Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/1757 Esas 2021/421 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/1757
Karar No: 2021/421
Karar Tarihi: 08.03.2021





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1757 E.  ,  2021/421 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1757
Karar No : 2021/421
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ... Sendikası
VEKİLİ : Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Başkanlığı
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 11/03/2019 tarih ve E:2015/14200, K:2019/1691 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 19/11/2015 tarih ve 29537 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesi ile değiştirilen, Vakıf Yükseköğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 25. maddesinin "e) Faaliyet izninin kaldırılması" başlıklı bölümünün eksik düzenleme nedeniyle iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 11/03/2019 tarih ve E:2015/14200, K:2019/1691 sayılı kararıyla;
Usul yönünden; davalı idare tarafından, idari davaya konu edilebilecek kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem tesis edilmediği ve davacının dava açmakta menfaatinin bulunmadığı öne sürülmüş ise de; 2577 sayılı Kanun'un idari dava türlerine ilişkin hükmü uyarınca, düzenleyici işlemlerin iptalinin istenmesi için menfaat ihlali koşulunun yeterli olması ve ayrıca bireysel işlem tesisinin gerekmemesi sebebiyle bu iddianın yerinde görülmediği; öte yandan, davacı Sendikanın, Tüzüğü'nde yer alan amaçları gözetildiğinde dava açmakta hukuki yararının bulunduğu sonucuna varıldığı;
Esas yönünden; 2547 sayılı Kanun'un muhtelif maddelerine yer verildikten sonra 7. maddesinin 7. maddesinin (o) bendi ile Ek 11. maddesinin son fıkrası uyarınca, davalı idarenin vakıf yükseköğretim kurumlarının bu Kanun'da yer alan amaç ve ilkeler doğrultusunda eğitim-öğretim faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi, idari, mali ve ekonomik konularda denetimine ilişkin usul ve esasları belirleme ve bu hususlara yönelik düzenleme ile yaptırım uygulama yetkisine sahip olduğu anlaşılmakta olup; dava konusu Yönetmelik'te yetki yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı;
Davacı tarafından değişiklikten önce 26. maddede bu kurumların kapatılması sebeplerinden olarak düzenlenen "Atatürk ilkeleri ve inkılapları ile özellikle laiklikle bağdaşmayan bir tutumun tespit edilmesi ve/veya ırk, dil, din ayrımcılığı yapılmasının tespiti halinde ilgili vakıf üniversitesi/yüksek teknoloji enstitüsü veya birimi veya vakıf meslek yüksekokulu Yükseköğretim Genel Kurulu kararı ile faaliyetten alıkonulur ve kapatılır. Faaliyetten alıkonularak kapatılan vakıf üniversitesi/yüksek teknoloji enstitüsünün kuruluş kanununun yürürlükten kaldırılması için durum Milli Eğitim Bakanlığına bildirilir." kuralının yeni maddede yer almadığı; bu haliyle düzenlemenin 2547 sayılı Kanun'daki amaç ve ilkelere aykırı ve eksik olduğu belirtilerek iptalinin istenildiği,
Davaya konu Yönetmeliğin "Başvuru ve aranacak belgeler" başlıklı 9. maddesinin (g) fıkrasında; "Vakfın, Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilebilecek mücbir sebepler dışında yükseköğretim kurumunu, tüzel kişilik kazandığı tarihten itibaren üç yıl geçtiği halde açmaması veya açamaması veya açılan birimlerde Yükseköğretim Kurulunca belirlenen yetersizliği bir yıl içinde gidermemesi veya giderememesi, Kanun ve Yönetmelik hükümlerine ve tespit edilen esaslara aykırı hareket edilmesi, eğitim-öğretime başlandıktan sonra en çok üç yıl içinde eğitim-öğretim düzeyinin bulunduğu ildeki, o ilde yoksa Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek en yakın ildeki, Devlet üniversitesinin eğitim-öğretim düzeyine ulaşmaması ve bunun düzeltilmesi için yapılan uyarıya rağmen bir yıl sonunda istenilen seviyeye ulaştırılmaması; Devletin varlığı ve bağımsızlığı ve milletin ve ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği aleyhinde faaliyette bulunulması, Atatürk ilkeleri ve inkılapları ile özellikle laiklikle bağdaşmayan bir durumun uyarıya rağmen sürmesi hallerinde, 2547 sayılı Kanun’un Ek-3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi hükmüne göre yükseköğretim kurumuna tahsis edilen taşınır ve taşınmaz malların ve hakların vakıfça belirlenen bir yükseköğretim kurumuna devrini peşinen kabul ettiğine dair taahhüt belgesi ve bu taahhüdün, belirlenen yükseköğretim kurumunun yetkili organınca kabul edildiğine dair karar örneği"; 17. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin 5. alt bendinin son paragrafında ise; "Üç yıllık süre sonunda taahhüt edilen hususların yerine getirilmediği tespit edilirse, ilgili vakıf üniversitesi/yüksek teknoloji enstitüsü veya birimi Yükseköğretim Genel Kurulu kararı ile faaliyetten alıkonur ve kapatılır. Durum kuruluş kanununun yürürlükten kaldırılması için Milli Eğitim Bakanlığına bildirilir." düzenlemesinin yer aldığı;
Yukarıda yer verilen ve yükseköğretimin amaç ve ilkelerini belirleyen Kanun hükümleri uyarınca; yükseköğretim kurumlarında (devlet-vakıf) Atatürk ilke ve inkılapları doğrultusunda eğitim-öğretim faaliyetinin yürütüleceğine kuşku bulunmamakta olup; davaya konu Yönetmeliğin başvuruda aranacak belgeler ile açılış iznini düzenleyen maddelerinde de bu ilkelere uyulacağına yönelik taahhüt alınıp, taahhüde aykırı durumun tespiti üzerine yaptırım uygulanarak kurumun kapatılacağının açık olduğu;
Bu itibarla, davaya konu Yönetmeliğin dava konusu edilmeyen maddeleri de gözetildiğinde belirtilen ilke ve inkılaplara uygun eğitim-öğretim yapılmasını sağlayıcı tedbirlerin düzenlendiği dava konusu değişikliğin dayanağı Kanun hükmüne uygun olduğu;
Öte yandan, davacı tarafından; dava konusu yeni düzenlemede, faaliyet izninin kaldırılmasına ilişkin kurallar arasında eğitim-öğretimde Atatürk ilke ve inkılapları ile laikliğe, dil-din ayrımcılığına ilişkin tespit halinde kurumun kapatılacağı düzenlemesine yer verilmemesinin eksiklik olduğu öne sürülmüş ise de; Yönetmeliğin 9/(g) ve 17. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, eğitim-öğretim faaliyetlerinde bu ilkelere uyulacağına yönelik taahhüt verilmesine karşın uyulmaması halinde, kapatma yaptırımının uygulanacağının açıkça düzenlendiği görüldüğünden bu iddiaya da itibar edilmediği ve dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davaya konu Yönetmeliğin ilk şeklinde yer alan "Atatürk İlkeleri ve inkılapları ile özellikle laiklikle bağdaşmayan bir tutumun tespit edilmesi ve/veya ırk, dil, din ayrımcılığı yapılmasının tespiti halinde ilgili vakıf üniversitesi/yüksek teknoloji enstitüsü veya birimi veya vakıf meslek yüksekokulu Yükseköğretim Genel Kurulu kararı ile faaliyetten alıkonulur ve kapatılır. Faaliyetten alıkonularak kapatılan vakıf üniversitesi/yüksek teknoloji enstitüsünün kuruluş kanununun yürürlükten kaldırılması için durum Milli Eğitim Bakanlığına bildirilir." şeklindeki kurala değişiklikten sonraki 25. maddesinde yer verilmeyerek, üst hukuk normlarına aykırı ve eksik düzenleme yapıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 11/03/2019 tarih ve E:2015/14200, K:2019/1691 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 08/03/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
X- Düzenleyici işlemlerin açık, belirli ve öngörülebilir olması, hukuk güvenliğinin, dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Zira idare, ancak açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koymak suretiyle hukuk güvenliğini sağlayabilir.
Dosyanın incelenmesinden; her ne kadar ilgili Yönetmeliğin, vakıf yükseköğretim kurumlarının açılışına ilişkin kurallardan olan 9 (g) maddesinde; devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü, aleyhine faaliyette bulunulması ve Atatürk ilke ve inkılaplarıyla bağdaşmayan durumun uyarıya rağmen sürmesi halinde, bir kuruma ait malların vakıf senedinde belli edilen bir yükseköğretim kurumuna devrinin kabul edildiğine dair taahhüt alınacağı ve izin verilmesine ilişkin kuralları belirleyen 17. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (5). alt bendinin son paragrafında, üç yıllık süre sonunda taahhüt edilen hususların yerine getirilmediğinin tespiti halinde bu kurumların kapatılacağına dair kurallar yer almakta ise de; bu kurallara, söz konusu kurumların faaliyetten alıkonulması ve kapatılmasına ilişkin kurallar arasında yer verilmeyip; bu kurumların açılış esaslarını belirleyen kurallar arasında yer verilmesi nedeniyle; normatif düzende bir belirsizliğe neden olunacağı açıktır.
Öte yandan; dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 2547 sayılı Kanun'da, Atatürk ilke ve inkilapları doğrultusunda eğitim-öğretim faaliyetlerinin yapılmasının bir zorunluluk olduğu düzenlenmesine karşın; dava konusu değişiklikle, anılan gerekliliğin ortadan kaldırıldığı sonucunu doğuracak şekilde düzenleme yapıldığı görülmekle söz konusu Yönetmelik kuralının, Kanunla öngörülen amacın sağlanmasını ortadan kaldırıcı ve Kanun'a aykırı olduğu görülmekte olup, esasen tüm yükseköğretim kurumlarında uyulması gereken ilke ve amaçlara aykırı faaliyetin üç yıl boyunca sürdürülerek, hukuka aykırılığın üç yıl boyunca sürmesinin sağlanması sonucunu doğuracağı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, dava konusu Yönetmelik, eğitim öğretim faaliyetlerinde, Atatürk ilke ve inkilapları ile ırk, dil, din ayrımcılığı yapılmasının tespiti halinde nasıl bir yaptırım uygulanacağını belirsiz hale getirmek suretiyle Kanun'a aykırı uygulamalara yol açabilecek niteliktedir.
Bu durumda, dava konusu düzenlemede usul ve hukuka uyarlık bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.






























Full & Egal Universal Law Academy