Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu 2013/24 Esas 2013/19 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2013/ 24
Karar No: 2013 / 19
Karar Tarihi: 19.04.2013

(2709 S. K. m. 138) (1602 S. K. m. 15, 16, 56, 57) (6100 S. K. m. 34, 38, 42, 447, 448)

Davacı, 06.12.2012 tarihinde Gölcük 1'inci Asliye Hukuk Mahkemesine verdiği,, 10.12.2012 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen kararın düzeltilmesi istemli dilekçesinde, kararın düzletilmesini talep ettiği, bu talebinin AYİM 3'üncü Dairesinin 27.12.2012 tarih ve 2012/1915-2457 E.K. sayılı kararı ile reddedilmesi üzerine, 18.01.2013 tarihinde Gölcük 1'inci Asliye Hukuk Mahkemesinde, 25.01.2013 tarihinde de AYİM kayıtlarına geçen kararın düzeltilmesi istemli dilekçesinde özetle; AYİM 3'üncü Dairesinin, hukukun ölçülülük ilkesi gereği şahsının hukuki safahatı, psikolojik geçmişi ve mesleki başarıları ile Dz. P. Yzb....'nın hukuki safahatı ve psikolojik geçmişinin araştırılmadığını, savcılık düşüncesinden sonra yazdığı dilekçesinde belirttiği tanıkların dinlenmediğini, kendisi hakkında olumlu görüş bildiren ikinci ve üçüncü sicil amirlerinin dava ile ilgili görüşlerinin alınmadığını, şahsının dinlenmediğini, bu hususların hepsinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, ayrıca AYİM Başsavcılık düşüncesinin de 3'üncü Daire tarafından hiç dikkate alınmadığını belirterek, Anayasanın vermiş olduğu reddi hakim hakkı gereği yargılamanın 3'üncü Daire haricindeki herhangi başka bir dairede görülmesini ve AYİM 3'üncüDairesinin 01.12.2012 tarih ve 2012/746-2163 E.K. sayılı kararının düzeltilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Deniz Kuvvetleri Komutanlığında astsubay olarak görev yaptığı, astsubaylıktan muvazzaf subay temin edilmesine yönelik Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 19.09.2011 tarihli emrine istinaden 2012 yılı astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavına girmek için başvuruda bulunduğu, söz konusu sınava girmek için yaptığı başvurusunun kabul edilmediği, bunun üzerine davacının kabul edilmeme işlemin iptali istemiyle AYİM'de dava açtığı, AYİM 3'üncü Dairesi tarafından 01.11.2012 tarihinde 2012/746-2163 E.K. sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, davacının kararın düzeltilmesi talebinde bulunması üzerine AYİM Üçüncü Dairesinin 27 Aralık 2012 tarihinde 2012/1915-2457 E.K. sayılı karar ile dilekçenin reddine karar verdiği, davacının kararın düzeltilmesi talebiyle ilgili olarak yenileme dilekçesi verdiği, AYİM Üçüncü Dairesinin, 04.04.2013 tarih 2013/460-482 E.K. sayılı kararı ile; "....davacının, Anayasanın vermiş olduğu reddi hakim hakkı gereği yargılamanın 3 'üncü Daire haricindeki herhangi başka bir Dairede görülmesini talep etmekle, düzeltilmesi istenilen kararı veren heyetin tamamını reddetmiş olduğu ve davacının bu talebinin, hakimin reddi niteliğinde olduğu... " belirtilerek, bu talebin öncelikle Daireler Kurulunda görüşülüp karara bağlanması gerektiği açıklanarak, dosyanın AYİM Daireler Kuruluna tevdiine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Davacı dilekçesinde hakimin reddi ile ilgili bölümde, "Anayasanın vermiş olduğu 'reddi hakim ' gereği yargılamanın 3 'üncü Daire haricindeki herhangi başka bir dairede görülmesini" talep ettiğinden, bu talebin AYİM Üçüncü Dairesinde davacıyla ilgili kararı veren Üçüncü Dairenin Başkanı, Üyeler Hak. Alb. Aydan AL, Hak. Alb. Muhittin KARATOPRAK, J. Kur. Alb. Güven ŞAĞBAN ve Hv. Svn. Kur. Alb. SadrettinAÇIKSÖZ'ün reddi talebinde bulunulduğu kabul edilerek, 1602 Sayılı kanunun 15, 16 ve 57'nci maddeleri uyarınca talebi incelemek üzere AYİM Daireler Kurulu; kararı veren hakimler katılmaksızın asil ve yedek üyelerden oluşturulmuştur.

1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kanununun 56'ncı maddesinde; bu kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde İdari Yargılama Usulü Kanunu ile Hukuk Usulü Muhakemeleri kanunun hakimin davaya bakmaktan memnuniyetini gerektiren haller, ehliyet, üçüncü şahısların davaya katılması, davanın ihbarı, bağlılığı, tarafların vekilleri, feragat ve kabul, teminat, mukabil dava, bilirkişi, keşif, delillerin tespiti, yargılama giderleri, adli yardım ve duruşmanın inzibatına ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

1602 Sayılı kanunun Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkan ve üyelerinin çekilmesi ve reddi başlıklı 57'nci maddesinde; "Davaya bakmakta olan dairenin Başkan ve üyelerinin reddi istenirse, bunlar hariç tutulmak suretiyle, noksanı o daire üyelerinden tamamlanır. Noksan üyeler, o daireden tamamlanamaz ise Başkanlar Kurulu kararı ile diğer dairelerden alınacak üyelerle tamamlanır./ Ret istemi incelenir ve yerinde görülürse işin esası hakkında karar verilir./ Reddedilenler ikiden fazla ise,bu hususDaireler Kurulunda incelenir. Kurulca ret isteği kabul olunduğu takdirde davanın esası hakkında da karar verilir./Başkan ve üyelerden ikiden fazlası davaya bakmaktan çekinirlerse, Daireler Kurulunda işin esası tetkik edilerek karara bağlanır./ Daireler Kurulu Başkanının veya üyelerinden bir kısmının çekilmesi veya reddi halinde noksan üyeler 16'ncı maddenin 2'nci fıkrası hükmüne göre tamamlanır./ Savcılar da sebeplerini bildirerek çekilebilecekleri gibi taraflarca da reddedilebilirler. Bunların çekilme veya ret sebepleri, davaya bakmaya görevli Daire veya Daireler Kurulu tarafından incelenerek karara bağlanır" düzenlemesi yer almaktadır.

04.02.2011 Tarih ve 27836 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, aynı kanunun 448'nci maddesinde; bu kanun hükümlerinin tamamlanmamış işlemleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı belirtilmiş, Kanununun 447'nci maddesinde; mevzuatta yürürlükten kaldırılan 18.06.1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamaların, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılacağı açıklanmıştır.

Hukuk Muhakemeleri Kanununun hakimin "Yasaklılık Sebepleri" başlıklı 34'üncü maddesinde; "Hakim, aşağıdaki hallerde davaya bakamaz; talep olmasa bile çekinmek zorundadır:

a) Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.

b) Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.

c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında, ç) Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.

d)Üçüncü derece de dahil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.

e) Nişanlısının davasında.

f)İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada. " hükmü,

Aynı Kanununun hakimin ret sebebi hallerini belirten 36'ncı maddesinde; "Hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde, taraflardan biri hakimi reddedebileceği gibi hakim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hallerde, hakimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir:

a)Davada, iki taraftan birine öğüt vermiş ya da yol göstermiş olması.

b)Davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklamış olması.

c)Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması.

ç) Davanın, dördüncü derece de dahil yansoy hısımlarına ait olması.

d) Dava esnasında, iki taraftan birisi ile davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması" hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun "Red usulü başlıklı 38'nci maddesinde; "(1) Hakimin reddi sebebini bilen tarafın, ret en geç ilk duruşmada ileri sürmesi gerekir.

Taraf, red sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç öğrenmeden sonraki ilk duruşmada, yeni bir işlem yapılmadan önce bu talebini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret talebi dinlenmez... " hükmü yer almaktadır.

AYİM Başkanlar Kurulunun 09.12.2005 tarih 118 sayılı kararında; Atanma, yer değiştirme, ayırma, nasıp, sicil, kıdem, rütbe ve terfi işlemleri ile ilgili iptal tam ve yargı davalarına Birinci Daire tarafından, Askerlik işlemleri, Askeri öğrenci, Harp Akademileri, Yedek Subay ve GATA Kanunlarından doğan işlemler, Devlet Memurları ile ilgili işlemlerle ilgili iptal ve tam yargı davaları, idari eylemden doğan tam yargı davalarına İkinci Daire tarafından, Birinci ve İkinci Dairesinin görevleri dışında kalan diğer idari işlemlerden doğan iptal ve tam yargı davalarına Üçüncü Daire tarafından bakılacağı belirtilmektedir.

Hakimin reddi talebini çözmeden önce, hakimin yapmış olduğu görevin niteliğine ve bu konudaki anayasal duruma da göz atmak gerekmektedir. Anayasanın 138'nci maddesinde; hakimlerin görevlerinde bağımsız oldukları, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar verecekleri, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceği, genelge gönderemeyeceği, tavsiye ve telkinde bulunamayacağı, görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamayacağı, görüşme yapılamayacağı veya herhangi bir beyanda bulunulamayacağı, Yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organların ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği belirtilmektedir.

Anayasanın 139'uncu maddesinde de; hakimler ve savcıların azlolunamayacağı, kendileri istemedikçe Anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamayacakları; bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa, aylık, ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamayacakları belirtilmektedir.

Görüldüğü üzere, hakimler, görevlerini ifa ederlerken hiçbir kamu görevlisinin sahip olmadığı yasal koruma ile donatılmışlardır. Bu teminatın sağlanmasının nedeni ise yargılama faaliyetinin adil bir şekilde yürütülmesinin istenmesidir. Sağlanan bu teminatlar nedeniyle hakim, her türlü baskı altında dahi adil bir şekilde karar vermek zorundadır. Hiç şüphesiz hakim adil bir şekilde karar verse dahi bu kararlardan rahatsızlık duyacak kişi ve merciler bulunacaktır.

Bunların yanında diğer kamu görevlerinde olduğu gibi askeri hakimlerin de önüne gelen davaları karara bağlama konusunda yasal sorumlulukları bulunmaktadır. Bu sorumluluklarını yasal engeller dışında yerine getirmedikleri zaman olayın mahiyetine göre görevini ihmal etmiş olacakları gibi duruma göre görevi kötüye kullanma suçunu dahi işleyebileceklerdir. Ancak yasa koyucu yapılan işin niteliği gereği yargı yetkisini kullanan hakimlerin hangi hallerde davaya bakamayacakları halleriaçık olarak düzenlemiştir. Bunlar; hakimin reddini gerektiren nedenler ve hakimin davaya bakma yasaklan olarak iki başlık halinde karşımıza çıkmaktadır. Hakimin davaya bakma yasaklan, hakimle davacı arasındaki akrabalık ve yasal temsil ilişkisine münhasır hallerdir. Bu haller sınırlı sayıdadır. Davada ise bu hallerden birisi bulunmamaktadır.

Davacının talebini yukarıda belirtilen mevzuat çerçevesinde değerlendirdiğimizde; davacının açmış olduğu astsubaylıktan subaylığa geçiş sınavına giriş başvurusunun reddi işleminin iptaline ilişkin dava 3'üncü Dairenin Başkanı ve yukarıda belirttiğimiz üyeleri tarafından reddedilmiştir.

Davacı 10.12.2012 tarihinde karar düzeltme talebinde bulunurken, "...Anayasanın vermiş olduğu reddi hakim hakkı gereği yargılamanın 3'üncü Daire haricindeki herhangi başka bir Dairede görülmesini... " talep etmiştir. Ancak mahkeme dilekçedeki usul eksikliği nedeniyle 27 Aralık 2012 tarihinde dilekçenin reddine karar vermiştir. Davacı aynı mahiyetteki dilekçesini 25 Ocak 2013 tarihinde AYİM'e vererek tekrar karar düzeltme talebinde bulunmuş, ayrıca "...Anayasanın vermiş olduğu reddi hakim hakkı gereği yargılamanın 3 'üncü Daire haricindeki herhangi başka bir Dairede görülmesini... " talep etmiştir. Davacının bu talebi, açmış olduğu davanın reddine karar veren hakimlerin reddi talebi olarak değerlendirilmiştir.

Yukarıda belirtildiği üzere, 6100 sayılı Kanunun 36'ncı maddesinde açık olarak; hakimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde, taraflardan birinin hakimi reddedebileceği gibi hakimin de bizzat çekilebileceği belirtilmektedir. Ancak tarafsızlıktan şüphe edilecek sebeplerin neler olduğu Kanunda açıkça yazılmamış, hangi hallerde hakimin reddi sebeplerinin var olduğunun sayılması gerektiği ise 6 bent halinde sıralanmıştır. Davaya bakan hakimlerin durumuna bu haller açısından baktığımızda; hakimlerin davada, iki taraftan birine öğüt vermediği ya da yol göstermediği, davada iki taraftan birine veya üçüncü kişiye görüşlerini açıklamadıkları, davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmedikleri veya hakim ya da hakem sıfatıyla hareket etmedikleri (bu hal ilk derece mahkemesi olan yargı kolunda, temyiz mercilerinde görev yapan ancak daha önce aynı davada ilk derece mahkemesinde de aynı konuya karar veren hakimleri ilgilendirmektedir.), davanın dördüncü derece de dahil yansoy hısımlarına ait olmadığı, dava esnasında, taraflarla aralarında bir düşmanlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan dosya kapsamından; davanın reddine karar veren hakimlerin taraflı davrandıklarını dair bir amere de bulunmamaktadır. Hakimin reddi sebeplerinin bulunmadığı bir durumda, davacının talebiyle dosyanın başka bir dairede görülmesine karar vermek ise; tabii hakim ilkesine aykırılık teşkil edeceği gibi AYİM Dairelerinin görev alanlarını belirleyen yasal mevzuata da aykırılık teşkil edecektir. Sonuç olarak davacının talebiyle ilgili hakimin reddi sebepleri bulunmadığından talebin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

6100 Sayılı kanunun 42'nci maddesinde ret talebinin kötü niyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi halinde talepte bulunulanların her biri hakkında beş yüz Türk lirasından beş bin Türk lirasınakadardisiplinparacezasınahükmolunacağıbelirtilmektedir.

Davacının ise "hakimin reddi talebi"ni bir anayasal hak olarak gördüğü anlaşıldığından, dosya kapsamından da kötü niyetli olarak hareket ettiği yönünde bir emare görülmediğinden; Hakimin reddi talebinin kötü niyetle yapılmadığı kanaatine varılmıştır. Bu nedenle disiplin para cezasına hükmedilmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-AYİM Üçüncü Daire Başkanı Hak. Alb. Gürbüz GÜMÜŞAY, üyeler Hak. Alb. Mehmet Aydan AL, Hak. Alb. Muhittin KARATOPRAK, J. Kur. Alb. Güven ŞAĞBAN ve Hv. Svn. Kur. Alb. Sadrettin AÇIKSÖZ hakkındaki reddi hakim taleplerinin REDDİNE,

2- Disiplin para cezası tayinine YER OLMADIĞINA,

3-Davacının karar düzeltme talebi ve diğer talepler hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın AYİM Üçüncü Dairesine TEVDİİNE,

19 Nisan 2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy