Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu 2014/13 Esas 2014/11 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2014/ 13
Karar No: 2014 / 11
Karar Tarihi: 07.03.2014

(1602 S. K. m. 15, 16, 47, 56, 57) (6100 S. K. m. 34, 36, 46, 47, 48, 61, 63, 447, 448)

Davacı, 11.04.2013 tarihinde kayıt altına alınan dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; 2012 yılında sicil üstleri tarafından hakkında takdir edilen sicil notlarının objektif ve adil gerçekleştirilmediğini belirterek, 2012 yılı l’inci ve 2’nci sicil üstü sicil işlemlerinin iptalini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyası, AYİM Genel Sekreterliğinin 04.03.2014 tarihli, GENSEK: 2013/1377/İda.İşl.Md. sayılı yazısıyla işlemleri tamamlandığından 1602 sayılı Kanun'un 47’nci maddesi uyarınca karar verilmek üzere AYİM 1’nci Dairesine gönderilmiştir.

AYİM l’nci Dairesinin; 05 Mart 2014 tarih ve 2013/697 Esas, 2014/211 Karar sayılı kararında; “ ...davacının 2012 yılı 1 ’nci ve 2’nci sicil üstü sicil işlemlerinin iptali istemiyle AYİM 1’nci Daire Başkanlığında açılan bu davanın görüleceği heyetteki Daire Başkanı Hâkim Albay Dr. Celâl IŞIKLAR ve Üyeler Hâkim Albay Dr. Cemil ÇELİK ile Topçu Kurmay Albay Salih BUÇUKOGLU'nun 05.03.2014 tarihli dilekçelerinde çekilme talebinde bulundukları anlaşılmaktadır. Yargılamanın devamı için bu taleplerin karara bağlanması gerektiği noktasında şüphe yoktur. Davayı görecek heyette bulunan ve çekilme talep eden Başkan ve Üyelerin ikiden fazla olması karşısında anılan taleplerin AYİM Daireler Kurulunda karara bağlanması gerekmektedir./Yukarıda açıklanan nedenlerle; AYİM 1’nci Dairesinde görevli Daire Başkanı Hâkim Albay Dr. Celâl IŞIKLAR ve Üyeler Hâkim Albay Dr. Cemil ÇELİK ile Topçu Kurmay Albay Salih BUÇUKOGLU'nun çekilme talepleri hakkında karar verme görev ve yetkisinin Daireler Kuruluna ait olması nedeniyle Dairemizin 2013/697 esas numarasına kayıtlı dava dosyasının AYİM DAİRELER KURULUNA TEVDİİNE,. ” denilerek dosyanın AYİM Daireler Kuruluna tevdiine karar verilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Davacının, 2012 yılında sicil üstleri tarafından hakkında takdir edilen sicil notlarının objektif ve adil gerçekleştirilmediğini belirterek, 2012 yılı l’nci ve 2’nci sicil üstü sicil işlemlerinin iptalini talep ve dava ettiği, davacıya ait bir başka davada vekilinin, 11.05.2012 tarihinde Ödemiş 2’nci Asliye Hukuk Mahkemesinde, 17.05.2012 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacının 2011 Eylül atamaları ile Şırnak ilinden Hakkari İl J.K.lığı emrine atandığını, 10.10.2011 tarihinde göreve başladığını, il içi atamalar ile 12.10.2011 tarihinde Hakkari İl J.K.lığı merkezinde patlayıcı madde imha uzmanı olarak görevlendirildiğini, 2012 Mayıs atamaları ile de Şemdinli İlçe J.K.lığı emrine atandığını, yapılan atama işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek iptaline ve öncelikle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava ettiği, yapılan yargılama sonucunda AYİM l’nci Dairesinin 20.11.2012 tarih ve 2012/740- 1250 Esas ve karar sayılı kararıyla; “...davacının sağlık sorunları nedeniyle ihtisas dışına çıkarıldığı, bu nedenle il içi atamaya tabi tutulması gerektiği, rahatsızlığı da dikkate alınarak ihtiyaç hasıl olan ve görev yoğunluğu nispeten daha az olan Şemdinli İlçe J.Kliği Hiz. ve Mhf. Tk.K.lığı görevine atandırıldığı hususları nazara alındığında; dava konusu il içi atama işleminin hizmetin etkin ve verimli şekilde yürütülmesi amacıyla tesis edildiği, bu itibarla; idarece takdir yetkisinin kişi yararı ile kamu yararı arasında bir denge gözetilerek ve hizmetin aksatılmadan yürütülmesi esası nazara alınmak suretiyle kamu yararı amacına yönelik olarak kullanıldığı anlaşıldığından, dava konusu il içi atama işleminde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır..." denilerek yasal dayanaktan yoksun davanın reddine karar verildiği, AYİM l’nci Dairesinin 16.04.2013 tarih ve 2013/480-448 Esas ve Karar sayılı kararıyla davanın reddine dair bu karara yönelik davacı vekilince yapılan karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği, davacıya ait bir başka davada vekilinin, 28.11.2012 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 2011 yılı genel atamaları ile Şırnak İl J.K.lığı emrine, Eylül atamaları ile de Hakkari İl J.KJığı emrine atandığını, burada ihtisasına uygun şekilde çalıştırıldığını, ancak ihtisastan çıkarılması nedeniyle 2012 yılı Mayıs ayında Şemdinli İlçe J.K.lığı Hiz.Mhf.Ks.K.lığına atandığını, bilahare aynı yıl Eylül ayında bu kez Derecik J.Krk.K.lığına atandığını, bir yıllık süre içerisinde 4 kez atama gördüğünü, bu atamanın hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek atama işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava ettiği, yapılan yargılama sonucunda AYİM l’nci Dairesinin 16.04.2013 tarih ve 2012/1558 Esas, 2013/459 Karar sayılı kararıyla; “...davacının sağlık sorunları nedeniyle ihtisas dışına çıkarıldığı, bu nedenle il içi atamaya tabi tutulması gerektiği, psikiyatrik rahatsızlığı da dikkate alınarak ihtiyaç hasıl olan ve görev yoğunluğu nispeten daha az olan Şemdinli İlçe J.K.lığı Hiz. ve Mhf. Ks.K.lığı görevine atandırıldığı; psikiyatrik açıdan ciddi sağlık sorunları olduğu davalı idarece bilinmesine rağmen bu kez dava konusu 28.09.2012 tarihli il içi atama onayı ile, terör açısından çok kritik bir yer ve görev olan Şemdinli/Derecik J.Krk.K.lığı görevine atamasının yapıldığı, 04.12.2012 tarihli il içi atama onayı ile müteakiben de yapılan hatadan dönülerek sağlık sorunları nedeniyle kendisinden karakol komutanı olarak faydalanılamayacağı, halen istirahatlı olmamasına rağmen ruhsal açıdan sıkıntılı olduğu ve görev yaptığı karakolun birinci derece kritik yer olduğu gerekçeleriyle tekrar Şemdinli İlçe J.K.lığı Hiz.Mhf.Ks.K.lığına atamasının yapıldığı; bu itibarla, psikiyatrik rahatsızlığı nedeniyle sağlık sorunları bulunan ve bu nedenle de ihtisas kapsamından çıkarılan davacının Hakkari/Şemdinli ilçe J.K.lığı Hiz. ve Mhf.Ks.K.lığı görevinden çok kritik bir görev olan Şemdinli/Derecik Özel Tip J. Krk. K. lığına atama işleminin hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır... “ denilerek hukuka aykırı olduğu sonucuna varılan Hakkari/Şemdinli İlçe J.K.lığı Hiz. ve Mhf.Ks.K.lığı görevinden Şemdinli/Derecik Özel Tip J.Krk.K.lığına atama işleminin iptaline karar verildiği, iptal kararı sonrasında bir başka davada vekilinin, 17.06.2013 tarihli olup 18.06.2013 tarihinde Ödemiş l’nci Asliye Hukuk Mahkemesinde, 26.06.2013 tarihinde AYİM’de kayıt altına alınan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Hakkari Valiliğinin 28.09.2012 tarihli atama kararı ile Şemdinli/Merkez Garnizonundan, Şemdinli/Derecik Garnizonuna atandığını, yasal dayanağı olmayan bu atama işleminin iptali amacıyla açtıkları dava neticesinde l’nci Dairenin 16.04.2013 tarihli, 2012/1558 Esas ve 2013/459 Karar sayılı kararı ile de dava konusu atama işleminin iptaline hükmedildiğini, hukuka aykırı olan bu atama işlemi nedeniyle müvekkilinin uğradığı bu haksızlık karşısında duyduğu acı ve elemin etkisiyle manevi zarara uğradığını, bu manevi zararın tazmini amacıyla 15.000 TL manevi tazminatın, müvekkilinin hak kazandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile beraber ödenmesine karar verilmesini talebiyle açtığı davanın AYİM 1 ’nci Dairesinin 2014/7 Esasına kayıtlı olarak devam ettiği, bir başka davada vekilinin, 18.06.2013 tarihli olup 19.06.2013 tarihinde Ödemiş Asliye Hukuk Mahkemesinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmek üzere kayıt altına alınan dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında hukuka aykırı olarak üç atama işlemi yapıldığını, yapılan bu hukuka aykırı atamalar sebebiyle müvekkilinin bulunduğu yerden kilometrelerce ileriye gittiğini, bulunduğu ortamın, arkadaş çevresinin, iş çevresinin, kültürel durumunun, sosyal faaliyet ve mekanlarının sürekli değiştiğini, Atama yönetmeliğinde mevcut olmayan bir madde ışığında atama yapılmasının Anayasa’nın 2 ve 11 ’nci maddelerine aykırı olduğunu, yapılan atamanın ceza şeklinde olduğunu, oysa atamanın bir ceza olarak uygulanamayacağının evrensel bir geçerlilik olduğunu, mevzuatta bir garnizonda asgari yıl çalışılabilecekken, müvekkilinin son 7 ayda 3 kez atamaya tabi tutulduğunu, bu durumun Atama yönetmeliğine aykırı olduğunu, AYİM l’nci Dairede görülen davada, gerek ilk derece mahkemesi, gerekse karar düzeltme aşamasında karar veren (5) üyenin verdiği kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; 46/la-c-ç-e maddelerine aykırılık teşkil ettiğini, davalı idare ve elemanlarının hizmet kusuru nedeniyle müvekkilinin uğradığı bu haksızlık karşılığında duyduğu acı ve elemin ruhunda yarattığı tahribat karşılığında uğradığı manevi zararı tazminle sorumlu tutulması gerektiğini belirterek, müvekkili hakkında AYİM’de atama işleminin iptali istemiyle açtıkları davada, davanın reddine ve karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bir işlem olduğundan, 35.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte AYİM’in idari yönden bağlı olduğu Davalı Milli Savunma Bakanlığından alınarak taraflarına verilmesi talebiyle Milli Savunma Bakanlığına karşı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda dava açtığı, AYİM Genel Sekreterliğinin 04.03.2013 tarihli, GENSEK: 2013/1377/İda.İşl.Md. sayılı yazısıyla işlemleri tamamlandığından 1602 sayılı Kanun'un 47’nci maddesi uyarınca karar verilmek üzere AYİM l’nci Dairesine gönderilen, Davacının, 2012 yılı l’inci ve 2’nci sicil üstü sicil işlemlerinin iptali talebiyle açılan dava esnasında, Birinci Daire Başkanı Hak.Alb. Dr. Celâl IŞIKLAR ile Üyeler Hak.Alb. Albay Dr. Cemil ÇELİK ve Top.Kur.Alb.Salih BUÇUKOĞLU’nun çekilme taleplerini içeren dilekçe verdikleri, çekilme dilekçelerinde; ”7. Davacı .... tarafından açılan birden fazla atama işlemlerinin bir kısmında red kararı vermiş olmam sebebiyle, Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna tazminat davası açılmış olup, bu konuda tarafıma ihbarda bulunulmuştur. Bu dava devlet aleyhine açılmış ise de, bu husus, HUMK gereği doğrudan hâkime karşı dava açılamamasından kaynaklanmaktadır. Davacı, bu davada diğer heyet üyeleriyle beraber benim de doğrudan ve ismen adımı belirtip kusurlu olarak aleyhine karar verdiğimi iddia etmektedir. 2. HUMK’nun 36'ncı maddesinin l’nci fıkrası, bizzat hâkimin veya bir tarafın kendisinin tarafsızlığından şüphe duymasını değil, objektif olarak “hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep bulunmasını” red ve/veya çekilme saymıştır. 3. HUMK’nun 36’ncı maddesinin ikinci cümlesinde, bentlerde sayılan sebeplerin bu şüphenin varlığına kanuni karine teşkil ettiği belirtilmiştir. Buna göre, birinci cümlenin çerçevesine daha hafif takdiri hallerin girdiği ve bu sebeple davadan çekilebileceği açıktır. Önemli olan bunun başka bir kurul tarafından takdiridir. 4. Bu sebeplerle, 1602 Sayılı Kanunun 56 ve 57’nci maddeleri ile HUMK’nun 37’nci maddesinin gönderme yaptığı 36’ncı maddesinin 1 ’nci fıkrasının 1 ’nci cümlesi ile d bendi uyarınca, davadan çekiliyorum. ”, "Davacı hakkında 2012/740-1250 Esas Karar sayılı davada dosyasında vermiş olduğum kararla ilgili olarak, davacı vekili tarafından MSB aleyhine tazminat davası açılmıştır. Bu dava bana ihbar yoluyla bildirilmiştir. Davacı vekili, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde 11.04.2013 tarihinde kayda geçen dilekçesiyle 2012 yılı 1 ’nci ve 2 ’nci sicil üstü sicil işlemlerinin iptali talebinde bulunmuştur. Söz konusu bu talebe ilişkin 2013/697 Esas nolıı davada; mahkeme heyetinde yer alan hâkimlerden biriyim. İş bu davayı yürütürken tarafsız olacağım hususunda herhangi bir tereddüdüm bulunmamaktadır. Ancak daha önce vermiş olduğum karar nedeniyle açılmış bir tazminat davası olduğu için, iş bu derdest 2013/697 Esas nolu davada taraflar açısından tarafsız kalamayacağım kaygısı oluşabilir. İş bu davayı yürütürken oluşabilecek olumsuz yargıların ve değerlendirmelerin ortadan kaldırılması açısından, davaya hakim sıfatıyla bakıp bakmama hususunda başka bir kurul tarafından değerlendirme yapılması maksadıyla davadan çekilmeyi talep ediyorum. ” denilerek davacının açmış olduğu ve halen AYİM’de derdest olan 2013/697 Esas nolu davadan çekildikleri anlaşılmaktadır.

AYİM Birinci Dairesinin Başkanı ve Üyeleri Hak.Alb. Dr. Celâl IŞIKLAR, Hak.Alb. Albay Cemil ÇELİK ve Top.Kur.Alb. Salih BUÇUKOĞLU’nun çekilme talepleri olduğundan 1602 Sayılı kanunun 15, 16 ve 57’nci maddeleri uyarınca talepleri incelemek üzere AYİM Daireler Kurulu asil ve yedek üyelerden oluşturulmuştur.

AYİM l’nci Dairesinin 16.04.2013 tarih ve 2013/480-448 Esas ve karar sayılı kararıyla davanın reddine ve bu karara yönelik davacı vekilince yapılan karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi sonrasında, Davacı vekilinin 18.06.2013 tarihli olup 19.06.2013 tarihinde Ödemiş Asliye Hukuk Mahkemesinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmek üzere kayıt altına alınan dava dilekçesiyle, müvekkili hakkında AYİM’de atama işleminin iptali istemiyle açtıkları davada, davanın reddine ve karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bir işlem olduğundan, 35.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte AYİM’in idari yönden bağlı olduğu Davalı Milli Savunma Bakanlığından alınarak taraflarına verilmesi talebiyle Milli Savunma Bakanlığına karşı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılan dava nedeniyle, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 36’ncı maddesinde yer alan; "Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:., d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması” hükmü nedeniyle, 2013/697 Esasına kayıtlı olan davada bu hususun başka bir kurul tarafından değerlendirilmesi, 2013/697 Esasına kayıtlı olan davada taraflar açısından tarafsız kalınamayacağı kaygısının oluşabileceği, bu davayı yürütürken oluşabilecek olumsuz yargıların ve değerlendirmelerin ortadan kaldırılması açısından, davaya hakim sıfatıyla bakıp bakmama hususunda başka bir kurul tarafından değerlendirme yapılması maksadıyla AYİM Birinci Daire Başkanı ve İki Üyesinin davadan çekildikleri anlaşılmakta olup Daireler Kurulunca çözümlenmesi gereken husus da, iş bu çekilme talepleridir.

1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kanununun 56’ncı maddesinde; bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunun hâkimin davaya bakmaktan memnuniyetini gerektiren haller, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihharı, bağlılığı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım ve duruşmanın inzibatına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

1602 Sayılı kanunun Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerinin çekilmesi ve reddi başlıklı 57’nci maddesinde; “Davaya bakmakta olan dairenin Başkan ve üyelerinin reddi istenirse, bunlar hariç tutulmak suretiyle, noksanı o daire üyelerinden tamamlanır. Noksan üyeler, o daireden tamamlanamaz ise Başkanlar Kurulu kararı ile diğer dairelerden alınacak üyelerle tamamlanır./ Ret istemi incelenir ve yerinde görülürse işin esası hakkında karar verilir./ Reddedilenler ikiden fazla ise, bu husus Daireler Kurulunda incelenir. Kurulca ret isteği kabul olunduğu takdirde davanın esası hakkında da karar verilir./ Başkan ve üyelerden ikiden fazlası davaya bakmaktan çekinirlerse, Daireler Kurulunda işin esası tetkik edilerek karara bağlanır./Daireler Kurulu Başkanının veya üyelerinden bir kısmının çekilmesi veya reddi halinde noksan üyeler 16’ncı maddenin 2 ’nci fıkrası hükmüne göre tamamlanır./ Savcılar da sebeplerini bildirerek çekilebilecekleri gibi taraflarca da reddedilebilirler. Bunların çekilme veya ret sebepleri, davaya bakmaya görevli Daire veya Daireler Kurulu tarafından incelenerek karara bağlanır” düzenlemesi yer almaktadır.

04.02.2011 Tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, aynı kanunun 448’nci maddesinde; bu kanun hükümlerinin tamamlanmamış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtilmiş, Kanununun 447’nci maddesinde; mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığım oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı belirtilmiştir.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun hâkimin “Yasaklılık Sebepleri” başlıklı 34’üncü maddesinde; "Hâkim, aşağıdaki hâllerde davaya bakamaz; talep olmasa bile çekinmek zorundadır:

a) Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.

b) Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.

c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında.

ç) Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.

d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.

e) Nişanlısının davasında.

f) İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada. ” düzenlemesi,

Aynı Kanununun hâkimin red sebebi hallerini belirten 36’ncı maddesinde; “Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:

a) Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.

b) Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği hâlde görüşünü açıklamış olması.

c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması.

ç) Davanın, dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olması.

d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması ” hükmü yer almaktadır.

1602 sayılı kanunun 56’ncı maddesi ile yapılan atıftan dolayı hâkimin davaya bakmaktan çekilmesi halinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre değerlendirilmesi gerekmektedir.

Hakimlerin önüne gelen davaları karara bağlama konusunda yasal sorumlulukları bulunmaktadır. Ancak yasa koyucu yapılan işin niteliği gereği yargı yetkisini kullanan hâkimlerin hangi hallerde davaya bakamayacakları halleri açık olarak düzenlemiştir. Bunlar; hâkimin reddini gerektiren nedenler ve hâkimin davaya bakma yasakları olarak iki başlık halinde karşımıza çıkmaktadır. Hâkimin davaya bakma yasakları, hâkimle davacı arasındaki akrabalık ve yasal temsil ilişkisine münhasır hallerdir. Bu haller sınırlı sayıdadır. Davada ise bu hallerden birisi bulunmamaktadır. Ancak hâkimin reddi nedenlerinin irdelenmesi gerekmektedir. Zira davacı talep etmese dahi hâkimin reddi gerekçelerinin bulunması halinde hâkim resen davadan çekilebilecektir. Bu davada da; davaya bakmakta olan hâkimlerden bir kısım çekilme dilekçesi verdikleri için ret sebeplerinin gözden geçirilmesi gerekmektedir.

6100 sayılı Kanunun 36’ncı maddesinde açık olarak; hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan birinin hâkimi reddedebileceği gibi hâkimin de bizzat çekilebileceği belirtilmektedir. Ancak tarafsızlıktan şüphe edilecek sebeplerin neler olduğu Kanunda açıkça yazılmamış, hangi hallerde hâkimin reddi sebeplerinin var olduğunun sayılması gerektiği bentler halinde sıralanmıştır. Çekilme dilekçesi veren hâkimlerin durumuna bu haller açısından baktığımızda; çekilen hâkimlerin davada, iki taraftan birine öğüt vermedikleri ya da yol göstermedikleri, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye görüşlerini açıklamadıkları, davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmedikleri veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmedikleri, davanın dördüncü derece de dâhil yansoy hısımlarına ait olmadığı anlaşılmaktadır.

AYİM l’nci Dairesinin 16.04.2013 tarih ve 2013/480-448 Esas ve karar sayılı kararıyla davanın reddine ve bu karara yönelik davacı vekilince yapılan karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesi sonrasında, Davacı vekilinin 18.06.2013 tarihli olup Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmek üzere, 19.06.2013 tarihinde Ödemiş Asliye Hukuk Mahkemesinde kayıt altına alınan dava dilekçesiyle, müvekkili hakkında AYİM’de atama işleminin iptali istemiyle açtıkları davada, davanın reddine ve karar düzeltme isteminin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bir işlem olduğundan, 35.000,00 TL manevi tazminatın işleyecek yasal faiziyle birlikte AYİM’in idari yönden bağlı olduğu Davalı Milli Savunma Bakanlığından alınarak taraflarına verilmesi talebiyle Milli Savunma Bakanlığına karşı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılan davanın, 2013/697 Esasına kayıtlı olan davada Hukuk Muhakemeleri Kanununun 36’ncı maddesinde yer alan; “Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebeb ” olup olmadığının, “d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması” olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46’ncı maddesinde; “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

(2) Tazminat davasının açılması, hâkime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz.

(3) Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.” hükmü,

Aynı Kanunun 47’nci maddesinde; “(1) Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca; bu Kurulun ilk derece mahkemesi sıfatıyla tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi ise Yargıtay Büyük Genel Kurulunca yapılır.

(2) Devletin sorumlu hâkime karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür.” hükmü,

Aynı Kanunun 48’inci maddesinde; “ (l)Tazminat davası dilekçesinde hangi sorumluluk sebebine dayanıldığı ve delilleri açıkça belirtilir; varsa belgeler de eklenir.

(2) Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder." hükmü,

Aynı Kanunun 61’inci maddesinde; “(1) Taraflardan biri davayı kaybettiği takdirde, üçüncü kişiye veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceğini düşünüyorsa, tahkikat sonuçlanıncaya kadar davayı üçüncü kişiye ihbar edebilir.

(2) Dava kendisine ihbar edilen kişinin de aynı şartlarda bir başkasına ihbarda bulunması mümkündür ve bu şekilde ihbar tevali ettirilebilir. ” hükmü,

Aynı Kanunun 63’üncü maddesinde; "(I) Dava kendisine ihbar edilen kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında davaya katılabilir.” hükmü yer almaktadır.

Yargıtay Genel Kurulunda açılan davanın husumet mevkiinde Milli Savunma Bakanlığı bulunmaktadır. Hukuk Muhakemeleri Kanunun belirtilen bu hükümleri dikkate alındığında, davanın ihbar edilmesinin davaya konu edilen kararda sorumlulukları bulundukları belirtilen hakimler hakkında açılmış bir dava olduğu anlamına gelmemektedir. Davacının vekili Yargıtay Genel Kurulunda açılan davada, kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması, duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması, hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması nedenlerine dayanarak, hâkimlerin yargılama faaliyetinden Devlet aleyhine tazminat davası açmıştır. Davacı vekilinin Yargıtay Genel Kurulunda açılan davaya ilişkin dilekçede bu hususlara yönelik belirttiği, ayrıntıları yukarıda belirtilen gerekçeler de göz önüne alındığında hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin de bulunmadığı anlaşılmaktadır. Taraflardan da bu yönde herhangi bir talep gelmemiştir. Tüm bu nedenlerle, objektif olarak hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebep, taraflar açısından tarafsız kalınamayacağı kaygısı oluşturabilecek bir durum bulunmadığı, çekilme sebebi olarak ileri sürülen nedenlerin, çekilmeye yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

AYİM Birinci Daire Başkanı Hâk. Alb. Dr. Celâl IŞIKLAR, üyeler Hâk. Alb. Dr. Cemil ÇELİK ve Top.Kur.Alb. Salih BUÇUKOĞLU’nun davadan çekilme taleplerinin REDDİNE,

Dosyanın AYİM Birinci Dairesine TEVDİİNE,

07 MART 2014 tarihinde OYBİRLİĞİYLE ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy