) Reaktif enerjiye ilişkin olarak birinci fıkrada belirtilen oranlara uyulmaması durumunda, kullanıcılara uygulanacak yaptırımlar bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenir." düzenlemelerine yer verildiği;
Oysa ki bu Yönetmelik'ten önce yürürlükte bulunan, 10/11/2004 tarih ve 25639 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik İletim Sistemi Arz Güvenilirliği ve Kalitesi Yönetmeliği'nin "Reaktif Enerjinin Kompanzasyonu" başlıklı 11. maddesinde, "İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler tarafından; iletim sistemine bağlantıyla ilgili her bir ölçüm noktasında ve her bir uzlaşma periyodunda, sistemden çekilen endüktif reaktif enerjinin sistemden çekilen aktif enerjiye oranı yüzde ondördü, sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin sistemden çekilen aktif enerjiye oranı ise yüzde onu geçemez. İletim sisteminin her bir ölçüm noktasında öngörülen orana uyulmaması durumunda kullanıcılara uygulanacak yaptırımlar bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenir." düzenlemesi yer aldığı için, taraflar arasında imzalanan "İletim Sistemi Sistem Kullanım Anlaşması"nın genel hükümleri içeren Birinci Bölümü'nün, belirtilen Yönetmelik hükmüne paralel olarak düzenlenen "Cezai Şartlar" başlıklı 9. maddesinde, iletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişilerin iletim sisteminin her bir ölçüm noktasında çekecekleri endüktif reaktif enerjinin/verecekleri kapasitif reaktif enerjinin, aktif enerjiye oranının ilgili mevzuata uygun olmaması halinde, kullanıcının o ayki Sistem Kullanım Fiyatına göre hesaplanan bedelin %0,5’i oranında ceza uygulanacağının, cezanın, her uzlaştırma periyodu için yapılacak ölçümlerin sonucuna göre 00.00 - 24.00 saatleri arasında bir defadan fazla uygulanmayacağının ve 15. maddesinde, bu anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar için bağlayıcı olduğunun belirtildiği;
Elektrik piyasasında, uzlaştırma periyodu kavramı ise, saatlik dönemi ifade ettiğinden, mevcut anlaşmanın belirtilen hükmüne göre, sözleşmenin tarafı olan TEİAŞ'ın, reaktif enerji uygulaması konusunda, her bir ölçüm noktası (sayaç) için ayrı ayrı ve saatte bir yapılan ölçüm sonuçlarına göre mevzuatta belirtilen sınır değerleri aşan kullanıcılara, ihlâl başına ve ancak günde birden fazla olmamak üzere, aylık kullanım faturasının %0,5 oranında ceza uygulayabilmekte olduğu;
Ancak, 28/05/2014 tarih ve 29013 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği'nin belirtilen 14. maddesi ile, reaktif enerji kullanımı ile ilgili mevcut kuralların bütünüyle değiştirildiği; öncelikle, reaktif enerjiye ilişkin ölçüm periyodu konusunda saatlik uygulama yürürlükten kaldırılarak, ölçümün aylık yapılacağının belirtildiği; ikinci olarak ise, reaktif enerji uygulaması sınır değerlerinin aşılıp aşılmadığı hususunda her bir ölçüm noktasında (sayaçta) ölçüm yapılması uygulamasına son verildiği, kullanıcıya ait birden fazla sayaç varsa, sınır değerin aşılıp aşılmadığının bunların toplamına göre değerlendirileceğinin belirtildiği böylelikle, bir sayaçta sınır değer aşılsa da, toplamda sınır değeri aşmayan kullanıcının cezaya muhatap kalmamasının amaçlandığı; üçüncü olarak ise, kullanıcının ilgili aydaki tüketiminin kendisine sağlanan kapasiteden %5 düşük olması durumunda, sınır değerleri aşması halinde dahi hiçbir şekilde cezaya muhatap olmayacağı yönünde kural getirildiği;
Böylelikle, yeni Yönetmelikle, reaktif enerjiye ilişkin uygulama esaslarının iletim sistemi kullanıcıları lehine değişmiş olması nedeniyle, mevcut sözleşmenin, reaktif enerji ile ilgili, her bir sayaç için ayrı ayrı ve saatlik ölçüm uygulamasını esas alan cezai şart hükmünün uygulanma kabiliyetinin kalmaması üzerine, davalı idarece Geçici 7. maddenin, anlaşma hükümlerinde gerekli olan değişiklik yapılıncaya kadar, Yönetmelikle getirilen yeni uygulamaya göre sınır değerleri aşan kullanıcılara ceza uygulamaya imkân veren bir geçiş dönemi hükmü olarak öngörüldüğünün anlaşıldığı;
Dolayısıyla, Geçici 7. maddenin, TEİAŞ ile akdi ilişki kurulmayan döneme ilişkin olmadığı, TEİAŞ'la hali hazırda anlaşma imzalayan kullanıcılara, mevcut sözleşmelerin, yeni Yönetmelik ile getirilen düzenlemeler sonucu geçersiz hale gelen reaktif enerji yükümlülükleri ve cezai şart hükümlerinde gerekli revizyon yapılıncaya kadar, yeni uygulamaya göre sınır değerleri aşan kullanıcılara yaptırım uygulanmasına imkân veren bir geçiş hükmü olduğu sonucuna varıldığı;
Bununla birlikte, TEİAŞ'a, reaktif enerji sınır değerleri aşan kullanıcılar aleyhine yaptırım uygulama yetkisi veren bir yasal düzenleme bulunmadığı dikkate alındığında, hukuki mahiyeti itibarıyla sözleşmeden kaynaklanan bir cezaî şart niteliğinde olan dava konusu düzenlemenin, ancak mevcut sözleşmelerde gerekli değişiklikler yapıldığında taraflar açısından bağlayıcı olabileceğinin kuşkusuz olduğu; sözleşme hükmü olmayan ve yasal dayanağı bulunmayan söz konusu cezai şart uygulamasının, idarenin ikincil düzenlemeleri ile kurulmasına hukuken imkan bulunmadığı;
Bu durumda, iletim sistemi kullanıcılarına sözleşme hükmü olmayan ve hukuken geçerli bir dayanağı bulunmayan cezai şart hükümlerinin uygulanmasına imkân veren dava konusu Yönetmelik maddesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle;
Dava konusu 28/05/2014 tarih ve 29013 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği'nin "Reaktif Enerjinin Kompanzasyonu" kenar başlıklı 14. maddesinin 4. fıkrası yönünden davanın reddine, "Reaktif Enerji Cezası" kenar başlıklı Geçici 7. maddesinin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, idari sözleşme niteliğindeki sistem kullanım anlaşmalarına Kanun'da düzenlenmeyen, öngörülmeyen cezai hükümler konulamayacağı, Sözleşmenin dayanağı olan Kanunlarda isnat edilen fiilin karşılığında hangi yaptırımın uygulanacağına dair kural bulunmadığından idari sözleşmelerle yaptırım uygulanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından, 28/05/2014 tarihli iptal edilen düzenlemenin reaktif enerji uygulaması hakkında kullanıcılar lehine hüküm getirdiği, iptal hükmünün kullanıcılar aleyhine sonuç doğurduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :
Davacı tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın iptale ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Davalı idare tarafından, Danıştay Onüçüncü Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek davacının temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosya tekemmül ettiğinden tarafların yürütmenin durdurulması istemleri hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Dava konusu Yönetmelik düzenlemelerinin yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen iptali, kısmen davanın reddi yolundaki Danıştay Onüçüncü Dairesinin temyize konu 15/11/2018 tarih ve E:2014/2924, K:2018/3202 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kullanılmayan ... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,
4. Kesin olarak, 08/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- 28/05/2014 tarih ve 29013 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Elektrik Şebeke Yönetmeliği'nin dava konusu 14. maddesinin dördüncü fıkrasında, "... (4) Reaktif enerjiye ilişkin olarak birinci fıkrada belirtilen oranlara uyulmaması durumunda, kullanıcılara uygulanacak yaptırımlar bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında düzenlenir." kuralına yer verilmiştir.
Kullanıcılara uygulanacak yaptırımların Yönetmelikle düzenlenmesi gerekirken, Yönetmelik düzenlemesiyle yaptırımların Sözleşmeye bırakılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davacının temyiz isteminin kabulü ile, 14. maddeye ilişkin olarak davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞI OY
XX- Yönetmeliğin davaya konu edilen Geçici 7. maddesinde, "İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler tarafından, aylık olarak sistemden çekilen endüktif veya sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının, 14. maddede düzenlenen oranları aşması durumuna ilişkin olarak, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında Kurul Kararı ile gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, reaktif enerji kullanım oranı 14. maddeye göre değerlendirilir ve ihlâl tespiti durumunda kullanıcılara o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin %20’si oranında ceza uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar için bağlayıcı olduğu yolundaki düzenlemesi ve yapılan değişikliklerin genel olarak kullanıcılar lehine olduğu hususları dikkate alındığında uyuşmazlık konusu Geçici 7. maddede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Bu nedenle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, Geçici 7. maddenin iptali yolunda verilen temyize konu kararın bu kısmının bozulması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına katılmıyorum.
KARŞI OY
XXX- Yönetmeliğin davaya konu edilen Geçici 7. maddesinde, "İletim sistemine doğrudan bağlı tüketiciler ve dağıtım lisansına sahip tüzel kişiler tarafından, aylık olarak sistemden çekilen endüktif veya sisteme verilen kapasitif reaktif enerjinin aktif enerjiye oranının, 14. maddede düzenlenen oranları aşması durumuna ilişkin olarak, bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarında Kurul Kararı ile gerekli düzenlemeler yapılıncaya kadar, reaktif enerji kullanım oranı 14. maddeye göre değerlendirilir ve ihlâl tespiti durumunda kullanıcılara o ayki sistem kullanım fiyatına göre hesaplanan bedelin %20’si oranında ceza uygulanır." düzenlemesine yer verilmiştir.
Hukuki mahiyeti itibarıyla sözleşmeden kaynaklanan bir cezaî şart niteliğinde olan dava konusu düzenlemenin, idarenin ikincil düzenlemeleri ile kurulmasına hukuken engel bulunmamakta ise de, kullanıcılar aleyhine olacak şekilde ceza miktarının %0,5'ten %20'ye çıkarılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Geçici 7. maddenin iptali yolunda verilen temyize konu kararın bu gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla, çoğunluk kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.






























Full & Egal Universal Law Academy