Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/72 Esas 2023/316 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/72
Karar No: 2023/316
Karar Tarihi: 07.04.2023

T.C. BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/72 Esas
KARAR NO: 2023/316
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 21/01/2022
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023
Davacı tarafından mahkememize açılan dava dosyasının incelenmesi sonunda;
İSTEM:
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı borçlu şirket arasında ticari alım-satım ilişkisi olduğunu, davalıya farklı tarihlerde ürün satışı ve araçların onarım, bakımı, tamiri yaptığını, alınan mal karşılığı ödenmesi gereken toplam borç bedeli 22.998,20 TL olduğunu, davalı borçlu tarafından müvekkili şirkete 24.05.2021 tarihinde 3.245,00 TL ödemede bulunulduğunu, cari hesap dökümünden de anlaşılacağı, ödemeden sonraki bakiyenin 19.753,20 TL olduğunu, davalı borçlu şirket tarafından bugüne kadar müvekkil şirkete ödenmediğini, bunun üzerine davalı borçlu şirket aleyhinde Küçükçekmece .... İcra Dairesi ... E. Sayılı dosya kapsamında icra takibi yapıldığını, davalı borçlu şirketin 12.11.2021 tarihli dilekçesiyle takibe, borca, işlemiş ve işleyecek faize ve tüm fer'ilerine itirazda bulunduğunu, itiraz üzerine duran icra takibinin devamı için iş bu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile icra takibine konu asıl alacak olan 19.753,20 TL nin takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsili için davalının Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü ... E. Sayılı dosyasına yaptığı asıl alacak ile tüm fer'ilerine ilişkin itirazlarının iptali ile icra takibinin devamına ve borçlunun kötü niyeti sabit olduğundan ve söz konusu takibe konu alacağın likit olması nedeniyle, davalı borçlu aleyhinde icra takibine ve dava konusu asıl alacağın %20 'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava ettiği görülmüştür.
YANIT:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkililerinin iş bu davadan 20.06.2022 tarihinde haberdar olduklarını, dava dilekçesinin müvekkili şirkete usulsüz tebliğ edildiğini, davaya ilişkin dava dilekçesinin doğrudan, tebligat silsilesinde son sırada yer alan sıradan bir çalışana tebliğ edildiğini, açıklanan nedenlerle, müvekkili şirkete usulsüz tebliğ edilen dava dilekçesine ilişkin tebligat tarihinin, öğrenme tarihi olan 20.06.2022 olarak kabulünü talep ettiklerini, davacının dosyaya sunmuş olduğu teslim irsaliyelerinin muhatabının müvekkili şirket olmadığını, bu irsaliyelerdeki imzanın müvekkil şirket yetkilisine ait olmadığını, iş bu hususun imza incelemesi ile ortaya çıkacağını, davacının sözde alacağına konu ettiği fatura ile ilgili müvekkili şirketten hiçbir alacağının olmadığını, faturaların müvekkiline tebliğ edilmediğini, müvekkil şirket kayıtlarında böyle bir alacağın bulunmadığını, ayrıca faturanın tek başına alacak iddiasını kanıtlayan bir belge olmadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu beyan ettiği ve davanın reddini talep ettiği görülmüştür.
KANITLAR VE GEREKÇE:
-Dava, davacı tarafından davalı aleyhine Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü'nün .... esas sayılı takip dosyası ile cari hesap alacağına dayanılarak başlatılan ilamsız icrt takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
-Mahkememizce icra dosyası, taraflara ait Ba-Bs formları, dosya arasına alınmış, ticari defterler incelenmiş ve diğer tüm deliller toplanmıştır.
-Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü'nün .... esas sayılı takip dosyasının celp edilerek incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 19.753,29 TL ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip dayanağının "... nolu 4.702,30 TL, ... nolu 2.124,00 TL, ... nolu 4.189,00 TL, ... nolu 2.997,20 TL, ... nolu 5.740,70 TL bedelli faturalar" olduğu,davalı borçlu tarafından takibe süresi içerisinde itiraz edilmesi nedeniyle takibin durduğu görülmüştür.
-2004 Sayılı İİK 67. maddesi gereğince itirazın iptali davalarının görülüp hükme bağlanabilmesi için geçerli bir icra takibi bulunması, süresinde borca itiraz edilmesi ve 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması dava şartı niteliğindedir.
-İtirazın iptali davası icra takibine sıkı sıkıya bağlı, itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir (YHGK. 2017/19-1634 Esas - 2018/633 Karar sayılı ilamı).
-Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında ticari ilişki bulunup bulunmadığı, ticari ilişki bulunmakta ise ticari ilişki kapsamında davacının, davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise miktarının ne kadar olduğu, varsa yapılan ödemeler, ödeme konusundaki tarafların beyan ve itirazları nazara alındığında davacının alacağının miktarının belirlenmesi noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
- 6100 sayılı HMK’nın 190/1 maddesi gereğince ispat yükü, anında özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Yine aynı Yasanın 200/1 maddesi gereğince eldeki davanın değer ve miktar itibariyle yazılı belgeyle ispat edilmesi gerekmektedir.
-Davacı tarafın dava dilekçesi ile ticari defterlere delil olarak dayandığı görülmektedir.
-6102 sayılı Türk Ticaret Kanun' da ticari defterlerle ispata ilişkin hükümlere yer verilmemiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi “Ticari Defterlerin İbrazı ve Delil olması” başlığı altında ticari defterlerle ispata ilişkin hükümler getirmiştir.
-Hukuk Muhakemeleri Kanunu 222. Maddesinde; "(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir. (2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır. (3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz." hükümlerine yer verilmiştir.
-Yargıtay uygulamasına göre; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 222. maddesi gereğince; ticari davalarda, yani iki tarafın tacir olduğu ve dava konusunun ticari işletmeleri ile ilgili olduğu davalarda, ticari defterler ile sözleşme ilişkisinin veya alacak miktarının ispatı mümkündür. Ticari defterler kesin delillerdendir. Yasa'da delil vasfı taşıdığı takdirde aksinin yazılı veya kesin delillerle ispatı gerektiği düzenlenmiş olduğundan, yasanın ticari defterleri kesin delildir (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 26/09/2018 tarih 2018/2696E. 2018/3431K. sayılı ilamı).
-Türk Ticaret Kanunu faturayı tanımlamış değildir. Ancak kanun faturanın düzenlenmesi hakkında bazı kurallara yer vermiştir. Fatura tanzim edilmesinin öncelikli koşulu, tacirin ticari işletmesi bağlamında mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olmasıdır. Bu koşul, faturanın nitelik itibarıyla sözleşmenin ifa safhası ile ilgili bir belge olmasının da gereğidir. Dolayısıyla taraflar arasında bir sözleşme olmadan gönderilen belge, faturanın şekil şartlarını taşısa bile, gerçek anlamda bir fatura olmayıp, öneri (teklif) niteliğinde bir yazıdır. Şüphesiz, taraflar arasındaki sözleşmenin hukuken geçerli olması gerekir. Bu anlamda batıl bir sözleşmeye dayanılarak gönderilen faturaya süresi içinde itiraz edilmemesi, fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılması sonucunu doğurmaz. Fatura içeriğinin kabul edilmiş sayılmasına ilişkin karinenin uygulanması temel borç ilişkisi doğuran bir sözleşmenin varlığı halinde söz konusu olabilir. Taraflar arasında sözleşmenin bulunup bulunmadığı hususu çekişmeli ise, ispat yükü kuralları çerçevesinde öncelikle sözleşmenin varlığı ispat edilmelidir (Özçelik, Volkan; Fatura İçeriğinin Kabul Edilmiş Sayılması, TBB Dergisi 2018 (138), s. 212 vd.).
-Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır (6102 Sayılı TTK 21/2).
-Tarafların BA ve BS kayıtlarında dava konusu faturaların kayıtlı olması halinde tarafların ticari defterlerinin incelenmesine gerek yoktur. Zira münazaalı hususlar bizatihi tarafların kayıtları ile ispatlanmış kabul olunur (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 19/11/2015 tarih 2015/3302 Esas 2015/12272 Karar sayılı ilamı).
-Mahkememiz dosyası yukarıda yer verilen uyuşmazlık noktalarının çözümü ve tarafların ticari defterlerinin incelenmesi amacıyla SMMM bilirkişi tevdi edilmiş, bilirkişi tarafından düzenlenen 26/05/2022 tarihli raporda özetle; dava konusunun, davacının davalı ile olan ticari ilişki dolayısıyla oluşan faturaya bağlı cari hesap alacağının tahsili amacıyla yürüttüğü takibe yapılan itirazın iptali talebinden ibaret olduğu, davacı tarafından sunulan 2021 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (18.10.2021) 19.753,20 TL alacaklı olduğu, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde, davacının takip tarihi (18.10.2021) itibariyle davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceği, tarafların inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdirinde olduğu, neticeten, incelenen ticari defterler, faturalar ve tüm dosya içeriği çerçevesinde takip tarihi itibari ile davacının davalı ... 19.753,20 TL alacaklı olduğu görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Alınan kök rapor taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davacı ve davalı tarafın rapora ilişkin beyan ve itiraz dilekçesini ibraz ettiği, davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazını da içeren dilekçesinde dava dilekçesinin kendilerine usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği iddiası ile dilekçenin cevap dilekçesi olarak kabulünü talep ettiği görülmüştür.
-Yapılan incelemede dava dilekçesi ve tensip tutanağı ekli tebligatın davalının bildirilen adresine yapıldığı, tebligatın iş yeri daimi çalışanına yapıldığının tebliğ evrakı üzerine yazıldığı ancak ilgili personelin bilgilerinin tebligat evrakına yazılmadan yalnızca imza altına alındığı görülmüştür. Bu nedenle davalı tarafa yapılan tebligat usulüne uygun olmadığından davalı tarafın sunmuş olduğu 30/06/2022 tarihli dilekçe talebi doğrultusunda cevap dilekçesi olarak kabul edilmiş, davalı tarafa daha önce ticari defterlerin ibrazı için usulüne uygun tebligat yapılmadığından yeniden ticari defterlerin ibrazı için süre verilmiş, dosya bu doğrultuda ek rapor düzenlenmek üzere bilirkişiye tevdi edilmiştir.
-Bu doğrultuda bilirkişi tarafından düzenlenen 22/02/2023 tarihli ek raporda özetle; davacı tarafından sunulan 2021 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. hükümleri doğrultusunda olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davacının ticari defter kayıtlarına göre; davacının davalıdan takip tarihi itibariyle (18.10.2021) 19.753,20 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından sunulan 2020 ve 2021 yılı ticari defterlerin T.T.K. ve V.U.K. Hükümleri doğrultusunda sahibi lehine delil niteliğine haiz olduğu, takibe ve davaya konu edilen cari hesap özetinde kayıtlı faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defter kayıtlarına göre; davalının davacıya takip tarihi itibariyle (18.10.2021) 19.753,20 TL borçlu olduğu, davalının gerek BA formlarında bildirdiği faturalar, gerekse ticari defterlerindeki borç tutarı nazara alındığında; davacının düzenlemiş olduğu faturalar ile davacının takip konusu alacağına konu faturaların davalının kabulünde olduğunun değerlendirildiği, davacının davasında haklı görülmesi ve takibin devamına takdir edilmesi halinde, davacının takip tarihi (18.10.2021) itibariyle davalıdan olan asıl alacağına faiz talep edebileceği görüş ve kanaatinin bildirildiği görülmüştür.
-Mahkememizce alınan ek rapor dosya kapsamına uygun, denetime elverişli ve kanaat verici bulunmuştur.
-Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda somut olay değerlendirildiğinde; davacı tarafın incelenen ticari defterlerin usulüne uygun tutulup takibe konu alacak kalemlerinin de bu defterlerde kaydedilmiş olması tek başına alacağın varlığına ve fatura içeriği mal ve hizmetlerin teslimi konusuna delil oluşturmamaktadır.
-Ancak her iki tarafın ticari defterleri üzerinde mali müşavir bilirkişisi incelemesi yaptırılmak suretiyle alınan gerekçeli raporda dava konusu faturalardan kaynaklı alacağın davacı defterlerinde kaydının bulunduğu, buna karşılık bu bedelin davalının kabul görmüş muhasebe ilkelerine göre tutulan defterlerinde usulüne uygun olarak kaydedildiği belirlenmiştir. Bununla birlikte incelenen BA formlarına göre takibe konu faturalardan yasal sınırın üzerindeki bedelde olanların davalı tarafça da vergi dairesine bildirildiği tespit edilmiştir. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların veya hizmetin davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekmektedir. (Yargıtay 19. HD' nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Bu doğrultuda taraflar arasında ticari ilişkinin mevcut olduğu, davacı tarafın ticari defterlerinin kayıtları usulüne uygun olduğundan davacı lehine delil vasfı taşıdığı, bilirkişi raporuyla sabit olan 19.753,29 TL tutarındaki miktarın davacı tarafça ispatlandığı Mahkememizce kabul edilmiştir.
-Davalı tarafın fatura içeriğine itiraz etmemiş olması, ticari defterlerine herhangi bir ihtirazı kayıt olmadan kaydetmiş olduğu nazara alındığında davalı tarafın taraflar arasında ticari ilişki bulunmadığını, fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispat edemediği, bunun yanında takibe konu fatura borcunu ödediğini yazılı belge ile ispat edemediği kanaatine varıldığından itirazın iptali ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
-Davacı vekili, itirazın iptali talebi ile birlikte icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Borçlu aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için likit ve belirlenebilir bir alacağın mevcut olması gerekmektedir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir.
Buna göre davalı borçlu tarafından fatura ve ticari defter kayıtları ile sabit olan alacağın tereddütsüz bir şekilde likit ve belirlenebilir olması nedeni ile davalı borçlu aleyhine kabul edilen alacak miktarı üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Ayrıntıları yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE;
-Küçükçekmece .... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından yapılan itirazın iptali takibin takip talebi doğrultusunda devamına,
-Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan kabul edilen miktarın %20'si üzerinden hesap edilen 5.950,64-TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.349,34-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 238,57-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.110,77- TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 238,57-TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yargılama sırasında yatırılan 80,70 TL başvurma harcı, 1.000,00 TL bilirkişi ücreti, 125,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere 1.205,70-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yargılama sırasında yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap edilen 9.200,00- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A-11-13.maddesi uyarınca ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği Tarife hükümleri uyarınca Bakırköy Arabuluculuk bürosunun ... numaralı arabuluculuk dosyasında Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen 1320,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
8-Bakiye gider/delil avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa derhal iadesine,
Dair; tebliğden itibaren İKİ HAFTA içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinde istinaf yolu açık olmak üzere davacının yüzüne karşı, davalı vekilinin e-duruşma ortamında verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/04/2023

Katip ...
E-İmzalıdır


Hakim ...
E-İmzalıdır




Full & Egal Universal Law Academy