Danıştay 10. Daire 2018/3694 Esas 2022/5166 Karar
Karar Dilini Çevir:
Danıştay
Dairesi: 10. Daire
Esas No: 2018/3694
Karar No: 2022/5166
Karar Tarihi: 10.11.2022




T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2018/3694
Karar No : 2022/5166

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. Z…
TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1- …(anne)
2- … (müteveffa)
3- … (eş) kendi adına asaleten çocukları
… ve … adına velayeten
VEKİLLERİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların murisi olan …'a sulama kanalı çek kapağına bağlı zincirin çarpması sonucu vefatına sebebiyet verildiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararların ödenmesi istemiyle idareye yapılan başvurusunun reddine ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali ile eş için 100.000,00 TL (miktar artırımı üzerine 279.835,79 TL) maddi, 50.000,00 TL manevi, çocukların her biri için 20.000,00 TL manevi, 30.000,00 TL maddi, anne ve baba için 20.000,00'er TL manevi olmak üzere toplamda 339.835,79 TL maddi, 130.000,00 TL manevi tazminatın kanuni faizi ile birlikte ödenmesine hükmedilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesince; davanın reddine ilişkin Mahkemelerince verilen kararın temyiz istemi üzerine Danıştay Onuncu Dairesince verilen bozma kararına uyularak; DSİ'nin sorumluğunda olmasına rağmen çek kapağı açılması işleminin Sulama Birliğinde görevli teknisyen tarafından yapılması yönünde talimat verilmesi, söz konusu işlemin bu konuda yeterli eğitim almamış bir kişiye yaptırılması, etkin bir kontrol-denetim sisteminin oluşturulmaması, kapakların açılması ve kapatılması işinin ehil işçilerce yapılması için DSİ yetkilileri ile gerekli koordinasyonun sağlanmaması, iş güvenliğinin işçilerin insiyatifıne bırakılması, sahada etkin bir kontrol ve gözetim sisteminin oluşturulmaması gibi hususlarda davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, zararın tespitine yönelik yaptırılan bilirkişi incelemesi üzerine düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınabilir nitelikte görülerek buna göre belirlenen 279.835,79 TL'nin, (100.000,00 TL lik kısmına 02/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte; kalan kısmına miktar artırım dilekçesinin davalıya tebliğ olunduğu 19/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek faiz ile birlikte) davacı eş …'a ödenmesine; 28.931,64 TL maddi tazminatın davacı …'a ödenmesine (02/05/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte); 23.781,05 TL maddi tazminatın davacı …'a ödenmesine (02/05/2011 tarihinden itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte), kalan kısmın reddine; manevi tazminat istemi yönünden, anne … için 20.000,00 TL, baba … için 17.000,00 TL, eş …için 50.000,00 TL, çocuk … için 5.000,00 TL, çocuk ... için 7.000,00 TL olmak üzere toplam 99.000,00 TL manevî tazminatın (05/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte) davalı idareden alınarak davacılara ödenmesine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, İdarenin herhangi bir sorumluluğunun olmadığı, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Davacılar tarafından, ödenmesine karar verilen manevi tazminat miktarının çok az olduğu, manevi tazminata olay tarihinden yada başvuru tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken hiç ilgisi olmayan bir tarihin dikkate alındığı, maddi tazminata yürütülen faizin de düzeltilmesi gerektği ileri sürülmektedir.
TARAFLARIN_SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin kısmen kabulü kısmen reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Şanlıurfa ilinde yer alan Harran Ana Kanalı'nın 20/12/2010 tarihinde sulama birliklerine devrinin gerçekleştirildiği, anılan kanal üzerinde bulunan 12, 13 ve 14 numaralı çek kapaklarının Gap Sulama Birliği sorumluluk alanında bulunduğu, 08/04/2011 tarihinde davacılar murisi …'un, yakınında sulama kanalı bulunan tarlada çalışmakta olduğu, Gap Sulama Birliği personeli olan …'ın talep fazlası sulama suyu almak için kanal üzerinde yer alan 13 numaralı çek kapağını kaldırmaya çalıştığı ancak, tek başına kapağı kaldıramadığı; (dava dilekçesinde yer alan iddiaya göre) …'ın tarlada çalışan davacılar murisinden yardım istediği, davacılar murisinin ise, …'ın çağırması üzerine …'a yardım etmek için çek kapağına müdahale ettiği; … ile davacılar murisi … tarafından kapak açılmaya çalışılırken kapağa bağlı makara zincirinin kırılması sonucunda davacılar murisinin vefat ettiği; vefatı müteakiben 02/05/2011 tarihli dilekçe ile davacılar vekilince 2577 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi kapsamında idareye müracaat edildiği, İdarece tazminat talebinin kabul edilmemesi sonrasında, başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ve davacılara tazminat ödenmesine hükmedilmesi istemi ile 04/08/2011 tarihinde görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
I. İdare Mahkemesi Kararının Davacılardan … Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE :
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik" başlıklı 26. maddesinde; "1. Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması kararı kendiliğinden hükümsüz kalır. 2. Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir..." hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin "yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal olunur" hükmünden kastedilen; münhasıran ölenin şahsına sıkı sıkıya bağlı olan, başkalarına devir ve temliki veya miras yoluyla intikali mümkün olmayan haklarla ilgili davalardır. Bunun dışında, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca, ölene ait bulunan bütün haklar, mallar ve borçlar mirasçılara geçeceğinden, dava açılmakla mameleki niteliğe dönüşen haklar da ölenin malvarlığının bir bölümünü oluşturacağından, açılmış bulunan bu tür davaları ölenin mirasçılarının takip etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; davacılardan …'un, … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararından sonra 02/05/2021 tarihinde vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, davacılardan ...'un vefat etmiş olması ve uyuşmazlığın yalnız öleni ilgilendiren bir dava niteliğinde bulunmadığı gözetilerek, bu davacı yönünden 2577 sayılı Kanun'un 26. maddesinin 1. fıkrası uyarınca davayı takip hakkı kendisine geçen mirasçıların başvurmasına kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
II. İdare Mahkemesi Kararının, Diğer Davacıların Manevi Tazminat İstemlerinin Kabulü Yönünden İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın, diğer davacıların manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmı, usul ve hukuka uygun olup davalı idare tarafından ileri sürülen temyiz nedenleri kararın belirtilen kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
III. İdare Mahkemesi Kararının, Diğer Davacılardan … ve …'un Manevi Tazminat İstemlerinin Reddi Yönünden İncelenmesi:
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte olup, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zararının olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Tam yargı davalarının özelliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, manevi tatmin sağlamakla birlikte, olayın oluş şekli ve niteliğine uygun bir miktarda olması da gerekmektedir.
Manevi tazminatın yukarıda aktarılan amaç ve niteliği esas alındığında, müteveffa …'un çocukları olan davacılar için İdare Mahkemesince takdir edilen manevi tazminat miktarının, yakınlarının hayatını kaybetmesi nedeniyle duydukları elem ve ıstırabı kısmen dahi olsa karşılayacak düzeyde olmadığı görülmektedir.
Dolayısıyla, İdare Mahkemesince takdir edilen manevi tazminat miktarı yetersiz olup, yukarıda belirtilen ölçütlere göre, olayın oluş şekli ve niteliği de dikkate alınarak davacılardan ... ve ...'un manevi tazminat istemlerinin tamamının kabulüne karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, temyizen incelenen kararın, adı geçen davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen reddine ilişkin kısmının bozulması gerekmektedir.
IV. İdare Mahkemesi Kararının Manevi Tazminatın Kabulüne İlişkin Kısmına Yürütülen Faiz Yönünden:
İdare Mahkemesince, kabul edilen manevi tazminatlara 05/11/2015 tarihinden itibaren hesaplanacak faizin yürütülmesine karar verilmiştir.
Dairemiz içtihatları doğrultusunda, ödenmesine karar verilen manevi tazminata işleyecek yasal faiz başlangıç tarihinin idareye başvuru tarihi olan 02/05/2011 olduğu görülmekte olup, temyizen incelenen kararın, manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısma yürütülecek faiz yönünden de bozulması gerekmektedir.
V. İdare Mahkemesi Kararının Maddi Tazminata İstemleri Yönünden İncelenmesi:
İdare Mahkemesince hükme esas alınan, davacı eş ve çocukların destekten yoksun kalma zararının tespitine ilişkin 02/11/2017 havale tarihli hesap bilirkişi raporu incelendiğinde; PMF 1931 yaşam tablosunun kabul edilmesi, müteveffanın babası …'un (vefat ettiği 02/05/2021 tarihine kadar olan) ve annesi …'un destek payının hesaplanmamış olması nedeniyle hükme esas alınması mümkün değildir.
Müteveffa destek ile davacıların muhtemel ömürlerinin ve dolayısıyla destek sürelerinin, ülkemize özgü olan ve güncel verilere göre hazırlanan TRH 2010 Ulusal Mortalite Tablosuna göre belirlenmesi gerekmekte olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda PMF 1931 hayat tablosunun esas alınması yerinde görülmemiştir.
Davacılar tarafından, yakınlarının ölümü sonucunda desteğinden yoksun kalmalarından kaynaklanan maddi zararların tazmini istenilmekte olup; ölüm halinde bağlanan aylıkların, hesaplanacak destekten yoksun kalma tazminatından indirilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle; İdare Mahkemesince Sosyal Güvenlik Kurumundan davacılara ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığının sorulması, davacılara ölüm aylığı bağlandığının tespit edilmiş olması halinde ise davacıların uğradıkları destekten yoksun kalma zararlarının belirlenebilmesi için bilirkişi tarafından aşağıda belirtilen şekilde hesaplama yapılması gerekmektedir.
Aktif dönemde işlemiş dönem zararı, desteğin ölüm tarihinden bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, desteğin aylar itibariyle aldığı asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücret (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen aylık dikkate alınarak, desteğin yaşasaydı alacağı aylık üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin hesaplanmayacağı da dikkate alınmalıdır.
Aktif dönemde işleyecek dönem zararı, bilirkişi raporunun düzenlendiği tarihten desteğin yasal emeklilik yaşını dolduracağı tarihe kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde de, desteğin aylar itibariyle alabileceği asgari geçim indirimi (AGİ) dahil net asgari ücret (2022 yılına kadar AGİ dahil, 2022 yılından sonra AGİ hariç olmak üzere) ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenen aylık dikkate alınarak, desteğin yaşasaydı alacağı aylık üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destekten yoksun kalma zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Pasif dönemdeki zararı, desteğin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarih ile TRH 2010 tablosuna göre belirlenecek muhtemel ömrünün sonuna kadar olan dönemi ifade eder. Bu dönemde, yasal emeklilik yaşını tamamladığı ve yasal emekli olma koşullarına sahip olduğu farz edilen desteğin alacağı emekli aylıkları ile SGK tarafından davacılara bağlanan ve aylar itibariyle ödenecek aylıklar dikkate alanarak, desteğin emekli aylığı üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı ile SGK tarafından her bir davacıya bağlanan aylık tutarı arasındaki fark, davacıların destek zararını oluşturmaktadır. Bu dönemdeki zarar kalemlerinin -fiilen gerçekleşmemiş olması nedeniyle- peşin sermaye değerlerinin (her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontaya tabi tutulmak suretiyle 1/kn formülü uygulanarak) dikkate alınması gerekmektedir.
Davacılara murislerinden dolayı SGK tarafından herhangi bir aylık bağlanmamış olması durumunda ise zarar hesabının ayrıca yapılacağı bilinmelidir. Bu durumda yani aylık bağlanmamış olması halinde desteğin yaşasaydı kazanacağı aylık net geliri ilgili yerlerden sorulmak suretiyle belirlendikten sonra bu aylık net gelir üzerinden her bir davacıya ayıracağı destek tutarı davacıların destekten yoksun kalma zararlarını oluşturmaktadır. Hesabın buna göre aktif ve pasif dönemler dikkate alınmak suretiyle yukarıdaki ilkeler gözetilerek yapılacağı açıktır.
Öte yandan; davacılara ilgili kanunlar uyarınca başkaca herhangi bir ödeme yapıldığının tespit edilmesi halinde, bu ödemenin de Borçlar Kanunu'nun 55. maddesi kapsamında değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması, yarar olarak değerlendirilmesi halinde rapor tarihindeki güncel değerinin hesaplanarak zarar tutarından indirilmesi gerektiği, kamu kaynağı kullanılmak suretiyle ve ifa amacı taşıyarak yapılan ödemelerin yarar olarak değerlendirilmesi, kamu kaynağı kullanılmadan sosyal yardım niteliğinde yapılan ödemelerin ise yarar olarak değerlendirilmemesi gerektiği açıktır.
Ayrıca; yerleşik yargı uygulamalarında, destek yaşasaydı evleninceye kadar gelirinden anne ve babanın her birine %25, evlendikten sonra %16, ilk çocuk olduktan sonra %14, ikinci çocuk olduktan sonra %12,5 oranında pay ayıracağı kabul edilmiş olup, davacıların desteği …'un annesi …'un halen sağ olduğu, babası …'un ise 02/05/2021 tarihinde vefat ettiği görülmektedir.
Bu nedenle; davacıların desteği …'un yaşasaydı annesi …'a ve babası …' a (vefat ettiği 02/05/2021 tarihine kadar) TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenen yaşam ve destek süreleri içerisinde gelirinden yukarıda belirtildiği oranda pay ayıracağı kabul edilerek destek payları yerleşik içtihatlara uygun olarak yeniden hesaplanmalıdır.
Bilirkişice yeniden yapılacak hesaplamada, davacı eşin medeni durumunda herhangi bir değişiklik olup olmadığına göre evlenme şansı oranı ve destek süresi yeniden belirlenmelidir.
Ayrıca, davacılardan müteveffanın oğlunun destek süresinin 18 yaşında, kızının destek süresinin 22 yaşında sona ereceği kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de; 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 3. maddesinin birinci fıkrasının 10 numaralı bendinin (b) alt bendinde, genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişiler arasında, "18 yaşını, lise ve dengi öğrenim ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları" sayılmış olup; ailesinin sürekli ve düzenli geliri bulunduğu dikkate alınarak yüksek öğrenimi tamamlayacağı 25 yaşının ikmaline kadar destekten istifade edeceği kabul edilmek suretiyle maddi tazminatın hesaplanması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, temyize konu İdare Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmında hukuka uyarlık bulunmamakta olup, İdare Mahkemesince, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, yeniden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenecek rapora göre davacıların maddi tazminat istemleri hakkında yeni bir karar verilmesi gerekmektedir.
Dairemizin bozma kararı sonrasında İdare Mahkemesince yeniden karar verileceğinden tazminat ödenmesine karar verilmesi durumunda karar verilen maddi tazminata işleyecek yasal faiz başlangıç tarihinin Dairemizin son dönemdeki içtihatları doğrultusunda herhangi bir miktar ayrımına gitmeksizin idareye başvuru tarihinden itibaren dikkate alınacağı da tabiidir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Tarafların temyiz istemlerinin KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE,
2. Davanın kısmen kabulü kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının; İbrahim Bozkuş'a ilişkin kısmının 2577 sayılı Kanunun 26. maddesinin uygulanmasını teminen BOZULMASINA, diğer davacılardan … ve …'un manevi tazminat istemlerinin reddine ilişkin kısmı, manevi tazminata yürütülen faizin başlangıç tarihine ilişkin kısmı ile maddi tazminata ilişkin kısmının BOZULMASINA, manevi tazminat istemlerinin kabulüne ilişkin kısmının ONANMASINA,
3. Bozulan kısımlar yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.