Danıştay 10. Daire 2022/7075 Esas 2022/5297 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 10. Daire
Esas No: 2022/7075
Karar No: 2022/5297
Karar Tarihi: 16.11.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2022/7075
Karar No : 2022/5297
DAVACI :... Federasyonu
DAVALI : ... Bakanlığı
DAVANIN_KONUSU : 06/09/2022 tarihli ve 31945 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çocuk Koruma Hizmetleri Planlama ve Çocuk Bakım Kuruluşlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin öncelikle tamamının, bu talebin kabul görmemesi halinde;
- 3. maddesinin 1. fıkrasının (gg) ve (ğğ) bentlerinin,
- 21. maddesinin 1. fıkrasının,
iptalleri ve yürütülmelerinin durdurulması ile 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi, 34. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 35. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinin iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istenilmektedir.
DAVACININ_İDDİALARI : Davacı tarafından, usul yönünden, koruma altına alınmış çocuklar ve gençlerle ilgili yasal düzenlemelerden doğrudan etkilendiği, korunmaya ihtiyacı bulunan çocukların menfaatlerinin korunmasının kamunun menfaatini doğrudan etkilediği, bu nedenle dava açma ehliyetlerinin bulunduğu; esas yönünden ise, dava konusu düzenlemenin sosyal çalışma görevlilerinin tanımı ve çalışma alanları yönünden çocukların özel ihtiyaçlarının çözümüne yönelik denetlenebilir ve belirli bir yapılandırma içermediği ileri sürülmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : Somut uyuşmazlıkta, davacı Federasyonun tüzüğünde yer alan, " Evrensel çocuk ve gençlik haklarını; çocuklarla, gençlerle biyolojik ve koruyucu ailelerle ve ilgili kurum kuruluşlara gerekli her türlü çalışma ve faaliyetle korumak ve geliştirmek için çalışır." amacı göz önüne alındığında, haklarında korunma veya bakım tedbir kararı bulunan 0-18 yaş arası çocuklar ile korunma veya bakım tedbir kararı devam eden 18 yaş üzeri gençlerin temel gereksinimlerini karşılamak, fiziksel, duygusal, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarını belirleyerek gerekli mesleki müdahaleleri gerçekleştirmek, aile ve yakın çevrelerine dönmelerini veya bir sonraki sosyal hizmet modeline hazır hale gelmelerini sağlamak amacıyla açılan Bakanlığa bağlı çocuk bakım kuruluşlarının ve hizmet birimlerinin çalışma usul ve esasları ile hizmet standartlarının belirlenmesine ilişkin dava konusu düzenlemenin, Federasyona üye dernekler ile dernek üyelerinin menfaatlerini etkilediği kuşkusuz olduğundan, davacı Federasyonun 06/09/2022 tarih ve 31945 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çocuk Koruma Hizmetleri Planlama ve Çocuk Bakım Kuruluşlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğe karşı dava açmakta hukuki menfaatinin bulunduğu açıktır.
Açıklanan nedenlerle, uyuşmazlığın esasına geçilerek davacının yürütmenin durdurulması isteminin davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra incelenmesi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra, davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin dava dilekçesi öncelikle 2577 sayılı Kanun'un 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi yönünden incelenerek gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE:
USUL YÖNÜNDEN:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, iptal davalarının idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, davacının, iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.
İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.
İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 96. maddesinde, federasyonların, kuruluş amaçları aynı olan en az beş derneğin, amaçlarını gerçekleştirmek üzere üye sıfatıyla bir araya gelmeleri suretiyle kurulacağı, her federasyonun bir tüzüğünün bulunacağı; 5253 sayılı Dernekler Kanunu'nun 2. maddesinde ise, üst kuruluşun, derneklerin oluşturduğu tüzel kişiliği bulunan federasyonları ve federasyonların oluşturduğu konfederasyonları ifade ettiği hüküm altına alınmıştır.
Yasal çerçevesi sendika konfederasyonlarına benzeyen bir üst kuruluş olan dernek federasyonlarının, üyesi olan derneklerin ayrı ayrı dava açabilecekleri düzenlemelere karşı dava açma ehliyeti bulunmamaktadır.
Dosyanın incelenmesinden, davacı Federasyon tarafından, korunmaya ihtiyacı bulunan çocukların menfaatlerinin korunmasının kamunun menfaatini doğrudan etkilediği, hukukun üstünlüğü ve çocuk haklarını korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmakla görevli olduğu ve üyelerinin menfaatinin ihlal edildiği ileri sürülerek 06/09/2022 tarih ve 31945 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çocuk Koruma Hizmetleri Planlama ve Çocuk Bakım Kuruluşlarının Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin öncelikle tamamının, bu talebin kabul edilmemesi halinde 3. maddesinin 1. fıkrasının (gg) ve (ğğ) bentlerinin ve 21. maddesinin 1. fıkrasının iptali ve 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 3. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendi, 34. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi ile 35. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesinin iptali için itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bakılan uyuşmazlıkta en az beş derneğin bir araya gelerek oluşturduğu davacı Federasyonun, kendi tüzel kişiliğine yönelmeyen dava konusu Yönetmeliğin tamamının ya da bazı maddelerinin iptalini istemekte doğrudan bir menfaati bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, davacı Federasyonun dava açma ehliyeti bulunmaması nedeniyle uyuşmazlığın esasının incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendi ile 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca DAVANIN REDDİNE,
2- Ayrıntısı aşagıda gösterilen ... TL yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3- Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra, kullanılmayan ... TL yürütmenin durdurulması harcının ise istemi halinde davacıya iadesine,
4- Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 16/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.