Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2012/551 Esas 2012/618 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2012/ 551
Karar No: 2012 / 618
Karar Tarihi: 08.03.2012

(2709 S. K. m. 3, 36, 129) (1602 S. K. m. 21, 45)

Davacı, 14.02.2012 tarihinde Denizli İdare Mahkemesi ve 20.02.2012 tarihinde AYİM kayıtlarına giren dava dilekçesinde özetle; 16.12.2011 tarihinde sabahleyin, bölük komutanının bizzat kendisiyle birlikte, tugay nizamiyesinden kalkan 2'nci servise binerek bölük mıntıkasına geldiğini, hemen üzerini değiştirmek ve tulumunu giymek için odaya girdiğini, hiç vakit kaybetmeden hemen eğitim elbisesini çıkarıp tulumunu giyip vakit kaybetmeden içtimaya çıkmak için odadan ayrıldığını, içtima sahasına geldiğinde, bölük komutanının tekmil aldığını görünce, o anda bölük personeli arasına karışmasının uygun olmayacağını düşündüğü için tekmilin verilmesinin bitmesini beklediğini, askeri disiplini bozmamak ve bölüğün dikkatini dağıtmamak için içtima alanının gerisinde tekmilin bitmesini beklediğini ve daha sonra bölüğe katılmak üzere içtima alanına ilerlerken bölükten 15-20 m. uzakta duran bölük komutanının kendisini yanına çağırarak neden içtimaya geciktiğini sorduğunu, kendisine Komutanım hemen tulumu giydim sizin tekmil aldığınızı görünce de tekmil almanızı bekledim dediğini, bölük komutanının kendisine savunmanı yaz diyerek bölüğe katılmasını emrettiğini, bölük komutanının bölüğün diğer personeline gösterdiği hoşgörü ve bağışlayıcı tutumuyla değil, cezalandırıcı tutumuyla karşılaştığını, bölük komutanının 16.12.2011 tarihli savunma yazısıyla savunmasını istediğini, bölük komutanının, tulum giymek için harcadığı zamanın, sabah yoklamasına geç çıkmasına sebep olmayacağı kanaatinde olduğunu, bölük komutanının ve bazı bölük personelinin tulum giymediklerini, dolayısıyla tulum giymek için zaman harcamadıklarını, bu nedenle de sabah yoklamasına kendisinden 30 saniye önce çıktıklarını, tamamen askeri disipline uymak maksadıyla, tulum giymek için harcadığı bu 30 saniyelik zamanın kişisel nedenlerden değil, tamamen göreve ilişkin nedenlerden kaynaklandığını ve cezalandırılmasına sebep teşkil etmemesi gerektiğini, savunma yazısına aynı gün, savunmasını mahkemede, hakim huzurunda yapmak istediğini belirterek cevap verdiğini, beklentisinin, en azından disiplin mahkemesinde yargılanmak olduğunu, bu beklentisinin gerçekleşmediğini, bölük komutanının 20.12.2011 tarihli yazısıyla, savunma yazısında hiç yer almayan bir konudan da bahsederek, yani bu konuda savunması istenmemiş olduğu halde, kendini bu konuda savunmasına imkan dahi vermeyerek içtimaya geç çıkmak suçundan dolayı kendisini 3 gün göz hapsi cezasıyla cezalandırdığını, kısacası savunması alınmadan ceza verildiğini, yani görünüşte savunması alınmış gibi işlem yapılmış olmasına rağmen, savunma için yasal olarak yeterli süre verilmediği gibi, savunma yazısında savunmasının talep edildiği eylem ile, cezalandırma yazısında cezaya konu edilen eylem tamamen farklı olduğundan, aslında gerçekte savunmasının alınmamış olduğunu, daha önceden bölük komutanının yaptığı bazı usulsüzlüklere ilişkin olarak tabur komutanlığına başvurduğunu ve en az 25 maddelik usulsüzlük listesini tabur komutanına intikal ettirdiğini, bu olaydan haberdar olduktan sonra bölük komutanının tarafına şahsi ve sübjektif saiklerle hareket etmeye başladığını, bu cezalandırmaya yaptığı itirazın tabur komutanlığının 21.12.2011 tarihli yazısıyla reddedildiğini ve cezasının infaz edildiğini, anılan cezanın ağır hukuka aykırılıkla sakat ve yok hükmünde olduğu kanısında olduğunu, 1602 sayılı AYİM Kanununun 21'inci maddesinin son fıkrasında ...disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır. hükmüne yer verildiğini, bu düzenlemenin, gerek Anayasanın 3'üncü maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine, gerek Anayasanın 36'ncı maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne, gerek 125'inci maddede yer alan idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine, gerek uluslar arası sözleşmelere en başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu belirterek, öncelikle 1602 sayılı Yasanın 21'inci maddesinin 3'üncü fıkrasının Anayasa Mahkemesi önüne götürülmesini, daha sonra da hakkında tesis edilen 11 'inci Motorlu P.Tug.TGK 2'nci Tnk.Bl.K.lığının 20.12.2011 tarih ve BL.KH. 1510-478-11 sayılı yazısıyla verilen 3 gün göz hapsi cezasına ilişkin idari işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

AYİM Genel Sekreterliğinin 05.03.2012 gün ve GENSEK: 2012/779/İda.İşl.Md. sayılı yazısıyla; dava konusunun yargı denetimi dışında olması sebebiyle, 1602 sayılı Kanunun 45'inci maddesi gereğince ilk inceleme aşamasında bir karar verilmek üzere dosya AYİM 3'üncü Daire Başkanlığına gönderilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 16.12.2011 tarihinde içtimaya geç çıkmasından dolayı, bölük komutanı tarafından 20.12.2011 tarihinde savunma hakkı tanınarak, 3 gün göz hapsi cezası ile cezalandırıldığı, bu cezanın 21.12.2011 tarihinde davacıya tebliğ edildiği ve 21.12.2011 tarihinden itibaren infaz edildiği, davacının bu cezaya 20.12.2011 tarihli dilekçesiyle itiraz ettiği, davacının itirazının 11'inci Motorlu Piyade Tugayı Tank Taburu Görev Kuvveti Komutanlığının 21.12.2011 tarihli yazısıyla reddedildiği anlaşılmıştır.

Anayasa'nın 129'uncu maddesinin üçüncü fıkrasında Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz denildikten sonra, aynı maddenin dördüncü fıkrasında Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır şeklinde istisnai bir düzenleme öngörülmüş; 1602 Sayılı AYİM Kanununun 21'inci maddesinin son fıkrasında da ... disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır hükmüne yer verilmiştir.

Mevcut Anayasal ve yasal düzenlemeler karşısında öncelikle yokluk halinde disiplin cezalarının yargı denetimine tabi tutulup tutulamayacağı üzerinde durulmalıdır.

Bilindiği üzere yokluk idari işlemin iki yönünden ortaya çıkabilir. Birincisi, mevcut sanılan idari işlemin maddi âlemde var olmaması, fiziken bulunmaması şeklinde açıklanabilecek maddi, fiili yokluk hali: ikincisi ise, idari işlemin maddi olarak mevcut olmakla beraber hukuki açıdan ağır ve bariz (apaçık) bir sakatlığına tekabül eden yok hükmünde sayılma durumudur. Bu durumda iptale yol açan sakatlık ile yokluğa yol açan sakatlık arasında sakatlığın ağırlık derecesine göre ayırım yapılmaktadır. Yoklukla malûl bir idari işlemin yargısal denetimi, iptal davasından farklı özellikler gösterir. Bu bağlamda yokluk hali, kamu düzenine ilişkin olması sebebiyle re'sen dikkate alınması gerektiğinden dava açma süresine bağlı olmama, idarece her zaman geri alınabilme gibi sonuçlar doğurur. Buna paralel olarak iptal davasının tabi olduğu hukuki rejimin dışında, aksine bir düzenleme bulunsa bile yasal denetimi mümkündür. Hal böyle olunca yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları yönünden ayrık düzenleme getirdiği, bu meyanda disiplin amirlerince emirlerindeki personele disiplin suç ve tecavüzleri nedeniyle verilen cezaların yargı denetimi dışında tutulmasını öngördüğü, disiplin cezalarının yokluk hali ile sınırlı olarak denetiminin yapılabileceği açıkça ortaya çıkmaktadır.

Açıklamalar ışığında yapılan incelemede, davacının 16.12.2011 tarihinde içtimaya geç çıkmasından dolayı, bölük komutanı tarafından 20.12.2011 tarihinde savunma hakkı tanınarak, 3 gün göz hapsi cezası ile cezalandırıldığı, verilen cezanın davacıya tebliğ edildiği, cezanın ceza vermeye hukuken yetkili amir tarafından verilmiş olduğu, davacıya itiraz hakkı tanındığı, dolayısıyla davacıya ceza verilmesine ilişkin işlemin varlık koşullarının mevcut olduğu, ceza işleminin yok hükmünde sayılmasını gerektirecek ağır ve bariz bir sakatlığın bulunmadığı, bu durumda davada "yokluk halinin de mevcut olmadığı, yokluk hali dışında disiplin amirlerince verilen cezaların yargı denetimi dışında bulunduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Davacı, 1602 sayılı AYİM Kanununun 21'inci maddesinin son fıkrasında ...disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır. hükmüne yer verildiğini, bu düzenlemenin, gerek Anayasanın 3'üncü maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine, gerek Anayasanın 36'ncı maddesinde yer alan hak arama özgürlüğüne, gerek 125'inci maddede yer alan idarenin her türlü eylem ve işleminin yargı denetimine tabi olduğu ilkesine, gerek uluslar arası sözleşmelere en başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aykırı olduğunu iddia etmiş ise de; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 21 'inci maddesinin son fıkrasında yer alan ... disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır hükmünün, Anayasa'nın 129'uncu maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan Silahlı Kuvvetler mensupları ile hâkimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır şeklindeki istisnai düzenlemeye dayandığı dikkate alındığında, söz konusu hükmün Anayasa'ya aykırı olmadığı kanaatine varıldığından, davacının Anayasa'ya aykırılık iddiası ciddi görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Dava konusu göz hapsi disiplin cezasının yok hükmünde sayılmasını gerektirecek nitelikte ağır ve bariz bir hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varıldığından, 1602 sayılı AYİM Kanununun 21'inci maddesi uyarınca İNCELEME KABİLİYETİ BULUNMAYAN DAVANIN REDDİNE,

08 MART 2012 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy