Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2019/1378 Esas 2020/1722 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: İdare Dava Daireleri Kurulu
Esas No: 2019/1378
Karar No: 2020/1722
Karar Tarihi: 05.10.2020





DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU         2019/1378 E.  ,  2020/1722 K.
"İçtihat Metni"

T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2019/1378
Karar No : 2020/1722
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
2- … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. ...
3- … Mühendisleri Odası
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : ...
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 25/12/2018 tarih ve E:2015/4636, K:2018/9028 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıya ait ... nolu kamulaştırma bilirkişiliği yetki belgesinin iptaline ilişkin İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararının ve bu işlemin dayanağı olan Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 25/12/2018 tarih ve E:2015/4636, K:2018/9028 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmelik hükmü ile herhangi bir disiplin cezası alan kişinin kamulaştırma bilirkişiliği yapamayacağı kuralının getirildiği, disiplin cezalarının kişiler hakkında önemli sonuçlar doğurduğu, dolayısıyla her disiplin cezasının aynı koşulda değerlendirilmemesi, disiplin cezasına konu olan fiilin de hesaba katılması gerektiği,
Bilirkişinin görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız, tarafsız ve objektif olarak yerine getirmesi konusunda şüphe doğuran fiiller ve disiplin cezasının ayrı, bu temel ilkelerle ve dolayısıyla bilirkişilik ile ilgisi olmayan ancak disiplin cezasına konu olan fiillerin ayrı değerlendirilmesinin hukuka uygun olacağı, dolayısıyla fiilin niteliği ve ağırlığına bakılmaksızın her türlü disiplin suçunun kamulaştırma bilirkişiliğine engel teşkil etmesi sonucunu doğuran düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı,
Bununla birlikte, dava konusu Yönetmelik maddesinin hukuka aykırılığının tespit edilmesi karşısında, bu Yönetmelik maddesine dayanılarak tesis edilen dava konusu işlemde de hukuka uyarlık bulunmadığı,
Öte yandan bu kararın, davacıya doğrudan kamulaştırma bilirkişiliği verilmesinin kabulü anlamına gelmediği, davalı idarece oluşan bu hukuki durum karşısında yapılacak gerekli düzenlemeler ile fiilinin değerlendirilerek işlem tesis edileceğinin açık olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idarelerden Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından, 6235 sayılı Kanun ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görev, yetki ve sorumlulukları şekillendirilerek, meslek odalarına 6235 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmemek üzere yönetmeliklerini çıkarma yetkisi de tanıdığı, davacı hakkında verilen disiplin cezasının Türk Mühendis ve Mimar Odaları Yönetmeliği hükümlerine istinaden karara bağlandığı, dava konusu Yönetmelik hükmünün muhatapları cezalandırmak amacı taşımadığı, aksine yargı sürecinde yüksek önemde olan bilirkişi raporlarının, her mesleğin bilimsel ve etik değerlerine tam bağlı kalmış üyelerince düzenlenmesini teminen yürürlüğe konulduğu, aynı suçtan iki kez cezalandırma söz konusu olmadığı, kamu hizmetini gerçekleştirecek olan personelin seçiminde birtakım kriterler belirlenmesinin kamu hizmetinin sürekliliği ve güvenliği açısından önemli olduğu,
Davalı idarelerden Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, bilirkişi olarak görev yapacakların niteliklerini ve çalışma esaslarını belirleyen dava konusu Yönetmeliğin, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 15. maddesine dayanılarak hazırlandığı, davacının daha önce disiplin cezası aldığından dolayı yönetmelik hükümleri doğrultusunda işlem tesis edildiği, dolayısıyla dava konusu işlemin ve dayanağı Yönetmeliğin hukuka uygun olduğu,
Davalı idarelerden TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından; 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 15. maddesine dayanılarak hazırlanan dava konusu yönetmelik hükmünde, bilirkişi olarak görev yapabilmek için Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Disiplin Yönetmeliği gereğince bağlı olduğu ihtisas odasından disiplin cezası almamış olması şartının bulunduğu, davacı hakkında 3 (üç) ay süre ile meslek uygulamasından yasaklanmasına karar verildiği, bilirkişilik görevinin önem ve konumu karşısında dava konusu Yönetmelik hükmüne benzer düzenlemelerin başkaca yönetmeliklerde de bulunduğu, ilgili düzenlemelerdeki genel ve ortak amacın, belirli görevlerde yer alacak olan kişilerin objektif, tarafsız ve her türlü kuşkudan uzak bir şekilde görev yapmalarının sağlanması olduğu, dava konusu düzenlemenin de bu amaca hizmet etmekte olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçelerinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,
2.Dava konusu işlemlerin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin temyize konu 25/12/2018 tarih ve E:2015/4636, K:2018/9028 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 05/10/2020 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY
X-2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 4650 sayılı Kanunla değişik "Bilirkişiler" başlıklı 15. maddesinin birinci fıkrasında, "Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğine bağlı ihtisas odalarının her biri tarafından, üyelerinin oturdukları yeri gözönünde bulundurarak her il için onbeş ila yirmibeş, ayrıca il merkezleri için il, ilçeler için ilçe idare kurullarınca bu bölgelerde oturan ve mühendis veya mimar olan taşınmaz mal sahipleri arasından on beş bilirkişi her yıl Ocak ayının ilk haftasında seçilerek isim ve adreslerini bildiren listeler valiliklere verilir. Bilirkişi olarak görev yapacakların nitelikleri ve çalışma esasları, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinin görüşü alınmak suretiyle Maliye Bakanlığı ile Bayındırlık ve İskan Bakanlığının birlikte hazırlayacakları bir yönetmelikle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
Belirtilen bu Kanun hükmüne dayanılarak çıkartılan dava konusu Kamulaştırma Davalarında Bilirkişi Olarak Görev Yapacakların Nitelikleri ve Çalışma Esaslarına İlişkin Yönetmeliğin "Bilirkişilerde aranacak nitelikler" başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinde, bilirkişilerin "10/7/2002 tarih ve 24811 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Türkiye Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği Disiplin Yönetmeliği gereğince bağlı olduğu ihtisas odasından disiplin cezası almamış olması" gerektiği kuralı yer almaktadır.
Hukuki niteliği itibarıyla hakimin yardımcısı ve danışmanı konumunda bulunan bilirkişinin, kendisine başvurulan özel veya teknik konuda yetkin ve uzman olması, tarafsız bir konumda bulunması, tarafsız bir tutum içinde görüş bildirmesi ve dürüst davranması gerektiği tartışmasızdır. Öte yandan, yargı yerince de, mesleki yeterlilik düzeyi itibarıyla hangi nitelikte ve inceleme alanı itibariyle hangi konuda bilirkişiye başvurulması gerektiğinin dikkatlice belirlenmesi ve bilirkişinin, güvenilir, dürüst ve tarafsız kişiliğinden emin olunması gerekmektedir.
Özel ve teknik bilgiyi gerektiren konunun hangi uzmanlık alanına girdiğini, o uzmanlık alanında bulunan kimselerden hangilerinin mesleki yeterlilik bakımından o konuyu çözümlemeye en liyakatli, uzman kimse olduğunu belirlemek önemli olduğu kadar, konunun gerçekten uzmanı ve hakimin tarafsız danışmanı olan bilirkişinin, görevi gereği doğruluktan ayrılmayan, bilgisini etki altında kalmadan yansıtan ve bu arada görevi gereği taraflardan hiçbir menfaat sağlamayan ve ahlaki olgunluk, tutarlılık ve dürüstlük içinde olduğunu belirlemek de önemlidir. Özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda hakime yardımcı olan bilirkişinin, bu bağlamda bilirkişilik müessesesinin bir hak değil bir ödev olduğu, bilirkişinin yaptığı iş itibarıyla kamu görevlisi olarak kabul edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Bu itibarla, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 2942 sayılı Kanun'un 15. maddesinde bilirkişi olarak görev yapacakların niteliklerini belirleme konusunda idareye takdir yetkisi tanınmış olup bilirkişiliğin yukarıda yapılan tanımı, yaptığı işin hukuki nitelendirmesi dikkate alındığında Yönetmelik ile getirilen düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü ile temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla, karara katılmıyorum.




























Full & Egal Universal Law Academy