Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2013/1612 Esas 2014/875 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2013/ 1612
Karar No: 2014 / 875
Karar Tarihi: 19.06.2014

(2709 S. K. m. 125) (6098 S. K. m. 58) (4721 S. K. m. 24)

Davacı vekili 17.12.2013 tarihinde AYİM kayıtlarına geçe dava ve cevap dilekçesinde özetle; davacının askerlik yoklamasının yapılarak askerliğe elverişli bulunduğunu, onbeş aylık askerlik hizmeti sonunda uzman erbaş olarak 2010 tarihinde göreve başladığını, yapılan sağlık kontrolünde doğuştan kafa içi travmalar teşhisi ile 14.08.2013 tarihinde askerliğe elverişli olmadığı raporunun düzenlendiğini, raporun kesinleşmesi ile ilişiğinin kesildiğini, davacının en baştan beri askerliğe elverişsiz ve uzman çavuş olamayacak durumda olduğunu, idarenin ağır hizmet kusuru nedeniyle uzman çavuşluğa alınmadan önceki sağlık muayenesinin yeterli ve gerekli özen gösterilerek yapılmadığı gibi davacının rahatsızlığını beyan etmesinin de göz ardı edildiğini, davacının mağduriyete uğradığını, ekonomik kriz ve işsizlik ortamı düşünüldüğünde uzman çavuşluk mesleğinden ayrılması, geçen (3) yıllık zamanı, ayrıca bu işten dolayı yıpranmasının davacının maddi zararının en büyük dayanağı olduğunu, ilişiğinin kesilmesi ile yaşadığı acı ve üzüntü ile sivil yaşama adapte olmaya çalıştığını, davacının uzman çavuşluğa alınmaması gerekirken uzman çavuşluk yaptırılmasından doğan maddi kayıplarının fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak üzere 1000 TL den az olmadığının düşünüldüğü, uzman çavuşluk yaptırılması ve devamında sağlık nedeniyle ilişiğinin kesilmesi sonucu düzenli işinden olduğunu, bu nedenle manen yıprandığını belirterek davacının uzman çavuş olarak görev yaptığı süreler açısından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1000 TL maddi ve 4000 TL manevi olmak üzere 5000 TL tazminatın askere alınma tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının yapılan muayenesinde askerliğe elverişli bulunarak 21.08.2006 tarihinde askere sevk edildiği, 21.11.2007 tarihinde terhis edildiği, 2010 yılında uzman erbaş olarak göreve başladığı, GATA Sağlık Kurulunun 14.08.2013 tarih ve 9844 sayılı raporu kafa içi yaralanmalar, diğer (sağ frontal ensefalomozi+sağ frontal kemik defekti) tanılı raporu ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz kararı verildiği, 22.11.2013 tarihinde davacının ilişiğinin kesildiği, davacı vekilinin 11.10.2013 tarihli dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat ödenmesi için Milli Savunma Bakanlığına müracaat ettiği, cevap verilmediği anlaşılmıştır.

Davacı vekili tarafından davacının askerliğe elverişli olmamasına rağmen askerlik hizmetini yapmak üzere silah altına alınmasından dolayı maddi ve manevi tazminat istemiyle 17.12.2013 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dilekçe ile dava açılmış, AYİM Genel Sekreterliğinin 2013/4459 numarasına kayıtlı olarak AYİM 2’nci Dairesinin 14.05.2014 tarih ve 2014/838-893 E.K.sayılı kararı ile davanın süre aşımından reddine karar verilmiştir. AYİM 2’nci Dairesinde karara bağlanan tazminat isteminin davacının muvazzaf askerliğe alınması işlemine yönelik olması, bu davanın ise davacının uzman erbaş olarak göreve alınması ve sağlık nedeniyle uzman çavuşluktan ilişiğinin kesilmesine yönelik tazminat istemine ilişkin olması nedeniyle davalı idarenin derdestlik itirazı yerinde görülmemiştir.

Anayasanın 125 nci maddesine uyarınca idare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu açıdan idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş olup bu sorunun çözümünü öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Genel kabule göre idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk esaslarına dayandırılmaktadır. İdarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir olması, zararlı sonuç ile eylem açısından doğrudan doğruya bir nedensellik bağının bulunması zorunludur. İdari işlemden doğan sorumlulukta, sorumluluğu doğuran nedenler yönünden idari eylemlere nazaran bir farklılık yoktur. Hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kuram ve ilkeleri, genel çizgileriyle bu alanda da yürürlüktedir.

Davacının baştan beri uzman çavuş olamayacak durumda olmasına rağmen uzman erbaş olarak göreve alınması nedeniyle maddi zararlarının meydana geldiği, bu işten dolayı yıprandığı ileri sürülerek maddi zararların karşılanması gerektiği ileri sürülmüştür. Sağlık muayenesinde uzman erbaş olur raporu düzenlenerek davacı uzman erbaşlığa alınmıştır. Davacı hakkında düzenlenen 14.08.22013 tarih ve 9844 sayılı raporun öyküsü bölümünde; 6 yaşında merdivenlerden düşmüş, Gaziantep devlet hastanesinde opere edilmiş, 1 ay önce 15 gün içerisinde 5 kez bayılmış, bunun üzerine çekilen beyin tomografisinde ensefalomalazi saptanmış ibaresinin kayıtlı olduğu görülmüştür. Uzman erbaşlığa alınırken bulgu vermemesi veya ayrıntılı tetkik yapılmaması sonucu davacının uzman erbaşlığa alındığı anlaşılmaktadır. Davacı uzman erbaş olur raporu ile uzman erbaş statüsüne girmemesi gerekirken uzman erbaş olarak alınmıştır. Davacı bu işlemden dolayı bir zarar gördüğüne, maddi kayba uğradığına dair bir belge ortaya koymamıştır. Aksine davacı uzman erbaş olarak istihdam edilmesinden dolayı çalışmanın karşılığı özlük haklarını elde etmiş, işlemden yarar görmüştür. Davacının uzman çavuşluğa nasbedilmesinden dolayı bir zarar meydana gelmediğinden maddi tazminat istemi red edilmiştir.

6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunun 58’inci maddesinde kişilik hakkının zedelenmesinden zarar görenin uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebileceği, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 24 ncü maddesinde kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.

Manevi tazminat maddi mal varlığında meydana gelen bir eksilmeye yönelik bir tazmin aracı olmayıp, kişinin manevi varlığına saldırı halinde meydana gelen zarar ve kayıpların karşılanması için başvurulan bir tatmin aracıdır. Doktrinde ve yerleşik yargı kararlarında kişilik haklarının, kişi onuru, özgürlük, namus, şeref gibi değerlerin yanı sıra özel hayata ve aile hayatına ilişkin sırlar, meslek sırları gibi birçok manevi değeri ve tüm sosyal ve siyası hakları içerdiği kabul edilmektedir. Manevi tazminata hükmedilmesi için tesis edilen idari işlem veya eylem nedeniyle kişilik haklarına veya vücut bütünlüğüne bir saldırının gerçekleşmesi, bu saldırı sonunda da manevi bir zarar meydana gelmesi, zarar ile idare tarafından tesis edilen işlem arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Davacının yeterli ve detaylı inceleme yapılmadan uzman erbaşlığa alınması hizmet kusurudur. Davacının uzman erbaş statüsüne alınmasında davacının kişilik haklarına bir saldırı olduğunu söyleyebilmek mümkün değildir. Davacının uzman erbaş olarak görev yaparken 15 gün içerisinde 5 kez bayılması üzerine hastaneye sevk edilerek Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz durumda olduğunun raporla saptanması üzerine sağlık nedeniyle davacının ilişiğinin kesilmesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Uzman erbaş olarak istihdam için sağlık niteliğini haiz olmadığı tespit edilen personelin ilişiğinin kesilmesi gerekmektedir. Hukuka uygun işlem nedeniyle kusursuz sorumluluğu gerektiren bir neden de bulunmamaktadır. Manevi tazminat ödenmesini gerektiren şartlar oluşmamıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacıya maddi ve manevi tazminat ödenmesi isteminin REDDİNE,

19 HAZİRAN 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy