Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2010/848 Esas 2010/665 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2010/ 848
Karar No: 2010 / 665
Karar Tarihi: 27.05.2010

(1602 S. K. m. 41) (205 S. K. m. 26)

Davacı vekili 22.12.2009 tarihinde AYİM kaydına geçen dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kara Kuvvetleri Komutanlığından 15.09.2009 tarihinde malulen emekli edildiğini, OYAK Kanununun 26'ncı maddesine göre maluliyet yardımı ödenmesi için kuruma başvurduğunu, talebinin hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, müvekkilinin rahatsızlığının tedavisinin gayri kabil olduğunu ve kurumunda da vazifesine devamına imkan bulunmadığına dair sağlık kurulu raporu bulunduğunu, maluliyet yardımına hak kazandığını beyan ederek, maluliyet yardımı ödenmemesi işleminin iptali ile hak edilen yardım tutarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 05.07.1994 tarihinde istihkam uzman erbaş olarak Kara Kuvvetleri Komutanlığında göreve başladığı, 15.07.1999 tarihinden itibaren OYAK üyesi olduğu, hakkında Ankara Asker Hastanesi sağlık kurulunun 22.04.2009 tarih ve 257 sayılı raporu ile Hipertansiyon tamsı konularak Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman erbaşlığa devam edemez. Barışta askerliğe elverişli değildir. Seferde görev yapar kararı verildiği, davacının daha önceden hava değişimi raporları bulunması üzerine sağlık nedeniyle 06.01.2009 tarihinde sözleşmesinin feshedildiği, bilahare kesin işlemli sağlık raporuna binaen davacı adi malûl kabul edilerek 14.09.2009 tarihinde emekliye sevkinin onaylandığı bu süreç içerisinde davacının maluliyet yardımı yapılması talebinin 30.09.2009 tarihli yazı ile reddedildiği, davacının yasal süre içerisinde açtığı davada Ankara 4'üncü İdare Mahkemesinin 28.10.2009 tarih ve E:2009/1614, K:2009/1625 sayılı kararı ile görevsizlik kararı verildiği kararın 24.11.2009 tarihinde davacı vekiline tebliğ edildiği, taraflarca temyiz edilmemekle görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine 1602 sayılı AYİM Kanununun 41'inci maddesi gereğince yasal süre içerisinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

205 Sayılı OYAK Kanununun 26/A maddesinde tam ve daimi malûllük şu şekilde düzenlenmiştir: Tam ve daimi malûllük, üyelerden herhangi biri ister vazife dâhili ister vazife harici olsun, herhangi bir kaza, hastalık ve sakatlık neticesinde bir işle meşgul olmak imkânından kati suretle mahrum kaldığı heyeti sıhhiye raporu ile tebeyyün ettiği takdirde tam ve daimi malûl addedilir.

Muvakkat ve kısmi malûllük ile hastalıklar tam ve daimi maluliyet mefhumunun haricindedir. Ancak, vücudun yansının felci, iki kol veya iki bacağın, iki elin, iki ayağın ve iki gözün, bir kol ile bir bacağın, bir el ile bir ayağın tamamıyla kaybı, tedavisi gayrı kabil daimi hastalıklarla gayri kabil tedavi olduğu heyeti sıhhiye raporu ile tebeyyün edip kurumca da vazifeye devamına imkân olmadığı kabul edilen sair hastalıklar tam ve daimi hali olarak kabul edilir.

205 sayılı OYAK Kanunun 26/a maddesinde düzenlenen tam ve daimi maluliyet yardımını doğuran hukuki nedenler kaza, hastalık veya sakatlık olmak üzere üç halde gerçekleşebilir. İki paragraf halinde düzenlenen bu fıkra da her iki paragrafta da eşit şekilde etkili kurucu unsur; kaza, hastalık veya sakatlığın bir işle meşgul olmak imkânından kati surette mahrum kalma sonucunu doğurması ve bu halin bir sağlık kurulu raporu ile ortaya konulmuş olması koşuludur. Bu nedenle anılan fıkranın (205 sayılı kanun madde 26/a) ikinci paragrafında belirtilen tedavisi gayri kabil daimi hastalıklar ve tedavisi gayri kabil tedavi olduğu sağlık kurulu raporuyla belirlenip, kurumca da vazifeye devamına imkân olmadığı kabul edilen sair hastalıklarda da söz konusu ortak unsurun gerçekleşip gerçeklemediğinin aranması gerekmektedir.

Davacı hakkında düzenlenen Ankara Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 22.04.2009 tarih ve 257 sayılı raporunda davacının bir işle meşgul olma imkanından kati surette mahrum kalmadığına dair açık bir hüküm bulunmamakla birlikte; davacının sefer şartlarında Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapabileceği belirtildiğinden davacının söz konusu hastalıktan dolayı fikren ve bedenen bir işle meşgul olma imkânından kati surette mahrum kalmadığı sonucuna ulaşılmış ve ayrıca bu hususta ek rapor teminine gerek görülmemiştir. Üye Hakim Albay M. K. karşı oy yazısındaki gerekçelerle bu görüşe katılmamıştır. Yukarıda belirtildiği üzere sefer koşullarında Silahlı Kuvvetlerde görev yapabileceği açık olduğundan buradan hareket ile davacıya tam ve daimi maluliyet yardımı yapılabilmesi için gereken kurucu unsur olan bir işle meşgul olmak imkânından kati surette mahrum kalma hali söz konusu olmadığı görülmüştür. OYAK tam ve daimi maluliyet yardımının ödenebilmesi için, Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesine neden olan hastalığının tedavi edilemezliği yanında, bu hastalığın aynı zamanda bir işle meşgul olma olanağından kendisini kesin biçimde yoksun bırakması da gerekmektedir. Bir başka anlatımla Silahlı Kuvvetlerden ilişik kesilmesini gerektiren bir hastalık, tek başına OYAK tam ve daimi maluliyet yardımı yapılmasının yeterli nedeni sayılamaz. Bu hallere ayrıca bir işle meşgul olma olanağının kesin şekilde yitirildiğinin eklenmesi gerekmektedir. 205 sayılı OYAK Kanununun 26/a(4) maddesinde tam ve daimi maluliyet yardımının, ölüm yardımı gibi hesap edileceğinin hüküm altına alınması da bu görüş ve kabulü doğrulamaktadır. AYİM'nin uzun süreden beri yerleşik içtihattan da bu yöndedir.

Ayrıca 205 Sayılı OYAK Kanununun 26/b maddesinde düzenlenen kısmi maluliyet yardımının ödenebilmesi için maluliyeti doğuran olayın kaza kaynaklı olması gerekmektedir. Davacıdaki rahatsızlık (hipertansiyon) bünyesel kaynaklı olup herhangi bir kazaya dayanmadığından kısmî maluliyet yardımı ödenmesine de yasal olarak imkân bulunmamaktadır.

Sonuç itibariyle davacıya OYAK maluliyet yardımı yapılmaması işleminde herhangi bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun davanın REDDİNE,

27 MAYIS 2010 tarihinde üye Hâkim Albay Muhittin KARATOPRAK'in karşı oyu ve OYÇOKLUĞU ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacının malulen emekli edildiğini, OYAK Kanununun 26'ncı maddesi uyarınca kurumca vazifeye devamına imkan bulunmayanlara maluliyet yardımı ödenmesi gerektiğini, maluliyet yardımı yapılması talebinin red edildiğini belirterek olumsuz işlemin iptaline, maluliyet yardımının yasal faizi ile ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava dosyasında yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının uzman erbaş olarak görev yaptığı, OYAK üyesi olduğu, sağlık nedeni ile 06.01.2009 tarihinde sözleşmesinin fesh edildiği, Ankara Asker Hastanesinin 22.04.2009 tarih 1589 sayılı raporu ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde uzman erbaş olarak göreve devam edemez, askerliğe elverişli değildir, seferde görev yapar raporu verildiği, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı tarafından adi malûl kabul edildiği, davalı kurum tarafından şahsın seferde görev yapabileceğine ilişkin rapor nedeniyle bir işle meşgul olma imkanından kati suretle mahrum kalmadığı değerlendirilerek maluliyet yardımı talebinin red edildiği, bu işlemin iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.

205 sayılı OYAK Kanununun 26'ncı maddesinde; üyelerden herhangi birinin ister vazife dahili ister vazife harici olsun herhangi bir kaza, hastalık veya sakatlık neticesinde bir işle meşgul olmak imkanından kati suretle mahrum kalmadığı heyeti sıhhiye raporu ile tebeyyün ettiği takdirde daimi malûl addedileceği, tam ve daimi maluliyet yardımının 25'inci madde gereğince hesaplanan ölüm yardımı gibi hesap ve tesviye olunacağı belirtilmiştir.

205 sayılı kanuna göre tam ve daimi maluliyet yardımına hak kazanabilmek için kaza, hastalık veya sakatlık neticesinde bir işle meşgul olmak imkanından kati suretle mahrum kaldığının heyeti sıhhiye raporu ile tespit edilmesi gerekmektedir. Türk Silahlı Kuvvetlerinden görev yapamaz raporu bu personelin istihdam edildiği sınıf ve görev itibari ile olması gereken sağlık yeteneklerine sahip olmadığını belirtir, personelin bir işle (herhangi bir işle) meşgul olma imkanından mahrum olduğunu tespit etmez. Maluliyet yardımı için ilgilinin görevini yapamaz duruma gelmesi yeterli olmayıp bir işle meşgul olmak imkanında mahrum kalmak bu işlemin kurucu unsurdur. Uygulamada görevi yapamayacağına ilişkin rapor hastaneye gönderilerek gerekirse muayenesinin yeniden yapılarak bir işle meşgul olma imkanından mahrum kalıp kalmadığı hususunda ek sağlık kurulu raporu alınmaktadır.

Somut olayda; davacı hakkında bu yönde ek rapor alınmadan 27.04.2009 tarih ve 1589 sayılı raporda yer alan seferde görev yapar ibaresi çalışma gücünden mahrum kalmama şeklinde yorumlanarak davacının talebi red edilmiştir. Bu hususun ara kararı ile yerine getirilmesi görüşü belirtilmiş ise de çoğunluk tarafından uygun bulunmamıştır. Her görevin özelliğine göre Türk Silahlı Kuvvetleri personelinde bulunması gereken sağlık yetenekleri Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde belirlenmiştir. Bulunduğu görevin sağlık yeteneklerini kayıp eden personel hakkında Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz kararı Askeri Hastaneler tarafından verilir. Bu personele yedeklik döneminde görev verilip verilmeyeceğini belirlemek amacı ile seferde görev yapıp yapmayacağı tespit edilir. İlgili personelin seferde görev yapacağına ilişkin tespit Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapamaz duruma gelmesine sebep olan rahatsızlıktan dolayı bir işle meşgul olma imkanından kati surette mahrum kalıp kalmadığını ortaya koymaz. 205 sayılı Kanunun 26'ncı maddesinde maluliyet yardımı yapılıp yapılmamasının değerlendirilmesi için bu hususun heyeti sıhhiye raporu ile tebeyyün etmesi şartı getirilmiştir. Bir işle meşgul olma imkanından kalıp kalmadığının tespiti sıhhi kurula başka bir deyişle hekime verilmiş bir yetkidir. Hekim tarafından tıbbi veriler dikkate alınarak tespit edilmelidir. Davacı hakkında bu yönde ek sağlık kurulu raporu alınmadan işlem tesisi hukuka aykırıdır. Davalı kurum tarafından bu husus tamamlanarak işlem tesis edilmelidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; işlemin iptaline karar verilmesi görüşü ile davanın reddi yönünde oluşan çoğunluğa katılmadım. 27.05.2010 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy