Danıştay 8. Daire 2021/4529 Esas 2022/8140 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 8. Daire
Esas No: 2021/4529
Karar No: 2022/8140
Karar Tarihi: 23.12.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4529
Karar No : 2022/8140
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …. İdari Dava Dairesinin … gün ve E:2021/20, K:2021/230 sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: …'un Baro levhasına yazılması yönündeki Denizli Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının uygun bulunmasına ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca verilen … tarih ve … sayılı kararının bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesine dair Adalet Bakanlığının … tarih ve … sayılı işlemine uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun … tarih ve … karar sayılı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; Avukatlık Kanunun 5/1-a maddesi kapsamında …'un FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçundan hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyasında yapılmakta olan soruşturmasının bulunduğu, soruşturma konusu suçun niteliği ve ağırlığı göz önüne alındığında baro levhasına yazılması durumunda yürütülecek kamu hizmetinin önemi ve özelliği dikkate alındığında yargının kurucu unsurlarından olan ve esasen kamu hizmeti niteliğinde bulunan avukatlık mesleğinin itibarını da zedeleyeceği göz önüne alındığında, adı geçenin baro levhasına yazılma talebinin anılan soruşturmanın sonucuna kadar bekletilmesi kamu yararı ve hizmet gereklerine daha uygun olacağından, bu husus gözardı edilerek tesis olunan dava konusu ısrar kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin 11.03.2021 tarih ve E:… K:… sayılı kararı ile 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nda kovuşturma kavramının bu kanuna münhasır bir anlam içerecek şekilde kullanıldığı, bu doğrultuda ceza kovuşturmasının ceza mahkemelerinde dava açılması öncesindeki soruşturma sürecini de kapsadığı, ceza muhakemesi anlamında başlatılan bir süreç olarak kullanıldığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 5. maddesinin (a) bendi kapsamında kovuşturma bulunanlar hakkında idareye takdir yetkisi tanınmış ise de, bu yetkinin kullanımı kamu yararı ve hizmet gerekleriyle sınırlı olup, bu açıdan yargı denetimine tabi bulunduğu, olayda; Avukatlık Kanunun 5/1-a maddesi kapsamında ...'un FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olmak suçundan hakkında Denizli Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyasında yapılmakta olan soruşturmasının bulunduğu, ilgilinin baro levhasına yazılması durumunda yargının kurucu unsurlarından olan ve esasen kamu hizmeti niteliğinde bulunan avukatlık mesleğinin itibarının zedeleneceği göz önüne alındığında, adı geçenin baro levhasına yazılma talebinin anılan soruşturma sonucuna kadar bekletilmesi kamu yararı ve hizmet gereklerine daha uygun olacağından, bu husus gözardı edilerek tesis olunan dava konusu ısrar kararında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Türkiye Barolar Birliğinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : 1136 sayılı Kanunun 5. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenleme ile baro levhasına yazılma talebiyle yapılan başvuruların kovuşturmanın kovuşturmanın sonuna kadar ertelenmesi konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı, söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında da uygulanabileceğine dair herhangi bir hukuki düzenlemenin mevcut olmadığı, aynı yönde Anayasa Mahkemesinin ihlal kararlarının bulunduğu belirtilerek temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Sekizinci Dairesince, dosya tekemmül ettiğinden davalı idarenin yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin ve ...'un davalı idare yanında davaya katılma istemi kabul edilerek Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :
...'un Denizli Barosu Yönetim Kurulunun …. tarih ve … sayılı kararı ile baro levhasına kaydedildiği, bu kararın Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun … tarih ve … sayılı kararı ile uygun bulunduğu, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı yazısı ile Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesinden 6638 sayılı Kanunun 43. maddesi uyarınca 04.04.2015 tarihinde ilişiği kesilen ... hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan … Cumhuriyet Başsavcılığınca … sayısına kayden ceza soruşturmasının yürütüldüğü, Baro Yönetim Kurulunca avukatlık mesleğinin önem ve özelliği itibariyle kamu yararı ve hizmet ölçütleri gözetilerek takdir yetkisi kullanılmak suretiyle Avukatlık Kanununun 5/1-a maddesinde yer alan Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlardan soruşturma altında bulunanların Baro levhasına yazılma talepleri hakkındaki kararın soruşturma sonuna kadar bekletilmesine karar verilmesi gerektiği, buna göre ilgili hakkında Avukatlık Kanununun 5/1-a maddesinde yer alan bir suçtan soruşturma açılması karşısında, bu aşamada baro levhasına avukat olarak yazılmasına karar verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu kararının tekrar görüşülmek üzere iade edildiği, bunun üzerine Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararı ile henüz soruşturma kapsamındaki bir suç nedeniyle 1136 sayılı Kanunun 5/1-a maddesinin uygulanamayacağından bahisle önceki kararda ısrar edilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
1136 sayılı Avukatlık Kanununun "Avukatlığa kabulde engeller" başlıklı 5. maddesinin birinci fıkrasında, "Aşağıda yazılı durumlardan birinin varlığı halinde, avukatlık meslekine kabul istemi reddolunur : "a) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı iki yıldan fazla süreyle hapis cezasına ya da Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (...) zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmak,"; üçüncü fıkrasında, "Adayın birinci fıkranın (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan dolayı hakkında kamu davası açılmış olması halinde, avukatlığa alınması isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebilir."; dördüncü fıkrasında ise, "Şu kadar ki, ceza kovuşturmasının sonucu ne olursa olsun avukatlığa kabul isteğinin geri çevrilmesi gereken hallerde, sonuç beklenmeden istek karara bağlanır." hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgeler ile UYAP kayıtlarının incelenmesinden; Denizli Barosu staj listesine yazılı olarak 03.09.2018-01.10.2019 tarihleri arasında avukatlık stajını tamamlayarak staj bitim belgesi alan ... hakkında, FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma suçundan … Cumhuriyet Başsavcılığının … sayılı dosyası üzerinden ceza soruşturması başlatıldığı anlaşılmaktadır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun avukatlık mesleğine kabulde engellerin düzenlendiği 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı cezalardan birini gerektiren bir suçtan kovuşturma altında bulunması hâlinde, avukatlığa alınma isteği hakkındaki kararın bu kovuşturmanın sonuna kadar bekletilmesine karar verilebileceği şeklindeki düzenlemede yer alan "kovuşturma altında bulunması" ibaresi, 30.11.2021 tarih ve 31675 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 7343 sayılı Kanunun 25. maddesiyle "dolayı hakkında kamu davası açılmış olması" şeklinde değiştirilmiştir.
Kanun değişikliğine ilişkin gerekçede; "Önergeyle, 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 5 inci maddesinde ibare değişikliği yapılmaktadır. Düzenlemeyle, avukatlığa kabule engel hallerin düzenlendiği Kanunun 5 inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan "kovuşturma" ibaresinin uygulamada soruşturma aşamasını da kapsayacak şekilde geniş yorumlanması sebebiyle meydana gelen hak kayıplarının önlenmesi amacıyla, söz konusu ibarenin iddianamenin kabulü ile başlayan evreyi ifade edecek şekilde "kamu davası açılmış olması" ibaresi ile değiştirilerek tereddütlerin giderilmesi amaçlanmıştır." şeklinde ifade edildiği görülmektedir.
Anılan maddede söz konusu değişiklik yapılmadan önceki dönemde, ilgili hakkında 667 sayılı KHK gereğince HSYK kararıyla kamu görevinden çıkarılması sebebiyle kamu hizmeti niteliğinde bulunan avukatlık mesleğini icra etmesinin mümkün bulunmadığı ve terör örgütüne üye olma suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen ceza soruşturmasının ilgilinin baro levhasına yazılmasına engel oluşturduğuna yönelik Bakanlık yazısına uyulmayarak Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca ilgilinin baro levhasına yazılmasının uygun olduğuna ilişkin ilk kararda ısrar edilmesi üzerine bu kararın iptali istemiyle açılan ve ısrar kararının iptali yönünde verilen ve kesinleşen karara karşı yapılan bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesinin 09.06.2021 tarih ve 31506 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 15/04/2021 tarih ve 2019/20904 başvuru numaralı İ.K. kararında; "Soruşturma ve kovuşturma kavramları ceza muhakemesine ilişkin kavramlar olup 4/4/1929 tarihli ve 1412 sayılı mülga Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'nda yer alan hazırlık soruşturması ve son soruşturma kavramlarına karşılık gelmektedir. Soruşturma aşaması 5271 sayılı Kanun'da yetkili mercilerce suç şüphesinin öğrenilmesinden iddianamenin kabulüne kadar geçen evre olarak tanımlanmakta, 1412 sayılı mülga Kanun'da hazırlık soruşturması olarak belirtilen muhakeme aşamasına karşılık gelmektedir. 1412 sayılı mülga
Kanun'un yürürlükte olduğu dönemde muhakemenin bütününü ifade etmek üzere de kullanılabilen kovuşturma kavramı ise 5271 sayılı Kanun'da yalnızca iddianamenin kabulüyle başlayan ve hükmün kesinleşmesine kadar geçen evreyi tanımlamaktadır.
Benzer durum suç isnadı altında bulunan kişinin tanımlanması bakımından da gerçekleşmiştir. Buna göre hazırlık soruşturması aşamasında sanık olarak tanımlanan kişi 5271 sayılı Kanun ile artık soruşturma aşamasında şüpheli ancak kovuşturma aşamasında sanık olarak adlandırılacaktır. Başka bir ifadeyle soruşturma aşamasında suç isnadı altında bulunan bir kişi şüpheli olarak tanımlanmaktayken soruşturma aşamasının bir ilerisi olan kovuşturma aşamasında ise artık sanık olarak adlandırılmaktadır. Cumhuriyet savcısı tarafından şüpheli hakkında ceza davası açılmasını gerektirecek deliller bulunmaması hâlinde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilirken yeterli delil bulunması hâlinde söz konusu şüpheli hakkında iddianame düzenlenmektedir. Bu durumda kovuşturma aşamasının soruşturma aşamasından daha ileri bir aşama olduğu, ilgili kişi hakkındaki iddiaların daha ciddi boyuta ulaştığı ve söz konusu süreçlerin hukuki sonuçlarının birbirinden farklı olduğu kabul edilmektedir.
1136 sayılı Kanun'un 5. maddesinin üçüncü fıkrasında kovuşturma altında bulunma durumuna yönelik düzenlemenin yer aldığı fakat hakkında soruşturma bulunanlarla ilgili bir hükmün bulunmadığı görünmektedir. Bir an için kanun koyucunun kovuşturma kavramı ile soruşturma aşamasını da içine alan ceza muhakemesi evresini amaçladığı düşünülse bile hak ve özgürlükleri sınırlandıran hükümlerin kamu makamlarınca geniş yorumlanmasının bireyler açısından öngörülemez sonuçlar doğurabileceği unutulmamalıdır. Soruşturma ve kovuşturma kavramlarının tanımının 1136 sayılı Kanun'da yapılmadığı dikkate alındığında söz konusu kavramların kapsamının belirlenmesinde 5271 sayılı Kanun'dan yararlanılması gerekmektedir. Kaldı ki 5271 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 1/6/2005 tarihinden bu yana 1136 sayılı Kanun'da ve diğer kanunlarda uyum amacıyla birçok düzenleme yapıldığı gözetildiğinde kanun koyucunun anılan Kanun'un 5. maddesindeki kovuşturma kavramından maksadının 5271 sayılı Kanun'da tanımlandığı şekliyle yorumlanması olduğu değerlendirilmektedir. Dolayısıyla derece mahkemelerinden de bu kavramları 5271 sayılı Kanun'a göre yorumlaması beklenmektedir.
1136 sayılı Kanun'da avukatlığa kabul konusundaki düzenlemede, aynı Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen yazılı cezalardan kovuşturma altında bulunulmuş olması durumunda baro levhasına yazılma ile ilgili başvurunun kovuşturmanın sonuna kadar ertelenmesi konusunda idareye takdir hakkı verilmişse de söz konusu düzenlemenin soruşturma aşamasında da uygulanabileceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Bu durumda ve yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda İdare Mahkemesi tarafından hakkında ceza soruşturması bulunduğu gerekçesiyle başvurucunun avukatlık mesleğine kabul edilme şartlarını taşımadığı yolunda ulaşılan kanaatinin kanun hükmünün öngörülebilir olmayan genişletici yorumuna dayandığı tespit edilmiştir." şeklinde değerlendirmelerde bulunulduğu görülmektedir.
Buna göre, ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yürütülen soruşturmanın derdest olduğundan bahisle ilgilinin avukatlık mesleğine alınması hususundaki kararın söz konusu soruşturmanın sonuna kadar bekletilmesi gerektiği yönündeki İdare Mahkemesi kararının hukuka uygun bulunmasına yönelik Bölge İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan temyiz isteminin kabulüne,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … gün ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Kullanılmayan … TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davalı idareye iadesine,
4. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın yukarıda belirtilen Bölge İdare Mahkemesi İdari Dava Dairesine gönderilmesine,
5. Kesin olarak 23/12/2022 tarihinde esasta oybirliği müdahilin isteminin kabulü yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :
(X)- Dava, ...'un Baro levhasına yazılmasına ilişkin Denizli Barosu Yönetim Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararının uygun bulunmasına ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca verilen … tarih ve … sayılı kararının bir daha görüşülmek üzere geri gönderilmesine ilişkin Adalet Bakanlığının … tarih ve … sayılı işlemine uyulmayarak ilk kararda ısrar edilmesine ilişkin Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunun 27/12/2019 tarih ve 15518 karar sayılı kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun uygulanacağı haller" başlıklı 31. maddesinde, "Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; hakimin davaya bakmaktan memnuiyeti ve reddi, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, tarafların vekilleri, dosyanın taraflar ve ilgililerce incelenmesi, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım hallerinde ve duruşma sırasında tarafların mahkemenin sukünunu ve inzibatını bozacak hareketlerine karşı yapılacak işlemler, elektronik işlemler ile ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla duruşma icrasında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygunlanır." hükmü yer almıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Fer’î müdahale" başlıklı 66. maddesinde, "(1) Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir."; "Fer’î müdahale talebi ve incelenmesi" başlıklı 67. maddesinde, " (1) Müdahale talebinde bulunan üçüncü kişi, yanında katılmak istediği tarafı, müdahale sebebini ve bunun dayanaklarını belirten bir dilekçeyle mahkemeye başvurur. (2) Müdahale dilekçesi, davanın taraflarına tebliğ edilir. Mahkeme, gerekirse taraflarla birlikte üçüncü kişiyi de dinlemek üzere davet eder, gelmeseler dahi müdahale talebi hakkında karar verir."; "Fer’î müdahilin durumu" başlıklı 68. maddesinde, "(1) Müdahale talebinin kabulü hâlinde müdahil, davayı ancak bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir. Müdahil, yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir; onun işlem ve açıklamalarına aykırı olmayan her türlü usul işlemlerini yapabilir. Mahkeme, katıldığı noktadan itibaren, taraflara bildirilen işlemleri müdahile de tebliğ eder."; "Fer’î müdahalenin etkisi" başlıklı 69. maddesinde, "(1) Müdahilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir. (2) Fer’î müdahilin, tarafla rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez. Ancak, müdahil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir." hükmü yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; ... Bölge İdare Mahkemesi... İdari Dava Dairesinin ... tarih ve E:... sayılı ara kararı ile davalı Türkiye Barolar Birliğinin istinaf talebi üzerine verilecek kararın ...'un menfaatini etkileyebilecek olması nedeniyle adı geçene müdahil olabilme hakkını kullanabilmesi için bu kararın tebliğinden itibaren 10 gün süre verilerek davanın ihbar edildiği, ilgilinin müdahale istemine ilişkin dilekçesinin Bölge İdare Mahkemesince esas hakkında karar verildiği tarih olan 11.03.2021 tarihinden sonra 16.03.2021 tarihinde Mahkeme kaydına girdiğinden, Bölge İdare Mahkemesince verilen kararda ilgilinin müdahale isteminin incelenme olanağının bulunmadığının belirtildiği, nihayet Bölge İdare Mahkemesinin esas hakkındaki kararının Türkiye Barolar Birliğince temyiz edilmesi üzerine 22.10.2021 havale tarihli dilekçe ile ilgilinin yeniden müdahale talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Yukarıda yer verildiği üzere, 6100 sayılı Kanunun 66. maddesinde ilgilinin, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabileceği ifade edilmektedir.
Tahkikat, hukuk yargılamasında ön inceleme aşamasından sonra iddia ve savunmalar ile bunlara ilişkin delillerin değerlendirildiği bir aşamadır. Tahkikatın sona ermesinden sonra mahkemece, taraflara son sözlerinin sorulduğu sözlü yargılama aşamasına geçilir ve nihayet hüküm verilir. İdari yargılamada ise tahkikat aşaması olmadığından, dosyanın tekemmül ettirilmesinden sonra mahkemece esas hakkında karar verilinceye kadar davada fer’i müdahil olmak mümkündür.
İstinaf, ilk derece mahkemelerinin henüz kesinleşmemiş nihai kararlarının hem maddi hem de hukuki yönlerden denetlenerek, hukuka aykırılıkları ortadan kaldırmak için düzenlenmiş bir kanun yoludur. Temyiz kanun yolu ise Bölge İdare Mahkemelerinin 2577 sayılı Kanunun 46. maddesinde yer alan davalarda verdiği kararların hukuka uygunluğunun denetlenmesi ile sınırlıdır.
Bu açıdan değerlendirildiğinde, 6100 sayılı Kanunun 66. maddesinde fer'i müdahale talebinin yapılabileceği zaman dilimini ifade eden "tahkikat sona erinceye kadar" ibaresini, idari yargıda aynı zamanda işin esası hakkında yeniden karar vermeye yetkili olan "Bölge İdare Mahkemesinin istinaf istemi hakkındaki nihai kararın verilmesine kadar" şeklinde anlamak gerekir. Zira tahkikat, hukuk terminolojisi itibariyle de gerçeği ortaya koymak için yapılan yargısal incelemeler, araştırmalar, tartışmalar ve değerlendirmelerin tamamını ifade etmektedir.
Buna göre, ... tarafından Dairemize verilen 22.10.2021 havale tarihli dilekçe ile davalı Türkiye Barolar Birliği yanında davaya fer'i müdahil olarak katılma istemi hakkında temyiz mercii olan Dairemiz tarafından karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır. Dolayısıyla Dairemizce işin esası hakkında yapılan değerlendirme sonucu temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararı hukuka aykırı bulunarak bozulduğundan, bozma kararı üzerine 2577 sayılı Kanunun 50/2. maddesi uyarınca Bölge İdare Mahkemesince yeniden verilecek kararda ilgilinin müdahale isteminin de karara bağlanması gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, ...'un davalı Türkiye Barolar Birliği yanında davaya fer'i müdahil olarak katılma istemi hakkında bozma kararı üzerine Bölge İdare Mahkemesince karar verilmesi gerekirken Dairemizce talebin kabulü yönünde verilen kararda usul hükümlerine uygunluk bulunmadığından kararın müdahale isteminin kabulüne ilişkin kısmına katılmıyorum.