Danıştay 4. Daire 2018/5341 Esas 2022/7146 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2018/5341
Karar No: 2022/7146
Karar Tarihi: 29.11.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
DÖRDÜNCÜ DAİRE
Esas No : 2018/5341
Karar No : 2022/7146
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Vergi Dairesi Başkanlığı
(… Vergi Dairesi Müdürlüğü)
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı adına, şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin idari para cezası dışında kalan kısmının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... Vergi Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararda; davacının 29/03/2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ve 03/04/2012 tarihli noter hisse devir sözleşmesi ile tescil edilen ortaklığının; 21/05/2012 tarihli ortaklar kurulu kararı ve 04/06/2012 tarihli noter hisse devir sözleşmesi ile son bulduğu hususu dikkate alındığında, davacının, dava konusu ödeme emri içeriği borçların 03/04/2012 tarihinden ortaklığın son bulduğu 04/06/2012 tarihine kadar olan dönemlerinden sorumlu olacağı, buna göre, davacı adına düzenlenen ödeme emrinin özel usulsüzlük cezaları, gelir (stopaj) vergileri, katma değer vergisi, yargı harcı ve damga vergilerine ilişkin olup 03/04/2012 ile 04/06/2012 tarihleri arasına isabet eden kısımlarında hukuka aykırılık, diğer kısımlarda hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: Bölge İdare Mahkemesince; asıl borçlu şirket hakkında yapılan malvarlığı araştırmasının davacı adına ödeme emri düzenlendikten sonra yapıldığı anlaşıldığından, bu haliyle kamu alacağının şirketten tahsil edilemediği veya edilemeyeceği kesinleşmeksizin davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka uygunluk bulunmadığı, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının sonucu itibarıyla yerinde görüldüğü sonucuna varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle davalı idarenin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafında davacı adına şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen ödeme emrinde hukuka aykırılık bulunmadığı kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Cevap verilmemiştir.
TETKİK HÂKİMİ : ….
DÜŞÜNCESİ :Temyiz isteminin kabulü ile kararda yer verilen gerekçelerle Bölge İdare Mahkemesi kararının kısmen bozulması, kısmen gerekçe değiştirilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Dördüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkındaki Kanun'un 35. maddesinde, "limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı, amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahısların, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulacağı hükmü, bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları, olay tarihi itibariyle yürürlükte olan 55. maddesinde; amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun “bir ödeme emri” ile tebliğ olunacağı belirtilmiş, aynı Kanun’un 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı, kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığını ileri sürerek 7 gün içerisinde vergi mahkemesinde dava açabileceği, aynı Kanunun 62. maddesinde ise borçlunun mal bildiriminde gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu ve üçüncü şahıslar elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklardan amme alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı hükmü yer almaktadır.
Ayrıca ortağın şirket borçlarından dolayı takip edilebilmesi için, şirket nezdinde usulüne uygun şekilde kesinleşmiş bir kamu alacağının mevcut olması ve söz konusu alacağın kısmen veya tamamen şirketin mal varlığından tahsilinin mümkün olmaması gereklidir.
Dosyanın incelenmesinden; davacının ortağı olduğu … Petrol Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin 2012 dönemi muhtelif amme borcu için, 2012 ve 2013 yıllarında adına haciz varakaları düzenlendiği, banka hesaplarına haciz konulduğu ve en son 14/10/2015 tarihli mal varlığı araştırmasında söz konusu alacağın şirket mal varlığından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması üzerine davacı adına şirket ortağı sıfatıyla hissesi oranında düzenlenen … tarihli ve … sayılı ödeme emrinin davacıya 02/11/2015 tarihinde tebliğ edildiği, dolayısıyla davacı adına ödeme emri tebliğ edilmeden önce borcun şirketten tahsil edilemeyeceğinin ortaya konulduğu anlaşılmıştır.
Davacının ise 29/03/2012 tarihli ile 21/05/2012 tarihleri arasında şirkette ortaklığı bulunduğu görülmektedir. 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca şirket hissesini devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden de müteselsilen sorumlu tutulur.
Buna göre şirketten tahsil imkanının kalmadığı anlaşılan amme alacaklarının tahsili için düzenlenen dava konusu ödeme emri içeriği borcun davacının şirketteki hisselerini devrettiği 21/05/2012 tarihinden öncesine isabet eden kısmı bakımından hukuka aykırılık, bu tarihten daha sonraki dönemlere ilişkin borçlar bakımından ise hukuka uyarlık bulunmamıştır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddine,
2. … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, dava konusu ödeme emri içeriği borcun davacının şirketteki hissesini devrettiği 21/05/2012 döneminden sonrasına isabet eden kısmı bakımından gerekçe değiştirilerek oybirliğiyle ONANMASINA,
3. Anılan Vergi Dava Dairesi kararının dava konusu ödeme emri içeriği borcun hissenin devrinden öncesine isabet eden kısmı bakımından, -şirkete ortaklığının başladığı 29/03/2012 tarihinden önceye isabet eden cezalar için- …'in karşı oyuyla oyçokluğuyla BOZULMASINA,
4. Bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Vergi Dava Dairesine gönderilmesine, 29/11/2022 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davacı adına, şirket ortağı sıfatıyla düzenlenen … tarih ve … takip numaralı ödeme emrinin idari para cezası dışında kalan kısmının iptali istenilmiştir.
Davacının, 29/03/2012 tarihli ile 21/05/2012 tarihleri arasında şirkette ortaklığı bulunduğu görüldüğünden, 6183 sayılı Kanunun 35. maddesi uyarınca davacının şirket hissesini devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulacağı tabiidir..
Öte yandan, Ceza Hukukunun temel ilkelerinden biri olan ve Vergi Hukukundaki suç ve cezalar için de geçerli olduğu konusunda kuşku bulunmayan ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının ''Suç ve Cezalara İlişkin Esaslar'' başlıklı 38'inci maddesinin 7'nci fıkrasında kurala bağlanan, ''ceza sorumluluğunun şahsiliği'' ilkesi, herkesin kendi fiilinden sorumlu tutulmasını, cezanın yalnız, suçu işleyenlerle iştirak edenlere verilmesini, suça katkısı bulunmayanlara ceza sorumluluğu yükletilemeyeceğini; hiç kimsenin işlemediği bir suçtan dolayı sorumlu tutulamayacağını, bir başkasının işlediği suçun, suçu işlemeyenlere sirayet edemeyeceğini ifade etmektedir.
Dosyanın incelenmesinden, özel usulsüzlük cezasına ilişkin olduğu görülmekte olup, cezaların şahsiliği ilkesi gereğince davacının şirket hissesini devraldığı 29/03/2012 tarihinden öncesine isabet eden ödeme emri içeriği borcun özel usulsüzlük cezaları bakımından sorumlu tutulmasının yerinde olmadığı düşünülmüştür.
Belirtilen sebeplerle dava konusu ödeme emrinin davacının ortaklığı öncesine isabet eden borçlardan özel usulsüzlük cezasına isabet eden kısmı bakımından dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.