Danıştay 4. Daire 2021/2122 Esas 2022/7094 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2021/2122
Karar No: 2022/7094
Karar Tarihi: 28.11.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2021/2122
Karar No : 2022/7094
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
(… Başkanlığı)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : … Fonu
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, banka mevduat hesaplarından elde ettiği faiz geliri üzerinden yapılan kesintinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve yapılan kesintinin faiziyle beraber iadesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; 01/11/2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren ve özel kanun niteliğinde olan 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 140. maddesinde “Fon, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.” denilmek suretiyle, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna hiçbir sınırlama getirilmeksizin her türlü vergi, resim ve harçtan muafiyet sağlandığı, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 75. maddesinde, menkul sermaye iradı, sahibinin ticari, zirai veya mesleki faaliyeti dışında nakdi sermaye veya para ile temsil edilen değerlerden müteşekkil sermaye dolayısıyla elde ettiği kâr payı, faiz, kira ve benzeri iratlar olarak tanımlandığı, aynı maddenin 7. bendinde, mevduat faizleri, bankalara, bankerlere, tasarruf sandıklarına, tevdiat kabul eden diğer müesseselere yatırılan vadeli, vadesiz paralara ödenen faizlerin menkul sermaye iradı olarak kabul edildiği, Kanunun 94. maddesinde ise kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin, maddede sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur olduklarının kurala bağlandığı, 193 sayılı Yasaya, 31/12/2004 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 5281 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 01/01/2006 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak üzere ve 01/01/2006 tarihinde yürürlüğe girecek şekilde geçici 67. maddenin eklendiği, maddenin 2. fıkrasında, her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizlerinin; 4. fıkrasında mevduat faizlerinin ve kâr paylarının ödenmesi esnasında vergi tevkifatı yapılacağının düzenlendiği, maddenin 5. fıkrasında ise, gelir sahibinin gerçek veya tüzelkişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmamasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca yapılacak tevkifatı etkilemeyeceğinin hüküm altına alındığı, Her ne kadar 193 sayılı Yasanın 94. maddesinde, banka hesaplarından elde edilen faiz gelirlerinden vergi tevkifatı yapılacağı ve geçici 67. maddede ise, gelir sahibinin gerçek veya tüzelkişi ya da dar veya tam mükellef olması, vergi mükellefiyeti bulunup bulunmaması, vergiden muaf olup olmaması ve elde edilen kazancın vergiden istisna olup olmamasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı fıkra hükümleri uyarınca yapılacak tevkifatı etkilemeyeceği kuralına yer verilmişse de, 01/11/2005 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren 5411 sayılı Bankacılık Kanununda, Fon’un her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu hükmüne yer verilmesi ve anılan Kanunun özel kanun niteliğinde bulunması karşısında Gelir Vergisi Kanunundaki düzenlemelerin davacı açısından uygulanmasına olanak bulunmadığından, yasayla her türlü vergiden muaf tutulduğu anlaşılan davacının elde ettiği faiz gelirinden vergi tevkifatı yapılması açık bir vergilendirme hatası olup, tevkif edilen verginin iadesi istemiyle yapılan düzeltme/şikayet başvurusunun reddine dair işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ve yapılan kesintinin tecil faiziyle birlikte davacıya iadesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; istinaf başvurusuna konu Vergi Mahkemesi kararının usul ve hukuka uygun olduğu ve davalı tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği belirtilerek 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Kararın hukuka aykırı olduğu ve bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.
TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116. maddesinde, vergi hatasının, vergiye müteallik hesaplarda veya vergilendirmede yapılan hatalar yüzünden haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması olarak tanımlanmış, 117. maddesinde “Hesap hataları”, 118. maddesinde ise “Vergilendirme hataları” sayılmak suretiyle belirtilmiştir. Aynı Kanunun 122. maddesinde, mükelleflerin, vergi muamelelerindeki hataların düzeltilmesini vergi dairesinden yazı ile isteyebilecekleri, 124. maddesinde de, vergi mahkemesinde dava açma süresi geçtikten sonra yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların şikayet yoluyla Maliye Bakanlığına müracaat edebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen kanun hükümlerine göre, dava açma süresi geçtikten sonra, ancak kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak, hukuki ihtilaf içermeyen basit ve açık hataların düzeltme ve şikayet yolu ile dava konusu edilmesi mümkündür. Aksi takdirde, her türlü uyuşmazlığın düzeltme zamanaşımı içinde dava konusu edilebilmesi söz konusu olur ki, bu da dava açma sürelerine ilişkin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7. maddesinin konuluş amacına uygun düşmeyecektir.
Dosyanın incelenmesinden, davacı tarafından, banka mevduat hesaplarından elde ettiği faiz geliri üzerinden yapılan kesintinin iadesi istemiyle yapılan düzeltme-şikayet başvurusunun reddine dair işlemin iptali ve kesintinin faiziyle beraber iadesi istemiyle açılan davada Vergi Mahkemesince, birbirinden farklı hükümler içeren 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun ilgili maddeleri ile bu maddelerin kanun koyucu tarafından kabulü tarihi ve yürürlüğe girdiği tarih dikkate alınarak uygulanacak kanun maddesinin özel kanun-genel kanun, önceki tarihli kanun-sonraki tarihli kanun yönlerinden bir hukuki değerlendirme ve yorum yapılarak uyuşmazlık konusu olaya 5411 sayılı Kanun hükmünün uygulanması gerektiği belirlenmek suretiyle, bu Kanun hükmü uyarınca davacı Fon’un her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğundan yapılan kesintide ve düzeltme-şikayet başvurusunun reddine dair işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, her ne kadar Mahkemece olayda açık bir vergilendirme hatası olduğu belirtilse de uyuşmazlığın çözümü, birbirinden farklı hükümler içeren 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun ilgili maddeleri uyarınca davacının elde ettiği faiz geliri üzerinden kesinti yapılıp yapılamayacağının ortaya konulmasına bağlı olup, hangi mevzuat hükmünün uygulanacağının belirlenmesi hukuki yorum gerektirdiğinden, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların, ancak süresi içerisinde açılan davada incelenmesi mümkündür. Dolayısıyla, hukuki ihtilaf niteliğindeki dava konusu uyuşmazlığın vergi hatası kapsamında incelenmesi mümkün olmadığından, iade talebinin esası incelenmek suretiyle davanın kabulü yönünde verilen Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu reddeden Vergi Dava Dairesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kabulüne,
2. Temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 28/11/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının bozulmasını sağlayacak nitelikte bulunmadığından temyiz isteminin reddi gerektiği görüşüyle karara katılmıyorum.