Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/935 Esas 2022/1261 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2021/935
Karar No: 2022/1261
Karar Tarihi: 22.12.2022

T.C. BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2021/935
KARAR NO: 2022/1261
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2021
KARAR TARİHİ: 22/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İDDİA:
Davacı vekili tarafından Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi'ne hitaben yazmış olduğu 09/11/2021 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile borçlu arasında imzalanan doğalgaz tüketim hizmet sözleşmesi kapsamında borçlu tarafından 18.02.2017 - 10.10.2018 tarihleri arasında yapılan tüketimlere ilişkin düzenlenen 8 adet faturanın borçluya tebliğ edilmesine rağmen ödenmediği, bu nedenle davalı hakkında Merkezi Takip Sistemi üzerinden .... (MTS) Esas numaralı dosya ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafın itirazı üzerine takibin durduğu, davalının itirazının haksız ve mesnetsiz olduğu, davalının 20.01.2010 tarihinde “... Mahallesi ... Sokak No:... Küçükçekmece” adresi için imzaladığı sözleşmeyle müvekkilleri ile 4646 Sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu kapsamında abonelik ilişkisine başladığı, doğalgaz kullanım sözleşmesi ile kira sözleşmelerinden görüleceği üzere borçlunun fatura adresleri ile sözleşmenin yapıldığı adreslerin aynı olduğu, borçlu ile imzalanan sözleşmenin içeriği incelendiğinde borçlunun Doğalgaz Kanunu ve onunla bağlantılı tüm yönetmelikleri kabul ettiğinin görüleceği, borçlunun abonelik tarihiden itibaren kullanım bedeline göre kendisine tebliğ edilen aylık fatura bedellerini ödediği, bu kapsamda Doğal Gaz Piyasası Dağıtım Ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği 48'inci maddesine göre borçlunun aylık olarak tüketimlerinin faturalandırıldığı ve borçlunun adresine bırakıldığı, Merkezi Takip Sistemine göre icra takibi başlatılan muhtelif aylara göre düzenlenmiş faturaların ise borçlunun son adresine bırakılmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığı, anılan Yönetmeliğin 50'nci maddesine ile faturanın kullanıcıların adresine bırakılma tarihinden son ödeme tarihine kadar olan sürede itiraz hakkının tanındığı, buna rağmen borçlunun icra takibinde itiraz ettiği, faturalara takipten önce itirazda bulunmadığı, bu durumun borçlunun faturaları kabul ettiğini gösterdiği, borçlunun ödeme emrindeki faize ilişkin itirazlarının tamamen yersiz olduğu, anılan Yönetmeliğin 49'uncu maddesine uygun hesaplama yapıldığı, abonelik sözleşmesine dayanan fatura alacakları likit olduğundan bahisle borçlu aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi gerektiği, borç tutarının tam ve eksiksiz olarak belirlenmesi için dosyanın hesap bilirkişisine tevdi edilmesini talep ettikleri belirtilip; açıklanan sebeplerle, ihtiyati hacze, icra takibine kötü niyetli bir şekilde itiraz eden davalının takibe konu itirazının iptaline, takibin devamına, davacının 9020'sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesine, her türlü yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA:
Dava dilekçesi ile eklerinin davalıya T.K. 21/2 maddesi uyarınca tebliğ edildiği, davalının cevap dilekçesi sunmadığı görüldü.
DELİLLER VE GEREKÇE:
Dava, alacağın tahsili amacı ile başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın İİK'nun 67. Maddesi uyarınca iptali ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkindir.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Bilirkişi .... tarafından mahkememize sunulan 15/09/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişkinin, 20.01.2010 tarihli doğalgaz kullanım sözleşmesinin imzalanması ile başladığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğünün .....MTS sayılı dosyasındaki takibe konu 8 adet faturadan dolayı alacak miktarının ne olduğu, temerrütün gerçekleşip gerçekleşmediği, tarihinin ne olduğu, faiz oranı ve türünün ne olduğu itirazın haklı olup olmadığı, inkâr ve kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, 510.692,72 TL (280.145,76 TL asıl alacak, 6183 sayılı Kanun esas alınarak ve 2619,2 yıllık faiz oranı dikkate alınarak hesaplanan 195.378,77 TL faiz, 35.168,19 TL KDV) alacak ve işlemiş faiz talebiyle 25.11.2020 tarihinde harç ödenerek icra takibine başlandığı, takibe itiraz edildiği, takibin durdurulduğu, huzurdaki davanın açıldığı, davacının, 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin ticari defterlerin incelenmesinde; fiziki ortamda tutulan envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin TTK'nın 64 ve VUK'un 220 vd. maddelerinde öngörülen sürelerde yaptırıldığı, ancak, davacı tarafından, icra takibine ve davaya konu 8 adet faturanın dönemlerine (2017/2,4,10 ve 2018/2,10) ilişkin ticari defter beratları tarafıma sunulmadığından ilgili dönemlere ait defter beratlarının süresinde alınıp alınmadığı tespit edilemediği, davacıya ait ticari defterlerin HMK 222.2 kapsamındaki durumunın mahkemenin takdirinde olduğu, davalının defterlerinin incelemeye ibraz edilmediği, ibrazdan kaçınıldığı, davalının HMK'nın 220 ve 222'nci maddeleri karşısındaki durumunun mahkemenin takdirinde olduğu, davacıdan talep edilmesine rağmen, 01.01.2010 tarihinden dava tarihine kadar geçen süreye ilişkin, davalı ile aralarındaki hesap ilişkisini gösteren TTK ve VUK hükümlerine göre tutulan defter kayıtlarını yansıtan muavin defter dökümü (tahakkuk, ödeme, vs görünen) ile icra talebinde ve dava sırasında talep edilen 195.378,77 TL faizin nasıl hesaplandığını gösteren tablo sunulmamıştır. Bunların yerine dosyaya 22.12.2021 tarihli yazı ekinde, “Hesap Bilgileri” başlığını taşıyan, davalı ... ile davacı arasındaki hesap hareketlerini gösteren, 17.12.2021 tarihinde çıktısı alındığı anlaşılan ve toplam 4 sayfadan oluşan ekstreler sunulduğu, herhangi bir mali ve/veya ticari değeri bulunmadığı anlaşılan söz konusu ekstreler incelendiğinde; davalı adına düzenlenen ilk faturanın 20.01.2010, son faturanın 13.02.2018 tarihli olduğu, bu faturalar ile arada düzenlenen tüm faturaların ödenmiş görünmekte olduğu, dolayısıyla icra takibine ve davaya konu 8 adet faturadan 7'si ödenmiş göründüğü, kalan birinin ise ekstrede yer almadığı, buna rağmen 19-25.11.2021 tarihleri arasında 280.145,76 TL anapara, 68.230,05 TL gecikme bedeli, 19.652,21 TL dosya masrafi ve 10.000,00 TL temerrüt faizi borcu tahakkuk ettirildiği, 10.000,00 TL temerrüt faizinin 24.11.2021 tarihinde ödendiği ve davalının 299.797,97 TL cari hesap borcu, 68.230,05 TL gecikme bedeli borcu olmak üzere toplam 368.028,02 TL borcu olduğunun hesaplandığının tespit edildiği, aynı yazı ekinde Sayın Mahkemeye sunulan bir başka yazıda (hesap özeti) ise, icra takibine dayanak yapılan faturalar ile bunların ödenmeyen tutarlarına yer verildikten sonra bakiye alacak tutarının 636.989,78 TL olarak hesaplandığı, mevcut verilerle, taraflar arasındaki borç/alacak durumu hakkında tespit yapılamadığı, davacı tarafından, uyuşmazlık konusu faturaların ait olduğu dönemlere ilişkin (2017/2,4,10 ve 2018/2,10) e-defter beratları, 01.01.2010 tarihinden dava tarihine kadar geçen süreye ilişkin, davalı ile aralarındaki hesap ilişkisini gösteren TTK ve VUK hükümlerine göre tutulan defter kayıtlarını yansıtan muavin defter dökümünü (tahakkuk, ödeme vs görünen), İcra talebinde ve dava sırasında talep edilen 195.378,77 TL faizin nasıl hesaplandığını gösteren tablonun sunulması durumunda konuya ilişkin tarafımca değerlendirme yapılabileceği, bununla birlikte takdirin mahkemeye ait olduğu yönünde görüş bildirmiştir.
Bilirkişi ... tarafından mahkememize sunulan 21/11/2022 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle ; Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, Büyükçekmece .... İcra Müdürlüğünün .....MTS sayılı dosyasındaki takibe konu 8 adet faturadan dolayı alacak miktarının ne olduğu, temerrütün gerçekleşip gerçekleşmediği, tarihinin ne olduğu, faiz oranı ve türünün ne olduğu itirazın haklı olup olmadığı, inkâr ve kötü niyet tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplandığı, 510.692,72 TL (280.145,76 TLasıl alacak, 6183 sayılı Kanun esas alınarak ve 9619,2 yıllık faiz oranı dikkate alınarak hesaplanan 195.378,77 TL faiz, 35.168,19 TL KDV) alacak ve işlemiş faiz talebiyle 25.11.2020 tarihinde harç ödenerek icra takibine başlandığı, takibe itiraz edildiği, takibin durdurulduğu, huzurdaki davanın açıldığı, davacı tarafından ibraz edilen 2017 ve 2018 yıllarına ilişkin ticari defterlerin incelenmesinde; tutulması zorunlu olan tüm ticari defterlerin eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulduğu, söz konusu defterlerin açılış tasdikleri ile bunlardan kapanış tasdikine tabi olan yevmiye defterinin kapanış tasdikinin Kanunda öngörülen sürelerde yaptırıldığı, e-defter beratlarının alındığı ve uyuşmazlık konusu işle ilgili olarak defterlere geçirilen tüm kayıtların birbirini doğruladığı; hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, davacıya ait ticari defterlerin HMK 222.2 kapsamında delil olarak kabul edilebileceğinin değerlendirildiği, davalının defterlerinin incelemeye ibraz edilmediği, ibrazdan kaçınıldığı, davalının HMK'nın 220 ve 222'nci maddeleri karşısındaki durumunun mahkemenin takdirinde olduğu, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu'na dayanılarak hazırlanan Doğal Gaz Piyasası Dağıtım ve Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'nin 49'uncu maddesinde, zamanında ödenmeyen faturaya konu tüketim bedeli için son ödeme tarihinden itibaren günlük olarak gecikme zammı uygulanacağı, gecikme zammı oranının 6183 sayılı Kanunun 51'inci maddesine göre belirlenen gecikme zammı oranını aşamayacağı; aynı Yönetmeliğin 50'nci maddesinde müşterinin fatura bedeline itiraz etme hakkına sahip olduğu, müşterinin faturaya itirazını, tebliğ tarihinden itibaren son ödeme tarihine kadar dağıtım şirketinin müşteri hizmetleri birimine yapacağı hususlarının hükme bağlandığı; dosyanın incelenmesinde, davalı tarafın uyuşmazlık konusu 8 adet faturaya davacı nezdinde itiraz edildiğine ilişkin bir belgeye rastlanmadığı, icra takip ve dava tarihi itibariyle davacının davalıdan 280.145,76 TL alacaklı göründüğü; işbu ek rapor tarihi itibariyle söz konusu tutara ilişkin davalı tarafından davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığı, iade-mahsup vb. gibi borcu azaltacak herhangi bir işlemin de gerçekleşmediği ve borcun 280.145,76 TL olarak devam ettiği; uyuşmazlık konusu 8 adet faturanın ödenmeyen kısımları için faturaların son ödeme tarihlerinden 25.11.2020 icra takip tarihine kadar 6183 sayılı Kanunda öngörülen oranlar esas alınarak gecikme zammı hesaplanması gerektiği; 6183 sayılı Kanunun 51'inci maddesi ve buna istinaden yayınlanan Bakanlar Kurulu Kararları ve Cumhurbaşkanlığı Kararları ile tespit edilen faiz oranları esas alınarak tarafımca 192.688,57 TL gecikme zammı hesaplandığı; uyuşmazlığa konu 8 adet faturanın henüz ödenmeyen kısımlarına ilişkin hesaplanan gecikme zammının, katma değer vergisinin konusuna girdiği, bir başka ifade ile üzerinden 34.683,64 TL KDV hesaplanması gerektiği, bununla birlikte KDV Kanununun özel yapısı gereği söz konusu KDV'nin işlemi yapan tarafından (ftili olayda davacı) karşı taraftan (fiili olayda davalı) talep edilebilmesi için KDV”'nin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda tanımlanmış fatura vb. belge düzenlenerek bu belgede gösterilmesi ve bu belgenin yasal defter kayıtlarına geçirilmesi gerektiği; fiili durumda, uyuşmazlığa konu 8 adet faturanın henüz ödenmeyen kısımlarına ilişkin hesaplanan gecikme zammı için davacı tarafından davalı adına fatura vb. belge düzenlenmediği ve dolayısıyla da yasal defter kayıtlarına geçirilmediği, bu kapsamda davacının davalıdan KDV talebinde isabet görülmediği; nihai olarak, uyuşmazlığa konu 8 adet faturanın son ödeme tarihlerinde temerrüde düştüğü anlaşılan davalının, dava ve icra takip tarihi itibariyle davacıya 280.145,76 TL anapara, 192.688,57 TL gecikme zammı olmak üzere toplam 472.834,33 TL borçlu olduğunun anlaşıldığı yönünde görüş bildirmiştir.
Dava itirazın iptali davasıdır.Bilindiği üzere, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 67.maddesi uyarınca itirazın iptali davası; alacaklının, icra takibine karşı borçlunun yaptığı itirazın iptali ile İİK’nun 66.maddesine göre itiraz üzerine duran takibin devamını sağlayan bir eda davası olup, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık süre içinde açılan davada borçlunun itirazında haksızlığının belirlenmesi ve alacağın likit olması halinde, istem varsa borçlu aleyhine icra inkar tazminatına da hükmedilebilir.(Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku, 2006, s.219,223) Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki bir ticari ilişki ve bu ilişkiden kaynaklı alacağının olduğunu iddia eden taraf bunu usulü dairesinde ispat etmesi gerekir. İspatın konusu , ispat yükünün kimde olduğu ve ispat vasıtalarının neler olduğu 6100 sayılı HMK.nun 187 ,190 ve 200'ncü maddelerinde açıkça belirtilmiştir.
İspatın konusu HMK.nun 187'nci maddede “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir. Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişmeli sayılmaz.” Şeklinde belirtilirken, ispat yükünün kimde olduğu ise HMK.nun 190'ncı maddesinde “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”düzenlemesi ortaya konmuştur.
İspat vasıtaları ise HMK.nun 200'ncü maddesinde “Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir.Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.”düzenlemesi ile ispatın nasıl yapılacağı gösterilmiştir.
Akdi ilişki taraflar arasında düzenlenen bir sözleşme ile , faturaya konu malların teslim edildiğine dair bir irsaliye , teslim fişi ve teslim alındığına dair yazılı bir belge ile ispat edilebilir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13/07/2011 tarihli kararında “Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem” niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delillerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir. (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5.basım,C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na göre “faturanın onu teslim alan muhatabı borç altına sokabilmesi için her şeyden evvel borç doğurucu bir hukuki ilişkinin mevcudiyeti ve faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Borç münasebeti olmaksızın düzenlenen ve muhatabı tarafından her nasılsa teslim alınan faturaya 8 gün içinde itiraz edilmemiş olmasının onu borç altına sokacağı şeklinde görüş hem mantıki hem de hukuki dayanaktan yoksun olur. O halde öncelikle taraflar arasında böyle bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının göz önünde tutulması zorunludur.”Akdi ilişki ispat edilemediği sürece davacının davalı adına fatura düzenlemesi ve ticari defterlerine göre bu faturalar nedeniyle alacaklı gözükmesinin davalıyı bağlayıcı bir yanı yoktur. "
Örneğin faturalara dayalı olarak karşı taraftan alacaklı olduğunu iddia eden taraf faturadaki mal ve hizmetin karşı tarafa teslim edildiğini belge ile ispat etmelidir.Tek taraflı düzenlenen faturalar hiçbir zaman bir akdi ilişkiyi ispat vasıtası olmayıp , akdi ilişkinin ifası aşamasında düzenlenen bir belgedir.Bu nedenle faturanın geçerli olabilmesi için mal ve hizmetin verildiğine dair belge sunulamaması durumunda faturaların karşı tarafın defterlerinde de kayıtlı olması gerekir.
Davacı yan icra takibinde ödenmediğini iddia ettiği alacak için takibe girişmiştir.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme olduğu anlaşılmıştır.Kendisi lehine bir olaydan hak çıkaran taraf ispat külfeti altındadır.Davacı yanın tek taraflı olarak tanzim ettiği faturalara davalı yanca itiraza uğramıştır.
HMK’nın 199. maddesinde yer alan “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir” şeklindeki tanımlama kapsamında ticari defterlerin de HMK anlamında ticari bir belge niteliğinde delil olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
TTK'nın 83/2. maddesinde, HMK'nın senetlerin ibrazı zorunluluğuna ilişkin hükümlerinin ticari işlerde de uygulanacağı düzenlenmiş olup, 6100 sayılı HMK'nın 220. maddesinde genel olarak ticari belgelerin,  222. maddesinde (22.07.2020 T. ve 7251 S.K/Madde 23. maddesi ile değişik) ise özel olarak ticari defterlerin ibrazı ve delil olması hususları ayrıca hüküm altına alınmıştır.
HMK’nın 220. maddesindeki düzenlemeye göre, mahkemece, ibrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna kanaat getirilirse ilgili tarafa bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verilmesi, belgenin kendisinin elinde bulunduğunu inkarı halinde ise kendisine yemin teklif edilmesi gerekir. Kendisinden ibraz istenilen tarafın bu hususta kendisine verilen kesin süreye rağmen bu süre içerisinde makul bir mazereti bulunmaksızın belgeyi ibraz etmemesi, belgenin kendisinin elinde bulunduğunu inkarı halinde ise bu hususta teklif olunan yemini kabul ve icra etmemesi halinde mahkemece, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilecektir. HMK’nın 222. maddesinde ise, münhasıran ticari defterlere ilişkin olarak, ticari defterlerin ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için; Kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmaları, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılması ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamaları gerekmekte olup bu şartlara uygun biçimde tutulmuş defter kayıtlarının, sahiplerinin lehine delil olarak değerlendirilmesi ise diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi  yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması şartlarına bağlı bulunmaktadır. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları ise ancak sahibi aleyhine delil teşkil eder. Ayrıca söz konusu maddenin son fıkrası uyarınca, davadaki taraflardan birinin kendi defterlerine dayanmaksızın, münhasıran diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtmesine rağmen karşı tarafın defterlerini ibrazdan kaçınması halinde ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılacaktır.
Taraflardan ticari defterleri ibrazlarının ne şekilde isteneceğine ilişkin HMK’nın 222. maddesinde doğrudan bir düzenleme bulunmamakta ise de, ticari defterlerin de aynı zamanda bir belge niteliği itibariyle bu hususta HMK’nın 220. maddesinin uygulanması gerekmektedir.
İcra takibine konu borcu kabul etmeyen davalı yargılamaya katılmadığı ve uyuşmazlığın çözümü için ticari defterlerini ibrazı hususunda kendisine usulüne uygun şekilde muhtıra gönderilmesine ve verilen kesin süreye rağmen ticari defterlerini mahkememize sunmamış olup alınan bilirkişi raporundan davacının usulüne uygun tutulmuş defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 472.834,33.-TL alacaklı olduğunun tespit edildiğinden davacının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kendi lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Tüm bu belirlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Davacı ile davalı arasında, davacı tarafından davalıya doğalgaz satışı şeklinde ticari ilişkinin olduğu, davacının cari hesap alacağını tahsil edememesi üzerine davalı aleyhine icra takibine geçtiği, davalı tarafından yapılan itiraz üzerine huzurdaki itirazın iptali davasının açıldığı, davacının dava konusu alacağını teşkil eden davalı yana tanzim etmiş olduğu faturaları yasal ticari defterlerine usulüne uygun olarak kaydettiği, davacının yasal ticari defterlerine göre, takip tarihi itibariyle davalıdan 280.145,76.-TL alacağının olduğu,davalının ticari defterlerini kendisine yapılan usulüne uygun ihtarata rağmen ibraz etmediği,söz konusu doğalgaz satışının taraflar arasındaki sözleşme ve faturalar gözönüne alındığında yapıldığı ve HMK'nın 222/3.maddesi uyarınca,davalının ticari defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davacının usulüne uygun tuttuğu ve kendi lehine delil teşkil eden ticari defterlere göre iddiasını ispat ettiğinden davanın kısmen kabulü ile davalının Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nün ... (MTS) esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 280.145,76.-TL asıl alacak ve 192.688,57.-TL gecikme zammı olmak üzere toplam 472.834,33.-TL üzerinden kısmen iptali ile takibin devamına ,davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Dava İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu,bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olması gerekli olup davacı alacağının likit olduğu anlaşıldığından davacının icra inkâr tazminatı talebinin kabulü ile kabul edilen miktarın %20'si üzerinden davacı yararına icra inkâr tazminatı verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
HÜKÜM/Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kısmen KABUL kısmen REDDİ ile davalının Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğü'nün ... (MTS) esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 280.145,76.-TL asıl alacak ve 192.688,57.-TL gecikme zammı olmak üzere toplam 472.834,33.-TL yönünden İPTALİ ile takip tarihinden itibaren asıl alacağa davacının talebi aşılmamak üzere 3095 sayılı Kanunun 2/2.maddesi uyarıca değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle TAKİBİN DEVAMINA,
2-Davacının,fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
3-Asıl alacağın % 20'si üzerinden hesap edilen 94.566,86.-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gerekli 32.299,31 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 8.789,16 TL harç ile 10.213,85 TL icra veznesine yatan harcın mahsubu ile bakiye 13.364,10 TL harcın davalıdan alınarak hazineye İRAD KAYDINA,
5-Davacı tarafından ödenen 59,30 Başvurma Harcı,8.721,36 TL Peşin harç, 10.213,85 .-TL icra veznesine yatırılan harç ile 8,50 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 19.003,01 TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan 14 tebligat + posta ücreti 254,10.-TL bir bilirkişi ücreti 1.500,00 TL olmak üzere toplam 1.754,10 TL olan yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.624,07 TL'nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, kalan kısmın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
7-6235 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 13 ncü fıkrası uyarınca Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve yargılama giderinden sayılan (Taraf başına 330,00 TL x 2 saat= 660,00 TL) X 2 = 1.320,00 TL arabulucuk ücretinden davanın kabul ve red oranına göre hesap edilen 1.222,15 TL'sinin davalıdan, 97,85-TL' sinin ise davacıdan tahsili ile Hazineye İRAT KAYDINA,
8-Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'ne göre kabul edilen miktar üzerinden hesap edilen 69.196,81.- TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
9-Kararın kesinleşmesine kadar yapılan yargılama giderlerinin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 320,00 TL yargılama gider avansından mahsubu ile bakiye kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
5235 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesine göre ,Bölge Adliye Mahkemeleri'nin kurulmasına ve 20 Temmuz 2016 tarihinde göreve başlamalarına dair kararların 07/11/2015 tarih ve 29525 sayılı Resmî Gazete'de ilan edildiği anlaşılmakla;6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 ilâ 360'ncı madde hükümleri uyarınca,mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye verilecek dilekçe ile kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde veya istinaf dilekçesi kendisine tebliğ edilen taraf,başvuru hakkı bulunmasa veya başvuru süresini geçirmiş olsa bile, mahkememize veya aynı sıfattaki başka bir mahkemeye vereceği cevap dilekçesi ile iki hafta içerisinde İSTİNAF yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzüne karşı,davalının yokluğunda oybirliği ile verilen karar açıkça okunup,usulen anlatıldı. 22/12/2022

Başkan ...
☪e-imzalıdır.☪
Üye ...
☪e-imzalıdır.☪
Üye ...
☪e-imzalıdır.☪
Katip ...
☪e-imzalıdır.☪

"İŞ BU EVRAK 5070 SAYILI ELEKTRONİK İMZA KANUNUNUN 5. MADDE UYARINCA GÜVENLİ ELEKTRONİK İMZA İLE İMZALANMIŞ OLUP, 22. MADDE UYARINCA DA ISLAK İMZA İLE İMZALANMAYACAKTIR."


Full & Egal Universal Law Academy