Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu 2010/9 Esas 2010/30 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: Daireler Kurulu
Esas No: 2010/ 9
Karar No: 2010 / 30
Karar Tarihi: 18.06.2010

(2709 S. K. m. 9, 125, 138, 139, 145) (357 S. K. m. 12, 22) (926 S. K. m. 50) (1602 S. K. m. 64) (ANY. MAH. 08.10.2009 T. 2006/105 E. 2009/142 K.) (AYDK. 27.05.1999 T. 1998/59 E. 1999/91 K.)

Davacı, 22.02.2010 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde kayda geçen dilekçesinde özetle: Askeri Yargıtay'da Hakim albay rütbesiyle Tetkik Hakimi olarak görev yaparken, Yüksek Askeri Şuranın 01.08.1997 tarihli ve 1997/4 sayılı kararına dayalı olarak 04.08.1997 tarihli ve 1997/37 sayılı üçlü kararnameyle emekliye sevk edilmesi üzerine söz konusu işlemin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde açtığı davanın, Daireler Kurulu tarafından, Anayasanın 125'inci maddesi uyarınca YAŞ kararlarının hukuki denetim dışı bırakıldığı gerekçe gösterilerek oyçokluğuyla reddedildiğini; oysa aynı Daireler Kurulunun, Hakim Albay ...'nın YAŞ Kararına istinaden üçlü kararname ile kadrosuzluktan emekliye ayrılmasına yönelik olarak açtığı davayı kabul ettiğini ve Anayasaya aykırılık iddialarını da ciddi bularak işi Anayasa Mahkemesine taşıdıktan sonra işlemi iptal ettiğini; kendi davasının reddedilmesinin yargılamayı yapan hakimlerin baskı altında kaldıklarını gösterdiğini; Anayasa Mahkemesinin 08.01.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 08.10.2009 tarihli ve Esas No:2006/105, Karar No: 20009/142 sayılı Kararı ile, 357 sayılı Askeri Hakimler Kanununun, askeri hakimlere subay sicili düzenlenmesine ilişkin bazı hükümlerinin, askeri mahkemelerin bağımsızlığına ve hakimlik teminatına aykırı bulunarak iptal edildiğini, bu iptal kararının aynı zamanda Askeri Hakimlerin YAŞ kararıyla ihraçlarının hukuksuzluğunu tescil ettiğini; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının yargılamanın yenilenmesi nedeni olarak kabul edilmesinin gerektiğini; Danıştay İdari Davalar Kurulunun 19.04.2007 tarihli ve Esas No: 2005/2988, Karar No:2007/555 sayılı Kararı ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulunun 27.05.1999 tarihli ve Esas No: 1998/59, Karar No: 1999/91 sayılı Kararı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1'nci Dairenin 28.02.1995 tarihli ve Esas No:1995/79, Karar No: 1995/209 sayılı Kararı ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1'nci Dairenin 15.11.1994 tarihli ve Esas No: 1994/1620, Karar No:1994/1284 sayılı Kararının bu yönde olduğunu; her ne kadar Anayasanın 153'üncü maddesinde Anayasa Mahkemesi İptal Kararlarının geriye yürümeyeceği hükme bağlanmış ise de, bu ilkenin lafzi ve katı şekilde yorumlanması halinde hukuk devleti ilkesine aykırı sonuçların doğacağını, nitekim uygulama ve öğretide konunun tartışıldığını ve Anayasa Mahkemesi iptal kararının görülmekte olan davanın taraflarını istisnai olarak bağlayacağının ve davanın konusu olan işlemle ilgili olarak uygulanmasının gerektiğinin kabul edildiğini; daha önce dava konusu yaptığı Türk Silahlı Kuvvetleri'nden re'sen ayırma işleminin esasının idari sicil amirlerinin düzenledikleri sicile dayandığını, bunun da Anayasaya aykırı olduğunun Anayasa Mahkemesinin 08.01.2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan iptal kararı ile kesinlik kazandığını; idarenin dava konusu işleminin yok hükmünde olduğunu belirterek yargılamanın yenilenmesi talebinin kabulü ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulunun hakkında verdiği red kararının kaldırılmasını ve davasının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre, davacı hakkında Askeri Yargıtay'da Tetkik Hakimi olarak görev yapmakta iken Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir kanaatli sicil düzenlenmesi üzerine, Yüksek Askeri Şuranın 01.08.1997 tarihli ve 97/4 sayılı Kararıyla, 357 sayılı Askeri Hakimler Kanununun 22'nci maddesinin (C) bendinin son tümcesi, 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50'nci maddesinin (c) bendi hükümleri uyarınca disiplinsizlik nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılmasına karar verildiği; Yüksek Askeri Şura kararına dayanılarak hazırlanan üçlü kararname ile de Türk Silahlı Kuvvetleri'nden resen ayırma işlemi tesis edildiği; bilahare davacının, Disiplinsizlik nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetleri'nden resen ayırma işleminin iptali ile uğradığı zararların tazmin hakkının saklı tutulması istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde dava açtığı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulu tarafından yürütülen yargılama sonunda 08.04.1999 tarihli ve Esas No: 1998/31, Karar No: 1999/48 sayılı Karar ile davacının yöneldiği madde hakkında yasal olarak Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamayacağından Anayasaya aykırılık iddiasının reddine; (Anayasanın 125/2'nci maddesinde yazılı yasama kısıntısı nedeniyle YAŞ kararlarının yargı denetimine kapalı olduğu gerekçesiyle) üçlü kararnamenin iptaliyle ilgili inceleme kabiliyeti bulunmayan davanın reddine; zararlarını tazmin hakkının saklı tutulması istemi hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireler Kurulunun oyçokluğu ile verdiği bu karara karşı davacının işbu başvuruyu yaparak yargılamanın iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Yukarıda özetlenen dilekçesinden açıkça anlaşıldığı üzere davacı, Anayasa Mahkemesinin 357 sayılı Kanunun 12'nci maddesinin bir bölümünü iptal eden Kararının bir yargılamanın iadesi sebebi olduğunu ileri sürmektedir.

Bilindiği üzere, askeri hakim sınıfı subaylar hakkında idari sicil düzenlenmesinin hukuki sebebini teşkil eden 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu'nun Sicil Belgeleri ve Sicil Üstleri başlıklı 12'nci maddesinin (B) bendi;

B) Subay sicil belgesini düzenlemeye ve sicil vermeye yetkili idari sicil üstleri:

Birinci sicil üstü: Sicili düzenlenecek askeri hakim subayın kuruluş bağlantısına göre nezdinde askeri mahkeme kurulan komutan veya askeri kurum amiri; Askeri Adalet İşleri Başkanlığı, Askeri Adalet Teftiş Kurulu Başkanlığı ve Askeri Yargı ile ilgili diğer idari hizmette bulunanlar için amir durumunda bulunan en az yüzbaşı rütbesindeki,

İkinci sicil üstü: Kuruluş bağlantısına göre birinci sicil üstünün bir üst görev yerinde bulunan, komutan veya amir durumundaki,

Üçüncü sicil üstü: Kuruluş bağlantısına göre ikinci sicil üstünün bir üst görev yerinde bulunan komutan veya amir durumundaki subay olup aşağıdaki istisnalar saklıdır.... hükmünü içermekteyken, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2009 tarihli ve 2006/105 Esas, 2009/142 Karar sayılı kararı ile; (B) bendinin ilk paragrafının ... Sicili düzenlenecek askeri hakim subayın kuruluş bağlantısına göre nezdinde askeri mahkeme kurulan komutan veya askeri kurum amiri; bölümünün Anayasanın 9, 138, 139 ve 145'inci maddelerine aykırı bulunarak iptaline karar verilmiş ve gerekçeli karar 08.01.2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanmıştır. Davacının yargılamanın iadesi nedeni olarak ileri sürdüğü Anayasa Mahkemesinin iptal kararı bu karardır.

Oysa Yüksek Askeri Şuranın davacı hakkındaki 26.05.1997 tarihli ve 97/1 sayılı Kararı, 357 sayılı Askeri Hakimler Kanununun 22'nci maddesinin (C) bendi ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50'nci maddesinin (c) bendi hükümlerine dayanmaktadır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen 357 sayılı Kanunun 12'nci maddesindeki kurallar, dava konusu re'sen emeklilik işleminin hukuki dayanağını oluşturmadığı gibi, söz konusu kurallar, iadesi talep edilen yargılamada herhangi bir şekilde uygulanmış da değildir. 357 sayılı Kanunun 12'nci maddesi ile 22'nci maddesi arasındaki benzerlik, her ikisinin de askeri hakimlere idari sicil belgesi düzenlenmesi yönünde hükümler içermesidir. Buna göre, Anayasa Mahkemesinin söz konusu iptal kararı, iadesi talep edilen yargılamaya ilişkin olarak yeni bir hukuki durum yaratmamaktadır. Olsa olsa, 357 sayılı Kanunun 22/ C maddesinin de Anayasaya aykırı olduğu yönündeki iddianın ciddi bulunması yönünde bir argüman olabilir ki, bu hususun tartışılabilmesi için öncelikle yargılamanın iadesini gerektirir bir neden olmalıdır.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun Yargılamanın iadesi başlığı altındaki 64'üncü maddesi aynen; Daireler ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında, aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla yargılamanın iadesi istenebilir.

a) Zorlayıcı sebepler dolayısıyla veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması;

b) Karara esas olarak alınan belgenin sahteliğine hükmedilmiş veya sahte olduğu, mahkeme veya resmi bir makam huzurunda ikrar olunmuş veya sahtelik hakkındaki hüküm karardan evvel verilmiş olup da yargılamanın iadesini isteyen kimsenin, karar zamanında bundan haberi bulunmamış olması;

c) Karara esas olarak alınan bir ilam hükmünün kesin hüküm halini alan bir kararla bozularak ortadan kalkması;

d) Bilirkişinin kasıtla gerçeğe aykırı beyan ve ihbarda bulunduğunun, hükümle tahakkuk etmesi;

e) Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması;

f) Vekil veya kanuni temsilci olmayan kimseler huzuru ile davanın görülüp karara bağlanmış bulunması;

g) Çekilmeye mecbur olan Başkan veya üyenin katılması ile karar verilmiş olması;

h) Tarafları ve sebebi aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir karar verilmesine sebep olabilecek bir madde yokken, aynı Daire veya diğer Daireler yahut Daireler Kurulu tarafından evvelki ilamın hükmüne aykırı bir karar verilmiş bulunması. hükmünü içermektedir.

Görüldüğü üzere Kanun koyucu, yargılamanın iadesi sebeplerini tek tek sayma yoluyla belirtmiştir. Sayılan bu nedenler tahdidi (sınırlayıcı) olup hakim/mahkeme tarafından genişletilemez. Genişletme yasağı anılan maddede ... aşağıda yazılı sebepler dolayısıyla... denilmek suretiyle açıkça ortaya konulmuştur.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin, Baraj Yasası olarak bilinen ve 926 sayılı Kanunda değişiklik yapan 3475 sayılı Kanunun uygulanması nedeniyle terfi edemeyen bir kısım personelin açmış olduğu iptal davalarında istisnai olarak, yargılamanın iadesi kurumunun amacından yola çıkılarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararı bir yargılamanın iadesi nedeni olarak kabul edilmiş ve davacı dilekçesinde bu kararlan emsal göstermiş ise de; önemle belirtmek gerekir ki, bu davalarda iptal edilmiş olan yasa kuralı, yargılamanın iadesi yoluna gelen davacılar hakkında uygulanmış olan yasa maddesidir. Oysa somut olayda, yukarıda etraflıca açıklandığı üzere davacının yargılamanın iadesi nedeni olarak ileri sürdüğü Anayasa Mahkemesinin iptal kararına konu yasa kuralı, görülmekte olan davada uygulanmış bir yasa kuralı değildir. Bu itibarla Anayasa Mahkemesinin iptal kararının yargılamanın iadesi nedeni olup olamayacağı teorik tartışmasına dahi girmeksizin, 357 sayılı Askeri Hakimler Kanununun askeri hakimlere idari sicil düzenlenebilmesine imkan tanıyan 12'nci maddesinin bir kısmının iptal edilmiş olmasının, davacı açısından bir yargılamanın iadesi sebebi oluşturmadığı açıktır.

Yukarıda belirtilen nedenlerle;

Yargılamanın yenilenmesi dilekçesinde ileri sürülen sebeplerin 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanun'unun 64 üncü maddesinde sayılan sebeplerden olmadığı sonucuna varıldığından davacının YARGILAMANIN YENİLENMESİ İSTEMİNİN REDDİNE,

18 Haziran 2010 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy