Danıştay 12. Daire 2022/3209 Esas 2022/5713 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 12. Daire
Esas No: 2022/3209
Karar No: 2022/5713
Karar Tarihi: 23.11.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2022/3209
Karar No : 2022/5713
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : … mirasçıları
1- …
2- …
3- …

KARŞI TARAF (DAVALILAR) : 1- … Bakanlığı
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri V. …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem : Merkez valisi olarak görev yapmakta iken 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun, 2559 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen Ek Geçici 16. maddesi uyarınca re'sen emekliye sevk edilen davacıların murisi ... tarafından, emekliye sevk işleminin dayanağını oluşturan kanun maddesinin Anayasa Mahkemesinin 03/06/2010 tarih ve E:2009/33, K:2010/78 sayılı kararıyla iptal edildiğinden bahisle, re'sen emekliye sevk işlemi nedeniyle uğradığı zararların tazmini talebiyle davalı idarelere yaptığı başvuruların reddine ilişkin İçişleri Bakanlığının … tarih ve … sayılı işlemi ile Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile re'sen emekli olarak geçirdiği 8 yıl, 3 ay, 22 günlük sürenin fiili hizmetine ve emekliliğine sayılması, bu süredeki maaş ve özlük hakkı farklarının bugünkü değeri üzerinden hesaplanarak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliği ilkesi uyarınca iptal kararları yürürlüğe girdiği tarihten sonra hukuki etki ve sonuçlarını doğuracağından re'sen emekliliğe sevkin dayanağını oluşturan Kanun hükmünün iptal edilerek Resmi Gazete'de yayımlandığı 23/10/2010 tarihine kadarki süreçte iptal edilen kanun hükmünün icrai kabiliyeti devam edeceğinden 29/01/1982 ile 17/05/1990 tarihleri arasındaki hukuksal sonuçların geçerliliğini taşıyacağı, kaldı ki adı geçen anayasal hüküm bir an için uygulanmamış olsa dahi 29/01/1982 ile 17/05/1990 tarihleri arasında iştirakçi olunmaması nedeniyle kesenek ve karşılık kesilmeyen sürelerin fiili hizmet olarak sayılması ve bu sürelerin emekli aylığı hesabında dikkate alınmasına da kanunen imkan bulunmadığından başvurunun reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Resen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemin yasal
dayanağı olan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun Ek Geçici 2 (Ek Geçici 16) maddesinin, Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden resen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemin hukuksal temelinin ortadan kalktığı, söz konusu kanun hükmünde objektif bir ölçüte yer verilmemekle birlikte dolaylı da olsa hizmet gereklerinin göz önünde bulundurulmasına işaret edildiği, buna karşın idare taralından herhangi bir sebep gösterilmeksizin resen emekliye sevk edildiği, bu itibarla sözkonusu işlemin esasen tesis edildiği tarih itibarıyla dahi hukuka aykırı olduğu, aynı konuda açılan emsal nitelikteki davada, dava konusu işlemin iptaline ilişkin mahkeme kararlarının Danıştay Onaltıncı Dairesince onanmasına karar verildiği, davanın reddine ilişkin Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idarelerden İçişleri Bakanlığı tarafından, davacıların murisinin anılan yasa hükmüne dayalı genel bir uygulama sonucu re'sen emekli edildiği, bu emeklilik kasti, keyfi, bireysel ve yasa hükmüne aykırı bir işlem olmayıp, Bakanlığın kusurunun da bulunmadığı, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sıralanan bozmayı gerektiren hususlardan olmadığı belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmakta olup, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile davanın reddine ilişkin
Mahkeme Kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
MADDİ OLAY :
Davacıların murisi, Merkez Valisi olarak görev yapmakta iken 2559 sayılı Kanun ile 5434 sayılı Kanun'a eklenen Ek Geçici 16. madde uyarınca 29/01/1982 tarihinde re'sen emekliye sevk edilmiş, 17/05/1990 ve 90/467 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yeniden Merkez Valiliği görevine atanmış, 13/11/1997 tarihinde yaş haddinden emekliye sevk edilerek 15/11/1997 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlanmıştır.
Anayasa Mahkemesinin 23/10/2010 tarih ve 27738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/06/2010 tarih ve E:2009/33, K:2010/78 sayılı kararı ile 5434 sayılı Kanun'a 13/11/1981 tarih ve 2559 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen Ek Geçici 16. maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi üzerine, davacı tarafından, Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, re'sen emekliye sevk işlemi nedeniyle uğradığı zararların tazmini talebiyle davalı idarelere yaptığı başvuruların reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'na 2559 sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen Ek Geçici 16. maddesinde; "Ek geçici 1 inci maddede yazılı durumda bulunan iştirakçilerden anılan maddede belirtilen süre içerisinde emekliliklerini istememiş olanlar 31 Ocak 1982 tarihine kadar; atanmaları Bakanlar Kurulu Kararı ile yapılmış olanlar atanmalarındaki usule göre, diğerleri müşterek kararla re'sen emekliye sevkedilebilirler.
Herhangi bir Bakanlığa bağlı olmayan Kuruluşlardaki iştirakçiler hakkında da yetkili organlarının teklifi, Maliye Bakanının önerisi üzerine müşterek kararla yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.
Bunlara değişik 41 inci madde hükümlerine göre aylık bağlanmakla beraber emekli ikramiyeleri %15 fazlasıyla ödenir." hükmü yer almakta iken, anılan maddenin iptali istemiyle Danıştay Onbirinci Dairesince Anayasa Mahkemesine başvurulması üzerine 23/10/2010 tarih ve 27738 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 03/06/2010 tarih ve E:2009/33, K:2010/78 sayılı kararı ile anılan maddenin iptaline hükmedilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kamu hukukunda idari işlemler, idari makam ve mercilerin, kamu gücünü kullanarak, idare işlevine ilişkin olarak gerçekleştirdikleri ve ilgililer üzerinde çeşitli hak ve/veya yükümlülükler doğuran tek yanlı irade açıklamaları olarak tanımlanmaktadır.
Bu irade açıklamaları, özel hukukta olduğu gibi dilediğinde ortaya çıkan, özerk ve subjektif nitelikte değil, objektif bir temelde ve ancak kamu yararını gerçekleştirmek ya da korumak amacıyla, daha önceden mevcut bulunan yönlendirici nitelikteki hukuk kurallarına bağımlı olarak ortaya çıkan, dışa vurulan açıklamalar olarak somutlaşırlar. Başka bir anlatımla, kamu gücünü kullanan idarenin, idari işlem olarak ortaya çıkan irade açıklamalarının mutlaka hukuksal bir temelinin bulunması ve varlıklarını da bu temele dayalı olarak sürdürmeleri gerekir. Buna idarenin kanuniliği ilkesi de denilir. Kanunilik ilkesi, idarenin işlem ve eylemlerinin kanuna uygun olmasının yanı sıra, işlem ve eylemlerinin kanuna dayalı olarak gerçekleşmesini de içerir. İdare, kanunla düzenlenmemiş bir alanda faaliyette bulunmayacağı gibi, faaliyette bulunabilmesi için de kanundan aldığı bir yetkiye sahip olması gerekir.
Buna göre, davacıların murisinin resen emekliye sevk edilmesine ilişkin işlemin yasal dayanağı olan 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu'nun Ek Geçici 16. maddesi, Anayasa Mahkemesince iptal edildiğinden, söz konusu kanun hükmü uyarınca resen emekliye sevk edilme işleminin hukuksal temeli ortadan kalkmış bulunmaktadır.
Başlangıçta var olan bir yasa hükmüne dayalı olarak kullanılan bir yetkinin yasal dayanağının hukuka aykırılığı nedeniyle sonradan ortadan kalkması, bu yasal yetkiye dayalı olarak gerçekleşen faaliyetlerin, tesis edilmiş olan işlemlerin zincirleme olarak sakatlanmasına, temelden çökmesine neden olur.
Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra oluşan yeni hukuki durum karşısında, davacılar tarafından, murislerinin resen emekliye sevk edilmesi işleminden kaynaklanan parasal kayıplarının ödenmesi için davalı idarelere yapılan başvuruların reddine ilişkin işlemlerde, yasal dayanaktan yoksun kalmış olmaları ve bu nedenle hukuka aykırı bir durum oluşturmaları nedeniyle hukuka uygunluk görülmemiştir.
Bu itibarla, davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 2577 sayılı Kanun'un 49. maddesine uygun bulunan davacıların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin temyize konu ... İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 23/11/2022 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararı usul ve hukuka uygun olduğundan, temyiz isteminin reddi ile kararın onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz.