Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/1219 Esas 2023/266 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Esas No: 2022/1219
Karar No: 2023/266
Karar Tarihi: 21.03.2023

T.C. BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2022/1219 Esas
KARAR NO: 2023/266 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 30/12/2022
KARAR TARİHİ: 21/03/2023
GER. KARAR TARİHİ: 06/04/2023
Davacı tarafından mahkememizde açılan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı borçlu ..., müvekkili şirketten ...nden belli aralıklarla toplam 382.430-TL para aldığını ve davalı borçlunun müvekkili şirketten aldığı bu paralar neticesinde müvekkili şirketin alacağının oluştuğunu, davalı borçlunun müvekkili şirketten aldığı paralar neticesinde müvekkili şirketin muavin defterde kayıtlı alacağı 382.430-TL bedele ulaştığını ve müvekkili şirket alacağını defaten talep etmesine rağmen tahsil edemediğini, icra takibi yoluna başvurduğunu, davalı tarafça ödenmeyen 382.430-TL bedel için müvekkili şirketin Bakırköy .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlattığı icra takibine borçlu 01.08.2022 tarihinde haksız surette itiraz ederek takibi durdurulduğunu, Müvekkili şirket aleyhine devam eden İstanbul ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ... Esas (Eski İstanbul .... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ...Esas (eski dosya no İstanbul .... İcra Ceza Mahkemesi ... Esas)) sayılı dosyası kapsamında müvekkili şirket alacaklısının ... olduğu İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayıls icra dosyasına 385.000-TL teminat mektubu sunduğunu, İstanbul .... İcra Ceza Mehkemesi'nin ... Esas sayılı dosyası yeni İstanbul ... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ...Esas sayılı ve en son yeni mahkeme ve esas olarak İstanbul .... İcra Hukuk Mahkemesi'nin ... Esas sayılı dosyasında müvekkili şirket ve yetkilisi aleyhine 89/1 haciz ihbamamesine yalan beyanda bulunmak iddiası ile dava açıldığını ve müvekkili şirket yetkilisi beraat ettiğini ve kararın kesinleştiğini ancak tazminat iddia ve talebi yönünden davanın devam ettiğini, borçlunun Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyadaki icra takibine yaptığı itirazının iptaline, borçlunun takip konusu borcu en yüksek ticari reeskont-avans faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın % 20'sinden az olmamak üzere tazminata malıkum edilmesine, İstanbul .... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra dosyasma sunulan 385.000-TL teminat mektubu üzerine ihtiyati haciz talebimizin kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin, davacı şirketten belli aralıklarla toplam 382.430,00 TL para aldığı , bu sebeple davacı şirketin alacağının oluştuğu ,alacağın defaten talep edilmesine rağmen tahsil edilemediği için icra yoluna başvurulduğu ancak başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiği iddiası ile işbu dava açıldığını, açılan davanın haksız ve mesnetsiz olup davacının iddiaları gerçekleri yansıtmamakta olduğunu, davacı şirketin müvekkilinden alacağı olmadığını, müvekkili davacı şirketin ortağı ve imza yetkilsi olan yönetim kurulu üyesi olduğunu, açılan davanın müvekkilinin bu konumu nedeni ile sorumluluk davası olduğunu, müvekkili hakkında dava açılması yönünde genel kurul kararı olmadan dava açılamayacağını, müvekkilinin görevini yaptığını ve kendisinin hesabına gönderilen paraları, şirketin yapımını yürüttüğü inşaat projesine harcadığını, şirketin bu yüzden uğradığı bir zarar olmadığını, müvekkilinin yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığı süre içinde yapılan genel kurullarda, gelir gider tabloları oybirliği ile kabul edildiğini ve yine alacaklı olduğu dönemlere ilişkin 2013-2014-2015-2016 ve 2017 yılarına ilişkin harcamalar oybirliği ile ibra edildiğini, yani müvekkilinin borcunun olmadığı genel kurul kararları ile tespit ve tesçil edildiğini, neticede öncelikle usul yönünden inceleme yapılarak, davacı Genel Kurul Kararı olmaksızın ortak ve yönetim kurulu üyesi olan müvekkili aleyhine sorumluluk davası açtığından, usul bakımından davanın reddine, davacının iddia ettiği alacağı zamanlaşımına uğramış olduğundan, öncelikle davanın zamanaşımı def 'i yönünden incelenerek, zamanaşımı nedeni ile davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte olur ise, esasa ilişkin açıklamaları kapsamında müvekkilinin davacı şirkete hiçbir borcu bulunmadığından davacının davasının esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava; Davacının cari hesabındaki davalıdan alacağına (ADİ) dayalı olarak başlatılan icra takibine davalı borçlu tarafından yapılan itirazın iptali mahiyetinde olduğu görülmüştür.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4.maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlendikten sonra anılan kanunun 5.maddesinde ticaret mahkemelerinin kuruluşu ve hangi mahkemelerin ticaret mahkemesi sıfatıyla bakacağı belirlendikten sonra asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir.
Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nisbi ticari davalar, yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür.
Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.
Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.
Bu durumda eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesince görülüp karara bağlanabilmesi için uyuşmazlığın, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması ve bu bağlamda tarafların her ikisinin birden tacir olması zorunludur. (Yargıtay 3. H.D.sinin 04.12.2017 gün ve 2016/9128 E- 2017/17010 K. sayılı kararı)
Davacı vekili 21.03.2023 tarihli duruşmada; "Bizim açmış olduğumuz dava yetkiliye karşı açılan bir sorumluluk davası değildir, bu niyetle ve saikle açmadık, şirketin o dönemdeki yaptığı inşaatla ilgili olarak kendisine gönderilen avanslar, masraflar ve işçi paralarını iade etmediğinden kaynaklı olarak cari hesaba dayalı olarak itirazın iptali davası açtık, davalının kendi beyanı da mevcuttur. Bu alacak şirketin cari adi alacağıdır. Şirket ortağının sorumluluğuna yönelik değildir. Biz sorumluluğa yönelik ayrı bir dava henüz açmadık, bunun sebebi şirket verdiği çok fazla zarar vardır, onlarla ilgili tüm incelemeler tamamlanamadı. Sürekli yeni bir şeyler çıkmaktadır." şeklinde beyanda bulunmuştur.
Dosya içerisine celp edilen ticaret odası ve vergi dairesi kayıtlarından anlaşıldığı üzere; davalının ticaret sicil ve vergi kaydı bulunmadığı görülmüştür. Bu haliyle her iki tarafın tacir ve her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir davanını olmadığı; davaya konu alacağın ise, davacı vekilinin de beyanından anlaşıldığı üzere yetkili ortağın sorumluluğu davası olmayıp cari hesaba dayalı adi alacak istemi mahiyetinde olduğu, bu alacağın TTK' dan kaynaklanmadığı anlaşılarak, bu tespitlere göre ticari olmayan davalarda görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Asliye hukuk mahkemesi ile ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki TTK' nun 5/3.maddesi uyarınca görev ilişkisidir. Göreve ilişkin usul kuralları HMK'nun 114/1-c maddesi uyarınca dava şartıdır. 6100 sayılı HMK'nın 115/2.maddesi gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine ve görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın dava şartı olan 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-c maddesinde düzenlenen görev yönünden reddi ile MAHKEMEMİZİN GÖREVSİZLİĞİNE,
2-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, kararın kesinleşmesine müteakip talep halinde, dosyanın ve eklerinin yetkili ve görevli mahkeme olan BAKIRKÖY NÖBETÇİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,
3-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 1. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi halinde, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine,
4-6100 Sayılı HMK nın 20/1. maddesi 2. cümlesi uyarınca, taraflardan herhangi birinin kararın kesinleşmesinden itibaren iki (2) haftalık yasal süre içerisinde Mahkememize başvurarak dava dosyasının görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmemesi halinde, dava dosyasının re'sen ele alınarak, açılmamış sayılmasına karar verilmesine, bu hususun taraflara ihtaratına, (Gerekçeli hükmün tebliği ile ihtaratına)
5- 6100 Sayılı HMK nın 331/2.nci maddesi 1. cümlesi uyarınca, bu dava dosyasına ilişkin harç ve yargılama giderlerinin görevli ve yetkili mahkemede değerlendirilmesine,
6-Dava dosyasının kesinleşmesi üzerine, iki (2) haftalık yasal süre içerisinde, taraflardan herhangi birinin, ilgili mahkemeye dava dosyasının gönderilmesini talep etmemesi halinde, ilgili dava dosyasının mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından mahkeme hakiminin önüne getirilmesine,
Dair; 6100 sayılı HMK.'nun 341. ve devamı maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/03/2023
Katip ...
¸e-imzalıdır


Hakim ...
¸e-imzalıdır



Full & Egal Universal Law Academy