Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/536 Esas 2023/50 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/536
Karar No: 2023/50
Karar Tarihi: 11.01.2023

.....
TÜRK MİLLETİ ADINA
T.C.
BURSA
1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
BAŞKANLIĞI GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO: 2021/536 Esas
KARAR NO: 2023/50
BAŞKAN: ... ...
ÜYE: ... ...
ÜYE: ... ...
KATİP: ... ...
DAVACI :... -.......
VEKİLİ:Av. ...
DAVALI :1- ... - .....
VEKİLİ:Av. ...
DAVALI :2- ........
...
VEKİLİ:Av. ...
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ: 14/06/2021
KARAR TARİHİ: 11/01/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/02/2023
Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde ;Davalı şirketin 06/10/2003 tarihinde yaptığı genel kurulun ve bu genel kurulda alınan sermaye arttırım kararının batıl olduğunu çünkü bu sermaye arttırım kararından önce davacının murisi olan ve davalı şirkette ortak olan ... ... ' in davalı şirketteki hisselerinin 07/03/2003 tarihinde muvazaalı olarak davalı ... ' a devrettiğini, bu işlemin muvazaalı olduğunun kesinleşen Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/2 esas - 2016/221 karar sayılı ilamı ile tespit edildiğini ve müvekkili adına bir kısım hisselerin tesciline karar verildiğini fakat devirden sonra yapılan ve batıl olan genel kurul kararına ne muris ... ... ' in katılabildiğini ne de muris daha sonradan vefat ettiğinden şu anki hissedar olan davacının katılabildiğini bu sebeple sermaye arttırımına ilişkin genel kurul kararının batıl olduğunu, butlan kararı ile sermaye arttırımı kararı geçersiz sayıldığından davacının sahip olduğu payın rakamsal olarak değeri ve karşılığının değişeceğini ileri sürerek genel kurul kararının batıl olduğunun tespitine ve davacının mevcut hisse miktarının tespitine karar verilmesi talep edilmiştir
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Asliye Hukuk Mahkemesi kararı sonrası davacıya tescil edilmesi gereken payın tescilinin yapılmış olduğunu, davacının paya ilişkin diğer iddialarının gerçeği yansıtmadığını, karar sonrası davacıya geçmesi gereken hisse miktarının 30 hisse olduğunu, bu kararın bu şekilde icra edilmiş bulunduğunu, 2003 tarihinde yapılan genel kurulda murisin sağ olduğunu, muvazaa nedeniyle iptal kararının da muris öldükten sonra ortaya çıktığını, dolayısıyla bu karardan önce yapılmış olan sermaye arttırım kararının butlanının istenilemeyeceğini, eldeki davanın 3 aylık süreye tabi olduğunu ve süresinde açılmadığını bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe:
Eldeki dava davalı şirketin 06/10/2003 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan sermaye arttırım kararının butlanla malul olduğu ve bunun sonucuna göre paydaşlık durumunun ve pay oranlarının tespitine yöneliktir.
Davacının murisi ... ..., davalı ...'a 07/03/2003 tarihinde davalı şirketteki hisselerini devretmiştir.
Davacı tarafça murisin vefatından sonra Bursa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/2 esas sayılı dosyasında muris muvazaası nedeniyle iptal davası açılmış aynı mahkemenin 2016/221 karar sayılı ilamı ile davanın kabulüne karar verilerek hisse devir işlemi iptal edilmiş bu hisseler mirasçılara miras payları oranında tesciline karar verilmiştir. Bu karar Yargıtay11. Hukuk Dairesinin 2019/186 - 2020/3006 E.K. Sayılı ilamı ile onanarak kesinleşmiştir.
07/03/2003 tarihli devirden önce davalı şirketin paydaşlık durumu dikkate alındığında davalı ...'ın 100,00 TL karşılığı 340 pay, muris ... ...'in 330 pay, dava dışı ... ...'ın 330 payının bulunduğu, sermayenin 3.000,00 TL'ye arttırımı sonrası ...'ın payının 10.000, muris ... ...'in payının 10.000, dava dışı ... ...'ın payının 10.000 olduğu, yine sermaye arttırım kararı ile 12.000,00 TL pay karşılığı ... ...' ın 160, ... ...'in 160, ... ... 'ın 160 payının bulunduğu, 07/03/2003 tarihli hisse devir sözleşmesine göre muris ... ...'in payını ...'a devrettiği, ortaklık yapısının 12.000,00 TL'lik sermayeye karşı ... ... 160, ... ... 160, ... 160 paya sahip olduğu, 06/10/2003 tarihli ortaklar kurulu kararı ile sermaye arttırım kararı alındığı ve şirketin sermayesi ve ortaklık yapısının 300.000,00 TL paya karşılık ...'a 4.000, ... ...'a 4.000, ... ...'a 4.000 payın verilmiş olduğu görülmüştür.
TTK’nın 447’nci maddesinde genel kurulun, Pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, yine pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, Anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğu hükme bağlanmıştır. Bu kapsamda alınan karar, şekil ve usul bakımından geçerli olmakla birlikte konusu bakımından emredici kanun hükümlerine, ahlaka ve adaba aykırı ve imkansız ise alınan genel kurul kararı batıldır ve en baştan itibaren geçerli değildir.
TTK’nın 447’nci maddesi kapsamında kamu düzenine aykırılık nedeniyle getirilen emredici hukuk kurallarına aykırılığına örnek olarak; TTK 400’de öngörülen kanuni yasaklara aykırı olarak bir denetçi seçilirse, TTK 548’e göre ortaklık malvarlığı ortaklara dağıtıldıktan sonra tasfiyeden dönme kararı alınırsa, ortakların yasal olarak önemli kabul edilmiş ve emredici şekilde düzenlenmiş haklarını ağır şekilde sınırlandıran ya da sonlandıran karar alınırsa, ortağın genel kurula katılma hakkını, asgari oy hakkını, ortakların iptal davası açma hakkını, butlanın tespiti davası açma hakkını, haklı sebeple fesih davası açma hakkını, organ eksikliğine dayalı fesih ve sorumluluk davası açma hakkını sınırlandıran ya da ortadan kaldıran genel kurul kararları butlanla maluldur. Yine anonim ortaklığın temel yapısını dikkate almayan, bu kapsamda genel kurulun devredilemez yetkilerini yönetim kuruluna devreden, şirket borçlarından ötürü ortakların şahsi sorumluluklarını öngören, genel kurulun ortaklara ortaklık karından yedek akçe ayırmadan önce yüzde yirmi oranında kar payı dağıtılmasına ilişkin sözleşme değişikliği kararları geçersizdir
İptal edilebilirlik ve butlan arasındaki fark bulunmaktadır. örneğin TTK’nın 414’üncü maddesi kapsamında toplantı davet ve ilanının toplantı tarihinden iki hafta önce gerçekleştirilmesi gerektiğine dair emredici madde hükmüne aykırı bir ana sözleşme değişikliğine dair genel kurul kararı butlanla batıldır. Ancak bu emredici hükme uyulmadan gerçekleştirilecek genel kurul kararı şartları da varsa iptal edilebilirlik yaptırımına tabidir. (MOROĞLU, s.161.)
TTK’nın 436’ncı maddesi kapsamında pay sahibinin kendisi, eşi, alt ve üst soyu hakkında yapılacak genel kurul oylamasına katılımının yasak olduğuna dair emredici hükme aykırı kurallar getiren genel kurul kararı butlanla batıldır. Ancak bu emredici hükme aykırı şekilde oylamaya katılınması halinde alınacak genel kurul kararı iptal edilebilirlik yaptırımına tabidir. (MOROĞLU, s.162.)
TTK’nın 462/3’üncü maddesinde iç kaynaklardan sermaye artırımı halinde pay sahiplerinin sermaye oranlarına göre ödemesiz pay sahibi olabileceğine ve bu hakkın genel kurul kararıyla sınırlandırılamayacağına dair düzenlemeyi ortadan kaldıran genel kurul kararı butlanla batıl iken ödemesiz pay alma hakkını bir defa ihlal eden genel kurul kararı iptale tabidir.(MOROĞLU, s.163)
TTK’nın 447’nci maddesinde butlan halleri “özellikle” denilmek suretiyle sayıldığından bu sebeplerin sınırlı sayıda olmadığı anlaşılmaktadır. Kanun gerekçesinde her hükme aykırılığın butlan sonucunu doğurmadığı, butlanın ikincilliği ilkesinin uygulanması gerektiği belirtilmektedir. Bu kapsamda TTK 447’de sayılan bu üç halin dışında emredici hükümlere aykırı olan her esas sözleşme hükmünün mutlak surette butlanla malul olduğunu söylemek mümkün değildir. Bu hususta dikkat edilmesi gereken, emredici hükümlere aykırı düzenlemenin niteliğinin tespit edilmesi ve ona uygun yaptırımın bulunmasıdır. (PULAŞLI, s.388.)
Örneğin TTK 410 hükmüne göre genel kurulun toplantıya çağırılmasına, toplantıya katılma ve gündemin ilanına ilişkin hükümler emredici olarak düzenlenmelerine rağmen bunlara aykırılık halleri TTK’nın 445’inci maddesi kapsamında iptal yaptırımına tabidir. Yine pay sahibi olmayan kişilerin genel kurula katılması ya da oy kullanması halinde de söz konusu genel kurul kararı butlan değil iptal yaptırımına tabi olacaktır. Fakat pay sahibinin genel kurulda temsil edilmesine ilişkin hakkının TTK’nın 425/1’inci madde hükmünü aşacak şekilde esas sözleşme ile sınırlandırılması iptale değil butlan yaptırımına tabidir. (PULAŞLI, s.388.)
Murisin yapmış olduğu hisse devri muvazaa yaptırımına tabi bulunsa da, hisse devri sonrası yapılan sermaye arttırım kararında yukarıda açıklandığı ve örneklendirildiği şekilde sermeye arttırımının butlanla malul olması sonucunu doğurmayacaktır
Diğer yönüyle; sermaye arttırım kararı sonucu sermaye miktarı değişmiş ancak her bir ortağın pay adedi değişmemiştir. Davacı her ne kadar ...'ın sermaye arttırımı nedeniyle payının daha fazla olduğunu ileri sürmüş ve bu durumun batıl olduğunu bildirmişse de ... sermaye arttırımına arttırımı taahhüt edilen tutar kadar katılmak suretiyle karşılığını yerine getirmiştir. Davalının katıldığı bu kısmın batıl sayılarak muristen gelen hisselerin tamamının 4.000 pay karşılı 100.000,00 TL'lik kısmın mirasçılar eş ..., kızlar ..., ..., ... ve oğul ..... miras payları oranında paylaştırılması murisin katılamadığı ve fakat davalı ...'un katıldığı sermaye arttırımında karşıladığı bu sermaye yok sayılarak sermaye arttırımına muris katılmışçasına payların tamamının miras hisselerine bölünmesi ve sermaye arttırım kararının batıl sayılması doğru değildir. Bilirkişinin ...'ın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre diğer taraftan alacak isteyebileceği görüşüne de katılınmamıştır. Zira bir taraftan payları bu şekilde el değiştirip daha sonradan o payların güncel karşılığı olan değerin alacak olarak istenmesinde taraflar bakımından hiçbir hukuksal menfaat yoktur. Tarafları birden fazla uyuşmazlık ve dava içine sokmanın doğru olmayacağı kabul edilmiştir.
Bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle ;
1-Davanın REDDİNE,
2-Harçlar Yasası gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan başlangıçta alınan 59,30 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılara kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
Kesinleşme süreci tamamlana kadar masraf avanslarının kullanılabileceği nazara alınarak kararın kesinleşmesinden sonra yazı işlerince yapılacak hesaba göre artan avansların yatıran tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 11/01/2023
Başkan ...
e-imza
Üye ...
e-imza
Üye ...
e-imza
Katip ...
e-imza



Full & Egal Universal Law Academy