Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/16 Esas 2023/405 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2023/16
Karar No: 2023/405
Karar Tarihi: 14.04.2023

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2023/16 Esas
KARAR NO: 2023/405 Karar
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 05/01/2023
KARAR TARİHİ: 14/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/04/2023
Davacı tarafından mahkememizde açılan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili ile davalı arasında kumaşa baskı işinin yapılması nedeniyle cari işlem söz konusu olduğunu, bu iş davalının da polisteki ifadesi içindeki ikrarı ve cari işlem hulasaları olan bilgisayar çıktıları ile aslında 25.000 dolar olmasına rağmen ifadelerindeki ikrarını esas alarak tartışmaya meydan vermemek açısından bizde 20.000 dolar olarak kabulümüzle işbu alacak davasının açıldığını, yetkili mahkeme olarak davalının Küçükçekmece ....Asliye Hukuk Mahkemesi ... Esasına verdiği esasa cevapta ve 1.sayfada yetkisizliği belirterek yetkili mahkemenin tek 89/1 geregince Bakırköy mahkemelerinin yetkili olduğu kabul edildiğini, ayrıca 89/2 gereğincede sözleşmenin kurulduğu sırada Borç konusunun bulunduğu yer yani yukarıda belirtilen müvekkilinin iş adresinin bulunduğu Merter olduğunu, neticede doların dava tarihindeki kur üzerinden 20.000,00USD'nin kaç TL olacağı hususundaki bilirkişi raporu esas alınarak taraflarına verilecek ıslah süresi sonunda harçlandırılacak miktar üzerinden davanın kabulüne, davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; huzurdaki davaya konu sözleşme iki firma arasında yapıldığı halde davanın müvekkili şahsa yöneltildiğini, bu nedenle davanın husumet yokluğundan usulden reddedilmesi gerektiğini, husumet itirazları baki kalmak kaydıyla; davacı taraf ticari ilişkinin kendisine yüklediği ifa edimini hukuka ve hakkaniyete uygun şekilde yerine getirmediğinden TTK.23 , TBK 223 ve TBK m.97 uyarınca ücret ödeme yükümlülüğünün ortadan kalktığını, davacı tarafın taraflar arasında yapılan ve sözlü beyana dayanan sözleşmenin kendisine yüklenen edimi hakkaniyete ve hukuka uygun olarak yerine getirmediğini, işbu nedenden dolayı davacı tarafın kendi edimini yerine getirmeksizin karşı tarafın edimini yerine getirmesini beklemesinin açıkça kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, müvekkilinin ödemezlik defi hakkını kullanması üzerine davacı müvekkilini darp ettiğini ve zorla senet imzalatmaya çalıştığını, alacağın varlığını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının alacağı zamanşaımına uğradığını, müvekkilinin davacıya herhangi bir borcu bulunmadığını, huzurdaki kötüniyetli davanın reddi gerektiğini, neticede davanın tümden reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Dava, davacının Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı icra dosyasındaki alacak yönünden davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu görüldü.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere; davalının tacir olmadığı, ticari işletme kaydının bulunmadığı, bilanço usulüne göre değil de işletme hesabına dayalı defter tuttuğu görülmüştür. Bu haliyle her iki tarafın tacir ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir davanını olmadığı; Uyuşmazlığın TTK da düzenlenen bir konudan kaynaklanmadığı gibi özel bir düzenleme ile uyuşmazlığın ticaret mahkemelerinin görev alanında bulunduğu belirtilmediği için davanın, davalının ikametgah adresi dikkate alınarak ve Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yargı alanı içerisinde bulunan Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.
HMK' nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın, dava şartı olan 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan KÜÇÜKÇEKMECE NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re'sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.'nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere tarafların yokluğunda karar verildi. 14/04/2023
Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy