Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/221 Esas 2023/200 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/221
Karar No: 2023/200
Karar Tarihi: 27.02.2023

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2022/221 Esas
KARAR NO: 2023/200
DAVA: Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 04/03/2022
KARAR TARİHİ: 27/02/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30.03.2023
Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı Firma tarafından kuruma verilen ve dilekçe ekinde sunulan taahhütnamede, rezervasyonların kabulü ve reklam yayınlarının yapılması hususu düzenlendiğini, söz konusu taahhütnameye göre firma, kuruma yapılacak ödemelerin gerçekleşen yayınlar üzerinden faturalandırılacağını, fatura bedelinin fatura tarihinden itibaren 90 gün vade ile ödeneceğini, ödeme yapılmadığı takdirde ise gecikilen her gün için kanuni faiz ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, kurumundan reklam hizmeti almış olan .... Ticaret A.Ş'nin Temmuz, Ağustos ve Eylül 2021 aylarında TV reklam kullanım bedelini kuruma ödemediğini, bu bakımdan davalı şirketin kuruma karşı alan faturalar kapsamında toplam 322.394,16-TL'si anapara ve 7.605,40-TL dava tarihine kadar işlemiş toplam yasal faiz olmak üzere toplam 329.999,56-TL borçlu durumuna düştüğünü, dava şartı zorunlu arabuluculuk kapsamında başvurulan arabuluculuk süreci de anlaşamama ile neticelenerek, 25/02/2022 son tutanak tarihli - .... Arabuluculuk No.lu son tutanak düzenlendiğini, davalı firmanın kuruma ödemesi gereken toplam 322.394,16-TL ana para ve 7,605.40-TL işlemiş yasal faiz olmak üzere toplam 329,999.56-TL'nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek ferileriyle birlikte tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine huzurdaki davayı açma zarureti ortaya çıktığını, fazlaya ilişkin tüm haklarıı saklı kalmak üzere; davanın kabulüyle,davalı firmanın kuruma ödemesi gereken toplam 322.394,16-TL' ana para ve 7,605.40-TL işlemiş ticari avans faizi olmak üzere toplam 329,999.56-TL'nin dava tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama masrafları ve vekâlet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı tarafın cevap dilekçesi sunmadığı ve duruşmalara da katılmadığı anlaşılmıştır.
Mahkememizin 06/06/2022 tarihli celsesinde ticari defter ve belgeler üzerinde 24/06/2022 tarihi saat 14:00 itibariyle bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş ve davalının ticari defter ve belgelerini hazır etmediği, incelemenin yapılamadığına ilişkin 24/06/2022 tarihli tutanağın düzenlendiği anlaşılmıştır.
Usulüne uygun duruşma açılmış, ön inceleme aşamasında uyuşmazlık konuları re'sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Mahkememizce tarafların iddia ve savunmaları, sundukları deliller, dosya kapsamı belgeler ve davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlar incelenmek sureti ile takip tarihi itibari ile davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı konusunda bilirkişi incelemesi yapılması için ANKARA nöbetçi asliye ticaret mahkemesine talimat yazılmasına karar verilmiş olmakla, Ankara.... Asliye Ticaret Mahkemesine talimat yazılmış ve bilirkişi Mali Müşavir ...'ın ... Talimat sayılı dosyaya sunduğu raporunda özetle; icra takip tarihi itibariyle davacının davalıdan alacaklı olduğunun tespit edildiğini, davacı tarafa ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda takip tarihi itibarıyla
davacının davalıdan 321.756.-TL tutarında (ana para) alacaklı olduğu, söz konusu ana paraya
isabet eden işlenmiş ticari avans faizinin ise 7.590,34 TL olduğu tespit edildiği görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
TÜM DOSYA MUHTEVİYÂTI KÜLLÎYEN TETKÎK EDİLDİĞİNDE;
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında taraflar arasında davalının davacıya borcunun bulunup bulunmadığının tespiti istemli alacak davasıdır.
Öncelikle ispat müessesesini açıklamakta fayda var. Bilindiği üzere, hakim, davada hangi vakıaların ispat edilmesini tespit ettikten sonra, bu vakıaların kimin tarafından ispat edilmesi gerektiği sorusuyla karşılaşır; buna ispat yükü denir. Kendisine ispat yükü düşen taraf için, bu bir yükümlülük(mükellefiyet) değil, sadece bir yüktür(külfettir). Taraf kendisinin ispat etmesi gerektiği vakıayı ispat edemezse karşı taraf ve mahkeme onu mutlaka ispat etmesini isteyemez, bilakis kendisine ispat yükü düşen taraf , o vakıayı ispat edememiş sayılır.(Kuru, Medeni Usul Hukuku, 2016, sy 319)
Dava dosyamızda ispat yükü alacaklı olduğunu iddia eden davacı üzerinde olup tarafların iddiaları doğrultusunda delilleri toplanarak taraf defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılmasına dair ihtaratlı ara karar kurulmuş inceleme günü sadece davacı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde dosyamıza sunmuştur.
Yapılan inceleme neticesinde davacı defterlerine göre davacının davalıdan alacaklı olduğu tespit edilmiş fakat davalı defterlerini incelemeye esas olacak şekilde ibraz etmemiştir. Rapor neticesinde incelenen davacı defterlerine göre davacının davalıdan faturalar karşılığında 321.756.-TL alacaklı olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu' nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki hali " İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz. " şeklindedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu' nun 222/3. maddesinin 22/07/2020 tarih ve 7251 sayılı yasa ile değiştirildikten sonraki hali " İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz." şeklindedir.
7251 sayılı yasanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu' nun 222/3. maddesindeki değişikliği düzenleyen 23. maddesine ait Türkiye Büyük Millet Meclisi gerekçesi " Maddeyle, Kanunun ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasına ilişkin 222 nci maddesinde değişiklik yapılmaktadır. Mevcut metne göre diğer tarafın defter kayıtlarında ilgili hususta hiçbir kayıt bulunmaması halinde, ibraz eden tarafın ticari defterindeki kayıtlar, sahibi lehine delil olarak kabul edilebilmektedir. Ticari defteri ibraz edenin tek taraflı işlemiyle oluşturduğu kayıtların, bu kayıtlardan hiçbir şekilde haberi olmayan karşı taraf aleyhine delil teşkil ediyor olması hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurabileceği gibi hukuk güvenliği ilkesine de aykırılık teşkil edebilmektedir. Bu sebeple maddede yapılan değişiklikle, ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için öngörülen unsurlardan biri olan, diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtların “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” hali, madde metninden çıkarılmaktadır. Kural tersine çevrilmekte ve karşı tarafın maddede belirtilen usule uygun olarak tuttuğu ticari defterini ibraz ettiği halde ileri sürülen hususta hiçbir kayıt içermemesi halinde ticari defterin, sahibi lehine delil olarak kullanılamayacağı açıkça hükme bağlanmaktadır. Madde metni dışına çıkarılan “ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi” durumunun yerine, “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” durumu maddeye ilave edilmektedir. Buna göre ticari defterde yer alan herhangi bir kaydın, sahibi lehine delil teşkil edebilmesi için diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi gerekecektir. Bu düzenlemenin hakkaniyete ve hukuk güvenliği ilkesine uygun olduğu düşünülmektedir. Zira ticari defteri ibraz edenin defterinde yer alan ve diğer tarafı muhatap alan kayıt, diğer tarafa sunulmakta ve diğer tarafın kendi defterindeki kayıtlara dayanarak karşı delilini ileri sürmesi beklenmektedir. Diğer tarafın ticari defterini ibraz etmemesi hali, ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığı anlamına gelecektir. Belirtilmelidir ki defter ibraz etmeyen tarafın, diğer tarafın ticari defterindeki kayıtların aksini senet veya diğer kesin delillerle ispatlama hakkı saklıdır." şeklindedir.
Kanun değişikliği sonrasında madde gerekçesi içeriğinden anlaşıldığı üzere, davalı defterlerini sunmayarak davacının ticari defter kayıtlarının HMK'nın 222/3. maddeye göre lehine delil oluşturup oluşturmadığının tam olarak incelenebilmesine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 2. maddesi ile 6100 sayılı HMK' nın 29. maddesi kapsamında dürüstlük-hakkaniyet ilkesine aykırı bir şekilde engel olduğundan, sunulmayan ticari defterlerinde de davacının alacaklı olduğuna dair kayıtların mevcut olduğu halde sunulmadığının, davacı tarafça ileri sürülen delili hükümden düşürecek başka herhangi bir kayda sahip olmadığının ve bunun sonucunda da davacı incelenen defter kayıtlarının davacı lehine delil oluşturduğunun kabulü gerekir.
Bu durumda davacının ticari defter kayıtları ile alacağın varlığının ispatlandığı, fatura teslim olgusunun artık ispatının gerekmeyeceği kabul edilerek açılan davanın asıl alacak bakımından 321.756,00 TL üzerinden kabulüne karar verilmiş fakat davalının dava tarihinden önce temerrüde düşürüldüğü davacı tarafça ispatlanamadığından işlemiş faiz talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,
A-321.756,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ÖDENMESİNE,
B-Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi uyarınca alınması gerekli 21.979,15- TL karar ve ilam harcından peşin alınan 5.635,57- TL harcın mahsubu ile bakiye 16.343,58-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Arabuluculuk sonuç tutanağı tarihi itibariyle yürürlükte bulunan tarifeye göre tahakkuk eden 1.320,00- TL arabuluculuk ücretinin davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Davacının kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından ve davanın kabul miktarı dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca tayin ve takdir olunan 48.045,84-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı tarafından ödenen 80,70-TL başvurma harcı, 5.635,57-TL peşin harç, 1.829,00-TL tebligat, bilirkişi ve müzekkere ücreti olmak üzere toplam 7.545,27-TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesaplanan 7.530,17-TL'sinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, geri kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
Dair; 6100 sayılı HMK.'nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere Davacı vekillinin yüzüne karşı davalının yokluğunda verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/02/2023
Katip ....
¸e-imza


Hakim ...
¸e-imza




Full & Egal Universal Law Academy