Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/477 Esas 2023/410 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/477
Karar No: 2023/410
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C. BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/477 Esas
KARAR NO: 2023/410
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ: 24/05/2022
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2023
Yukarıda isim ve adresleri yazılı taraflar arasında mahkememizde görülen davanın açık yargılaması ve dosyanın tetkiki sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: davacı vekili özetle; davacının sigortalısı ... tarafından 3.532,00 KG ağırlığındaki 1 set 8 kap malın Çin’den ithal edildiğini, söz konusu malların davacı şirket tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigorta ettirildiği, Taşıma işini davalı ...’in üstlendiğini, Havayolu taşıması sonrasında 6 kap emtianın nakliyesi esnasında ıslandığı ve paslandığını, davacı sigorta şirketi tarafından sigorta poliçesi kapsamında dava dışı sigortalı ...’e 32.535,92 USD ödeme yapıldığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 1482 tahtında ve diğer yasal düzenlemeler çerçevesinde İşleten sıfatını haiz ... Şirketi'nin gerçekleşen zarardan sorumlu olmasından bahisle Müvekkil ... Sigorta A.Ş. tarafından Sigortalısının haklarına halef olarak ... Şirketi'ne izafeten ... ... Şubesi'ne karşı Bakırköy ... İcra Müdürlüğü nezdinde ... Esas sayısı ile icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız itirazı sonucu takibin durduğunu beyan ederek davalının itirazının iptali ile takibin devamını, %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: yargılama kapsamında tüzel kişi olan davalı müvekkil şirket ... Şubesi’nin ticaret siciline kayıtlı merkezi “... Mahallesi ... Cad. ... Apt. No: ... .../İstanbul” olduğunu, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 6 hükmü incelendiğinde genel yetkili mahkeme ise davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğundan bu davanın İstanbul Adliyesinde ikame edilmesi gerektiğini, müvekkili şirket tarafından kargo taşıma işleminde özen yükümlülüğüne uygun hareket edildiğini, beyan ederek davanın öncelikle yetkisizlik sebebiyle usulden reddine, Yetki itirazımızın kabul edilmemesi halinde haksız ve hukuka aykırı açılan işbu davanın esastan reddini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı taleplerinden ibarettir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, icra dairesinin yetkisi kamu düzenine ilişkin olmayıp, alacaklının yetkisiz bir icra dairesinde takip yapması halinde, icra dairesi kendiliğinden yetkisizliğini gözetemeyeceği için borçlunun itiraz yolu ile bunu ileri sürmesi gerekir.
Davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz etmesi durumunda mahkemece, 2004 sayılı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 50. maddesi uyarınca öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itiraz incelenir ve eğer takibin yapıldığı icra dairesinin yetkisiz olduğu anlaşılırsa davanın bu nedenle reddi gerekir.
2004 sayılı İİK'nun 50. maddesine göre, para ve teminat borçlarına ilişkin icra takiplerinde yetkili icra dairesi, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yoluyla uygulanmak suretiyle belirlenir. Bu nedenle, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun yetki konusundaki hükümlerinin, somut olaydaki uyuşmazlıkla sınırlı olarak açıklanmasında yarar görülmüştür:
İlamsız takiplerde genel yetki kuralı Borçlunun, ikametgahı (yerleşim yeri) sayılan yerdeki icra dairesi genel yetkili icra dairesidir. Yani, her “ilamsız takip” hakkında, başka “kesin yetki hükmü” bulunmadıkça borçlunun takip tarihindeki ikametgahının bulunduğu yer icra dairesisinde yapılır.
Tüzel kişilerin ikametgahı (yerleşim yeri); kuruluş belgelerinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir.
Davacı tarafından yapılan icra takibinde, borçlu davalının hem icra dairesinin yetkisine ve hem de borca itiraz ettiği, anılan dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Görülmekte olan davada da, davalı borçlu tarafından icra dairesinin yetkisizliği iddiası tekrarlanmış, aynı gerekçeye dayalı olarak mahkemenin de yetkisiz olduğu ileri sürülmüştür.
İcra takibine yapılan itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmışsa ve icra dairesine yapılan itirazda aynı zamanda yetki itirazında da bulunulmuş ise itirazın iptali davasını gören mahkemenin ilk önce icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı incelemek suretiyle icra takibinin yetkili icra dairesinde yapıldığına kanaat getirmesi halinde işin esasına girmesi, icra dairesinin yetkili olmadığının belirlenmesi durumunda ise esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin, yetkili icra dairesinde yapılan bir icra takibi bulunmaması sebebiyle itirazın iptali davasının reddine karar vermesi gerekir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığı hususunda ihtilaf olmadığı, ihtilafın davacı tarafın icra takibini yetkili icra dairesinde yapıp yapmadığı konusunda olduğu, davalının icra takibine süresi içinde itiraz ettiği ve itirazında icra dairesinin yetkili olmadığı, yetkili icra dairesinin İstanbul İcra Daireleri olduğu, yetki itirazının usule uygun olarak yapıldığı, takibin İstanbul İcra Müdürlüğünde yapılması gerekirken yetkisiz icra dairesinde takip yaptığı anlaşılmakla, yetkili icra dairesinde usulüne uygun bir icra takibi yapılmadığından geçersiz takibe dayalı olarak itirazın iptali davası açılamayacağından HMK 114/2 ve 115/1-2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İcra dairesine yapılan yetki itirazının kabulü ile yetkili icra dairesinde usulüne uygun icra takibi yapılmadığından geçersiz icra takibine dayalı olarak itirazın iptali davası açılamayacağından HMK 114/2 ve 115/1-2 maddeleri uyarınca davanın usulden reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 7.538,47 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.358,57 TL harcın hükmün kesinleşmesine müteakip istem halinde davacıya iadesine,
3-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-HMK'nun 333. maddesi uyarınca yatırılan avanstan kullanılmayan gider avansının (iş bu kararın tebliğ gideri avanstan karşılanmak ve bu gider mahsup edilmek kaydıyla) kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konu hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7-HMK'nun 333. maddesi uyarınca davalı tarafından yatırılan avanstan kullanılmayan bakiye avansın kararın kesinleşmesinden sonra resen davalıya iadesine,
8-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00-TL arabuluculuk ücretinin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde HMK'nun 342.maddesi gereğince dilekçe ile mahkememize veya başka bir yer mahkemesine İstinaf kanun yolu harcı, tebliğ giderleri dahil olmak üzere tüm giderler ödenerek istinaf yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı oy birliği ile verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
13/04/2023

Başkan ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Üye ...
¸e-imzalıdır
Katip ...
¸e-imzalıdır




Full & Egal Universal Law Academy