Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2012/223 Esas 2012/707 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2012/ 223
Karar No: 2012 / 707
Karar Tarihi: 23.02.2012

(2709 S. K. m. 128) (2629 S. K. m. 15)

Davacı vekili 22.06.2011 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesiyle, 19.09.2011 tarihinde kayda geçen cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Adnan Menderes Sahil Güvenlik Hava Komutanlığı emrinde Helikopter Filo K.2'nci Kol. K.Kol uçucusu olarak görevli olduğu, 12.12.2007 tarihinde TCSG 506 kuyruk numaralı helikopter ile arama ve kurtarma görevi icra ettikten sonra Adnan Menderes Havalimanına intikal esnasında gerilim hatlarına temas ederek acil iniş yaptığı, olay nedeniyle Sahil Güvenlik K.lığının 07.02.2008 gün ve HRK:3540-20-08/Hv.D. sayılı Uçuş Kıymetlendirme Kurulu kararı ile uçuştan çıkarıldığını, davacının bu karara 21.01.2008 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiğini ancak itirazın Sahil Güvenlik Komutanlığınca reddedilmesi üzerine uçuştan çıkarılma işleminin iptali istemiyle AYİM'de açtıkları davanın AYİM 3'üncü D.Bşk.lığının 16.10.2008/929-1169 E.-K. sayılı hükmüyle reddedildiğini, bu arada helikopter kazasıyla ilgili olarak askeri savcılık tarafından yürütülen soruşturma sonunda; Deniz Kuvvetleri Askeri Savcılığının 02.02.2011/65-6 E.-K. sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, bu karar üzerine davacının 29.03.2011 tarihinde Sahil Güvenlik K.lığına başvurarak uçuculuk görevine iade edilmeyi talep ettiğini, ancak bu talebin reddedildiğini, askeri savcılığın KYOK kararına göre; davacının uçuştan uzaklaştırılmasına neden olan Uçuş Kıymetlendirme Kurulu kararlarının hukuki dayanaktan yoksun hale geldiğini, zira savcılık aşamasında dinlenen bilirkişi heyeti davacının disiplinsizliğinin bulunmadığının belirtildiğini, ayrıca SGK.lığı Kaza İnceleme Heyetinin, SGK.lığı Uçak Kaza Kırım ve Olaylarında Uygulanacak İşlemler Yönergesine aykırı teşkil edildiğinin tespit edildiğini, ancak yargı kararının dikkate alınmaksızın, davacının uçuculuğa iade edilmemesi işleminin hukuka aykırı olduğunu belirtilerek, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının SGK.lığında görevli olduğu 12.12.2007 tarihinde, komutanı (birinci pilot) olduğu TCSG 506 nolu helikopter ile arama kurtarma görevi icra ettiği, görevin sona ermesi üzerine birliğe dönerken, hava aracının yüksek gerilim hatlarına temas etmesi üzerine acil iniş yaptığı, olayla ilgili kaza-kırım raporu sonrasında uçuş disiplinsizliği gerekçesiyle Uçuş Kıymetlendirme Kuruluna sevk edildiği, Kurulun 17.01.2008 tarihli kararı ile uçucunun uçuştan çıkarılması ile beraber hakkında kanuni takibat yapılmasına karar verildiği, davacının bahse konu karara 21.01.2008 tarihli dilekçesi ile itiraz ettiği, itirazın Sahil Güvenlik Komutanlığının 07.02.2008 tarihli yazısı ile reddedilmesi üzerine, uçuştan çıkarılma işleminin iptali istemiyle AYİM'de dava açtığı, AYİM 3'üncü D.Bşk.lığının 16.10.2008/929-1169 E.-K sayılı hükmüyle davanın reddedildiği, olayla ilgili olarak İzmir Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada görevsizlik kararı verildiği, soruşturmaya devam eden Deniz Kuvvetleri Askeri Savcılığı tarafından 02.02.2011/65-6 E.-K. sayılı KYOK verilmesi üzerine, davacının 29.03.2011 tarihinde uçuculuk görevine iade edilmek için idari müracaatta bulunduğu, SG Komutanı tarafından taleple ilgili karar verilmek üzere uçucunun yeniden Uçuş Kıymetlendirme Kuruluna sevk edildiği, Kurulun yaptığı değerlendirme sonunda; davacının uçuştan uzaklaştırılması kararının verildiği 17.01.2008 tarihli Uçuş Kıymetlendirme Kurulu kararının geçerli olduğuna karar verildiği, bu kararın SG Komutanı tarafından 03.06.2011 tarihinde onaylandığı, SGK.lığının davacının talebinin reddine dair 08.06.2011 tarihli yazısının 16.06.2011 tarihinde tebliği üzerine bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık uçuculuk statüsünden çıkarılan personelin yeniden kapsama alınıp alınmayacağına ilişkindir. Helikopter kazası olayı ile ilgili olarak Savcılık tarafından yürütülen hazırlık soruşturması sırasında dinlenen heyet bilirkişi mütalaası paralelinde tanzim edilen KYOK'taki tespit ve değerlendirmelerin, davacının uçuculuktan çıkarılmasına esas teşkil eden uçuş disiplinsizliğini ortadan kaldırıp-kaldırmadığına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.

Anayasa'nın kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümlerin düzenlendiği bölümün Genel İlkeler başlıklı 128/2 inci maddesinde; memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği belirtilmiştir. Bu bağlamda, 2629 Sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanununun Statünün Kaybı başlıklı 15'inci maddesi; Kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca teşkil edilecek yetkili kurullar tarafından uçucu, paraşütçü, denizaltıcı, dalgıç ve kurbağa adamlardan görevlerinin gerektirdiği nitelikleri kaybettikleri veya görev isteklerini yerine getirmedikleri anlaşılanların bu statülerine son verilir şeklinde düzenlenmiştir. Sahil Güvenlik Komutanlığındaki uçucu personelin görevlerinin gerektirdiği niteliklerin neler olduğu, hangi koşullarda uçuş hizmetine devam edecekleri, hangi koşullarda uçuşlarının durdurulup uçuş hizmetinden çıkarılacakları ve bu konudaki yetki kademeleri ile yapılacak işlemler Kanunun verdiği yetkiye istinaden Sahil Güvenlik Komutanlığı Uçuculuk Yönergesi'nde (SGY 222-1) düzenlenmiştir.

Yönerge'nin 1'inci Bölüm 3/c maddesi; Bir hava aracının kontrolünden veya yönetiminden sorumlu olan bir uçucu personelin (statüsü ne olursa olsun); uçuş emniyeti için yayınlanmış emir ve yönergelerle saptanmış olan kesin hükümlere aykırı davranışlarına, genel anlamda, uçuş disiplinsizliği denir. Bu disiplinsizlikler, uçağın, sorumlu makinistinden teslim alıştan uçuşu müteakip park yerinde motor (veya motorları) durdurup uçağın emniyete alınarak terk edildiği ana kadar geçen süre içerisinde yerde veya havada olabilir., 3'üncü Bölüm 1/a maddesi; Uçuş ve uçuş emniyeti ile ilgili yönerge ve/veya emirleri ihlal eden uçucuların uçuşları, ilgili filo komutanı tarafından durdurulur ve; (1) Uçuş disiplinsizliğine ait evrak bu disiplinsizliğin doğratabileceği tehlikeyi tebarüz ettiren kanaat raporları, (2) Varsa evvelce uçuş disiplinsizliğine dair yaptığı hareketler ile buna karşı yapılan işlemler, uçuş sicili ve ilgilinin savunması ile toplanacak evrak silsile yolu ile Sahil Güvenlik Komutanlığına gönderilir. Gelen bu evrakın Sahil Güvenlik Komutanlığı uçuş kıymetlendirme kurulunda tetkiki tamamlandıktan sonra, olay hakkında tanzim edilen kanaat raporu bir yazı ile işlem yapacak başkanlık veya komutanlığa gönderilir. 3'üncü Bölüm 2/a-l maddesi Kurulun Görevi: Yönergeler gereğince uçuş kıymetlendirme kuruluna sevk edilen Yarbay (dahil) rütbesine kadar olan uçucu personelin durumlarını inceleyerek kıymetlendirir, 3'üncü Bölüm 2/a-2-(d)-(VII) maddesinde; Uçuş Kıymetlendirme Kurul Üyeleri, kararlarını verirken aşağıdaki kesin hükümlü ifadeleri kullanacak ve kararların altına gerekçelerini belirteceklerdir, (aa) Uçucunun uçuştan çıkarılmasına, (bb) Uçucunun uçuş görevine devamına, (cc) Uçucunun uçuş görevine devamına ve disiplin yolu ile cezalandırılmasına, (dd) Uçucunun uçuştan çıkarılması ile beraber hakkında kanuni takibat yapılmasına, (ee) Bir karara yarılamadığı durumlarda Yüksek Uçuş Kıymetlendirme Kurulu'na sevk edilmesine, şeklinde düzenlenmiştir. Helikopter kazasıyla ilgili inceleme yapan Kaza Kırım Heyeti, kazanın ana sebebini, (1) Disiplinsizlik Faktörü: Mevcut yönerge ve emirlerde belirtilen irtifa limitlerine (Min. AGL+500 ft.) uyulmaması ve Kokpit İçi Koordinasyon Usullerinin (CRM) helikopter olayı öncesinde uygulanmaması, (2) Muhakeme Faktörü: Mevcut meteorolojik şartların daha yüksek irtifadan uçmaya uygun olmasına rağmen gereğinden fazla alçalarak uçulması, (3) Dikkatsizlik Faktörü: Vadi içerisinde alçak irtifada uçulmasına rağmen engellerin (yüksek gerilim hatları, antenler vb.) tespiti için gerekli dikkatin gösterilmemesidir. şeklinde; tali sebeplerini de (1) Adnan Menderes Meydan batısı ve doğusundaki oraj oluşumlarının pilotları Tahtalı Barajı üzerinden uçmaya yönlendirmesi, (2) Bölgedeki yüksek gerilim hatlarının küre ve boya ile işaretlenmemiş olmasının tellerin çok geç fark edilmesine sebep olmasıdır. şeklinde belirlemiştir.

Kaza Kırım Heyetinin Uçuş disiplinsizliğine işaret eden tespit ve değerlendirmelere göre davacı Kurula sevk edilmiştir. Kurul 17.01.2008 tarihli ilk kararında; a. Birinci pilot SG Kd.Yzb.N.Y.(1994-7444), uçuşun tüm safhasından sorumlu uçak komutanı olarak, hava durumunun görerek uçuş şartlarının üzerinde olmasına rağmen, ilgili yönerge, talimat ve emirlere aykırı davranmış ve yerden itibaren 500 feet uçuş emniyet irtifasının altına inerek uçuş disiplinsizliği yapmış, uçuş emniyetine aykırı olarak yapılan alçak irtifa vadi uçuşu süresince dalgın, dikkatsiz ve tedbirsiz olması sonucu helikopter olayına sebep olmuştur, b. Kaza pilotaj faktörlerinden meydana gelmiş ve helikopterde hafif seviyede yapısal hasar oluşmuştur. Helikopter olayının meydana gelme faktörlerinin tamamının önlenebilir faktörler olduğu, yürürlükteki yönerge, talimat ve emirlere aykırı davranarak uçuş emniyetinin tehlikeye atılması, disiplinsizlik, dikkatsizlik ve tedbirsizlik faktörlerinin kazanın ana nedenini oluşturduğu ve kusurun cezasız kalmayacağı hususları göz önünde tutularak bu karar alınmıştır. gerekçeleriyle davacının uçuştan çıkarılmasına ve yanı sıra hakkında kanuni takibat yapılmasına karar verilmiş ve bilahare davacının yaptığı itiraz reddedilmiştir.

Davacının AYİM'de açtığı dava yasal dayanaktan yoksun bulunarak 16.10.2008 tarihinde reddedilmiştir. Kararda; davacının daha önceki uçuş görevlerinde tespit edilen uçuş disiplinsizliklerine işaret edilerek, somut olayda kazanırıma yol açan eylemi uçuş disiplinsizliği olarak değerlendirilmiş, takdir hakkının objektif kullanıldığı belirtilmiştir.

Uçuş Kıymetlendirme Kurulu kararının gereği olarak Askeri Savcılıkta yürütülen hazırlık soruşturmasında dinlenen 02.02.2011 tarihli heyet bilirkişi mütalaasında; davacının uçuş sırasında herhangi bir uçuş disiplinsizliği teşkil edecek eyleminin olmadığı, olaya doğru müdahalesi sayesinde hava aracının kaybını ve mürettebatın zarar görmesini engellediği belirtilmiştir. Bunun üzerine cezai soruşturma ile ilgili KYOK verilmiştir.

Bu karardaki değerlendirmeler doğrultusunda, uçuculuktan çıkarma işlemine esas olan uçuş disiplinsizliğine ilişkin tespitin ortadan kalktığını değerlendiren davacı uçuculuğa iade edilme talebinde bulunmuştur. Davacının talebinin değerlendirilmesi için, Yönergede düzenlenmemesine rağmen Uçuş Kıymetlendirme Kurulu yeniden toplanmıştır.

Kurul 03.06.2011 tarihli ikinci kararında; AYİM kararları ve ilgili Yönerge (SGY 222-1) hükümleri ışığında talebin uygun görülmediği belirtilerek, uçuculuğa geri alınma talebinin reddine karar vermiştir.

Davacı uçuş disiplinsizliği nedeniyle uçucu kapsamından çıkarılmış, işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmiştir. Uçucu kapsamından çıkarılan personelin yeniden kapsama alınabilmesi için kanun ve mevzuat hükümlerinde bu yönde bir düzenleme bulunması ve bu düzenlemede ilgilinin yeniden statüye alınmasına ilişkin şartların gösterilmiş olması gerekir. Bu yönde bir düzenleme olmadan kapsamdan çıkarılan ve mahkeme kararı ile davası red edilen personelin yeniden kapsama alınması mümkün olmayıp yapılan işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1. Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE, üye Jandarma Kurmay Albay Güven ŞAĞBAN'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞU ile,

2. 02.11.2011 tarih ve 28103 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 659 Sayılı KHK'nın 14'üncü maddesi ve karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari ücret tarifesi uyarınca 1.200,00 Türk Lirası (Binikiyüz Türk Lirası) avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye VERİLMESİNE, üyeler Hakim Albay Muhittin KARATOPRAK ve Hakim Albay Mehmet AKBULUT'un karşı oyları ve OYÇOKLUĞU ile,

23 ŞUBAT 2012 tarihinde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Yeniden uçucu statüsüne alınma talebinin reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmiş, 1602 sayılı Kanunun 71 'inci maddesinde avukat marifetiyle takip olunan davalarda tarifesine göre avukatlık ücretinin haksız çıkan tarafa yükletileceği hüküm altına alınmıştır.

4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğü'nün Vazifelerine, Devlet Davalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanunun İdari Davalarda Temsil başlıklı 22. maddesinde yer alan İdari davaların açılması, idareler aleyhine açılan bu nevi davaların takip ve müdafaası daire amirlerine veya bu dairelerin bağlı bulundukları Bakanlıklar hukuk müşavirliğine ait olup Danıştay’daki duruşmalarda bu daireler kendi amirleri veya hukuk müşavirleri ve hukuk müşaviri teşkilatı olmayan dairelerde ilgili şube amiri tarafından temsil olunur. Hazineyi ilgilendiren işlerde bu vazife Hazine Müşavir veya avukatları tarafından yapılır. Lüzumu halinde Maliye Bakanlığının alakalı servisine mensup veya Maliye Bakanlığı tarafından tensip edilecek bir memur Hazine Avukatı ile birlikte duruşmaya iştirak ettirilebilir hükmü nedeniyle yerleşik Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında (AYİM 1'inci Dairesinin 02.10.2007 tarih 2007/951-910 E.K., AYİM 2'nci Dairesinin 09.01.2002 tarih 2001/911 E, 2002/20 K, AYİM 3'üncü Dairesinin 09.04.2009 tarih 2009/235-439 E.K. 17.02.2005 tarih 2005/248-220 E.K. sayılı kararlan) özetle; haksız çıkan tarafa yüklenen avukatlık ücretinin esas itibariyle diğer tarafın vekalet/avukatlık sözleşmesi ile temsil olunmasından doğan masrafların karşılığı olduğu, yasal temsilciler bakımından ancak kanunun açıkça öngördüğü vekalet ücretine takdirde hükmedileceği, 278 sayılı KHK ve 4350 sayılı kanun hükümleri ile genel bütçeli idareleri avukat sıfatıyla temsil yetkisinin münhasıran hazine avukatlığına ait olduğu, bakanlıklarda çalışan memur avukatların temsil yetkisi bulunmadığı gerekçesiyle davalı idare lehine vekalet ücreti verilmemiş, duruşmalarda hazine vekili tarafından idarenin temsil edilmesi ve davanın reddine karar verilmesi halinde idare lehine vekalet ücretine hükmedilmiştir. Danıştay Beşinci Dairesinin 30.12.2009 tarih 2007/6474 E, 2009/8007 K. sayılı kararında 4353 sayılı yasanın 22'inci maddesi ile idari davaların açılması, idarelere karşı açılan davaları izleme ve savunma yetkisinin daire amirlerine veya bu dairelerin bağlı bulundukları Bakanlıklar hukuk müşavirlerine hasredildiğinden davayı avukat aracılığı ile izleyen Bakanlık lehine vekalet ücretine hükmetme olanağı bulunmadığı belirtilerek davalı idarenin vekalet ücretine hükmedilmemesi nedeniyle yaptığı temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

02 Kasım 2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3'üncü maddesinde idarelerin taraf oldukları davaların usul ekonomisine uygun olarak imkanlar ölçüsünde idarelerde istihdam edilen hukuk müşavirleri ve avukatlar tarafından takibinin esas olduğu, 4'üncü maddesinde idarelerdeki hukuk birimlerinin idarenin taraf olduğu adli ve idari davalarda idareyi temsil edeceği, 6'ncı maddesinde idarelerin kendi iş ve işlemleriyle ilgili olarak açılacak adli ve idari davalar ile tahkim yargılaması ve icra işlemlerinde taraf sıfatını haiz olduğu, idareleri adli ve idari yargıda vekil sıfatı ile temsil yetkisinin hukuk birimi amirleri, hukuk müşavirleri, muhakemat müdürleri ve avukatlara ait olduğu, 14'üncü maddesinde tahkim usulüne tabi olanlar dahil adli ve idari davalar ile icra dairelerinde idarelerin vekili sıfatıyla hukuk birimi amirleri, muhakemat müdürleri, hukuk müşavirleri tarafından yapılan takip ve duruşmalar için bu davaların idareler lehine neticelenmesi halinde bunlar tarafından temsil ve takip edilen dava ve işlerde ilgili mevzuata göre hükmedilmesi gereken tutar üzerinden idareler lehine vekalet ücreti takdir edileceği, vekalet ücretinin dava ve icra dosyasını takip eden hukuk birimi amiri, hukuk müşaviri, muhakemat müdürü veya avukata %55'inin ödeneceği belirtilmiştir. 659 sayılı KHK'nin 18'inci maddesinde 08.01.1943 tarihli 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Umum Müdürlüğünün vazifelerine, Devlet davalarının takibi usullerine ve merkez vilayetler kadrolarında bazı değişiklikler yapılmasına dair kanunun yürürlükten kaldırıldığı, 19'uncu maddesinde bu KHK'nin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

İdari davalarda vekil sıfatı ile idareyi temsil yetkisi 4353 sayılı kanun ile münhasıran hazine vekiline verilmiş iken 659 sayılı KHK ile idarelerde görevli avukatlara vekil sıfatı ile idareyi temsil yetkisi tanınmış, bunlar tarafından takip edilen davaların idareler lehine neticelenmesi halinde idareler lehine vekalet ücreti takdir edilmesi hüküm altına alınmıştır. KHK'nin 19'uncu maddesinde de bu hükümlerin yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir. İdarelerde görevli avukatların idareyi temsil sıfatı, kanunun yürürlük tarihinden itibaren başlar. Kanunun yürürlük tarihinden önceki tarihte yapılan savunmalar kamu ajanı, devlet memuru sıfatı ile temsil yetkisi olmadan yapılmıştır. KHK'den önceki dönemde yapılan savunmaların bu mahiyette olduğu yukarıda belirtilen AYİM kararlarında vurgulanmıştır. Aksine düzenleme bulunmadığı takdirde kanunlar gelecek için hüküm doğururlar. 1136 sayılı Avukatlık kanununun 164'üncü maddesinde Avukatlık ücretinin avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği belirtilmiştir. 1136 sayılı kanunun 164 ve 1602 sayılı kanunun 71'inci maddesi dikkate alınarak vekalet ücretine hükmedilmesi için davanın vekil (temsilci) aracılığı ile takip edilmiş olması ve yargılamanın lehine sonuçlanması gerekir. İdarelerde görevli avukatlara 659 sayılı KHK ile idareyi temsil yetkisi tanındığından bu KHK'nin yayımı tarihinden sonra yapılan savunmalar (avukatın hukuki yardımları) nedeniyle vekalet ücretine hükmedilebilir. 659 KHK'nin yayımı tarihinden önce idare tarafından yapılan savunmaların temsilci vasıtasıyla yapıldığı kabul edilirse KHK hükümleri geçmişe geçerli hale getirilerek geçmişe etkili uygulanmış olur. Vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin 659 sayılı KHK hükümleri ilgilisine hak doğurucu, karşı taraf yükümlendirici niteliktedir. Bu nedenle davanın idare lehine sonuçlanması halinde KHK'nin yayımı tarihinden sonraki savunmalar için vekalet ücretine hükmedilebilir.

Dava dosyasında 659 sayılı KHK'nin yayımı tarihinden sonra idarede görevli temsilci sıfatına haiz avukatlar tarafından yapılmış bir savunma olmadığından idare lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği görüşü ile aksi yönde oluşan çoğunluğa katılmadık. 23.02.2012 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy