Danıştay 7. Daire 2020/889 Esas 2023/408 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 7. Daire
Esas No: 2020/889
Karar No: 2023/408
Karar Tarihi: 08.02.2023




T.C.
D A N I Ş T A Y
YEDİNCİ DAİRE
Esas No : 2020/889
Karar No : 2023/408
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı adına
… Gümrük Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : Müflis Halinde … Otomotiv Ticaret Limited Şirketi
(Eski Unvanı: … Otomotiv Ticaret Limited Şirketi)
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi …Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem: Davacı adına 2006, 2007 ve 2008 yıllarında tescilli 23 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ithal edilen eşyanın kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergilerine vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …Vergi Mahkemesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararıyla; gümrük idaresince düzenlenen …tarih ve …sayılı soruşturma raporunun incelenmesinden, Amerika'da yerleşik Türk Vatandaşı …adlı şahıs hakkında Amerika adli makamlarınca yürütülen bir soruşturma kapsamında adı geçen şahsa ait iş yeri ve depolarda ele geçirilen belgelerden Türkiye'de yerleşik bir takım firmalara yapılan lüks araba ihracatında usulsüzlük yapıldığının anlaşılması üzerine, bahsi geçen kişi tarafından aralarında davacının da bulunduğu (eski ticaret unvanı "…Otomotiv Ticaret Limited Şirketi) araç satışlarının incelemeye alındığı, …'in Amerika Virginia Eyaleti Batı Bölgesi Adliyesi'nde Mali Şubece alınan ifadesinde; "...Türkiye'deki ithalatçı firmalara sattığım arabaların ücretlerini 2 parçada yollarlardı, 1. parçadaki para transferi ithalatçı firmaların kendi adlarına, 2. parçalarını alelade bir şahıs adına yolluyorlardı. Türkiye'deki ithalatçı firmaların tümü sattığım arabaların ücretlerini böyle 2 parçada yolladılar... Türkiye'deki araba sattığım tüm ithalatçıların benden istedikleri belgeler; bana ödedikleri fiyattan ortalama % 30 daha düşük kıymette fatura düzenleyip göndermemi istediler, ben de araçlar için bana ödedikleri fiyattan daha düşük kıymette fatura düzenleyip gönderdim..." dediği, bahse konu araçların kıymetlerinin ithalat esnasında gümrük idarelerine eksik beyan edilip edilmediği hususu ile söz konusu araçlara ilişkin yurt dışında yerleşik trafik makamlarınca trafik tescil işlemlerinin yapılıp yapılmadığı hususunun ayrıntılı olarak incelendiği, soruşturma konusu toplam 62 araçtan 50 adedinin kıymetinin gümrük idarelerine eksik beyan edildiği, kalan 12 aracın kıymetinin eksik beyan edildiğine dair herhangi bir belgenin olmadığı, alınan ifadeler ve yapılan incelemelerde araçların kıymetlerine ilişkin iki farklı fatura düzenlendiği, söz konusu faturalardan birincisinin ithal işlemleri esnasında gümrük idarelerine beyan edildiği, buna ilişkin ödemenin yapılarak dekontunun gümrük beyannamesine eklendiği, ancak ikinci faturanın hiçbir şekilde gümrük idaresine beyan edilmediği, bu faturaya ilişkin ödemelerin ise genellikle firma çalışanlarının banka hesaplarından yurt dışına transfer edildiği, dolayısıyla sahte belge kullanmak suretiyle 50 adet aracın gümrük vergilerinin eksik ödendiği, kıymetleri eksik beyan edilen bahse konu toplam 50 araçtan 30 adedinin davacı tarafından ithal edildiği tespitlerine yer verildiği görüldüğünden, gümrük idaresince yapılan yurt dışı kıymet araştırması sonucunda, davacı şirket tarafından beyanname ekinde ibraz edilen faturalarda yer alan eşya kıymetinin, ihracatçı ülke makamlarından elde edilen faturalarda bulunan eşya kıymetinden daha düşük olduğu, firmaların talebi doğrultusunda düşük kıymette fatura düzenlenip araçların gönderildiğinin Türkiye'ye araç satışı yapan yurt dışındaki firmaların sahibi şahsın ifadesinde de kabul edildiği, ortaya çıkan kıymet farkının davacı tarafından makul ve kabul edilebilir bir sebeple izah edilemediği, ithal olunan araçlara ilişkin olarak düzenlenen ancak beyannamelere eklenmeyen ikinci bir faturayla aracın gerçek kıymetinin somut olarak tespit edildiği anlaşıldığından, yurt dışı araştırması sonucu temin edilen orjinal ve gerçek faturalarda gösterilen bedel ile gümrük idaresine beyan edilen düşük bedel arasındaki fark esas alınmak suretiyle davacı adına yapılan özel tüketim vergisine ilişkin ek tahakkuk ve ek tahakkuka vaki itirazın reddine dair işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu özel tüketim vergilerinin dayanağı olan serbest dolaşıma giriş beyannamelerinin 2006, 2007 ve 2008 yıllarında tescil edildiği, gümrük yükümlülüğünün de anılan tarihlerde doğduğu, idarece düzenlenen ek tahakkukların ise 05/05/2017 tarihinde, 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 197. maddesinde öngörülen üç yıllık sürenin geçirilmesinden sonra yapıldığının açık olduğu, öte yandan, yine bu süre zarfında ceza davası açıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belgenin dosyaya ibraz edilmemesi ve davalı idarenin de bu yönde herhangi bir iddiasının bulunmaması karşısında, uyuşmazlık konusu vergilerin zamanaşımına uğradığı, zamanaşımı süresi dolduktan sonra açılan ceza davasının zamanaşımı süresini uzatmayacağı ve canlandırmayacağı sonucuna ulaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasından sonra işlemin iptaline karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı şirket yetkilileri hakkında … Ağır Ceza Mahkemesinin E:…sayılı dosyasında ceza davası açıldığı, ilgili mevzuat uyarınca cezai sonuçlar doğuran ve ceza davası açılmış bir fiilin sebebiyet verdiği vergi farklarının tahakkukunda ve bundan kaynaklanan idari yaptırımların uygulanmasında Türk Ceza Kanunu'nda düzenlenen dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin esas alınması gerektiği, tesis edilen işlemin hukuka uygun olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ : 4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 197. maddesinin 4. fıkrasının olay tarihindeki şekli uyarınca, vergi alacağının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde, ceza zamanaşımının uygulanması gerekmekte olup, ceza davasının, vergilerin tebligatı için öngörülen üç yıllık süre içerisinde açılması zorunlu olmadığından, zamanaşımının, ilgililer hakkında Ceza Mahkemesinde açılan ceza davasının sonucuna göre belirlenmesi gerektiğinden aksi yolda verilen temyize konu kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Yedinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Yurt dışı araştırması da yapılmak suretiyle düzenlenen soruşturma raporu uyarınca davacı adına 2006, 2007 ve 2008 yıllarında tescilli 23 adet serbest dolaşıma giriş beyannamesiyle ithal edilen eşyanın kıymetinin eksik beyan edildiğinden bahisle ek olarak tahakkuk ettirilen katma değer vergilerine vaki itirazın reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun 181. maddesinin olay tarihinden yürürlükte bulunan şeklinin 1. fıkrasının (a) bendinde, ithalatta gümrük yükümlülüğünün, ithalat vergilerine tabi eşyanın serbest dolaşıma girmesiyle doğacağı; 2. fıkrasında, gümrük yükümlülüğünün, söz konusu gümrük beyannamesinin tescil tarihinde başlayacağı; 74. maddesinde, Türkiye Gümrük Bölgesine gelen eşyanın serbest dolaşıma girişinin ticaret politikası önlemlerinin uygulanması, eşyanın ithali için öngörülen diğer işlemlerin tamamlanması ve kanunen ödenmesi gereken vergilerin tahsili ile mümkün olduğu belirtilmiş; 197. maddesinin 1. fıkrasında, gümrük vergilerinin, tahakkukundan hemen sonra beyanname veya beyanname yerine geçen belge üzerinde yükümlüye tebliğ edileceği; 2. fıkrasında, yapılan denetlemeler sonucunda hiç alınmadığı veya noksan alındığı belirlenen veya 1. fıkrada belirtilen şekilde tebliğ edilemeyen gümrük vergilerine ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içinde yapılacağı; şu kadar ki, gümrük yükümlülüğünün doğduğu olayla ilgili olarak dava açılmasının zamanaşımını durduracağı; 4. fıkrasında da, gümrük vergileri alacaklarının, ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımı süresinin daha uzun bulunması halinde, bu alacakların, Türk Ceza Kanunu'ndaki dava ve ceza zamanaşımı sürelerinde kovuşturulup tahsil edileceği hükme bağlanmıştır.
Öte yandan; aynı Kanun'un 234. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, kıymeti üzerinden gümrük vergisine tabi eşyanın beyan edilen kıymetinin, muayene ve denetleme sonucunda, bu Kanunun 23 ila 31. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde belirlenen kıymete göre noksan bulunması halinde noksanlığa ait vergiden başka, bu vergi farkının üç katı para cezası alınacağı belirtilmiş; 232. maddesinin olay tarihinde yürürlükte bulunan halinin 1. fıkrasında, 234. madde hükümlerine göre alınacak para cezalarının, itiraz olmaksızın vergi tahakkukunun kesinleşmesinden veya idari itirazın red kararı ile sonuçlanmasından sonra karara bağlanacağı, idari yargı mercilerine başvurulmasının, gümrük idaresinin ceza uygulamasını engellemeyeceği, bu fıkraya göre karara bağlanacak para cezalarının zamanaşımı süresinin vergi tahakkukunun kesinleştiği tarihi takibeden günden itibaren işlemeye başlayacağı; 3. fıkrasında da, 1. fıkrada belirtilen para cezalarının üç yıl içinde karara bağlanıp, tebliğ edilmediği takdirde zamanaşımına uğrayacağı hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda açıklanan hükümlere göre; yapılan denetimler sonucunda hiç alınmadığı ya da noksan alındığı tespit edilen vergilere ilişkin tebligatın gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıl içerisinde yapılması gerekiyorsa da; gümrük yükümlülüğünü doğuran olayla ilgili olarak, sözü edilen süre içerisinde dava açılması halinde, zamanaşımının durduğu sürece veya davanın sonuçlanmasından sonra kalan süre içerisinde tahakkuk işlemi yapılarak mükellefine tebliğ edilebileceği gibi, gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması durumunda, tahakkukun suçun tabi olduğu zamanaşımı süresi içerisinde yapılması da olanaklıdır.
Davada, temyize konu kararda, 4458 sayılı Kanun'un 197. maddesinin 4. fıkrasından da söz edilmesine karşın, 2. fıkrası hükmünden hareketle, davacı şirket yetkilileri hakkında zamanaşımı süresinin geçirilmesinden sonra ceza davası açılması durumunda tahakkuk için öngörülen süreden sonra açılan davada, vergilerin zamanaşımına uğrayacağı gerekçesiyle hüküm kurulmuştur. Oysa; maddenin 2. fıkrasından ayrı bir durumu düzenleyen 4. fıkrasının, beyannamenin tescil tarihinde yürürlükte bulunan şeklinde, "gümrük vergileri alacaklarının ceza uygulanmasını gerektiren bir fiile ilişkin olması durumunda, tahakkukun suçun tabi olduğu zamanaşımı süresi içerisinde yapılması"ndan bahsedilmiş olup, suçun tabi olduğu zamanaşımının uygulanabilmesi için yasa metninde, ceza davasının açılması herhangi bir süreyle sınırlandırılmış değildir. Dolayısıyla, vergilerin tebliği için öngörülen üç yıllık sürenin geçirilmesinden sonra da olsa, davacının fiili nedeniyle açılmış bir ceza davasında verilecek mahkumiyet hükmü, gümrük vergileri alacakları hakkında, suçun tabi olduğu zamanaşımı süresinin uygulanmasını olanaklı kılacaktır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı adına tescilli beyannameler muhteviyatı eşya nedeniyle ek olarak tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin tebligatın, gümrük yükümlülüğünün doğduğu tarihten itibaren üç yıllık süre geçirildikten sonra yapıldığı ancak, davacı şirket yetkilileri hakkında …Ağır Ceza Mahkemesinin E:... sayılı dosyasında ceza davası açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan; yasa hükmünün fiilin işlendiği tarihte yürürlükte bulunan şeklinin uygulanmasının zorunlu olduğu olayda, sözü edilen yetkililer hakkında açılan ceza davasında verilecek hüküm, Türk Ceza Kanunu'ndaki dava ve ceza zamanaşımı sürelerinin uygulanıp uygulanmaması sonucunu doğuracağından, dava hakkında karar verilebilmesi için, söz konusu ceza davasının sonucunun beklenilmesi gerektiğinden temyize konu kararın bozulması gerekmiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1.Temyiz isteminin kabulüne,
2.…Bölge İdare Mahkemesi … Vergi Dava Dairesinin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Daireye gönderilmesine,
4. 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13. maddesinin (j) bendi parantez içi hükmü uyarınca alınması gereken harç dahil olmak üzere, yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, 08/02/2023 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
4458 sayılı Gümrük Kanunu'nun (fiil tarihindeki şekli) 197. maddesinin 4. fıkrasında: "Gümrük vergileri alacakları ceza uygulamasını gerektiren bir fiile ilişkin olması ve suçun zamanaşımının daha uzun bulunması halinde bu alacaklar Türk Ceza Kanundaki dava ve ceza zamanaşımı süreleri içerisinde kovuşturulup tahsil edilir." hükmüne yer verilmiştir.
Düzenleme gereği, gümrük vergisi tahsil işlemleri aynı zamanda suç teşkil eden fiilin Türk Ceza Kanunu'nda belirlenen ceza veya dava zamanaşımı süreleri içinde yapılabilecektir. Diğer deyişle bu hüküm fiilin aynı zamanda suç teşkil ettiği durumlarda kanunen belirlenmiş olan vergi alacaklarına ilişkin zamanaşımının suça konu fiilin ceza kanunlarında belirlenen zamanaşımı süresine tabi olduğunu bu işlemlerin bu zaman zarfında yapılabileceğini öngören bir düzenlemedir. Bu açık düzenlemeden, ceza yargılamasının neticesine göre verilecek hükme göre (beraat, mahkumiyet veya düşme) gümrük vergi işlemlerinin düzenleneceği zaman diliminin belirleneceği sonucunun doğmayacağı tabidir.
Bölge İdare Mahkemesince, dava ve ceza zamanaşımı süreleri belirlenerek zamanaşımının değerlendirilmesi bu sonuca göre dava konusunun esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle temyize konu kararın bozulması gerektiği oyu ile Dairemiz kararına gerekçe yönünden katılmıyorum.