Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2013/903 Esas 2013/952 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2013/ 903
Karar No: 2013 / 952
Karar Tarihi: 11.07.2013

(AİHS m. 5) (2709 S. K. m. 90, 129) (1602 S. K. m. 21, 40, 45) (1632 S. K. m. 165, 168, 169, 170, 171, 179, 189, 191) (AYİM 24.05.2012 T. 2012/878 E. 2012/1404 K.) (KOÇ VE DEMİR - TÜRKİYE DAVASI)

Davacı, 28.06.2013 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesinde özetle; 2007-2009 yılları arasında görev yaptığı İstanbul-Şile ilçesi Ağva Jandarma Karakol Komutanlığında 20.04.2009 günü özel hayatına dikkat etmediği ve astlarının üzerinde komutan otoritesi tesis edemediği sebebiyle savunmasının alınarak İlçe Jandarma Komutanı tarafından 3 gün oda hapsi ile tecziye edildiğini, cezayı almasına müteakip önce geçici görevlendirme ile daha donra 2009 genel atamaları ile Maltepe Cezaevi J.Tb.K.lığı emrine atandığını, eski disiplin amiri tarafından verilen cezasının yeni birliğinde görev yaparken 23-26 Şubat 2010 tarihleri arasında Alemdağ Disiplin Ceza ve Tutukevi Müdürlüğünde infaz edildiğini, Askeri Ceza Kanununun 191/2’nci maddesine göre, tarafına eski görevli olduğu birlik veya kurumda ceza verilmiş olmasına rağmen ceza infaz edilmemiş ise bu cezanın infazının mümkün olmadığını, bu durumda eski amirinin mevcut cezasını kaldırması ve yeni amirinden bu eylemle ilgili cezalandırma talebinde bulunması, aynı eylemden dolayı yeni disiplin amirinin yine 6413 sayılı T.S.K. Disiplin Kanunu ile değişiklik yapılan As.C.K. madde 179’da öngörülen zamanaşımı süresine dikkat ederek As.C.K. 189’uncu maddesine göre cezayı tayin ve takdir etmesinin gerektiğini, hakkında tesis edilen disiplin cezası işleminin tesisinde bir sorun olmamakla beraber, söz konusu cezanın infazının usulen yanlış ve hukuka aykırı olduğunu düşündüğünü belirterek, hakkında tesis edilmiş disiplin cezası işleminin hukuka aykırı infazı şekli nedeniyle maddi ve manevi tazminat hakları saklı kalmak kaydı ile yok hükmünde sayılarak iptaline karar verilmesini talep ve dava etmektedir.

AYÎM Genel Sekreterliğinin 05.07.2013 gün ve GENSEK. :2013/2203/İda.İşl.Md. sayılı yazısıyla; dava konusunun yargı denetimi dışında olması ve yazılı bildirim tarihini takip eden 60 günden sonra davanın açılması sebebiyle, 1602 sayılı Kanunun 45’inci maddesi gereğince ilk inceleme aşamasında bir karar verilmek üzere dosya AYİM 3’üncü Daire Başkanlığına gönderilmiştir.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; davacının, Şile İlçe Jandarma Komutanlığında görev yapmakta iken, Ağva J.Krk.K. olarak göreve başladığı 17.08.2007 tarihinden itibaren özel hayatının düzenli olması, astlarının üzerinde komutan otoritesini tesis etmesi hususunda birçok kez sözlü uyarılmasına ve Aralık 2008 tarihinde yazılı olarak savunmasının alınıp uyarı cezası ile cezalandırılmasına rağmen özel hayatına dikkat etmediğinin, aynı tutum ve davranışlarının devam ettiğinin tespit edilmesi nedeniyle, Şile İlçe Jandarma Komutanı tarafından 20.04.2009 tarihinde, savunma hakkı tanınarak, Askeri Ceza Kanununun 169, 170 ve 171’inci maddeleri gereği 3 gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı, bu cezanın, 23.02.2010 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve 23.02.2010-26.02.2010 tarihleri arasında infaz edildiği, akabinde 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun, 16.02.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, dava konusu oda hapsi cezasının yok hükmünde sayılarak iptali istemiyle işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasa’nın 129’uncu maddesinin üçüncü fıkrasında “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz” denildikten sonra, aynı maddenin dördüncü fıkrasında “Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır” şeklinde istisnai bir düzenleme öngörülmüş; 1602 sayılı AYİM Kanununun işlem tarihinde yürürlükte bulunan 21’inci maddesinin son fıkrasında da “...disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır” hükmüne yer verilmiş olup, öncelikle, disiplin amiri tarafından verilen oda hapsi disiplin cezasının, 1602 sayılı Kanunun işlem tarihinde yürürlükte bulunan 21’inci maddesinin son fıkrasına göre yargı denetimi dışında olup olmadığını irdelemek gerekmiştir.

A. D. isimli astsubay tabur komutanı tarafından emre itaatsizlik suçundan 21 gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmış, cezanın iptali için dava açılmış, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin 25.04.1995 tarihli kararı ile Anayasanın 129 ve 1602 sayılı Kanunun 21’inci maddeleri uyarınca yargı yolu kapalı olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, açılan dava sonucunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 22 Aralık 2005 tarihli (Başvuru No:29986/96) A.D.-TÜRKİYE DAVASI kararında; Engel ve diğerleri Hollanda kararma atıf yapılarak oda hapsi cezasının tutukluluk niteliğinde bulunduğu, özgürlükten mahrum bırakma kararının yargı kararından ileri gelmesi, mahkûmiyet kararının davaya bakmak için gerekli yetkiye sahip yürütmeden bağımsız ve uygun yargı teminatlarını sunan yetkili mahkeme tarafından verilmesi gerektiği belirtilerek başvuranın AİHS’nin 5’inci maddesi bakımından özgürlüğünden yoksun bırakıldığı, tutukluluk kararının askeri üstü tarafından verildiği, söz konusu üstün yetkisini askeri hiyerarşi içerisinde kullanabildiği, diğer üst makamlara bağlı olduğundan bağımsız olmadığı, disipline ilişkin yargılamanın üst huzurunda yürütüldüğü, 5’inci maddenin 1-a fıkrasının gerektirdiği hukuki güvenceleri sağlamadığı, sonuç itibarı ile başvuranın tutukluluk halinin “yetkili mahkemenin verdiği mahkûmiyet kararından sonraki tutukluluk” niteliğini taşımadığı belirtilerek AİHS’nin 5/1 -a maddesinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Oda hapsi disiplin cezası konusunda Anayasa hükümleri ile milletlerarası andlaşma hükümleri arasında çelişme bulunmamaktadır. AİHS’nin 5’inci madde 1-a fıkrası ile oda hapsi disiplin cezasının disiplin amiri tarafından verilebileceğine ilişkin 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun işlem tarihinde yürürlükte bulunan 165, 168, 171 ’inci maddeleri ve AİHS’nin 5’inci maddesi 4’üncü fıkrasında yer alan sözleşme hükmü ile disiplin amirleri tarafından verilen cezalara karşı yargı yolunun kapalı olduğuna ilişkin 1602 sayılı Kanunun işlem tarihinde yürürlükte bulunan 21’inci maddesi çelişmektedir. Anayasanın 90’ıncı maddesinin açık hükmü gereği, disiplin amiri tarafından verilen oda hapsi disiplin cezasının yargı denetimi dışında olup olmadığı hususunda AİHS’nin 5’inci maddesindeki düzenlemelerin esas alınarak, disiplin amiri tarafından verilen oda hapsi disiplin cezasının, yargı denetimi dışında olmadığının kabulü gerekmektedir. (AYİM 3’üncü Dairesinin 24.05.2012 tarih ve 2012/878-1404 E.K. sayılı kararı da aynı yöndedir.)

1602 sayılı Kanunun 40’ıncı maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma süresinin her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren altmış gün olduğu, aynı kanunun 35’inci maddesinde yetkili makamlarca tesis edilen idari işlemin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesinin üst makamdan yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açmak için belli olan süre içinde istenebileceği, bu halde işlemeye başlamış olan dava açma süresinin duracağı, altmış gün içinde cevap verilmez ise isteğin reddedilmiş sayılacağı, isteğin reddi üzerine dava açma süresinin başlayacağı ve müracaat tarihine kadar geçmiş olan sürenin de hesaba katılacağı belirtilmiştir.

Dava konusu 20.04.2009 tarihli oda hapsi cezasının, 23.02.2010 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve 26.02.2010 tarihinde infazının tamamlandığı, tebliğ tarihinden itibaren altmış gün içinde dava konusu oda hapsi cezasının iptali için dava açılmadığı gibi, kaldırılması veya geri alınması için dava açma süresi içinde davalı idareye müracaatta da bulunulmadığından, davada süre aşımı oluşmuştur. Zira, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 05.06.2012 tarihli (Başvuru No:26938/08, 41039/09, 66328/09, 66451/09) TENGİLİMOĞU ve Diğerleri v. TÜRKİYE DAVASI kararı ile 20.03.2012 tarihli (Başvuru No:26793/08) KOÇ ve DEMİR v. TÜRKİYE DAVASI kararında; iç hukuk yoluna başvuru olmaması durumunda, altı aylık sürenin, şikayet edilen eylemin sona ermesiyle başladığı, başvuranın, Sözleşme’nin 35’inci maddesinin 1’inci paragrafında öngörülen altı ay kuralına riayet edip etmediğine ilişkin başvurunun kabul edilebilirliğini değerlendirebilmek için, özgürlüğünden mahrum bırakılmasının sona erme tarihinden itibaren altı aylık süre kuralına uygun olarak, ilgilinin Mahkeme önünde itirazda bulunup bulunmadığını incelemek gerektiği, bu bağlamda, başvurana 23 Şubat 2009 tarihinde tebliğ edilen ve 21 ila 24 Ağustos 2009 tarihleri arasında uygulanan özgürlüğü kısıtlayıcı üç günlük oda hapsi cezası, 24 Ağustos 2009 tarihinde sona erdiğinden, altı aylık süre kuralının bu tarihten itibaren başlamakta olduğu belirtilmiştir.

Yukarıda açıklanan sebeplerle;

Süre aşımı yönünden DAVANIN REDDİNE,

11 TEMMUZ 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy