Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/20 Esas 2023/450 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/20
Karar No: 2023/450
Karar Tarihi: 25.04.2023

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/20 Esas
KARAR NO: 2023/450
DAVA: Tapu İptali Ve Tescil (Satın Almaya Dayalı)
DAVA TARİHİ: 06/01/2023
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/05/2023
Mahkememizde görülmekte olan davanın yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin dilekçesinden özetle: ... , ... , ... ada, 3 parsel sayılı taşınmazda mevcut (G) Blokta, ... ... A.Ş.'ne ait 90 nolu, 195 m2 dubleks daire, davalı ... 'ye, 345.000 TL bedel ile tapuda satıldığını, satış bedelinden bakiye 145.000 TL'nin dairede mevcut haciz şerhleri kaldırıldığında satıcıya ödenmesinin kararlaştırıldığını, satıcı ... A.Ş. tarafından, Büyükçekmece İcra Müdürlüğünün uygulanmış haciz 2020 yılında kaldırılarak, Bodrum ... İcra Müdürlüğünün uygulanan taşkın hacizlerin de açılan davada mahkemece hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi .... Hukuk Dairesinin kesin kararı ile istinaf başvurusunun reddedildiğini, yerel mahkeme kararının kesinleştiğini, karar uyarınca aynı yerde mevcut ... Blok ... , ... nolu ve (...) Blokta ... nolu bağımsız bölüm daireler tapu kayıtlarındaki hacizlerin kaldığını, ancak mahkemece dava konusu daire maliki davalı ... olduğu, hacizin mal sahibi tarafından kaldırılmasının talep edilmesi gerektiği görüşü ile 90 nolu daire haczinin kaldırılması talebi hakkında karar oluşturulmadığını, mahkeme kararı gereği, daire haczinin kaldırılması gerektiği, davalı ... ve babası ... 'ye bildirildiğini, ancak bugüne kadar herhangi bir işlem yapılmadığını, bakiye satış bedeli 145.000 TL'nin ödenmediğini, davalı ve ailesi Suriye'den mülteci olarak geldiğini, Suriye ile bağları halen devam etmekte olup, güncel değeri 4 milyon TL, olan dava konusu daireyi üçüncü şahıslara satarak Türkiye'yi terk etmeleri söz konusu olduğundan dava konusu dairenin satışının engellenmesi, ipotek, haciz ve sair tahkikatların uygulanmasını önleme amacıyla taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir uygulanmasının talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; davacı taraf tapu iptal ve tescil davası açtığını, tapu iptal ve tescil davalarında asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, ayrıca davalının ikametgahı beylikdüzü'nde olduğundan, dava konusu gayrimenkul Büyükçekmece adliyesi yetki alanı içinde olduğunu, davacı taraf kendi edimini yerine getirmeyip, davalıya bilgi vermediğini, davacı tarafın da dava dilekçesinin 1. maddesinde belirttiği üzere, taraflar arasında 16.07.2020 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi düzenlendiğini, tapu devir işleminin ancak 29.07.2020'de yapılıp 180.000,00TL'de aynı gün ödendiğini, 16.07.2020 tarihli sözleşmede belirtildiği üzere, davacı tarafa 130.000,00-TL bedelli ve 15.000,00-TL bedelli olmak üzere 2 adet teminat senedi verildiğini, tapu işleminin yapıldığı 29.07.2020 günü, Büyükçekmece ... icra müdürlüğünün haczi fek edildiğinden 15.000-TL davacı tarafa ödenmiş ve 15.000-TL'lik senet aslı iade alındığını, bu nedenle 15.000-TL'lik senet aslı davacı tarafın elinde olmayıp davalı tarafın elinde olduğunu. dolayısı ile bakiye borç 145.000-TL değil 130.000-TL kaldığını, davacı tarafın bu noktada bir yanılgı yaşadığını, Bodrum İcra Müdürlüğünün 01.02.2023 tarihli kararı gereğince haciz hala fek edilemediği için müvekkilinin temerrüde düşmediğini, tarafımıza karşı açılan davada, ihtarnamedeki talep ile davadaki talebin farklı olduğunu, tapu iptal ve tescil davası açılamayacağını, davacı tarafın hakkı sadece, bodrum icra müdürlüğünün haczin kalktığı gün 130.000-TL'yi talebinin hakkı olduğunu, şartın gerçekleşmesi halinde 130.000-TL'yi ödemeye hazır olduklarını, davanın, usul nedeniyle reddini mahkeme aksi kanaatte ise görev ve yetki nedeniyle reddini talep etmiştir.
Dava, tapu iptali ve tescil, satış bedeli peşinatı olarak ödenen 200.000,00 TL' nin davacı tarafından davalıya iade edilmesi talepli olarak açılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesinde, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur. Anayasa Mahkemesinin ... Başvuru nolu kararında da bu hususa değinilmiştir.
HMK'nun "harç ve gider avansının ödenmesi" kenar başlıklı 120. maddesinde davacının yargılama harçlarını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorunda olduğu, avansın yeterli olmadığının anlaşılması hâlinde mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık süre verileceği düzenlenmiştir.
492 sayılı kanunun "noksan tesbit edilen değer üzerinden harcın ödenmesi" kenar başlıklı 30. maddesinde, “Muhakeme sırasında tesbit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409 uncu maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.”; "Harcı ödenmeyen işlemler" kenar başlıklı 32. maddesinde ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Harçlar Kanununun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.
HMK'nun "sürelerin belirlenmesi" kenar başlılı 90. maddesi uyarınca, süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
HMK'nun "kesin süre" başlıklı 94. maddesi uyarınca; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Eldeki davada, Davacı, dava dilekçesinde taleplerini "1) ... , ..., ... ada, 3 parsel sayılı taşınmazda mevcut (...) Blokta, ... A.Ş.'ne ait ... nolu, 195 m2 dubleks daire üzerinde ihtiyati tedbir uygulanmasını, 2) Davalının satış bedelini ödememesi sebebiyle davalı tarafından satış bedeli teminatı olarak verilen 200.000,00 TL' nin 16/07/2020 tarihinden bugüne taşınmazda ikamet ettiği nazara alınarak davacı tarafından faizsiz iade edilmesine, 3) ... , ..., ... ada, 3 parsel sayılı taşınmazda mevcut (..) Blokta , ... A.Ş.'ne ait 90 nolu, 195 m2 dubleks daire tapu kaydının iptali ile önceki malik olan davacı adına tesciline, " şeklinde sıralamıştır.
Davacı, davayı açarken dava değerini 200.000,00 TL olarak göstermiş ve bu miktarın binde 68,31'inin 1/4 üne tekabül edecek şekilde 3.415,50 TL peşin harç yatırmıştır.
Mahkememizce, 17/01/2023 tarihli tensip zabtı ... nolu ara karar ile, davacı vekiline, dava dilekçesindeki talepleri doğrultusunda tapu iptal ve tescil talebi yönüyle dava değeri bildirmesi ve harcı yatırması bakımından kesin süre verilmiştir. Ancak verilen süre içerisinde davacı vekili tarafından, dava konusu edilen tapu iptal ve tescil talebi yönüyle dava değeri bildirilmemiş ve talebi harçlandırılmamış olup eksik harcın verilen süre içerisinde ikmal edilmemiş olması nedeni ile davanın HArçlar Kanunu 16/2 ve HMK 119/1-d gereğince açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava harçlar kanununun 16/2 ve HMK 119/1-d gereğince açılmamış sayılmasına,
2-Davacı tarafından yatırılan 3.415,50-TL harçtan 179,90-TL peşin harcın mahsubu ile fazla yatan 3.235,6‬-TL'nin talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4- Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dair, 6100 sayılı HMK'nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 08/05/2023

Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır
Bu belge , 5070 Sayılı Elektronik İmza Kanunu gereği elektronik imza ile imzalanmıştır.


Full & Egal Universal Law Academy